"İkili Zihin Teorisi" ve HTŞ lideri Colani'nin farklı kişiliklere bürünmesinin sebepleri

Faik Bulut Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Beşşar Esad'a karşı kitlesel "sivil itaatsizlik" hareketinin başladığı siyasi kriz döneminde adı alternatif muhalif şahsiyetler arasında geçen ve Paris'te ikamet eden Burhan Galyon'un deyimiyle; Şam'daki mevcut rejim "hem askeri (militarist), hem milli, hem İslami, hem de romantik" bir görüntü veriyor. 

Galyon'a göre "yeni yöneticiler ne istediklerini bilmiyor; el yordamıyla bir yerlere gidiyorlar. Aralarında İslamcı düzeni isteyenler olduğu gibi evinde oturmayı özleyenler veya iktidar kavgasına karışanlar da var. Ancak bir şey var ki, iktidarda olmak yerli ve yabancı aktörlerle ilişkide belli pragmatizmi ve tavizler vermeyi şart koşar." 

Bu durumda soru şudur: Ebu Muhammed Colani veya gerçek adıyla Ahmed eş-Şera, son zamanlarda üstlendiği politik-ideolojik roller gereği hangi kişiliğiyle ön plana çıkıyor?

  • Irak Amerikan işgaline karşı direnen El Kaide militanı mı?
  • Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) sorumlusu cihatçı komutanı mı?
  • 2014 yılında El Kaide-IŞİD adına Sincar ve Rojava bölgelerinde cihat uğruna gerçekleştirdiği silahlı şiddet eylemleri sırasında başta Êzdî kadın ve çocuklar olmak üzere onlarca masum sivili katleden Colani mi? 
  • İrili ufaklı 18 cihatçı örgütün bünyesinde barındığı Heyetu Tahriri Şam (Şam Kurtuluş Platformu-HTŞ) siyasi ve askeri lideri mi?
  • Yoksa 2021 yılından bu yana Türkiyeli abilerinin yol göstermeleri ve akıl vermeleri sonucu batılı ülkelerle iyi geçinen ılımlı cihatçı politikacı mı? 
  • Ya da Esad'dan sonra boşalan başkanlık koltuğuna oturan jeopolitik oyunların çevresinde döndüğü Suriye'deki yeni politik oyuncu mu? 
  • Veya HTŞ cihatçılarının bile hiç beklemediği ölçüde dışarıdan dayatılan taleplere "evet efendim" diyecek kadar esneyebilen siyasi bir taktikçi mi?

Bildiğimiz şu: Colani'nin mevcut pozisyonunun cihatçı anlayış ile onu dışarıdan kuşatan sivil siyaset arasında uyum sağlayıp adım adım ilerlemeyi gerektirdiğidir.
 


Colani cihat-reel siyaset sentezi arayışında

Suriyeli yazar Tarık Ali, "Colani'nin fikirsel ve ideolojik dünyasındaki iki zıt zihniyet yani radikal cihatçılık ile ılımlı siyaset arasında gidip geldiğini; bir anlamda cihat-reel siyaset sentezini oluşturma arayışında olduğunu" savunuyor. 

Tarık Ali, "Eski ile Yeni  Arasında Dramatik Dönüşüm" başlıklı yazısında Colani'nin süreç içinde nasıl bir siyasi-ideolojik dönüşüm geçirdiğine ilişkin bir değerlendirme yapıyor:

Irak'ta El Kaide saflarında iken Amerikan askerleri tarafından tutuklandıktan sonra IŞİD desteğiyle Suriye'ye geçen Colani, o tarihteki medya organlarına verdiği demeçlerinde son derece sert sözler söylüyordu. Adeta her kelimesinden kan damlıyordu.

İdlib'de binlerce cihatçıyı etrafında örgütleyerek bu ateşli sözlerinin meyvelerini toplayabildi. Daha da önemlisi selefi-cihatçı söylemlerle çok sayıda radikal İslamcı akımın fikri ve siyasi önderlerinin yanında yer almalarına da yol açtı.

Colani, onların fanatik tefsirleri ile kimi içtihatlarına kulak kabartmak suretiyle yeni bir hedef belirleyip dini açıdan gerekçelendirdi: Tağuti (despot, diktatör, zalim) rejime karşı Allah adına ölümüne cihat etmek!

Şam'a girip başkanlık makamına oturması için cihatçıların biat ve onayını alan Colani'nin, militan askeri üniformasını çıkarıp yerine AVM seçkin zümresinin kullandığı kaliteli sivil kıyafetleri giydiği andan itibaren çevresinde kümelenen radikal cihatçılar ile fanatik fetvacı din adamları hem şaşırdılar hem de aralarında tartışmaya başladılar. 

Tartışma şöyleydi: ‘Hani bizler akide (dini öğreti ve prensip) olarak tağuti rejimlere karşıydık; onlara karşı mücadele ediyorduk! Tamam, Esad rejimi devrildi. Ancak bakıyoruz ki Colani batılı ülkelere meyledip muhabbetini gösteriyor, sıcak mesajlar göndermek suretiyle onlara yanaşmaya çalışıyor. Hâlbuki bu ülkeler de dünyanın ‘tağuti' rejimleridirler.


Bu türden ideoloji eksenli fikri ihtilaflar ise bize teori ile pratik arasında uçurum olduğunu göstermekte.


Eski kurbanlar ile yenileri sayesinde dönen devlet çarkı

İslamcı akımlar konusunda uzman Hadi Maruf'un tespiti HTŞ saflarındaki ikiliğe açıklık kazandırıyor:

HTŞ bünyesindeki aşırılık yanlısı kesim Colani'nin fanatik ve dogmatik tavrında ısrar etmesini, asla tavizkâr olmamasını istiyor. Mesela onlar rejimin devrilmesinden sonra yerine Suriye İslam Emirliği'nin kurulup şeriatın katı kurallarıyla yönetilmesini talep etmekteler.

Hal böyle olunca dogmatikler ile nispeten günün şartlarına uygun şeriat hükümleriyle yönetilecek bir Suriye İslam devleti anlayışından yana olanlar arasında ideolojik-siyasi bir mücadele başladı.

Katı kurallarla yönetilmeyen bir İslami idarenin dışa açılmasında hiçbir sakınca olmadığını; bilakis yönetim modelini güçlendireceğini ileri süren görüşü savunanlar bir yanda duruyorlar. Öteki tarafta duranlar ise Ortodoks (Selefi) İslam'a dayanmayan bir yönetimin şeriatın yapıtaşlarında gedik açacağını ileri sürerek diğer yerde mevzilendiler. 

Colani devlet adamı rolüyle dış ilişkileri açılım ve pragmatizm yoluyla geliştirirken, içerideki dengeleri korumak maksadıyla selefi görüşten taviz vermediğini göstermeye gayret ediyor. Böylece pragmatist anlayışının kurbanı olarak feda edilenlerin boşluğunu ileride kurban edileceklerle doldurmuş oluyor.

Devletin çarkı ise bu döngü üzerinde ilerlemek suretiyle kendi işlevini yerine getiriyor.


Colani'ye karşı olanlara dair somut bir örnek verelim: 

Güçlü bir İslam devleti kurmak için Esad'a karşı savaşan Suriyeli ya da yabancı cihatçılar, SDG (Kürt askeri örgütü) ile görüşmeler yürüten, geçiş konseylerine laik kadınları yerleştiren ve Noel için iki gün resmî tatil veren (eski rejimde sadece bir gündü) Ahmed eş-Şera ile olan ilişkide kendilerini "ihanete uğramış" olarak görüyorlar.

Onlara göre Şera kendilerine ihanet ediyor. Bu cihatçıların çoğu yeni iktidara boyun eğmeyi reddediyor ve Ahmed eş-Şera'yı hain olarak görüyorlar.


Liberal İslam'a eğilim

HTŞ lideri ve komutanı, İdlib vilayet merkezinde hükmettiği o tecrit edilmiş ve dar alandaki manevra sahasının çok kısıtlı olduğunun farkındaydı.

Cihatçı komutan-sivil Ulul Emir (yani Müslüman cemaatin dini-siyasi imamı, lideri, halifesi) sıfatıyla kurduğu "Selamet Hükümeti"nin katı şeriat hükümlerinin uygulanmasına karşı çıkmadığı gibi teşvikçisi de oldu. 

Baş destekçisi Türkiyeli ve Katarlı abilerinin meşihatlarından etkilendiği için midir bilinmez ama Colani 2020 yılından itibaren liberal İslam'a meyleden bir görüntü vermeye başladı.

Bu çerçevede batılı basın mensuplarıyla görüştüğünde; "IŞİD gibi kafa kol kesmenin faydasına inanmadığını ve Batı düşmanı olmadığını, kendisine el uzatıp yardım etmeleri halinde onlarla her türlü işbirliğine hazır olduğunu" açıkladı.

İspatı için de başındaki cihatçı sarığı ile üniformasını çıkarıp yerine sivil elbiseyi giyiverdi.

Bu görüşleri savunan ve en azından göze hoş gelen şirinlikler yapmak suretiyle batılı yetkililere "ılımlı ve hatta liberal mesajlar" verebilen HTŞ liderinin 2014 ve izleyen yıllarda birçok sivilin kanını dökmekten çekinmediği de iyi biliniyor.

Colani'nin son aylarda izlediği siyasi pragmatizm icabı batılı ülkelerle Suudi Arabistan gibi Arap devlet yetkililerine ilettiği "liberal İslam-modernist İslam" mesajlarının Şam yönetiminin esas politikası haline gelmesi durumunda, HTŞ çatısı altındaki radikal selefi-cihatçıların tepkisinin ne olacağı merak konusudur.

13 Mart'ta imzaladığı yeni anayasa taslağında öngörülen "Devletin dini İslam, hayatın ve siyasetin ana kaynağı şeriat olacak!" kuralı şimdilik cihatçı kesimleri tatmin eder görünmekle birlikte ABD ve Avrupa Birliği gibi ülkeler böyle bir formüle karşı çıkıyorlar. 

Dürzi ve Êzdî toplulukları ile Kürt partileri böylesi bir anayasayı kabul etmediklerini açıkladılar.

Anayasa taslağının mezhepçi anlayışla kaleme alındığını iddia eden Kürtlerin eleştirileri de söz konusu.

Batılı devletlerin arabuluculuğu ve gözetimi altında HTŞ lideri Colani ile SDG komutanı Mazlum Abdi arasında imzalanan 8 maddelik anlaşmanın birinci maddesinde dini ve etnik azınlıkların haklarının anayasa güvencesi altına alınmasını öngörülüyordu.

8 madde ekseninde yapılacak yeni anayasa, muhtemelen şimdiki anayasa taslağına alternatif olarak ortaya çıkacaktır.

Nitekim 17 Mart 2025 tarihli bir açıklamaya göre oluşturulması düşünülen anayasada Kürt, Alevi, Dürzi, Hıristiyan gibi topluluklara yer verileceği beyan edilmiştir. 

Hal böyleyken, Şam'daki başkanlık koltuğunda oturan Ahmet eş-Şera (Colani) ister istemez "liberal olmak ve şeriattan taviz vermekle" suçlanacaktır. 

Askeri konular uzmanı Ahmed Avvad, Colani'nin içine düştüğü açmazı şöyle yorumluyor:

Şu anda Colani teori ile pratik, İslamcı fikir ile uygulama arasında sıkışmış vaziyette. Cihat lideri ve komutanıyken vadettikleri mevcut gerçeklikle bağdaşmıyor. O da hayatın gerçekliği ile yönetimini sarsmaya çalışanlar, rejimini çökertip üstüne çullanmak için fırsat kollayanlar arasında bocalıyor. 

Lakin Suriye ve gelmiş geçmiş liderlerinin tarihini muhtemelen iyi bilen Colani, kitle desteği ve tabanı olmadan iktidarları nasıl kaybettiklerinin de farkındadır. Mesela bu liderler arasında belli ölçüde kitlesel tabanı olan Hafız Esad, güçlü emniyet teşkilatının sayesinde yığınsal desteği elde etme imkânı bulabilmişti.

Netice olarak Colani, kendisini içeriden ve dışarıdan devirmek isteyenlere karşı tek savunma yöntemini kullanmaya mecburdur: Tarih boyunca radikal selefi kesimlerin her türlü saldırısına karşı koyması nedeniyle can yeleği niteliğindeki popüler ve ılımlı Şam İslam'ını benimseyen kitlelere sırtını dayamak zorundadır.

Buradan hareketle Colani, Arap ve yabancı ülkelere kendini takdim edip benimsetirken ‘Ben yıkıcı cihat militanı değil, ülkeyi yeniden kurmaya aday yapıcı bir insanım' demelidir. İsmi hâlâ terör listesinden çıkarılmamış olan HTŞ'nin böyle olmadığını göstermek için de gerekli düzenlemeleri yapıp sivri taraflarını budamalıdır.

Deyim yerindeyse demokrasi benzeri (yarı otoriter yarı demokratik) bir yol yöntem izlemelidir. Bunu yaptığında, ‘terörist' damgasını haklı kılacak derecede ‘cihat haktır, farzdır' demekte ısrar eden Suriye sahasında birçok farklı radikal selefi oluşum ile arasına net bir ayrım çizgisi ve mesafe koymuş olacaktır.


Colani'yi destekleyenler ve karşı çıkanlar

Colani uzlaşmacı tavrı doğrultusunda yol alırken ABD, önceleri HTŞ çatısı altında yer alan radikal cihatçı Hurras'ul Din (Dinin Bekçileri) ve El Kaide mevzilerini bombalayıp bazı liderlerini katletmek suretiyle bir bakıma Şam'daki başkanlık makamında bulunan Ahmed eş-Şera için yol ve mıntıka temizliği yapıyor. 

Maksat, selefi yapıları mevcut katı-dogmatik tutumlarından çıkmaya mecbur edip sivil-modern bir dini yapıyı benimsemelerini sağlamaktır. 

Siyaset Bilimci Bedr Ah Hüseyin'e göre durum şudur:

Cihatçı koalisyonun yaygın kanadı, Colani'nin şimdiki ittifakları ve siyaset tarzını beğenip kitabına uyduran gerekçeleri sıralıyor.

‘Zaruretler mahzurlu (sakıncalı) şeyleri mubah kılar!' kuralından hareket edilerek söylenen şudur: Bölgesel ve küresel ölçekteki baskılar sonucu böyle bir esneklik ve dönüşüm maslahat icabıdır. 

Şeriat hükümlerinin gayeleri bağlamında maslahatı gözetme ilkesinin dayanakları Kuran'ın (hidayet ve rahmet) ve Peygamber'in rahmet olma özelliğine bağlanabiliyor. Aksi takdirde uzun zamandır gerçekleşmesi beklenen İslam devrimi ile Şeriat düzeni çabucak yıkılır. 

Gelişmeler ve dış-iç dinamikler karşısında esnek davranmak şeriat uygulamasından taviz vermek anlamına gelmiyor. Fakat sonu gelmeyen nefret ve çatışmaların önünü kesiyor.

IŞİD'in dehşet saçıcı kanlı yöntemlerle tatbik ettiği şeriatla gerçekte farklı etnik ve dini toplulukların yaşadığı bir ülkede dayatmacılık istenen sonucu vermez. Dayatma yoluyla içki, süslenme ve makyaj yasaklamak akılcı değildir.

Cihatçıların uğruna can verdikleri İslami sistemin kurulabilmesi için iktidar çarkının ağır dönmesi şarttır. Eğer insanlar bu çarkın dişlileri arasında parçalanıp giderse gerçek hedefe varmak imkânsız hale gelir; daha önce kazanılan taraftarlar ile sokaktaki insanlar bile kaybedilebilir.

Colani'yi destekleyip yaptıklarını gerekçelendiren kesimin aksine ona cepheden karşı çıkan cihatçı tayfa, olmadık hedeflere yöneliyor yahut bu hususta talepte bulunuyor. Mesela Suriye'den sonra hedefin Kudüs'teki kutsal mekânların kurtarılması olmasını istiyor.

Katı selefiler; batılılara hoş görünmek için yol yordam ve prensip değiştirmek yerine Afganistan ve Irak'taki İslami tecrübenin (El Kaide ile IŞİD'in tatbik ettiği toplumsal-siyasal-ideolojik kurallar) ışığında yeni bir düzen kurulmasının daha iyi olacağını söylüyorlar. 

Bunlar batılılar ve bölge ülkeleri (S. Arabistan, Katar ve Türkiye gibi) ile işbirliği yapmak uğruna feda edilen Hurras'ul Din ve El Kaide örgütünün yüzüstü bırakılmasını ve militanlarının hapsedilmesini kınıyorlar. 

Hizbül Tahrir (1950'lerde kurulan hilafet yanlısı bir parti) ise mevcut yönetimin belalısı oluvermekte. Suriyeli Müslüman Kardeşler (İhvan) hareketi mensupları de şimdilik açık bir tavır sergilemeden düşük bir görüntü vererek uygun zamanı kollamaktalar.


İki ateş arasındaki Colani

Halen Şam'daki sarayda oturan Colani, deyim yerindeyse iki ateş arasında yani iki cami arasında kalmış beynamaz vaziyetindedir.

Bir yandan dünya âleme ilerlemeci ve değişen yenidünyanın tabiatını anlayabilen bir siyasetçi görüntüsü verme çabasındayken öte yandan Ortodoks Selefileri tatmin etmek zorundadır. 

Söz gelimi değişen iç dengeleri gözeterek on binlerce eski memuru ve resmi görevliyi (bilhassa Alevi, Hıristiyan ve Dürzi olanları) işinden gücünden etmemeye, onları ötekileştirmemeye özen gösteriyor; sertlik yanlısı cihatçıların aşırılıklarını törpüleyip uzlaşma ve ılımlılık noktasında onları ikna etmeye çalışıyor. 

Colani totaliter bir rejimin başındaki katı ve fanatik başkanı imajı vermekten kaçınıyor.

"Diyalog insanı, milli birlikten yana tutum alabilen" bir siyasi şahsiyetmiş algısını yaratmak istiyor. 

Geçiş aşamasının sağ salim atlatılabilmesi için sivil bir hükümet kurması ve geleneksel küçük halk meclisini toplayıp danıştıktan sonra geçici anayasa yapım çalışmasının yolunu açması bu minvaldeki faaliyetler olarak düşünülebilir. 

Tüm bunlar, bilhassa batılı ülkelerin endişelerini giderip dayattıkları bazı talep ve temennileri yerine getirmeye yöneliktir. HTŞ saflarındaki aşırıların tarafsızlaştırılması, Suriye'nin cihatçı teröristlerin sığınacakları veya üs olarak kullanacakları kutsal menzil olmaktan çıkarılması da dayatılan bu talepler arasındadır. 

Gerçek şu ki Colani'yi bekleyen ev ödevleri ile çözülmesi gereken dosyalar son derece karmaşıktır. Üstelik yerine getirilmesi son derecede çetrefillidir.

Suriyeli siyaset bilimci Ömer Maaravi de "Colani siyasi hayatının en çetrefilli ve zor aşamasındadır" diyerek bu konudaki görüşlerini şöyle belirtiyor: 

Colani'nin çevresinde toplanmış bulunan cihatçılar koalisyonunun çıkardığı engelleri ve yönelttikleri eleştirileri aşabilmek için koalisyon içinde koalisyonlar teşkil edilmeyeceğini kim söyleyebilir ki! 

Benzer şey, Colani'nin ayağını kaydırmak için harekete geçenler veya pusuda bekleyenler için de söylenebilir. Mesela yeni kurulan rejimin yönetim aygıtına çomak sokup arızalı hale getirmeyeceklerinin garantisi nedir? 

Colani'nin hem radikal cihatçılara mavi boncuk dağıtmasına hem de onların karşı çıktığı yumuşak tavırlar sergilemesine ilişkin birkaç örnek verelim:

  • HTŞ'ye yakın selefi bir liderin (bölgenin yerlisi olmasına rağmen fazla muhafazakar ve radikal olduğu düşünülen Hasan Sufan'ın) Lazkiye'ye vali atanması, giderek daha fazla provokasyon olarak görülüyor. 
  • Yeni orduya katılıp boyun eğmeyi reddedenler bir yana, eski savaşçılarının kendisine itaat etmek zorunda olmadıklarını hatırlatan devlet başkanı Ahmed eş-Şera için bu ürkütücü bir itiraftır.

Suriye'deki son durum şudur:

  • Alevi köylüleri katleden Saraya Ensar el Sunne (Sünnet Alayları) gibi Sünni radikaller var. HTŞ onları cezalandırma sözü verdi. Ancak bunu yapmak için gerekli araçlara sahip değil.
  • Uygur ve Kırgız cihatçılar birkaç çiftçi öldürüldüler. Olayın ardından cihatçılar yeni yönetim tarafından bölgeden sürüldü.
  • Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu'nun (SMO) bir kısmı orduyla bütünleştiğini ilan ederken, diğer bir kısmı yeni otoritelere boyun eğmeyi reddetti.
  • Ebu Amşa SMO'nun eski liderlerinden; "haydut ve tehlikeli biri" olarak tanınan bu kişi Hums'taki ordu tümeninin başına getirildi.
  • Tümen, 6-7 Mart 2025 gecesi derhal Tartus'a doğru yola çıktı. Kendisi de o kanlı geceyi aldı. Hums ve Cable arasındaki operasyonlara katılanlar onun adamlarıydı. 

Hatırlatalım ki, yıllardır Türkiye'nin hizmetinde olan bu cihatçıların komutanları Ebu Amşa ve Seyf Ebu Bekir gibi şaibeli isimlerdir.

Geçmişten beri Ahmed eş-Şera ile ilişkileri berbattır; ona düşmanlık güdüyorlar.

HTŞ ile Türkmen ağırlıklı bu gruplar arasındaki yakınlaşma hiçbir zaman gönüllü olmadı: Türk makamlarının talebi üzerine gerçekleşti.

Onlarca suikast, cinayet ve vahşetin sorumlusu olarak görülen Ebu Amşa, özellikle 2018'de Afrin bölgesinde çok faaldi. Şimdilerde Türk vatandaşlığına geçti.


İkili Zihin Teorisi ve Colani

Son dönemlerde Suriyeliler arasında iktidardan yana olmayan ve ona uzak duran kesimlere yönelik kör şiddet, keyfi baskılar, organize yahut rastgele katliamlar artarak sürüyor.

Bu kaos ortamında İsrail, İran ve Türkiye'nin kendi menfaatleriyle nüfuz alanlarını korumak gerekçesiyle Suriye'nin kuzeydoğusuna yapılan saldırılar ve ülkenin güneyindeki İsrail askeri işgal ve tehditleri ister istemez azınlıkları tedirgin ediyor ve can derdine düşürüyor. 

Her an patlamaya hazır bu ülkenin problemleriyle baş edebilmek için Colani (Ahmed eş-Şera) bin bir surat rolünü üstlenip oynamak zorundaymış gibi görünüyor.

Ünlü Hint filozofu ve entelektüeli Gayatri Chakravorty Spivak, bin bir surat durumunu "İkili Zihin Teorisi" diye tanımlıyor.

Spivak Hintli bir bilim kadını, edebiyat teorisyeni ve feminist eleştirmendir.

Çalışmaları 19 ve 20'nci yüzyıl edebiyatı, feminizm ve Marksizm ve küreselleşmeye odaklıdır.

En etkili entelektüellerden biri sayılan ve sömürge sonrası teorinin kurucusu olarak görülen Spivak, daha çok "Madun Konuşabilir mi?" adlı makalesiyle tanınıyor.

Spivak'ın ikili zihin teorisinin özü şudur: İki özne konumunda olmak, eş zamanlı olarak hem karşıt olduğu hem de birbirini inşa ettiği bir ikiliği içerir. 

Cihatçı Colani ismi bir özneyi, iktidar koltuğuna oturan Ahmed eş-Şera adı da ikinci özneyi simgeliyorsa ki, bize göre sadece ikili değil; üçlü, dörtlü, beşli ve çoklu öznelerden bahsedilebilir. 

Bu durumda salt ikiz zihin teorisi yerine "ikiz ideal" ya da "ikili tahayyül" de denilebilir.

Hatırlanırsa Peyami Safa'nın politik-edebi çalışmalarında "ikiz ideal" kavramına yakın bir tasvir bulunmaktadır. 

Colani'nin cihatçı tahayyülü ile bölgesel ve küresel çaptaki saha gerçekliği birbirine zıt tutumlar takınmasına yol açıyor.

Cihatçılar ile reel gerçekler arasında denge kurabilmek için cihatçılığı ve cihatçıları feda edemiyor; asıl ideolojisini açıkça dışa vurmuyor, vuramıyor. 

Onun Batılılara ve Arap ülkelerine verdiği pragmatik tavizler ise iyi niyetinden ziyade "Zaruret ve maslahat, şeriatta olmayan kuralları mubah kılar" anlayışından kaynaklanıyor.

ABD, İngiltere, Fransa ile Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinin arabuluculuğu ve onayıyla buluşan Ahmed eş-Şera ve SDG baş sorumlusu Mazlum Abdi'nin imzaladıkları sekiz maddelik ön anlaşma da bu şekilde yani ikiz ideal-ikili zihin teorisi diye anlaşılmalıdır. 


Hatırlatma notu:

"Amaç aracı meşru kılar" deyiminin siyasetteki karşılığı pragmatizm kavramıdır.

2015 ve 2017 yıllarında Esad rejimiyle savaşan El Nusra Cephesi (şimdiki HTŞ) militanları Suriye ordusu ve Dürzi milisler tarafından kuşatılıp sıkıştırıldıklarında, İsrail tarafına geçip bir müddet bekledikten sonra tekrar çatışma alanlarına dönüyorlardı. 

Keza aynı örgütün cihatçıları yaralandıklarında İsrail'in sınır noktalarında kurduğu sahra hastanelerinde tedavi edilip geri gönderiliyorlardı.

Her ne kadar İsrail yönetimi "bu insani bir meseledir" diyorduysa da gerçekte Şam yönetimini zayıflatan her türden silahlı mücadeleye yardım etme taktiğini güdüyordu. 

Burada önemli olan örgüt lideri ve komutanı Colani dâhil El Nusra Cephesi unsurlarının ikili zihin teorisine göre davranmaları; gerektiğinde İsrail ya da başka bir güçle anlaşıp işbirliği yapmak suretiyle işlerini yürütmekti. 

El Mecelle dergisinin siyasi muhabiri Ahmed Mahir, 12 Mart tarihli yazısında ani ve hızlı dönüşler yapabilen Colani için "Siyasi esneklik açısından büyük bir yetenek; krizleri çözebilmek için stratejik zekâsını ve politik aklını kullanıyor…" demektedir.

Yani Colani ikili yüzünün sadece bir yanını gösterip, diğer tarafını menfaati açısından gizlemektedir.

Dini kavramlaştırmada bunun adı "takiye yapmak" diye geçer ki 1400 yıllık İslam tarihinde farklı örneklerine sıkça rastlanmaktadır. 

 

 

Kaynaklar:

1. الشرع: شخصية غير تقليدية تحفز انتظار.. مآلاتها ومستقبلها, Kemal Halef, 19 Şubat 2025. 
2. علامة استفهام على دين الرئيس الإسلام وحرية الأديان, 13 Mart 2025.
3. https://www.independentarabia.com/node/619095/, Tarık Ali, 7 Mart 2025.
4. https://www.independentarabia.com/node/613391, Tarık Ali, 6 Aralık 2025.
5. The Economist dergisiyle röportaj, aktaran El Mecelle, 4 Şubat 2025.
6. https://www.majalla.com/node/324708/, Ahmed Mahir, 6 Mart 2025.
7. https://serbestiyet.com/featured/fransiz-arastirmaci-inceledi-suriyedeki-son-olaylarda-suclu-kim-199479/, 9 Mart 2025.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU