Uçaklar, uçaklar, uçaklar

"Uçaklar hikâyesi bana, Mahmud Derviş'in, General Ariel Şaron güçlerinin kuşattığı Beyrut'a İsrail uçaklarının yağdırdığı bombaları evinden izlediği günleri hatırlattı"

Fotoğraf: Reuters

Beyrut'ta güzel bir geceydi.

Kafeler deniz kenarındaki fenerler gibi uyanıktı.

Bu şehrin alışkanlığıdır yaralarını, hayal kırıklıklarını örtmek.

Ölümüne ve enkazına meydan okumak.

Davetlilerin birçoğunun öldürülmesine rağmen ziyaretçileri bir düğünün beklendiğine inandırmak.

Haritaların felaketlerini anıp, zararları ve kazançları sayıyorduk.

Umutsuzluk kadehini günlerimizden uzak tutmaya çalışıyorduk.

Ama sürekli bir uğultu, bu unutma masasına bir zehir akıtıyordu.


Havada mobil bir katil var.

Ne uyuyor ne de uyukluyor.

Nefesleri sayıyor ve fotoğraflar çekiyor.

Avını arıyor, kuşatıyor ve sonra da ölüm cezasını veriyor.

Mobil katil.

Gazze'deki katliam tarlalarının başında nöbet bekliyor, Batı Şeria'yı da unutmuyor.

Lübnan'ın ana arterlerini ihlal ediyor, Suriye'yi de unutmuyor.

Gazze’de bir çadırı avlıyor.

Güney Lübnan'da bir aracı.

Ne Gazze, ne Beyrut, ne de Şam onu ​​kovar.

Büyük bir öldürme ziyafeti fırsatı doğduğunda, insansız hava araçları gelişmiş savaş uçaklarından yardım alıyor ve ardında cenazeler bırakıyor.

Yapay zeka muhteşem bir şey. Uçakların öldürme ve haritaların kanında yüzme yeteneklerini iki katına çıkarıyor.

Uçaklar da milisler gibi uluslararası hukuka ve sınır çizgilerine saygı göstermiyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Gazetemizde yayımlanan iki haber dikkatimi çekti:

Birincisi, İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı'nın, İran liderliğinin Iraklı milis gruplara açık bir mesajını ilettiğini aktarıyordu.

Mesaj, olası sonuçlardan kaçınmak için ilgili kesimlerden, "Amerikalılara ve İsraillilere yönelik her türlü provokasyondan kaçınmalarını" istiyordu.

İkinci haber ise, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'in, "Irak direniş ekseninin parçası değil ve arenalar birliğini kabul etmiyor. Biz sadece Irak arenasına inanıyoruz" şeklindeki sözlerini naklediyordu.

Filistin Sağlık Bakanlığı'nın, Aksa Tufanı operasyonun düzenlenmesinden bu yana Gazze'de can kaybının 50 bine ulaştığına dair açıklaması da dikkatimi çekti.

Emekli bir general, İsrail uçaklarının bölgede daha önce mevcut "dengeyi" 1967 Savaşı’nda olduğundan daha büyük ve daha tehlikeli bir şekilde bozduğundan endişe ettiğini söyledi.

Netanyahu'nun uçaklarının Beşşar Esad ordusuna ait cephanelikten geriye kalanların neredeyse tamamını yok ettiğine dikkat çekti.

Sanki önümüzdeki yıllarda düşman bir gücün ortaya çıkmasını engellemek istercesine silahları ve tesisleri imha ettiğini belirtti.

Mevcut Suriye rejimininse, uçakların havaalanlarını, tesisleri ve kışlaları hedef almasını izlemekten başka seçeneği yoktu.


Belki de uçaklar, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'ya bir gün İsrail'e karşı savaşma düşüncesinden tamamen vazgeçmediği sürece Suriye'deki iktidarının istikrara kavuşamayacağı, Golan Tepeleri işgal altında kalsa bile, Suriye'nin Arap-İsrail çatışmasından çekilmesini kabul etmesi gerektiği mesajını vermek istiyordu.

İsrail, daha da ileri giderek Suriye topraklarının derinliklerinde güvenli bir bölge talep etti ve çeşitli dini grupların endişelerini manipüle etme tehdidinde bulundu.

Aynı uçaklar Suriye'de de gidişatı değiştirmişti. İsrail uçakları Suriye'de Devrim Muhafızları generallerinin mevzilerini ve saklandıkları yerleri takip ederken, hiç kimse Devrim Muhafızları'nın Suriye'yi bu kadar çabuk terk edeceğini tahmin etmiyordu.

Uçakların Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın kaçmasına neden olacağı ve Şara'nın önce baba Esed'in, daha sonra da oğul Esad'ın oturduğu sarayda Suriye’nin karşısına çıkması beklenmiyordu.

Uçaklar Suriye sahnesini tamamen değiştirdi. Direniş Ekseni, General Kasım Süleymani'nin hayallerini Akdeniz kıyılarına taşıyan ana köprü olan Suriye bağlantısını kaybetti.


Savaş uçakları, Yahya Sinvar tufanı patlak verdikten bir gün sonra duyurduğu gibi bir "destek cephesi" açan Lübnan Hizbullah'ını da ağır şekilde cezalandırdı.

Hizbullah binlerce savaşçısını ve tarihinin en önemli ve parlak lideri Hasan Nasrallah'ı kaybetti.

Bu açık bir darbeydi.

Başbakan Nevaf Selam'ın hükümet deklarasyonunda "ordu, halk ve direniş" üçlemesi yer almazken, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın yemin töreninde yaptığı konuşmada silahın sadece ordunun elinde olacağından açıkça söz edildi.

Ateşkese rağmen İsrail katliamlarını sürdürdü.

Hava hakimiyeti hiçbir tehdide maruz kalmıyor.

Suriye'deki değişimlerin ciddi şekilde bozulduğunu ortaya koyduğu yeni güç dengeleri ışığında Hizbullah'ın tekrar savaşa giremeyeceği açık ve net.
 


Uçaklar hesapları değiştirdi.

Irak'taki bazı milis gruplar, Husiler gibi, İsrail ile uzaktan da olsa çatışmaya girmek konusunda istekliydi.

İsrail, uçaklarını Bağdat'a göndermekle tehdit etti.

Tahran, İsrail uçaklarının Irak'taki müttefiklerini hedef almasını engelleyemez.

İran’ın kendisi İsrail ile karşılıklı saldırıları sürdüremedi, nükleer tesisleri dosyası da ABD-İsrail masasında açık duruyor.

Trump'ın Ortadoğu Temsilcisi dün yine aynı şeyi söyledi:

İran'ın nükleer bombaya sahip olmasına izin verilemez ve verilmeyecek.


İsrail uçakları birçok haritayı ihlal ediyor.

Öldürüyor, yıkıyor ve şartlar dayatıyor.

Kendinizi onlardan korumak için Amerikalı arabulucunun kapısını çalmalısınız.

Onu ikna etmek için de ağır bir bedel ödemek, en başta da direniş ekseninden çekilmek gerekiyor.

Tablo sert ve net.

İsrail ile çatışmadan çekilmediği sürece Suriye'de istikrar sağlanamayacak.

Hizbullah silahlarını teslim edip çekilmediği sürece Lübnan'da yeniden inşa olmayacak.

Husiler Kızıldeniz’de seyrüsefere ve İsrail'e yönelik saldırılarını durdurmadığı sürece Yemen'e yönelik saldırıların sonu gelmeyecek.

İran bomba hayalinden ve vekiller politikasından vazgeçmediği sürece uzlaşma yok.

İsrail doğası ve yaklaşımı itibariyle saldırgandır.

Peki, ABD'nin İsrail'e olan sarsılmaz desteğini ve teknolojik açığı görmezden gelerek, haritalarımızı kanlı çatışmalara sokmaya hakkımız var mıydı?

Uçaklar hikayesi bana, çağları aşan bir sese sahip Filistinli şair Mahmud Derviş'in, General Ariel Şaron güçlerinin kuşattığı Beyrut'a İsrail uçaklarının yağdırdığı bombaları evinden izlediği günleri hatırlattı.

Ayrıca, "O Onun Resmi ve Bu da Sevgilinin İntiharı" adlı şiirini de hatırlattı.

Şiirde "uçaklar, uçaklar, uçaklar" ifadesini tekrarlıyordu ve makaleye başlık olarak da ödünç aldığım bu ifadeden daha iyisini bulamadım.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU