Kulun Allah'a bağlılığının göstergesi: Kurban

Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf:  Ali Jadallah/AA

İslam aleminde hususan Türk dünyasında dini bayramlar Ramazan ve Kurban bayramlarıdır.

Kurban Bayramı'nın Ramazan Bayramı'ndan ayrılan yanı kurbanlıklarla ilgili hazırlıklar ve kurbana bağlı uygulamalardır. 

Arapça, "grb" kökünden türetilen "kurban", genel anlamda "Allah'a yaklaştıran şey" anlamına gelir.

Dini bağlamda ise, "ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmek veya bu şekilde kesilen hayvan" olarak tanımlanır.

Kurban, sevilen bir şeyden Tanrı/Allah adına feragat etmek demektir.

Vatan için canını feda etmek, sevdiği için ömründen vazgeçmek, Hz. Muhammed için canı kurban etmek gibi birçok örneği verebiliriz ki burada da amaç feragat etmektir. 

İnsanlık tarihinin her döneminde kurban vardır. Kurban ibadeti bütün ümmetlere meşru kılınmış İslam'ın göstergelerinden sayılan ağırlıklı olarak maddi ve aynı zamanda manevi içeriklere sahip bir ibadettir.

Kurban ibadeti İslam öncesi dinlerde tapınılan varlığa bir şeyler takdim ederek yaklaşmak, bir şey istemek ve şükür duygularını ifade etmek amacıyla yerine getirilmekteydi.

Buradan anlaşılacağı gibi insanlık tarihinin her döneminde kurban var olmuştur.

İlk kurban ibadetinin Hz. Âdem (a.s) zamanında Habil ve Kabil'in kurbanları olduğunu biliyoruz.

Kurban geleneği ise, Hz. Nuh'un zamanında başlamış ve tarih boyunca çeşitli toplumlarda devam etmiştir.

İslam'da kurban ibadeti, hicretin ikinci yılında Yüce Allah'ın "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes" ayetiyle meşruiyet kazanmıştır. İnsanlık tarihi boyunca var olan kurban ibadetinin, günümüz şartlarındaki kurban algısı ve ibadetin gerçekleşme şekli itibariyle Hz. İbrahim (a.s.) zamanından kaldığı bilinmektedir.

Hz. İbrahim'in kendi ömrünün ve eşi Hacer'in yaşlı döneminde sahip olduğu ilk oğlunu (Hz. İsmail, 14 yıl sonra da Sare'den İshak olacaktır) da Allah yolunda kurban verirken Allah'ın ona bir koç göndermesi ile günümüze bu şekilde bir ibadet olarak kaldığı anlaşılmaktadır.

Zira Peygamber Efendimize kurban sorulduğunda "İbrahim'in sünnetidir" diyerek tanımlaması bu anlayışı doğru kılmaktadır. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Türk kültüründe ve İslamiyet'te derin anlamı olan Kurban Bayramı'nı diğer dini bayramlardan ayıran özellikler kurban ibadetiyle alakalı usuller ve uygulamalardır.

Tam da bu noktada kurban ibadetinin yerine getirilmesinde bazı teamüllere dikkate çekmek gerekmektedir.

Kurban için seçilecek hayvanın koyun, manda, keçi, deve ve sığır gibi hayvanlardan tercih edilmesi ve yaşı ile sağlık durumlarının dikkate alınması ibadetin doğru şekilde yerine getirilmesi açısından elzemdir. 

Kurban kesmenin hükmü konusunda âlimler ve mezhep imamları farklı görüşler ileri sürmüştür.

Bazıları kurban kesmenin vâcip, bazıları da sünnet olduğunu söylemişlerdir.

Kişinin kurban kesmekle mükellef olması için Müslüman, akıllı ve büluğa ermiş olması; mukîm olup yolcu olmaması, zengin ve hür olması lazımdır.

Kurbanın kabul olması için de hayvanın kusursuz ve ibadet niyetiyle kesilmiş olması, kurbanın vaktinde kesilmesi ve hayvanı kesenin Müslüman olması gerekmektedir.

Kurban kesilip kanı aktığı anda ibadet yerine getirilmiş sayılmaktadır. Kurban etinin paylaştırılması ve dağıtımı sonraya kalan ibadete dahil mevzulardır. 

Maddi bir ibadet olan kurban yalnızca maddi ve Allah'a yaklaşmayı içeren manevi unsurlar açısından değil aynı zamanda topluma bireysel ve sosyal faydalar da sağlamaktadır.

Birey kurban ibadetini yerine getirmekle yaratıcının buyruklarına uymuş ve kulluk bilincini yerine getirerek ortaya koymuştur.

Aidiyet ve ibadet hususlarını ortaya koyan bu bilinç, kişinin duygusal anlamda kendini tatmin hissetmesine destek olmaktadır.

Ayrıca kurban etinin paylaşılması insanoğlunun sosyalleşmesi yanında yardımlaşma, kardeşlik ve dayanışma duygularını ortaya çıkarıp toplumu birleştiren ibadetin bir parçası olarak da görülmektedir.

Allah'a verdiği nimetlerden ötürü şükrünü bildirmek ve emrettiği gibi ibadeti yerine getirmek insanları gönül huzuru içinde tutar, maddi ve manevi mutluluğa eriştirir.


Çocukların sevinci ve değerlerin aktarımı

Kurban Bayramı'nın hazırlığı günler öncesinden başlar.

Ancak bayramın habercisi arife günüdür. Arife insanların sıla-i rahim tecrübesine yeniden kavuştukları gündür.

Annelerin evleri temizledikleri, yemek hazırlıkları yaptıkları, çocukların kıyafetlerini hazırladıkları yoğun iş günüdür.

Arife günü geldiğinde aileler bayram günlerinde yapacağı işleri organize ederler.

Arife günü yapılan en önemli işlerden biri de ikindi namazından sonra toplu şekilde mezarlık ziyareti yapılmasıdır.

Arifeler çocuklar için bayramın habercisidir, bekleyiştir, özlemdir, paylaşmadır.

Çocuklar ise köy mezarlıklarına şekerler, lokumlar ve haşhaşlı ekmekler getirir bunları paylaşır, birbirlerine ikram ederler. Bu uygulamaya "adak dağıtmak" denir.  

Tüm bayramlarda olduğu gibi bayramlar çocuklar ve gençlerin sevinç duygularının zirveye çıktığı günlerdir.

Kurban Bayramı da çocukların sevinçlerinin arttığı ile gençlerin güzel bir hayat kurmak için umutlarının yeşerdiği günlerdir.

Bayramlarda gerçekleştirilen tüm adetler bir yandan ibadet bir yandan da pratik eğitim günleridir.

Bayram namazına ailece birlikte gitmek, kurban kesimi esnasında gerçekleştirilen tüm dualar ve tekbirler pratik uygulamalar olarak çocukların ve gençlerin ailede aldıkları talim ve terbiyenin esaslarındandır.


Türk dünyasında Kurban Bayramı 

Halk arasında "Ramazan Bayramı'nın arifesi, Kurban Bayramının ertesi ağırdır" sözü Kurban Bayramı'nın merkezinde kurbanlık hayvanla ilgili uygulamaların yer aldığını gösterir.

Ramazan Bayramı'nın yad edilmesi bir anlamda Kurban Bayramı hazırlığını da doğurur.

Kurban edilecek hayvan, daha önceden bakılan hayvanlardan ya da köyde kurbanlık işi yapan kişilerden temin edilir.

Anadolu'nun birçok şehrinde benzer adetlerin olduğu gibi Kütahya'daki uygulamalara göre Kurban Bayramı öncesinde kurbanlık hayvan alımı genellikle arife gününe kadar "dernek pazarları" adı verilen özel pazarlardan gerçekleştirilir.

Bayramın ilk günü, bayram namazının ardından kurbanların kesilmesi özel bir öneme sahiptir.

Kurban alım-satımı sırasında, alıcı genellikle kurbanı yetiştiren kişinin çocuğuna "çilbir" veya "çoban salığı" adı verilen bir bahşiş verir.

Yörede kurbanlık seçiminde dikkate alınan unsurlardan biri de hayvanın türüdür.

Kalabalık aileler anne baba ve çocuklarıyla birlikte genellikle büyükbaş hayvanlar tercih edilir.

Kurbanlık hayvan seçimi daha çok coğrafya ve maddi duruma göre de değişmektedir.

Dağ köylerinde keçi, koç gibi halk arasında küçükbaş hayvan olarak adlandırılan kurbanlıklardan da kesilmektedir. 

Kurban ibadetinde hayvanın kesim süreci titizlikle gerçekleştirilir.

Kurbanlık hayvan, kesim öncesinde iyice beslenir, su içirilir, sevilip okşanır.

Kesim zamanı gelince kesim mahalline incitilmeden götürülür ve kesim işlemi başlatıldığında kıbleye karşı dönük olarak sol tarafı üzerine yatırılır.

Kesim öncesinde uygun bir yerde kan çukuru kazılır.

Kurbanlık hayvanın ön iki ve arka sağ ayağı sıkıca bağlanırken, sol ayağı kesim sırasında serbest bırakılır, böylece hayvanın rahatça can vermesi sağlanır.

Kurbanlık hayvana eziyet verilmemeye özen gösterilir ve kesim sırasında bıçak hayvana gösterilmez.

Kurban kesimi sırasında "Bismillâhi Allahü Ekber" gibi denilerek kurbanı kesen kişi kesimi yapar vekaleti verenler de aynı şekilde "Bismillâhi Allahu Ekber" der.

Kurban kesildikten sonra hayvan yüzülür ve üç parçaya bölünür. Bu parçalardan biri fakirlere dağıtılırken, bir diğeri ev halkına ayrılır.

Üçüncü parça ise misafirlere ikram edilir. Fakirlere dağıtılan parçanın hayvanın sağ tarafından olmasına dikkat edilir.

Kurban Bayramı sırasında kurban kesildikten sonra kurban eti ile kahvaltı yapmak veya yemek yemek sünnet olarak değerlendirilir.

Nineler ve dedeler özellikle hayvanın ciğerini ya da böbreğini ocak ateşiyle pişirip yerler.

Bir anlamda kurbanı kim önce keser ve misafirlere ikram ederse sevabını kazanır.

Kurban kesme işlemleri tamamlandıktan sonra bayramlaşma ziyaretleri diğer bayramlarda olduğu gibi devam eder. 
 


Türk edebiyatında Hacnâmeler, Kâbenâmeler

İslam'ın 5 temel şartından bir olan hacca gitmek de bu dönemde ifa edilir.

Türk-İslam edebiyatında bu dönemde yazılan Hacnâme türü'nden olan eserler; ekseriyetle hacıların uğurlanışı, dönüşte karşılanmaları, haccın faziletleri, hacca davet içeriğindeki yazılan çeşitli destan ve ilahîlerdir.

Kâbenin tarihini, kutsiyetini, Haremeyn'i ziyaret edenlerin hatıralarını anlatan eserlere de Kâbenâme adı verilir. 

"Sultânü'ş-Şu'arâ" unvanına sahip Baki kurban kesmenin vaktini (eyyâm-ı nahr) hatırlatarak sevgiliye şöyle yalvarır: 

Şimdi tîg-ı cevr ile öldürme kurban olduğum (Cefa kılıcınla şimdi öldürme beni kurban olduğum)
Iyd-i adhâ geldüginde idesün kurbân-ı ıyd (Kurban Bayramı gelsin de o zaman kurban vazifeni yerine getirirsin)

    
Can Azerbaycan'da kurban ibadeti şiirlerde şarkılarda sıklıkla konu edilmiştir.

Bu bağlamda Şah İsmail eserlerinde Hz. İsmâil‘i saygıyla anarak Kurban hadisesiyle zikreder. 

Terk ü tecrid oldum döktüm kabâyı
Eğnime giyindim şâl u abâyı
Bana sorun kimden aldım yâsâyı
İsmâil'e inen kurbandan aldım


Diğer taraftan Osmanlı coğrafyasında daha çok bilinen Pir Sultan Abdal ise, Hz. İsmail'in yerine kurban edilmek üzere gökten inen koçtan söz eder: 

Pir Sultan'ım var mı sözün hatası
Öldür hırsı, nefsin Hakk'a yetesi
İsmail'e inen koç'un atası
Kurt donunda alıp gidin kim idi


Üsküdarlı Haşim ise hakikate her zaman ulaşmak isteyenlerin varlığını kurban etmeleri gerektiğini ifade eder.  

Erenler sohbetin her dem hakikat istiyen cânlar
Geçip her cümle varından yakıp kurban olan gelsin


Velhasıl Kurban Bayramı, çocuklar için yine bayram tadında vakit geçirmek, bayram namazına babaların elinden tutarak namaza gitmek demek, büyüklerin ellerini öpmek, ilk bahşişi kapmak için koşuşturmak demekken büyükler için dini bir görevi yerine getirmenin gönül huzurunu yaşamak demektir. 

Kurban Bayramı'nda yapılan bütün hazırlıklar ve kurban kesimi esnasında gerçekleştirilen uygulamalar kültürel değerler yanında akidelerin aile büyükleri tarafından ailenin küçük bireyleri olan çocuk ve gençlere aktarılmasına imkan verir.

Kurban Bayramı esnasında gerçekleştirilen tüm gelenekler ailede alınan eğitim ve terbiyenin esas uygulamalarıdır.

Bu bağlamda, ailece bayram namazını birlikte bir camide eda etmek, özellikle Kurban kesme işlemleri esnasında gerçekleştirilen besmele ve tekbirler gençler için pratik eğitim yanında inanç değerlerinin bir nesilden diğerine aktarılmasıdır.

Maalesef son yıllara kadar büyük ölçüde aile bireylerinin toplanarak bir arada gerçekleştirdiği kurban kesimi yerini uzaktan vekalet vermek usulünün tercih edilmesiyle bambaşka bir şekle dönüşmeye başlamıştır.

Bazı sivil toplum kuruluşları da buna öncülük ettiğinden çok önemli bir ibadet uygulaması ve değerlerin aktarımı sanal dünyadaki tüketim anlayışlarının yaygınlaşmasına dönüşme tehdidi altındadır.

Bu konuyu ilgili kurumlar dikkatle masaya yatırmalı ve çocukların sevincini artıran ve gençlerin pratik eğitimini sağlayan kurban kesimi organizasyonlarına ağırlık verilmelidir. 

Yaşam sevinciniz, sağlığınız daim olsun, her gününüz bayram tadında olsun, hacınız kabul olsun.

Hz. Peygamberin veda haccında dile getirdiği insan haklarının tüm dünyaya egemen olmasını temenni ve niyaz ediyorum.
 

m.jpg
28 yıllık işgalden kurtarılan Karabağ Şuşa Yukarı Gövher Ağa Camii'nin önceki ve son hali

 

Karabağ'ın kurtuluşu gibi Sudan, Doğu Türkistan, Gazze'de kanı akan İsmailler yerine koçların kurban olduğu, zekât verilecek fakirlerin kalmadığı, dağdaki aç hayvanlara etlerin bırakıldığı İslam Dünyası'nın birlik ve huzurunun sağlandığı, sağlık, afiyet ve esenliklerle dolu nice bayramlara erişmek dileğiyle…

                                         

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU