Başkanlık seçiminden hemen sonra iklim zirvesi: İlginç bir tesadüf mü?

Mayis Alizade Independent Türkçe için Ermenistan Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Enstitüsü Program Direktörü Ruben Mehrabyan ile konuştu

Fotoğraf: Reuters

Bakü'de 11 Kasım'da başlaması beklenen COP 29 Zirvesi'ne sayılı günler kala, Azerbaycan ile Ermenistan arasında imzalanması için başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin telkinlerde bulunması hiçbir sonuç vermezken, artık zirveden sonra nelerin olabileceği konuşuluyor.

Uluslararası ilişkiler uzmanları, barış anlaşması sürecinin geleceğinin büyük ölçüde, 5 Kasım'daki ABD başkanlık seçiminin belirleyeceğine vurgu yaparken, bir dizi önemli ülke liderinin Azerbaycan'ın başkentine gitmeyecek olması Bakü'nün propaganda çalışmalarında moral bozukluğuna yol açabiliyor.

Peki, bu durumdan kim kârlı çıkmış oluyor?

Ermenistan'ın başkenti Erivan'daki Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Enstitüsü program koordinatörü Ruben Mehrabyan, Independent Türkçe'ye değerlendirmelerde bulundu.
 

Ermenistan Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Enstitüsü Program Direktörü Ruben Mehrabyan
Ermenistan Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Enstitüsü Program Direktörü Ruben Mehrabyan

 

"Her şeye rağmen biz barış görüşmelerinin sürmesi için ABD'nin elinden geleni yaptığını görüyoruz."

Ruben Mehrabyan, "Anlaşma yok; ABD tarafından COP 29 Zirvesi'ne kadar Ermenistan ile Azerbaycan arasında barış anlaşması imzalanmasının temenni eden aleni bir açıklama yapılmıştı. Ve anlaşmanın olması durumunda Ermenistan, herhangi bir üst düzey memur ekibiyle değil, üst düzey bir siyasetçiyle COP 29 Zirvesi'ne katılacaktı. Örneğin Doğayı Koruma Bakanı katılabilirdi. Şimdi durumun daha sıkıntılı olduğunu görüyoruz. Çünkü hem barış anlaşması imzalanmadı hem de Azerbaycan'da siyasi baskı ve tutuklamalar ayyuka çıktı" ifadelerini kullandı.


"Burada birçok şey ABD seçim sonuçlarıyla ilintili olacaktır"

"Bu durum, ABD'nin yanı sıra, genel olarak Batı'da hoşnutsuzluğa yol açtı" diyen Mehrabyan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ancak her şeye rağmen biz barış görüşmelerinin sürmesi için ABD'nin elinden geleni yaptığını görüyoruz. Sürecin nereye kadar ilerleyeceğine ilişkin hiç kimse öngörüde bulunamıyor; ne Paşinyan ne de Aliyev. COP 29 Zirvesi'nden sonra yaşanabilecek olaylara gelince, burada birçok şey ABD'deki seçimlerin sonuçlarıyla ilintili olacaktır. Sadece başkanlık değil, aynı zamanda Kongre ve Senato seçimlerinin sonuçlarından. Temsilciler Meclisi'ndeki tüm koltuklar için seçim yapılacakken, Senato'nun üçte biri yenilenecek. Ondan sonra bakacağız.


"Güney Kafkasya bölgesinin ön planda olup olmayacağını da bilemiyoruz"

Ruben Mehrabyan, "Harris'in veya Trump'ın seçilmesine bağlı olmaksızın, her ikisinde de yeni yönetimler gelecek. Zira Biden'ın yanı sıra onun yönetimi de gidiyor. Harris'in kazanması durumunda Biden dönemi elemanlarının bir kısmı görevini sürdürecek. Paradigmatik olarak bakıldığında, kökünden bir şeylerin değişeceğini düşünmemek gerekir. Harris'in veya Trump'ın gelmesi durumunda, her ikisinin dünyaya nasıl bakacakları önem arz edecek" dedi

Son olarak Mehrabyan, "Güney Kafkasya bölgesinin ön planda olup olmayacağını da bilemiyoruz. Biden örneğinde, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki barış süreciyle Başkan'ın bizzat ilgilendiğini görüyorduk. Yönetim belirli bir bölgesel plan oluşturmuştur. Trump'ın gelmesi durumunda her şeyin sıfırdan başlama ihtimali de var" diye konuştu.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU