Birleşik Krallık'ta (BK) anarşi var ama eski Sex Pistol John Lydon'a göre bunun suçlusu göçmenlik.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Eskiden Johnny Rotten diye bilinen bu adam, bir zamanlar punk grubuyla birlikte 1970'li yılların ortalarında kaotik bir şöhrete (ya da Pistols hakkında ne düşündüğünüze bağlı olarak kötü şöhrete) ulaşan düzen karşıtı bir sesti. Şimdilerdeyse onu daha çok, kendi başarısızlıkları için bir günah keçisi bulmaya çalışan Britanya siyasetinin en tartışmalı figürlerinin sözcüsü olarak görmek mümkün.
Ve çok sayıda var. 68 yaşındaki Lydon, LBC'de, yakında grubu Public Image Limited'la turneye çıkacağı BK'nin bir zamanlar hareketli olan sahil kasabalarının çöküşünden yakınırken, hâlâ desteklediği Brexit'in bu ülke üzerinde yarattığı yıkımdan kaygısızca habersiz görünüyordu. Ocakta yayımlanan bir rapor AB'den ayrılmanın Birleşik Krallık'a şimdiden 140 milyar sterline (yaklaşık 5,75 trilyon TL) mal olduğunu ve bu rakamın gelecek 10 yılda 300 milyar sterline (yaklaşık 12,3 trilyon TL) çıkacağını ortaya koydu.
Öte yandan Jeremy Hunt'ın son bütçesi, son 12 ayda evsizlik oranının yüzde 27 artmasına rağmen, konut krizini ele almak için çok az şey yaptı. Kampanyacılar ayrıca Maliye Bakanı'nın ev sahipleri için sermaye kazancı vergisinde yaptığı kesintinin, ev sahipleri evlerini sattığında binlerce kiracının evsiz kalmasına yol açabileceği uyarısında bulundu.
(Bir akademisyeni haksız yere Hamas'ı desteklemekle suçladığı için dava edilen meslektaşı milletvekili Michelle Donelan'ın iftira faturasını ödemek için vergi mükelleflerinin parasından 15 bin sterlin (yaklaşık 616 bin 500 TL) kullanıldığını öğrendikten sonra belki de Hunt'ın dikkati dağılmıştır)
Birçok eski Sex Pistols hayranı, Lydon'ın 2017'de verdiği bir röportajda Donald Trump ve Nigel Farage'ı açıkça desteklemesinin ardından suçu göçmenliğe atmasına şaşırmayacaktır. Ancak hâlâ müzik kariyerinden faydalanan birinin, göçün kültürel üretimimizi nasıl ölçüsüz bir şekilde artırdığını atladığını duymak hâlâ can sıkıcı.
En başarılı müzisyenlerimizin çoğu (Freddie Mercury, George Michael, Olivia Newton-John, Raye, Norah Jones, Dua Lipa, Rita Ora), politikacılarımız (Ed ve David Miliband, Suella Braverman, Sajid Javid, Priti Patel), ressamlarımız (Tracey Emin, Lucian Freud) ve girişimcilerimiz (Alan Sugar) gibi göçün sonucu.
Lydon ayrıca kendi mirasını da rahatlıkla bir kenara bırakıyor. Kendisi 1956'da doğmadan önce İrlanda'dan BK'ye gelen işçi sınıfı göçmenlerinin oğlu. Bu olmasaydı belki de Sex Pistols'ı asla kuramazdı. Kesinlikle 44 yıl evli kaldığı ve içinden çıktığı gelişen punk sahnesini beslemeye yardımcı olmak için Almanya'dan BK'ye taşınan hayatını kaybetmiş eşi, müzik organizatörü Nora Forster'la tanışamazdı.
Benim soyum da Lydon'dan pek farklı değil. Büyükbabam, sürrealist şair Philip O'Connor, İrlandalı bir babayla İrlanda ve Birmanya kökenli bir kadının oğluydu; Bedfordshire'da doğduktan sonra annesi tarafından terk edilip iki yıl boyunca Fransa'da kaldı ve daha sonra alınıp Londra'ya geri getirildi. O'Connorlar o zamandan beri dünyanın dört bir yanına dağıldı: Japonya, Kanada, Fransa ve benim durumumda, anne tarafımın nesillerdir yaşadığı Kent'teki bir sahil kasabası.
Lydon'ın bahsettiği sahil kasabalarından birinde yaşarken, göçün yarattığı varsayılan krizi görmekte zorlanıyorum. Daha ziyade, hükümetin yatırım eksikliği, BK'deki evsizlik krizi, hayat pahalılığı ve bir zamanlar Viktorya döneminde ailelerin uğrak yeri olan Britanya sahillerinin yurtdışına seyahatler lehine gasp edilmesinden kaynaklanıyor. En azından Brexit'e kadar durum böyleydi.
Birçok sahil kasabası, konut krizinin doğrudan bir etkisi olarak yeniden gelişmeye başlıyor. Ben Londra'da doğdum ancak artan kiralar, hayat pahalılığı ve orada bir ev alabilmemin imkansızlığı sahile taşınmamda rol oynadı.
Ama aynı zamanda deniz kenarında yaşamanın getirdiği sakinlik, son 10 yılda burada büyüyen sanatçı ve yaratıcı insanlarla dolu topluluk beni büyüledi. Görünen o ki benim yaşımdaki yüzlerce insan da bu cazibeyi fark etmiş. Memleketimin hâlâ sorunları var ve soylulaştırma bunda kesinlikle bir roy oynuyor ancak "köhne" ve "yıkık dökük" olmaktan çok uzak.
Eğer Lydon "çökmüş Britanya" konusunda hâlâ birilerini suçlamak istiyorsa, bakışlarını, tasarımcıları arasında bir Fransız göçmenin oğlu olan Augustus Pugin'in de tesadüfen bulunduğu Parlamento Binası'na çevirmesini öneririm.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal
© The Independent