Scouting meselesi (1)

Emre Sarıkuş Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pinterest

Scouting’in ya da diğer bir deyişle futbolcu keşfetmenin ne kadar önemli olduğu ve scouting yapılmadan gerçekleştirilen transferlerin korkunç sonuçlarıyla ilgili dünya tarihinde sayısız örnek olsa da bunlardan belki de en utanç verici olanı 1996 yılında dönemin Southampton Teknik Direktörü Graeme Souness’ın Ali Dia transferiydi.

Ali Dia 31 yaşında İngiltere 7. Ligi’nde Blyth Spartans’da oynayan amatör bir futbolcuydu. Fransa, Finlandiya ve Almanya’da alt liglerde geçen berbat bir kariyerden sonra Blyth Spartans’a gitmiş ve hikaye Dia’nın bu takıma gitmesinden sonra başlamıştı.
 

Ali Dia.jpg
Ali Dia / Fotoğraf: Twitter


Ali Dia’nın akademik kariyerini başlatmak için oturum iznine ve paraya ihtiyacı vardı. Bunu gerçekleştirebileceği tek alan ise futboldu.

Dia’nın yakın bir arkadaşı Southampton teknik direktörü Graeme Souness’ın telefon numarasını bulmuştu ve Dia ile yaptıkları plan sonrasında Souness’ı o sezon Dünyada Yılın Futbolcusu Ödülü’nü kazanan George Weah gibi arayacaktı.

Dia’nın arkadaşı Souness’a telefonda kendisini George Weah olarak tanıttı ve ona Paris Saint-Germain’de oynamış, 13 kez milli formayı giymiş bir kuzeni olduğunu, onu mutlaka denemesi gerektiğini söyledi.

Souness telefondaki kişinin George Weah olduğuna inandı ve Southampton, Ali Dia ile kısa süreli bir sözleşme imzaladı. Souness adını ilk kez o gün telefonda duyduğu bir oyuncuyu hiç izlemeden transfer etmişti.  

Daha da kötüsü, Souness antrenmanlarda Dia’nın o seviyede bir futbolcu olmadığını bile fark etmemişti.
 

Graeme Souness.jpg
Graeme Souness / Fotoğraf: News Group Newspapers Ltd


Arsenal yedek takımı ile ayarlanan maç da kötü hava koşulları nedeniyle iptal olunca, Dia dünya tarihine geçtiği ilk ve tek Premier Lig maçına Leeds United’a karşı 23 Kasım 1996’da çıktı.

Maça yedek kulübesinde başlayan Ali Dia, 32. dakikada maç 0-0 devam ederken Southampton’un gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olan Matt Le Tissier’nin sakatlanmasıyla oyuna girince her şey kısa sürede netleşti.

Dia o kadar kötü oynamıştı ki maçın bitimine 5 dakika kala Souness onu oyundan almak zorunda kalmıştı. Maçtan sonra Souness’ı telefonda Weah olarak işleten kişinin aslında Ali Dia’nın arkadaşı olduğu ortaya çıktı.

Dia’nın sözleşmesi kısa sürede feshedildi ancak oyuncu, sözleşmesi feshedilmesine rağmen üniversite için gereken paraya ve oturma iznine çoktan kavuşmuştu.

Kasım 1996’da Southampton’a gelen Ali Dia, kasım ayı bitmeden “Ali Dia, he is a liar!” (Ali Dia, o bir yalancı!) tezahüratlarıyla kentten ayrıldı. 
 

ali dia pinterest.png
Fotoğraf: Pinterest


1996’da internet yaygın olsaydı Ali Dia’nın numarası kısa sürede ortaya çıkacaktı. Bugün bir oyuncu hakkındaki verilere ulaşmak çok kolay olsa da, hala sayısız teknik direktörün telefonunu özellikle transfer sezonu yaklaştıkça “elimde çok iyi futbolcular” var diyen “Ali Dia menajerleri” sürekli arıyor.

Bugün scouting ne kadar popüler bir alan olmaya başlarsa başlasın, hesap verebilirliğin olmadığı yönetimlerde kulüpleri içten çökertecek yanlış transfer tehlikesi halen devam ediyor.

1990’ların sonlarına doğru dünya transfer piyasasını değiştiren iki önemli gelişme oldu. Bunlardan biri internetin yaygınlaşması, bir diğeri de Bosman Kanunları sayesinde oyuncuların serbest kalabilme hakkına sahip olmasıydı.

İnternetin yaygın hale gelmesiyle kulüpler oyuncularla ilgili veri tabanlarına, maç verilerine kolayca ulaşabildiler. Böylece dünyanın öbür ucunda eskiden bir kulübün keşfettiği bir yeteneğe, artık daha fazla kulüp ulaşmaya başlamıştı. 

Keşif coğrafyalarında scouting ağları da gelişti ve bu da hem kulüpler arası rekabetin artmasına, hem de piyasaya çok fazla futbolcunun çıkmasına neden oldu.

Portekizliler ve Hollandalılar bu coğrafi keşiflerin kazananıydı. 


Zaman içerisinde scouting meselesini herkes öylesine farklı yorumlamaya başlamıştı ki, işin tanımından içeriğine, algı yönetiminden ekonomisine dek birçok şey kafa karıştırıyordu.

Scouting sadece genç yetenek bulmak mı yoksa yaşına bakmaksızın kulüp için doğru oyuncuyu tespit etmek mi?

Scouting yaparken oyuncuda nelere dikkat edilmeli? İstatistikler ne kadar yol gösterebilir?

Bir oyuncuyu 3 dakikalık bir videodan anlayabilmek mümkün mü?

Bir scoutun raporuna ne kadar itibar edilebilir?

Tüm bu sorular hala herkes tarafından tam olarak kabul görmüş yanıtlara sahip olmasa da, farklı modellemelerin olduğu bu alanda bilginin doğruluğu kadar bilgilerin ne kadar doğru kullanıldığı temel belirleyici.

Bu bilgiyi oluşturan şey ise scoutun herkesten farklı olması bakması gereken bir çift gözü...

 

Devam edecek...

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU