Bu sezon “sphagetti western” tadında bir Lazio hikayesi izliyoruz...
Düşük bütçeli, iyi bir sanat ekibi olan, kıymeti sonradan anlaşılacak bir yönetmenle çekilen bir hikaye...
Sarri’nin gelişiyle oyun kültürü değişen Juventus’un, son iki sezondur çıkışını devam ettiren Atalanta’nın ve sansasyonel transferlerle eski günlerine dönmeye çalışan Inter’in konuşulduğu bir dönemde Lazio, Serie A’da sessiz sedasız ikincilik koltuğuna oturdu.
25 Eylül’de Inter deplasmanında 1-0 yenildikleri günden bu yana tam 20 maçtır yenilmiyorlar.
Lider Juventus ile aralarında sadece 1 puan var. Takımın gol makinesi Immobile bu sezon şu ana dek 25 maçta 27 gol atarak şimdiden kulüp efsaneleri arasına girdi.
Ve tam iki ay sonra, 26 Nisan Pazar günü belki de Serie A’nın düğümünü çözecek olan Juventus-Lazio maçı oynanacak.
Futbolculuk kariyeri abisi Filippo’nun gölgesinde geçen ve futbolu bıraktıktan sonra Lazio altyapısında göreve başlayan Simone Inzaghi’yi 2016’da göreve getiren Lazio başkanı Claudio Lotito, takımın ilk 5 civarında istikrarlı bir pozisyon elde etmesini başarı olarak görüyordu.
Eski günlerini arayan Milan, ona göre daha iyi durumda olan Inter, yeniden yapılanmaya giden Roma ve Sarri’nin seviye atlattığı Napoli’yle bir süre yarışıp her seferinde kazanan Juventus arasında üst sıraları zorlamak eskisi gibi zor değildi.
Ancak kulübün bütçeleri de 90’ların sonundaki o şaşaalı döneminin oldukça uzağındaydı.
Lotito’dan önce 1992’de başkanlık koltuğuna oturan Sergio Cragnotti, gıda şirketi Cirio sayesinde kulübe yüklü bir nakit akışı sağlamıştı.
1998-99 sezonuna girilirken o dönem için oldukça yüksek ancak bugünkü futbol piyasası için düşük sayılabilecek 100 milyon euro gibi bir meblağ ile Vieri, Salas, Stankovic’in de aralarında olduğu birçok elit oyuncuyu transfer eden Cragnotti, teknik direktörlüğe ise Sven Goran Eriksson’u getirmişti. Eriksson ligdeki tek yabancı teknik direktördü.
Sezon bittiğinde Lazio, Eriksson yönetiminde İtalya Süper Kupası ve Kupa Galipleri Kupası’nı kazanmıştı.
Bir sonraki sezon ise Juan Veron, Diego Simeone, Fabrizio Ravanelli ve Simone Inzaghi’yi de takıma getiren başkan Cragnotti o sezon istediği şeye kavuşmuştu.
1999-2000 sezonunda Serie A şampiyonluğu ve Avrupa Süper Kupası gelmişti fakat Cragnotti’nin sürekli oyuncu satıp yeni ve maliyetli oyuncular transfer etmesi, değişen takım kimyası, kısa sürede plansız başarı sağlama girişimleriyle kulüp kısa zamanda mali açıdan çöktü.
Şampiyonluğun ertesi sezonu sadece Hernan Crespo’nun bonservisi için 56 milyon euroyu gözden çıkaran Cragnotti bir süre sonra mahkemelik olurken, kulübe de kayyum atandı.
Cragnotti birçok İtalyan başkan ve yönetici gibi tartışıladursun, 2004’ten beri kulübün başkanı olan Claudio Lotito da halen taraftarlarca benimsenmiş bir figür değil.
Ancak bir gerçek var ki, kriz sonrası düşük bütçeyle bugüne dek taraftarlarına çok büyük başarılar vadetmeden yoluna devam eden Lazio, son 12 yılda 3 İtalya Süper Kupası, 3 de İtalya Kupası kazandı.
Ezeli rakipleri Roma bunu başarabilmiş değil. Lotito özellikle teknik direktör ve takım kimyası konusunda istikrar sağlamaya çalışıyor.
Claudio Lotito’nun, altyapı hocalığı döneminden beri destek olduğu Simone Inzaghi 2016 Nisan ayında Stefano Pioli sonrasında geçici teknik olarak takımın başına getirilmişti.
Ancak Lotito bir sonraki sezona Marcelo Bielsa ile başlamayı planlıyor ve uzun vadeli bir yeni yapılanmaya gitmek istiyordu.
Ne var ki Bielsa’nın başkan Lotito ve sportif direktör Igli Tare’nin kendisine verdiği sözleri tutmadığını öne sürerek 2 gün içinde görevden ayrılması tüm planların değişmesine neden oldu.
Lotito’nun fazla zamanı yoktu. Kulübü bilen ve kendini adayacak birine ihtiyacı vardı.
Bu kişi aynı zamanda düşük bütçeyle iş yapabilecek, Bielsa örneğinde olduğu gibi gerçekleşmeyen transferlerden dolayı sorun çıkartmayacak biri olmalıydı. Ve Lotito, Simone Inzaghi ile devam etme kararı aldı.
2019-2020 sezonuna girerken Simone Inzaghi geride bıraktığı 3 sezonda takımını iki kez 5'nci bir kez de 8'nci yaptı.
Göreve geldiği 2016-2017 sezonundan bu sezona dek takımın en önemli sorunu fazla pozisyon verip çok gol yemesiydi.
Bu sezon itibarıyla sorunu çözmüş gözüken Inzaghi, geldiği günden bu yana yolculuğuna tanık eden iskeletten kaleci Strakhosa, stoper Radu, orta saha oyuncuları Luis Alberto, Sergej Milinkovic-Savic ve golcüsü Immobile gibi bayrak oyuncularla takımı bir üst seviyeye çıkarmış durumda.
Lazio bugün yeniden revaçta olan 3-5-2’nin Atalanta ile birlikte en iyi uygulayıcılarından.
Dünyadaki genel akım olan 3. bölge presinin aksine rakibi kendi yarı sahasında karşılayıp prese burada başlıyorlar.
Ortadaki beşlinin kanatları olan Lulic ve Marusic’in savunmaya gelmesi ve Leiva’nın da geri çekilmesiyle top rakipteyken 6’lı bir hat oluşturan Lazio, hücumdaki zenginliğiyle de dikkat çekiyor.
Her iki bek de hücumun önemli bir parçası. Hızlı geçişlerde özellikle sağdan gelen Marusic’in ceza sahası içine yaptığı ters koşular (ki son hafta Genoa’ya bu şekilde harika bir gol attı) Luis Alberto’nun göbekten hızlı ve zeka dolu geçişleri, Milinkovic-Savic’in özellikle dönen toplarda ve atak tazelemesi gerektiren pozisyonlardaki etkinliği Lazio’nun kolay gol bulmasını sağlıyor.
Burada Immobile’nin kendi potansiyelinin de ötesine geçen bir performans sergilemesi apayrı bir saygıyı hak ediyor.
Ciro Immobile soyadıyla ters bir şekilde (Immobile hareketsiz demek) ligin en hareketli golcüsü ve dünyadaki en hızlı merkez santrforlardan birisi.
Onun boş alanlara yaptığı etkili koşuları bu koşuları kollayan pasör Luis Alberto ile yakaladığı uyumu ön plana çıkartıyor.
Serie A’da iki kez gol kralı olan Immobile bu sezon her 78 dakikada bir gol atıyor.
Beklentilerin düşük tutulması, teknik direktöre duyulan güven, oyuncuya uygun sistemle onlardan maksimum verim alan ve insan yönetimini becerebilen bir teknik direktör umulmadık başarılar getirebiliyor.
Her ne kadar popülaritesi azalsa da dünyanın en zor liglerinden biri olan İtalya’da 20 maçtır yenilmeden devam etmek ve Juventus, Inter gibi rakiplere karşı maçları geriden gelerek kazanmak kolay başarılacak bir iş değil. Lig şampiyonluğunu bu sezon en çok onlar hak ediyor.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish