Yılın başında "Gazze Elden Giderse" başlıklı bir yazmış ve Gazze'nin elden gitmesi durumunda neler olabileceği konusunda görüş ve önerilerimi paylaşmıştım.
Bu kez de Gazze elden gitmeden yapılması gerekenler konusunda önerilerimi paylaşmak istiyorum.
Şöyle ki; İsrail tüm dünyanın tepkisine aldırmadan hedefine kilitlenmiş bir roket gibi hızla ilerlemeyi sürdürüyor.
Ve yanılmıyorsam, Yahudi devleti şu an itibarıyla Refah kasabası dışında Gazze'nin tamamını ele geçirmiş durumda.
Gazze-Mısır sınırının da İsrail'in kontrolünde olduğu ve burada meydana gelen son çatışmada birkaç Mısır askerinin öldüğü söyleniyor.
İsrail, Gazze topraklarında Mısır'ın sınırlarına dayanmışsa ve Kahire'den hâlâ hiçbir ses çıkmıyorsa, iş işten geçmişten olabilir.
Ama yine "Çıkmadık candan umut kesilmez" sözünden hareketle, hâlâ yapılabilecekler mevcut ve seçenekler tükenmiş değil.
Öncelikle İsrail'in Refah'ta başlattığı saldırı, Gazze savaşının başında olduğu gibi, dünyanın büyük tepkisiyle karşılaştı.
Nitekim savaşın başında topyekûn İsrail'in arkasında duran Batı kampında çatlaklar, hatta bölünmeler var.
İspanya, İrlanda, Norveç gibi ülkeler Filistin devletini resmen tanıma kararı aldı.
ABD'den Avrupa'ya belli başlı Batı üniversitelerine yayılan Filistin yanlısı gösteriler de cabası.
İsrail'e karşı oluşan tüm bu tepkinin boşa gitmemesi, sonuç vermesi için belli başlı İslam ülkelerinin de somut bir eylem ortaya koymaları gerekiyor. Zira İsrail sadece güçten anlıyor.
Ayrıca atalarımızın dediği gibi, "Bir musibet bin nasihatten daha iyidir."
Peki, neler yapılabilir?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İsrail'i şu an için durdurabilecek tek güç, ABD.
Ve İslam ülkelerinin elinde ABD'yi buna zorlayabilecek imkânlar mevcut.
Şöyle ki;
İran, Türkiye ve Mısır gibi İslam coğrafyasının başat ülkeleri ile Arap-Körfez ülkeleri ile el ele vererek ABD'ye baskı uygulayabilir.
Tüm bu ülkeler ABD ile askeri, siyasi ve ekonomik her türlü işbirliğini sona erdirme tehdidinde bulunursa, ABD, İsrail için tüm Ortadoğu'yu kaybetme riskini göze alamaz.
Bilirsiniz, Batı ve onun lideri ABD için kendi menfaati, her şeyin üstündedir.
ABD ile işbirliği halindeki belli başlı İslam ülkelerinin ABD'ye demesi gereken şu:
"İsrail Gazze'yi ilhak ederse ve siz de buna göz yumarsanız, bu ileride ikinci bir 11 Eylül olarak size geri dönebilir. Ama bu defaki 11 Eylül, eskisinden çok daha korkunç, muhtemelen nükleer bir 11 Eylül olacaktır. Bu ise, yeni bir dünya savaşı demektir.
Ayrıca, İsrail'in Gazze'yi ilhak etmesi, İslam ülkelerinde El-Kaide, Daiş, Taliban benzeri yeni örgütlerin türemesine ve taraftar bulmasına yol açacaktır. Bu da hem İslam coğrafyası hem de Batı için orada burada patlayan bombalar ve yeni bir şiddet dalgası demektir. Bunu siz de istemezsiniz, biz de.
İsrail'i koşulsuz bir şekilde desteklemeyi sürdürürüz, bizi kaybedersiniz ve biz de kendimize Çin gibi Rusya gibi yeni müttefikler buluruz. Herhalde bölgedeki çıkarlarınızı ve trilyon dolarlarla ölçülen kazancınızı Çin'e, Rusya'ya kaptırmak istemezsiniz.
İsrail'i 1967 sınırlarını kabul etmeye ve iki devletli çözüme zorlarsanız, bölgede 75 yıldır süren kan ve şiddeti sona erdirmiş, Ortadoğu'ya barış ve huzuru getirmiş olursunuz. Yan yana barış içinde yaşayan İsrail ve Filistin devletleri, dünyanın huzuru için elzemden de öte şarttır.
Bunu yapmakla İsrail'i kaybetmiş olmazsınız, zira İsrail Ortadoğu'da varlığını sürdürmek için her zaman Batı'nın desteğine ihtiyaç duyacaktır.
Öyleyse, karar sizin: İsrail'i koşulsuz bir şekilde desteklemeyi sürdürürseniz, hem başınıza 11 Eylül gibi yeni belalar alırsınız hem de Ortadoğu'yu kaybedersiniz. İki devleti çözümü hayata geçirirseniz, Ortadoğu'da nihai barışı sağlamış olursunuz ve dünya sayenizde rahat bir nefes alır. Ve tüm İslam dünyasının dostluğunu ve güvenini kazanmış olursunuz."
Peki, yukarıda isimlerini zikrettiğimiz İslam ülkelerinin bir araya gelerek tek ağızdan ABD'ye bunları söyleme, ortak tavır sergileme imkânı var mı?
Ne kadar zor da olsa, var.
Mısır ve Körfez Arap ülkeleri ABD'ye isyan bayrağı açabilir mi, açarsa ne olur, derseniz hemen anlatalım:
Rahatlıkla açabilir ve ABD'yi karşısına almakla hiçbir İslam ülkesi yok olmaz.
Kıbrıs Barış Harekatı'nı hatırlayın; başta ABD olmak üzere tüm Batı Türkiye'ye karşı tehditler savurdu, ambargo uyguladı.
O yıllarda ordusu, sanayisi, ekonomisi büyük ölçüde Batı'ya bağımlı olsa da Türkiye'ye bir şey olmadı.
Aynı şekilde bundan 45 yıl önce İran halkı ABD'ye karşı ayaklanıp Batı kuklası Şah'ı devirdiğinde de İran yok olmadı.
Körfez Arapları ve Mısır, bundan ve geride kalmış şanlı tarihlerinden cesaret ve ilham alarak onurları için acaba ayağa kalkabilir mi?
Bekleyip göreceğiz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish