Türkiye'de öğretmenler son yıllarda öğrencilerden gelen zorlayıcı davranışlarda ve şiddette artış olduğunu bildiriyor.
Kaldı ki sadece Türkiye'de değil dünyanın farklı ülkelerinde de okulda şiddette bir artış gözlemleniyor.
Haberlere yansıyan öğretmeni dövme, öldürme vakaları endişe verici bir boyuta doğru ilerliyor.
Öğretmenler okullarda kavgaların çıktığını bildiriyor ve kendi güvenlikleriyle ilgili endişelerini dile getiriyor, sert ve net yaklaşımlarla bu duruma direnilmesi gerektiğini söylüyor.
Son olarak İstanbul Eyüpsultan'da özel bir lisenin müdürü İbrahim Oktugan'ın bir öğrenci tarafından öldürülmesi öğrencilerin hem ruh halini düşündürüyor hem de benzer olayların yaşanmaması için sert ve net yaklaşımlarla bu duruma direnilmesi, çözüm üretilmesini gerektiğini söylüyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Okullarımızda büyüyen şiddet sorunu
Okullarda şiddet birçok biçime büründü ve okul topluluğunun tüm üyelerini etkiler hale geldi: öğrencileri, ailelerini, öğretmenleri ve okul yöneticilerini…
Okulda silahlı saldırıyla birlikte sık sık kavga, fiziksel zorbalık, sözlü ve cinsel tehdit, siber zorbalık da dahil olmak üzere öğrenciler arasında saldırganlığın biçimleri değişti.
Okul basıp öğretmen, müdür döven veli sayısı arttı… Öğretmenler ve okul yöneticileri ya doğrudan ya da kavgaları ayırma ve gerilimi azaltma çabaları nedeniyle hedefe alındı.
Okullarda şiddetin nedenleri
Çoğu zaman birinin okulda şiddete başvurmasının basit ve anlaşılır bir nedeni yoktur.
Bir çocuk bir akranı tarafından zorbalığa maruz kalmış veya reddedilmiş olabilir, çok fazla akademik baskı altında olabilir veya evde, mahallesinde, televizyonda, bir bilgisayar oyununda gördüğü bir şeyi canlandırıyor olabilir.
Bir çocuğun okulda şiddete başvurma olasılığını artırabilecek risk faktörlerinden bazıları şunlar:
- Zayıf akademik performans
- Önceki şiddet geçmişi
- Hiperaktif veya dürtüsel kişilik
- Ruh sağlığı koşulları
- Şiddete tanık olmak veya mağdur olmak
- Alkol, uyuşturucu veya tütün kullanımı
- Aile içi şiddet veya istismar
- Silahlara erişim
- Suçlu akranlar
- Toplumdaki yoksulluk veya yüksek suç oranları
Bu faktörlerin varlığının mutlaka çocuğun şiddet içeren davranışlarda bulunacağı anlamına gelmediğini belirtmem gerekiyor.
Okul sistemi kırılgan ve istikrarsız bir konuma taşınıyor
Öğretmenler her gün şiddet tehdidi, devamsız öğrenci performansı, siyasi gündemler, müfredat savaşları ve daha fazlasıyla karşı karşıya kalıyor.
Pek çok açıdan bunlar yeni sorunlar değil, ancak daha da karmaşık hale geliyor.
Öfke ve hoşgörüsüzlük atmosferini körükleyen anlaşmazlıkla karşı karşıya olduğumuz görülüyor.
Bazı okullar öğretmenlerine daha iyi destek vermek yerine, kötü öğrenci davranışlarının sorumluluğunu öğretmenlerin kapısına bırakıyor.
Öğretmenleri suçlama kültürü giderek yaygınlaşırken, kötü olan bazı okul yönetimleri okullarda çalışan personelin sağlık, güvenlik ve refahını sağlama konusundaki sorumluluklarını ciddiye almıyor.
Öğretmenden sürekli olarak daha azıyla daha fazlasını yapması isteniyor.
Sosyal medya öfkeyi ve çılgınlığı kamçılayan bir işlev görüyor
Öğretmenler son 10 yılda şiddet de dahil olmak üzere giderek artan öğrenci davranış sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalıyor.
Sosyal medya şiddetin artmasında önemli bir rol oynuyor. Çünkü gençleri şiddet içerikli içerikleri paylaşmaya teşvik ediyor.
Veli profili değişiyor
Bir zamanlar çocuğuyla ilgili bir sorunu konuşmak için okula çağrılan bir veli okul yönetimini, öğretmeni desteklerdi.
Bu durum değişti. Artık ebeveynler okula meydan okuyarak çocuklarının yanında yer alıyor. Çocuklarına yaptırım uygulanmasını istemiyor.
Ailelerin okul yönetimleri tarafından çocukları hakkında kendilerine iletilen şikayetleri reddetmesi yerine sorunu kabul eden ve çözümün parçası olmak için çabalayan anne babalar olmalarını sağlamak gerekiyor.
Ailenin bakış açısına yönelik değişikliği sağlayabilecek destek oluşturmak ve çocuklarıyla ilgili gerekiyorsa tedavi sürecine ikna olmalarını sağlamak da…
Bazı veliler, çocuklarında görülen sorunlu davranışların kaynağı olduklarını unutuyor.
Oysa çocuklar bir aile birimi içinde acı çektiğinde, bu okulda da kendini gösteriyor.
Şiddet mağduru olan ya da bir şekilde şiddete maruz kalan çocuklar bazen şiddete başvurmanın kendilerini güvende tutacak tek yol olduğuna inanıyor.
Öğretmenler, "sen bir tanesin, prenssin, prensessin" diye şımartılmış çocuklarla baş başa bırakılıyor.
Veli, her şeyi düzeltmesi için okula ve öğretmene sorumluluk yüklüyor. Eğitimi sadece kendi çocuğunun hakkı gören kaprisli veli sayısı artıyor.
Şiddetin okul topluluğu üzerindeki etkisi
Okullar bir balonun içinde var olmaz; genel olarak toplumu yansıtırlar.
Yansıyanı hep birlikte görüyoruz. Bu büyük sorunu çözmeye yönelik atılan adımlar küçük, sesler zayıf kalıyor.
Birçok genci etkileyen öfkenin nedenlerine bakmamız gerekiyor. Okullarda artan şiddet okul toplumundaki herkesi etkiliyor.
Öğretmen, okul yöneticisi ve öğrenciler kendilerini daha az güvende ve daha kaygılı hissediyorlar.
Bugün okullarda şiddet ve istismarla mücadelede başarısızlık, öğretmenlerin işe alınması ve işte tutulması ile çocukların ve gençlerin eğitimi açısından uzun vadeli sonuçlar doğuracaktır.
Bu nedenle tüm okulların güvenli ve düzenli ortamlar olmasını sağlamak için politika yapıcıların harekete geçmesini görmemiz gerekiyor.
Yenilenen odağımızın bir kısmının "zihinsel sağlık" olduğu anlaşılıyor.
Açıkça yazılmış güvenlik protokollerine, görünür güvenlik işaretlerine, sınırlı giriş noktalarına, koridor izleme için video kameralara, okul güvenliğiyle ilgili yeni standartlara, her okula yeterli sayıda rehber ve psikolojik danışman atamaya, ruh sağlığına yönelik çok sayıda desteğe, nerede boşluklar olduğunu belirlemeye yardımcı olmak amacıyla eğitim müfettişleriyle birlikte çalışmaya, şiddet raporlama ve izleme sistemi başlatmaya ihtiyacımız var.
Yoksa bu tehlike hepimizi tehdit edecek. Okulda şiddete tanık olan veya deneyimleyen çocuklar, yetişkinliğe kadar devam edebilecek fiziksel ve zihinsel sağlık sonuçlarına maruz kalabilecek.
Kısacası, okullar artık çok farklı, lütfen bunu anlayalım.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish