Kıbrıs Harekatı'nın üzerinden 50 yıl geçti ve Kıbrıs'a Türk askerlerinin gitmesi ve Türkiye'nin idaresine girmesinin 50. yıl dönümü büyük törenlerle kutlandı.
Sadece iktidar, yani AK Parti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP ve Devlet Bahçeli değil. Ana muhalefet Partisi CHP de çok sayıdaki milletvekilleriyle, yöneticileriyle, genel başkanları Özgür Özel de dahil bu törenlere katıldılar.
Neredeyse Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir milli gösterisine dönüştü. Belki neredeyse ifadesiyle fazla.
Peki bu 50 yılda neler oldu?
Yani işin ondan önceki safhası ayrı, bu 50 yılın sonunda Kıbrıs nereye vardı?
Şu an ne halde?
Ne yazık ki hani ne alan memnun ne satan memnun derler ya halk arasında bazı işlerde.
Kıbrıs halkının da önemli bir kısmı da bugün memnun değil, genel bir çerçeve çizildiği vakit Türkiye kamuoyu da bu işten memnun değil.
Niye?
Yine sözü çok dolandırmadan sondaki lafı başta söyleyelim.
Bugün Kıbrıs'ın adı kumarhanelerle anılıyor, affınıza sığınarak söylüyorum fuhuşla anılıyor ve bir de kara para aklanmasıyla anılıyor.
Bunlara ilaveten 26 tane üniversite ve 100 bin civarında da öğrenci bulunuyor.
Neredeyse Kıbrıs Türk kesiminin üçte biri kadar bir öğrenci nüfusu var orada.
Ve bunlar da Türkiye'de hiçbir üniversiteye giremeyen, mecburen kapağı oraya atan, halk tabiriyle bir diploma tırnak içinde “bir kağıt” alıp gelme peşinde olan öğrencilerden oluşuyor.
Tabii ki bu 26 üniversite içerisinde birkaç tanesini istisna tutabiliriz.
Yani sapı, samanı, iyiyi, kötüyü hepsini bir çuvalın içine koymayalım ama benim söylemek istediğim genel bir durum.
Bu 26 üniversiteden bugün sokağa çıkın, sorun vatandaş kaç tanesini tanıyor?
İnanın en fazla 3 bilemediğiniz 4 tanesinin adını sayacaklar.
Hadi bunları da bir kenara koyalım, peki geri kalan ne?
Özetle, sonuç olarak Kıbrıs'ın geldiği durum bu.
Ve bu 50 yılda neredeyse hani derler ya etinden, pirincinden, bulgurundan, suyuna kadar biz veriyoruz.
Bu bir genel ifade değil, bir benzetme değil, suyu bile Türkiye'den giden ve milyarlarca dolar harcanan bir yerden bahsediyor.
Peki böyle mi olmalıydı?
Yani bunun siyasetine girmiyorum niye gidildi, ne oldu, nasıl oldu, ben sonuçlar ve yönetim üzerinde duruyorum.
Tamam Kıbrıs bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti'nin idaresine geçti ama gönül isterdi ki küçücük Kıbrıs yani ilk başlarda 150-170-200 bin nüfus bugün 350-400 bin nüfus İsviçre şartlarında yaşasın, bir serbest bölge olsun bütün bir Orta Doğu'da, bir turizm merkezi olsun.
Mesela bir Maraş bölgesi 50 yıldır turizme açılamadı. Hadi Maraş açılamadı, Kıbrıs'ın geniş sahilleri var, ben de birkaç kez gittim geldim. Bunlar bir turizm merkezi olsun.
Yani oradaki Kıbrıs Türkü de memnun olsun, buradan gidenler, sonradan yerleşenler de memnun olsun. Türkiye'ye bir artı değer de, bir katma değer de üretsin.
Peki niye bu duruma geldi?
Yani bunca senedir sağcısından, solcusundan, dincisinden, bilmem liberaline kadar sözde birçok iktidar değişti Türkiye'de. Yine eski tabirle Kıbrıs'ın bu makûs yani kötü tarihi niye değişmedi?
Neden bütün iktidarlar orayı bir alengirli işlerin döndüğü bir arka bahçe de demeyeyim, arka bahçe iyi bir tabir, bir depo, bir izbe yer, bir karanlık oda olarak kullanmak istedi.
Neden bütün offshore hesapları, sahte bankacılık hesapları, kara para aklamaları orada oldu?
Fuhuş bu kadar niye yaygınlaştı?
Kumarhaneler Türkiye'de yasakken, orada niye aldı başını gitti?
Eğitim seviyesi neden bu kadar düştü, kalitesizleşti?
YÖK neden bunları tasdik etti, tasdik etmek zorunda kaldı?
Sorulacak çok soru var.
Ve bir de işin en önemli yanı, uğruna mücadele edildiği söylenen soydaş, Kıbrıs Türklerinin önemli bir kısmı bu işten memnun değil ve bilinçaltlarında, sosyal hayatlarında Türkiye karşıtı, Türkiye Türkü karşıtı, Türküyle, Kürdüyle neyse bir psikolojideler.
Onun için dönüp sormak lazım.
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Özgür Özel neyi kutlamaya gittiniz?
Yani bir fuhuş merkezi olan yeri, bir kumarhane merkezi olan yeri, bir kara para merkezi olan yani cenneti tabiriyle kullanacağım da cennete hakaret olacak zımnen kullansam bile, bir yeri ve bir sonucu mu kutlamaya gittiniz?
Hangi başarıyı kutluyorsunuz?
Tabii işin siyasi yönü de ayrı.
Yani bunca seneye rağmen hala dost ve kardeş, her gün denilen, uğruna destanlar dizilen bir Azerbaycan, bir Pakistan bile tanımamış Kıbrıs’ı.
Diğer Arap ülkelerini, Müslüman ülkeleri saymıyorum bile dost ve kardeş denilen.
Yani buradaki politik başarı nerede?
Onun için arkadaşlar, iktidarı ve muhalefete ve Kıbrıs'a giden herkese sesleniyorum, bu kadar hamaset nutukları atacağınıza biraz dönüp aynada kendinize ve Kıbrıs'a baksaydınız.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish