Güney Kore krizi tüm Hint-Pasifik bölgesini yöneten kırılgan kuralları yeniden yazdı

İstikrarlı görünen Güney Kore'de bu hafta patlak veren kriz Batı'yı sarstı ve ABD'yle NATO'nun bölgedeki çıkarları için önemli bir risk oluşturdu

Seul'de halk, başkanın sürpriz bir şekilde sıkı yönetim ilan etmesini kınayan mum nöbetine katıldı. Sıkı yönetim ilan edildikten birkaç saat sonra geri alındı (Reuters)

Kore yarımadası ve Asya'nın bu bölgesindeki gelişmeleri takip edenler, Avrupa'da salı günü öğleden sonra patlak veren krizin durup dururken ortaya çıkmadığını bilir.

Bu, nisanda Güney Kore'de yapılan ve iki buçuk yıldır iktidarda olan devlet başkanına muhalif bir parlamentonun oluşmasını sağlayan seçimlerin yavaş yavaş ortaya çıkan bir sonucuydu. Her iki partinin de niyetlerini bilfiil sekteye uğratmıştı.

Mikro düzeyde başkanın eşiyle ilgili, kocasının konumunu halihazırda zayıflatan bir dizi skandal vardı. Makro düzeydeyse Güney Kore'nin, Rusya'ya yakınlaştığı anlaşılan, öngörülemez bir Kuzey Kore karşısındaki konumu söz konusuydu. Bu iki unsuru bir araya getirdiğinizde, geriye dönüp baktığınızda bir acil durumun bileşenlerinin zaten mevcut olduğunu görmek mümkün.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak dünyanın büyük bir kısmı için (özellikle de Batı kısımları için) bu gerçekten de aniden ortaya çıkan bir krizdi. Sebebiyse Güney Kore'nin hem zor bir bölgede hem de çılgınca dönen bir dünyada takdire şayan bir şekilde durağan bir nokta olarak görülmesi. Ukrayna ve Ortadoğu'da bitme emaresi göstermeyen çatışmalar, Suriye'deki yeni isyancı ilerleyişi ve Sudan'daki iç savaşın süregelen dehşeti düşünüldüğünde, dünyanın Güney Kore'deki siyasi gerilimlerden daha fazla endişelenmesi gereken pek çok şey vardı.

Demokrasisi 1980'lerden bu yana hem işlevsel hem de istikrarlıydı. Kararsız ve bazen paniğe kapılan Kuzey'in yanında barışçıl bir şekilde yaşıyor ve kışkırtılmaya izin vermiyordu. İki ülkeyi birbirinden ayıran Kore Askerden Arındırılmış Bölgesi (ki bu bölge dünyadaki en yüksek gerilim noktalarından biri olabilir) birkaç münferit olay dışında tuhaf bir sükunet cenneti.

Güney Kore, otomobil ve tüketim mallarının ön planda olduğu modern bir sanayi ekonomisine sahip. Son zamanlardaysa sinemadan çağdaş sanata ve K-pop'a uzanan bir kültür alanında ün kazandı. Küresel turist haritasında yerini alıp hatırı sayılır bir yumuşak güce sahip oldu. Pandeminin etkilerinden ilk etkilenen ülkelerden ve başlangıçtaki bazı yanlış adımlardan sonra bunu nispeten başarılı bir şekilde ele alan birkaç ülkeden biriydi.

Bu arka plan göz önüne alındığında, başkanın sıkıyönetim ilan ettiği haberinin dünya çapında hızla yayılması ve her yöne şok dalgaları yayması hiç de şaşırtıcı değil. Daha sonra yaşananlar ve bunun sonuçları, hem rahatlama hem de endişe nedenleri sunuyor.

Rahatlama, başkanın sıkıyönetim ilanına verilen siyasi ve kamusal tepkilerden kaynaklanıyor: Anında ve koşulsuz direniş. Kalabalıklar parlamentoya akın etti; muhalefet milletvekilleri, başkanlık emrini uygulamak üzere konuşlandırılan birliklere meydan okuyarak hayatlarını tehlikeye attı. Acil bir oturumda bir araya gelip emri iptal etmek için oy kullandılar. Bunu yapmak yetkileri dahilinde.

Ordu yeni duruma kulak verdi (ya da başka bir deyişle, yüksek komuta kademesi anayasaya uydu) ve birkaç saat içinde başkan, kararnamesini iptal etti. Sokaklarda ve anayasada öngörülen düzen yeniden tesis edilmişti.

Endişe üç faktörden kaynaklanıyor. Birincisi, siyasi durum en iyi ihtimalle daha önceki çıkmaza geri dönmüş durumda, hayal kırıklığına uğramış bir başkanın bu hafta yaptığı gibi paniğe kapılmayacağının garantisi yok. Güney Kore ve dünya kamuoyu bunun yaşandığının ve tekrar yaşanabileceğinin farkında. En kötü ihtimalle ülkeyi uzun süreli bir siyasi ve belki de sivil kargaşa bekliyor, zira bir azletme oylaması ve bunu takip edecek olası bir yargılama söz konusu.

İkincisi, sıkıyönetim ilanı başkanın Kuzey Kore'nin niyetleri karşısında yaşadığı paniği yansıtıyor gibi görünüyor. Kuzey'in son zamanlarda Rusya'yla yakınlaşmasından endişe duyuyor olabilir ancak ulusal liderlik seviyesindeki kişilerin paniğe kapılması tehlikeliden de öte bir durum.

Üçüncüsü Güney Kore, Batı'nın giderek güçlenen Çin karşısında kendi güvenliğini koruma planlarında kilit bir konuma sahip. Çin ekonomisinin gerilemesi teselli edici değil; sadece askeri, özellikle de donanma kabiliyetinin gelişiminin etkilenmesi olası değil, aynı zamanda iç zorluklar güvensiz bir rejimi tehditleri görmeye ve risk almaya itebilir.

Güney Kore'de 24 bin askeri ve en büyük Pasifik üssü bulunan ve her yıl burada son teknoloji askeri tatbikatlar düzenleyen ABD'nin, Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol'un sıkıyönetim ilan etme kararından herkes gibi habersiz olduğu bildiriliyor. ABD, Güney Kore'nin Kuzey'den algılanan tehdide karşı savunmasının başlıca garantörü. Güney Kore'nin konumu, ABD'nin Kuzey Pasifik deniz yollarını ticarete açık tutmak ya da Tayvan'ın bağımsızlığını savunmak için atacağı herhangi bir adımda onu çok önemli bir unsur haline getiriyor.

Eğer Güney Kore artık bir siyasi istikrar cenneti ve iyi hazırlanmış bir müttefik olarak güvenilmezse, o zaman ABD'nin Pasifik'teki güvenlik yapbozunun bir parçası eskisinden daha az sağlam olur, hatta kaybolabilir. Bu da ABD'nin ve giderek NATO'nun Hint-Pasifik denen bölgeye yönelik stratejisinde büyük bir delik açar.

Şimdilik bu delik pratikten çok psikolojik olabilir zira Güney Kore'deki ani (ve umarız kısa süreli) kriz uzun sürmez. Ancak yaşananlar gelecekte Güney Kore hakkında şüpheler uyandırmaktan ve en azından Washington'da ve Brüksel'deki NATO karargahında bazı endişeli değerlendirmelere neden olmaktan başka bir işe yaramayacak.

Dünyanın başka yerlerinde bu kadar çok çatışma varken, Batılı liderlerin ya da yeni ABD Başkanı'nın ihtiyaç duyacağı son şey, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'un beklenmedik bir patlamasını saymazsak, son yıllarda büyük ölçüde sakin olan bir bölgede yeni bir belirsizlik kaynağı olabilir. Bu hafta yaşananlar Güney Kore'nin bir süre müttefik olarak cepte görülemeyeceği anlamına geliyor.



independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU