Julian Assange nihayet özgür ancak davasının hepimizde tüyler ürpertici bir etkisi olacak

WikiLeaks kurucusuna yapılan muamele devlet ve derin devlet için bir zafer. En derin sırlarımızın gözetlenebildiği bir çağda, Assange ve Edward Snowden gibi parlak ışık tutanlara ihtiyacımız var

WikiLeaks'in kurucusu Julian Assange, 26 Haziran'da ABD'ye bağlı Kuzey Mariana Adaları'nın Saipan kentindeki Birleşik Devletler Bölge Mahkemesi'ne gidiyor (AP)

Son, bir patlamayla değil, bir figürü Stansted havalimanında uçağa binerken gösteren bulanık bir fotoğrafla geldi (fotoğraf da çoğumuz uyurken ortaya çıktı). 

Julian Assange bir utanç kaynağı haline, Charles Dickens'ın Kasvetli Ev'indeki (Bleak House) kurgusal Jarndyce-Jarndyce davasını bir park cezası için yapılan kısa bir ağız dalaşı gibi göstermekle tehdit eden bir hukuk mücadelesinin merkezi haline gelmişti.

Kim bilir ne pahasına, 5 yıldan fazla süreyi Birleşik Krallık'taki (BK) maksimum güvenlikli bir hapishanede geçirmişti ve hukuk ekibi daha fazla hapis yatmak üzere ABD'ye iade edilmesini engellemek için mücadele ederken daha uzun yıllar geçirme ihtimali vardı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Batı Pasifik'te pek bilinmeyen bir adada biraz gerçeküstü bir duruşmayı içeren bariz bir ikrar anlaşmasının ardından artık kendi ülkesi Avustralya'da normal yaşam diye tanımlanabilecek bir şeyi sürdürebilir. Assange'ın (gönüllü ya da başka türlü) hapishanede geçirdiği uzun yıllar boyunca bir şekilde bir eş ve iki çocuk sahibi olması hikayenin eşsiz yönlerinden biri. Artık gerçek anlamda ailesiyle daha fazla vakit geçirebilir.

Assange'ın özgür olması bana göre çok iyi bir haber. Kötü yanıysa bu özgürlüğü 1917 ABD Casusluk Yasası kapsamındaki bir suçu kabul etmek zorunda kalarak kazanmış olması.

Assange her neydiyse, bir casus değildi. Yayıncı, gazeteci, aktivist, bilgi anarşisti, ifşacı, emprezaryo, o bunların hepsi. Ancak hiç kimse, ABD yönetimi bile, 2010/11'de yaptıklarının casusluk anlamına geldiğini ciddi bir şekilde iddia etmedi.

Dolayısıyla, ciddi bir kamu yararı argümanının rahatlıkla ileri sürülebileceği bilgileri ifşa etmek için gazetecilik niyetiyle hareket eden birine karşı (izin verilen bir savunması olmayan) Casusluk Yasası'nın kör bıçağının kullanılmasıyla bir çizgi aşıldı.

Assange'a ne olduğunu düşünen gazetecileri (ya da kendilerini "düzgün gazeteciler" diye tanımlayanları) endişelendirmesi gereken şey işte bu emsal. Diğerlerini caydırmak için ibret olsun diye (Ortaçağ cezalarının modern eşdeğerinde 5 yıl) hapse atılması gerekiyordu. Diğerlerinin neler olup bittiğini tam anlayıp anlamadığı tartışmalı bir konu: Bazıları Assange'ın kendilerinden biri olup olmadığına çok takılmıştı. Zamanı gelince öğrenecekler.

Kendisine yapılan muamele (BK ve Avustralya gibi ülkelerdeki daha acımasız yasalarla birlikte) kuşkusuz ulusal güvenlik konularında hakiki ve meşru habercilik üzerinde caydırıcı bir etki yaratacak. Devlet ve derin devlet için bir zafer. Geri kalanımız içinse pek öyle değil.

Assange büyük olasılıkla Başbakan Anthony Albanese'e kadar Avustralyalı politikacıların müdahalesi sayesinde özgür kaldı. Emin olabileceğimiz bir şey varsa o da hiçbir ABD yönetiminin bir ABD yurttaşına, Avustralyalı Assange'a yapıldığı şekilde muamele edilmesine müsamaha göstermeyeceği.

Londra'da yaşayan Amerikalı bir gazetecinin, Hindistan hükümetinin (kendi Casusluk Yasası versiyonuyla) gizli tutmayı tercih ettiği sırları ifşa ettiği için hapse atılmak üzere Delhi'ye iade edildiğini düşünün. Aslında bunu hayal bile edemezsiniz: Böyle bir şey asla gerçekleşmez.

Herhangi bir geleneksel haber kuruluşunda ulusal güvenlik meselesi en zor konulardan biridir. İşiniz, tanımı gereği karanlıkta hareket etmeyi tercih eden bir yarı-devlet faaliyeti alanına ışık tutmaktır. Bazı muhabirler sadece belli belirsiz titreyen bir alevi tutuşturmayı başarır; diğerleriyse güçlü bir projektör kullanır. Ancak cesur olanlar bunu kendileri ve temsil ettikleri kurumlara yönelik bazı riskleri göze alarak yapar.

Devletin, her bireyin en derin sırlarına ulaşabilecek teknolojik imkanlara sahip olduğu bir çağda, parlak ışık tutanlara ihtiyacımız var. ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) ifşacısı Edward Snowden, güvenlik kurumlarının George Orwell'ın 1984'ünü peri masalı gibi okutacak yetkilere nasıl sahip olduğunu gün yüzüne çıkarmıştı.

Snowden, BK ve ABD'deki bir avuç gazeteci aracılığıyla, herhangi bir devletin 18. yüzyılda İngiliz mahkemelerinde oluşturulmaya başlanan mahremiyet kavramını yok etmek için modern bilgisayarların gücünü nasıl kullanabileceğini göstermişti. Yargıçlar 250 yıl önce evinizin aslında devletin müdahalesine karşı bir kale olduğu fikrini geliştirmeye başlamıştı. Ne kadar tuhaf.

Daha sonra birkaç mahkeme Snowden'ın endişelerinin haklı olduğuna karar vermişti. Ancak Snowden'ın kendisi de Assange gibi Casusluk Yasası'yla tehdit edildi ve basbaya hayatının geri kalanını sürgünde geçirebilir. Gelecekte böyle bir ifşacıyla işbirliği yapan Britanyalı bir editör gerçekten yıllarca hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir.

Modern ifşacıların atası Daniel Ellsberg geçen yıl 92 yaşında öldü. The New York Times ve The Washington Post aracılığıyla Vietnam hakkındaki gizli gerçeği dünyaya göstermek için her şeyi riske atan oydu. Başkan Nixon onu hain ilan etmiş ve o da Assange ve Snowden gibi Casusluk Yasası'yla tehdit edilmişti.

Ölmeden çok önce, bir çeşit kahraman olarak büyük bir değer kazanmıştı. Daha da önemlisi, Pentagon Belgeleri davasının merkezinde yer alıyordu; bu davada iki dirençli yayıncının desteklediği iki editör, en istisnai durumlar dışında, hiçbir yönetimin tartışılabilir bir kamu yararı olan materyallerin yayımlanmasını engellemek için önceden kısıtlama kullanamayacağı ilkesini ortaya koymuştu.

Yüksek Mahkeme, üçe karşı 6 oyluk bir çoğunlukla, gazetelere karşı devam eden ihtiyati tedbir kararını reddetmişti. Yargıç Hugo Black şöyle demişti: 

Gazeteler, Vietnam Savaşı'na yol açan yönetim işleyişini ortaya çıkararak, tam da Kurucuların yapmalarını umduğu ve yapacaklarına güvendiği şeyi yapmıştır.

Basının görevi, "yönetimin herhangi bir bölümünün halkı kandırmasını ve onları yabancı ateşten ve yabancı kurşun ve mermiden ölmeleri için uzak diyarlara göndermesini önlemektir. Bu gazetelere karşı alınan tedbir kararlarının sürdüğü her anın, anayasanın birinci değişiklik maddesinin aleni, savunulamaz ve sürekli bir ihlali anlamına geldiğine inanıyorum" diye eklemişti.

50 yılı aşkın süredir gazeteciler, ulusal güvenlikle ilgili gerçekleri ifşa ederken bile, hatta belki de özellikle bunu yaparken, rollerinin böylesine güçlü bir şekilde takdir edilmesinden yararlanıyor. Assange ve Snowden vakaları farklı bir emsal oluşturuyor. Ve bu iyi bir emsal değil.

The Guardian'ın eski editörlerinden Alan Rusbridger, Prospect dergisinin editörüdür



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU