Ünlü Amerikalı yazar Bob Woodword, "Savaş" (War) isimli kitabında yazdı: Çok sayıda Arap yönetici "Hamas'ın İsrail tarafından yenilmesini" istemiş ve teşvik etmiş!

Faik Bulut Independent Türkçe için yazdı

Robert Upshur "Bob" Woodward (doğumu 26 Mart 1943), Amerikalı araştırmacı gazeteci ve makale yazarı.

The Washington Post için 1971'den günümüze dek gazete muhabirliği yaptı. Şimdilerde Post yardımcı editörü olarak görev yapıyor.

Bob Woodword
Bob Woodword

Woodward, ABD'de özellikle başkanların ve İstihbarat teşkilatı CIA'nin gizli kapaklı işlerini, Tony Blair ile George W. Bush'un düzmece belgelerle Irak'ı nasıl işgal ettiklerini teşhir eden çok sayıda kitaba imza attı.

Başlıca kitapları: War, All the President's Men, The Trump Tapes, Fear, Rage, Peril, The Final Days, Plan of Attack, Weil, Wired, Obama's Wars, Bush At War, The War Within, The Commanders, The Secret Man, The Price of Politics ve benzerleridir.

Meşhur yazar, dünya çapında yankı yapan sarsıcı şu olayı da ortaya çıkarmıştı: Watergate Skandalı.

Buna göre; ABD Başkan Richard Nixon yönetimi 17 Haziran 1972'de Washington, D.C.'deki Watergate Ofis Binası'nda bulunan Demokratik Ulusal Komite merkezine yapılan baskındaki rolünü gizleme girişiminde bulunmuştu.

Olayın soruşturması 2  yıl sürdü ve Nixon,Yüksek Mahkeme tarafından görevinden azledilen 9 Ağustos 1974'te istifa etti.

Kitaplarından 4'ü ise yeniden başkan seçilen Donald Trump hakkında. Esasen kendisi, Trump'tan hiç hazzetmez. Başkanın yol açtığı gaflar sayesinde kitabını yazması muhtemelen yazarını hoşnut bırakmış olmalı.

Sözünü edeceğimiz "Savaş" (War) isimli kitap 435 sayfa olup New York'ta basıldı. Şimdiden en çok satan kitaplar listesine girdi.  
 

 

Yeni yayımlanan "Savaş" isimli kitapta farklı birçok konu ve perde arkası bilgisi bulunuyor. 

Bunlardan biri de İsrail-Hamas çatışması hakkında.

Mesela Ortadoğu kulislerinde dönen dolapları, perde arkası konuşmaları ve gizli niyetleri teşhir edilip kamuoyuyla paylaşıyor.

Gizli konuşmalarla arka kapı pazarlıkları birilerinde şaşkınlık, diğerlerinde öfke ve kızgınlık yaratacak nitelikte.

Aktörleri ABD Başkanı Joe Biden, Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile her ikisinin görüştüğü bazı Arap ülke yöneticileri.

Tarafların müzakere ettikleri konunun özü, Müslüman Kardeşler hareketinin Filistin'deki kolu sayılan Hamas örgütünün İsrail tarafından mağlup edilmesi ve hatta hezimete uğratılması planıdır.


Arap liderlerinden Blinken'e: "İsrail, Hamas'ı imha etsin!"

Kitabın muhtevasını oluşturan başlıklarını ve spotları şöyle özetlemek mümkün:

  • ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail işgali altındaki Gazze sınırına yakın bazı belde ve Yahudi yerleşim yerlerine yönelik baskın eylemini değerlendirip muhtemel sonuçları hakkında görüşmek üzere kimi Arap ülkeleri ve İsrail yetkililerini ziyaret etti.
     
  • Blinken'ın buluştuğu Arap yetkilileri, büyük yankı uyandıran 7 Ekim Baskını hakkında şaşkınlık ve dehşetlerini dile getirirken bazıları karşıt tutum almışlar. Ancak hiçbir Arap yetkilisi, söz konusu hadiseye yol açan Gazze'ye yönelik kuşatma, baskı ve zulümden asla söz etmemiş.
     
  • 12 Ekim 2024 tarihinde Blinken'ı taşıyan resmi uçak İsrail'e iner inmez, ABD Dışişleri Bakanı hiç beklemeden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile operasyon odasında (harekât karargâhında) görüşmüş.
     
  • Netanyahu hemen talebini dile getirmiş: "Bize acilen mühimmat ve cephane gönderin! Bize acilen mühimmat ve cephane gönderin! Bize acilen mühimmat ve cephane gönderin!"

    Blinken ise üç tekrarlı cevabı vermiş: "Biz de sizinle birlikteyiz! Biz de sizinle birlikteyiz! Biz de sizinle birlikteyiz!"
     
  • Hemen ardından Blinken Gazze'deki sivillerin vaziyetini sormuş. Netanyahu hızlıca yanıtlamış: "Onların hepsini Gazze'nin dışına, Mısır'a doğru süreceğiz!"

    Şaşıran Blinken, "Bu mevzuyu Arap liderleriyle görüştükten sonra size dönerim…" demiş.
     
  • Blinken o gece Tel Aviv'de kalmayıp uçağıyla Ürdün'e geçmiş. 13 Ekim sabahı ziyaret ettiği Ürdün Kralı II. Abdullah, itiraf kabilinden bir sırrı Blinken ile paylaşmış ve şunları aktarmış:

İsrail, yıllar boyu Hamas'ı (FKÖ'ye karşı-FB) desteklemişti ve on milyonlarca doların onlara akmasına göz yummuştu. Halbuki Hamas konusunda İsrail'i uyarmıştım: Hamas, Müslüman Kardeşler (İhvan) kökenlidir. Dolayısıyla İsrail'in bu örgütü hezimete uğratması şarttır. İsrail, Batı Şeria'daki Mahmud Abbas yönetimiyle işbirliği yapıp onunla birlikte hareket etmelidir. Ancak bunu kamuoyu önünde açıkça söyleyemem.
 

  • Birkaç saat sonra Katar'ın başkenti Doha'ya uçan Blinken, ülkenin hükümdarı Emir (Prens) Temim Bin Hamed El Sani'nin sarayına gitmiş. Ona, Biden ve kendisi dâhil ABD yönetiminin Hamas temsilcilerinin Katar'da barınmalarından duydukları rahatsızlığı dile getirmiş.

    Emir Temim, ABD'li ziyaretçisine gerekçeli bir itirafta bulunmuş:

Katar'daki Hamas (aslında ülke yönetiminin izni ve himayesi çerçevesinde burada bulunan Hamas -FB) temsilcileri, 7 Ekim baskını olayından önceden haberdar değillerdi. Muhtemelen bu eylem, Yahya El Sinvar (örgütün siyasi ve askeri sorumlusu-FB) tarafından bireysel olarak planlanıp uygulanmıştır.


Bunun üzerine Blinken, Katar Emirini teskin ve teselli eden bir tarzda konuşmuş:

Biz, İsrail'den kaçırılan rehinelerin salıverilmesi maksadıyla Katar'ın açtığı diyalog kanalının önemini takdir ediyoruz. Ancak, taraflar (İsrail ve Hamas) arasındaki görüşmeler bittiğinde Katar başkentinde Hamas'ın siyasi bürosunun açık kalmasını istemiyoruz.
 

  • Blinken uçağına binmek üzere henüz yola çıktığında aldığı haberden hoşnut kalmıştı. Çünkü Katar yetkilileri, Gazze'deki savaştan sadece altı gün sonra, İsrailli rehinelerin salıverilmesi maksadıyla taraflar arasında diyalog, görüşme ve müzakere yapılmasının ayrıntılı planını çıkarmışlardı.
     
  • Katar'ın rehine değişimi için altı gün gibi kısa bir sürede Hamasçıları ikna etmesinin şaşkınlık ve sevinciyle Blinken, Başkan Biden ile İsrail Başbakanına müzakere müjdesini hemen ulaştırmış.
     
  • Blinken'ın uçağı, Bahreyn'in başkenti Manama'ya da uğradı. Bahreynli yetkililer, Ürdün başkentinde dile getirilen şikâyet ve serzenişin benzerini (Hamas'ın çok tehlikeli olduğu ve dolayısıyla mağlup olması temennisini) dile getirmişler.
     
  • Amerikan heyeti çok yorgun olduğundan Riyad'a gidip geceyi orada geçirmiş. Blinken'ın ziyaret ettiği Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman orta vadeli planından söz ederek şunları söylemiş:

İsrail ile ilişkileri normalleştirmek istemekle yetinmiyorum. Bunun bir an önce gerçekleşmesini de arzuluyorum. Normalleşme sürecimiz ise henüz bitmedi. Ancak şu anda 7 Ekim Baskını olaylarının yol açtığı müşkülat ve sorunların bitmesini bekliyorum. Gazze'ye sükûnetin egemen olmasını bekliyorum. İstediğimden değil ama normalleşme sürecinde ihtiyaç duyduğumdan Filistin devletinin de kurulmasını bekliyorum.
 

  • 14 Ekim'de Blinken S. Arabistanlı mevkidaşı Prens Faysal bin Ferhan El Saud ile konuşmuş. Bin Ferhan sohbet sırasında fikrini de açıklamış:

İsrail, başından beri Hamas'tan emin olmamalıydı. Bunu defalarca Netanyahu'ya anlatıp uyarmıştık. Ne de olsa Hamas, zihniyet olarak İhvan meşrebindendir. Terörist bir örgüt/cemaat olması hasebiyle sadece İsrail'i değil, diğer Arap liderlerini de bitirmek niyetindedir. Vaziyet bu iken İsrail'in Gazze'de yaptıkları ümmetimiz (bilhassa Arap dünyası-FB) için tehlikelidir. Belki Hamas biter ama onun yerini alacak herhangi bir oluşum/yapı, daha da kötü olabilir. Mesela El Kaide'nin ardından ortaya çıkan IŞİD çok daha beter ve tehlikeliydi.
 

  • Blinken'ın Suudi Arabistan'ın yakılıp yıkılan Gazze'nin yeniden inşasına maddi katkısı hususunda sorduğu soruya ise S. Arabistan Dışişleri Bakanı şu cevabı vermiş:

Netanyahu'nun pisliğini temizlemek için bir dolar bile vermeyiz.
 

  • Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) hükümdarı Muhammed bin Zayed el Nehyan ile de buluşan Blinken, muhatabından şu sözleri duymuş:

Hamas sadece İsrail'in değil Arap ülkelerinin de belalı krizidir. Hatta örgüt, İsrail'den daha çok bizler açısından tehlikelidir. Dolayısıyla Hamas'ın imha edilmesi elzemdir. İsrail'i bu hususta uyarmıştık. Hamas bitip tükeninceye kadar İsrail savaşı bitirmesin. Biz, örgütün bozguna uğratılması için İsrail'e alan açıp fırsat sunabiliriz. Buna karşılık Gazze'deki sivillere insani yardımları ulaştırmak için İsrail'in de önümüzü açması lazım.
 

*Blinken'ın görüştüğü Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah El Sisi, şöyle demiş:

Her şeyden önce İsrail-Mısır anlaşması, Hamas ile şimdiki çatışmalar nedeniyle kesinlikle bozulmaz. (Muhtemelen Hamas sonrası Gazze'nin güvenliği için-FB) Ben askeri birimleri sahaya sürmeye hazırım. Diğer Arap ülkelerini de ikna edip böyle yapmalarını sağlayabilirim. Bu sözümü Başkan Biden'a aynen aktarın!
 

  • Mısır Devlet Başkanı'yla ilgili bir başka kulis haberi daha yer alıyor Wooodword'un kitabında. Buna göre: "Blinken, Mısır gümrük kapısından Gazze halkına insani yardım iletilmesini rica ediyor. El Sisi, Netanyahu buna izin vermez!" diyor. Blinken, "Ben Netanyahu'yu razı ettim!" cevabını veriyor. El Sisi bekliyor, ancak beklenen cevap gelmiyor.

Bu arada Netanyahu, Joe ve Biden ile Tony Blinken ile görüşmesinde şunu öneriyor:

El Sisi, bize müsaade ederse Gazzelileri Mısır denetimindeki topraklara tehcir edip yerleştirmek istiyoruz.


Mısırlı Başkan ise öneriyi şu gerekçeyle reddediyor:

Ola ki Hamas elemanları Gazzeli göçmenlerin arasında gelip toprağımıza yerleşirler. Ve bizim toprağımızdan İsrail'e yönelik eylemler yaparlar. Bu da İsrail ile yaptığımız anlaşmanın ihlali ve dolayısıyla ülkemizin savaşa katılması anlamına gelir.

  • Mısır İstihbarat Genel Müdürlüğü şefi Abbas Kâmil, İsrail'e taktik veriyor:

İsrail, hemen ortaya çıkıp bir defalık müdahale ederek operasyon yapmasın. Durup beklesin. Onlar (Hamas militanları-FB) görünür olduklarında tepelerine inip kellelerini kessin!
 

Skandal haberi eleştirenler: Arap yetkililerin konuşmaları çok kötü!

Londra'dan Arapça yapan Al Hiwar isimli TV kanalındaki açık oturumda, "Hamas'ın ezilmesini" tartışan bazı Arap uzmanları görüşlerini şu şekilde dillendiriyorlardı:

Amerikan ve İsrail yönetimi, başından beri Hamas örgütünün imha edilmesi konusunda hemfikirdirler. Arap yetkililerinin Hamas'ın bozguna uğratılıp yok edilmesine dair düşünceleri ise pratikte bir işe yaramaz. Zaten İsrail'in yaptığı da örgütü bitirmektir. 

Kaldı ki Arap yöneticilerin bu tür konuşmaları, Arap kamuoyu açısından bir fecaattir. Sokaktaki insan, 'Ne oldu bize, hani bir ümmet idik ve iyi günümüzde kötü günümüzde birbirimize yardım elini uzatacaktık?' diyor.

Bakıyoruz, İsrail Gazze'yi yakıp yıkarken ve halkına yönelik bir soykırım savaşı yürütürken kimi Arap ülkelerinde şenlikler ve festivaller düzenleniyor. Hâlbuki âdettendir, komşunun başına felaket geldiğinde düğün dernek olmaz, şenlik yapılmaz. Küçük düşürücü tutum işte budur.

İsrail'in yaptığı Birleşmiş Milletler kurallarına da aykırı. Mesela Nagazaki'ye (Japonya) atılan atom bombasından daha fazla tahrip edici bombalar 40 günde Gazze'ye atıldı. ABD ve Batı camiasının bu soykırım karşısında suskun kalması bile planlı. Bu bir Amerikan planı. Çünkü ABD, bölgenin altını üstüne getirip kendi istediği düzeni yeniden ikame etmek istiyor. Bunu da İsrail aracılığıyla gerçekleştirmeyi tercih etti.

Bu facia, Arap dünyasında büyük bir umutsuzluğa yol açabildiği gibi daha büyük tepkilerin ortaya çıkmasına da zemin hazırlayabilir. Bob Woodword işte bu gizli planı teşhir etti. Ola ki, yazdıklarının bir kısmı mübalağadır. Zira Batı medyası oradaki kurulu düzenin bir parçasıdır; dolayısıyla da kendisini bilgilendirenler veya bu tür kulisleri anlatanlar yanlış duyumlar vermiş olabilir.

Keza yazarın Trump hakkında yazdığı üç kitaptaki bilgiler de doğruydu ve Trump'ı zor durumda bırakmıştı. Her durumda WAR (Savaş) kitabı, bazı Arap yöneticilerinin ikiyüzlü tutumlarını göstermesi bakımından önemlidir.
 

Hamas liderlerinden Halil el-Hayye bir basın toplantısında / Fotoğraf: Reuters
Hamas liderlerinden Halil el-Hayye bir basın toplantısında / Fotoğraf: Reuters

 

Hamas'a tecrit uygulanıyor ve dostları azalıyor

Özellikle Körfez'deki Arap yetkilileri tarafından sevilmeyip siyaseti eleştirilen Hamas örgütünün dostlarının ABD ve İsrail'in teşviki yahut zorlamasıyla tecrit edildiği, dostlarının da azaldığı yönünde haber-yorumlara sıkça rastlanıyor.

10 Kasım 2024 tarihli Şark'ul Avsat gazetesinde yayımlanan yazı bunlardan biri:

Hamas liderliğinin Doha'dan uzaklaştırılması yönündeki ABD baskılarının arttığı bir ortamda Katar'ın, yıllardır başkentinde faaliyet gösteren siyasi ofisinin 'artık amacına hizmet etmediğini' belirten ve 'Gazze'de ateşkes sağlanması ve tutukluların takas edilmesi çabalarında arabuluculuk rolünden çekileceğini Hamas'a bildirdiği' yönünde haberler çıkmıştı.

Katar Dışişleri Bakanlığı ise ofisle ilgili bilgileri yalanlamadı: 'Acımasız savaş ve Gazze Şeridindeki feci insani koşullar nedeniyle sivillerin devam eden acılarını sona erdirmek için gerekli ciddiyet gösterildiğinde, ortaklarıyla birlikte çabalarını sürdüreceğini' duyurdu.

Hamas'tan resmi bir kaynak Şarku'l Avsat gazetesine verdiği demeçte, 'Hareketin Katar hükümetinden Doha'yı terk etme yönünde bir talep almadığını, ancak bu konuda Amerika'nın bir talebinin varlığından haberdar edildiğini' söyledi.

Hamas liderliği Doha'yı gerçekten terk ederse, bir sonraki varış yerinin neresi olacağı belli değil. Mevcut ABD yönetiminin baskısının, yeni başkan Donald Trump döneminde daha da artabileceği, birden fazla ülkenin harekete ev sahipliği yapma konusunda isteksiz davranacağı ve seçeneklerinin daralacağı düşünülüyor.

Geçmişte Hamas liderlerinin potansiyel gidebilecekleri yerler olarak Türkiye, İran, Umman, Lübnan ve Cezayir'den bahsedilmişti.
 

İsmail Heniyye'nin öldürülmesinin ardından Hamas liderleri Doha'da taziyeleri kabul ederken / Fotoğraf: AFP
İsmail Heniyye'nin öldürülmesinin ardından Hamas liderleri Doha'da taziyeleri kabul ederken / Fotoğraf: AFP

 

Benzer bir haber de Independent Arabia gazetesi yazarı İzzeddin Ebu Ayşe imzasıyla 12 Kasım 2024 tarihinde yayımlandı:

Arabulucular, Hamas Hareketi ve İsrail'in Gazze Şeridindeki savaşın sona erdirilmesine yönelik bir anlaşmaya varamaması ve her iki tarafın da ateşkes önerilerini tekrar tekrar reddetmesi karşısında umutsuzluğa kapılırken, ABD Kongresi, Hamas'ın geleceğini tehlikeye atan bir mektubun içeriğini basına sızdırdı.

ABD Kongresi, Independent Arabia'nın bir nüshasını ele geçirdiği bu mektupta 3 talep var: 

a- Başkan Joe Biden yönetimi, Katar'dan Hamas'a karşı ilki hareketin başkent Doha'daki siyasi bürosunun kapatılması.
b-  Örgütün varlıklarının ve fonlarının dondurulması.
c- Hamas'ın bazı liderlerinin ABD'de yargılanmak üzere teslim edilmesi.

ABD Kongresi'nin gündemindeki ikinci maddede, Katar'da ikamet eden Hamas liderlerinden Halid Meşal'in yargılanmak üzere ABD'ye iade edilmesi yer alırken, üçüncü maddede Katar'da ikamet eden Hamas liderlerinden Halil El Hayya başta olmak üzere Hamas'ın yurtdışındaki üst düzey yetkilileri hakkında bir iddianame hazırlanması. Ardından ABD'de yargılanmak üzere iade edilmeleri öngörülüyor.

Hamas'ın Katar'dan çıkarılma olasılığı karşısında alternatif planları var. Independent Arabia'ya göre; örgüt Katar'ı utandırmayacak bir senaryoya hazırlanıyor. Şöyle ki;

Katar, Hamas liderlerinden herhangi birinden ülkeyi terk etmesini istemeden, yasal ikametgâhlarını askıya almadan ve genel merkezini kapatmadan örgüt temsilcileri başka ülkelerle görüşüp alternatif sığınma yerleri arayacaklar.

Bu konuda Hamas liderlerinden Halid Meşal bir açıklama da yaptı:

'Örgütümüz, Katar'a Filistin halkı için yaptığı her şey için teşekkür ediyor. Katar'ın düşüncelerini ve çıkarlarını anlıyor. Hamas, Doha'dan ayrılmaya karar vermesi halinde başka bir yere gitmekten çekinmeyecektir.'

ABD, Hamas'ın Gazze'de yenilgiye uğratılması, ortadan kaldırılması ve Gazze'deki yönetiminin değiştirilmesi gerektiği ısrarıyla, Hamas liderlerinin artık ABD'nin hiçbir ortağının (müttefikinin) başkentinde hoş karşılanmaması gerektiğini vurguluyor. Bu yüzden Hamas'ın önünde çok az seçenek var.

Hamas Siyasi Büro Üyesi Musa Ebu Merzuk, kendisine bu hususta sorulan soruyu kısaca yanıtlamış:

'Şey… Allah'ın yeryüzü çok geniş!'

Ancak bu yanıt, Hamas'ın bugün için bir vizyonu olmadığı anlamına gelmiyor, zira bir B planı var ve bunu uygulamaya hazırlanıyor.

Ebu Merzuk ve aralarında Usame Hamdan ile Sami Ebu Zuhri'nin de bulunduğu Hamas'ın diğer liderleri, kendilerine bir ikametgâh ve başka bir siyasi büro açmak üzere yeni bir yer bulmak için son dönemde yoğun ziyaretler gerçekleştirdiler.


Gerçekleşen ziyaretlerden anlaşıldığı kadarıyla Hamas gitmeyi düşündüğü ülkeler arasında Rusya, Moritanya, Cezayir var.

İran, Lübnan, Ürdün ve Irak alternatifleri ise imkânsız değilse bile son derece zordur.

 

 

Kaynaklar:

https://www.bbc.com/arabic/articles/c62j7qq2jy9o, 30 Ekim 2024.
https://www.alanaween.com/2024/10/30/
https://bm-magazine.com/, 31 Ekim 2024.
https://www.youtube.com/watch?v=TIz5778YTTE
https://www.youtube.com/watch?v=1yy8phG5dII
https://www.indyturk.com/node/748547/
https://www.indyturk.com/node/748622/

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU