Büyükbabam Mandela onun izinden gitmemizi ve iklim ırkçılığına son vermemizi isterdi

Umudun ve kolektif eylemin gücüne inanıyordu ve COP28'de, apartheid'a karşı verdiği mücadeleyle paralellikler tüm dünyanın gözleri önündeydi

Nelson Mandela'nın ruhuyla, bu anı bir zafer turu değil, çabalarımızı yoğunlaştırmak için bir eylem çağrısı olarak değerlendirelim (AFP)

Tarihin yıllıklarında, çok önemli anlar kolektif yolculuğumuzu yeniden tanımlar, ortak kaderimizi yeniden yazar ve küresel bilinci yeniden şekillendirir. Küresel direnç ve adalet sembolü Nelson Mandela'nın torunu olarak COP28'de böyle bir anın yaşandığını fark ettim.

Bu zirve sadece ulusların bir araya gelmesinin ötesine geçti; iklim apartheid'ına karşı verdiğimiz hayati mücadelede bir umut ışığı olarak ortaya çıktı. İklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçma imkanına sahip olanlarla olmayanlar arasındaki keskin uçurumu ifade eden bu terim, sosyal adaletsizliğin yankısından daha fazlasını taşıyor. Bu, çevre krizi karşısında küresel eşitlik için açık bir çağrı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Açık olalım: İklim apartheid'ı küresel sistemlerimizin ne kadar kötü olduğunun çok güçlü bir kanıtı. Bu sadece bir çevre krizi değil; mevcut çevre krizimizin karbon salımları kadar ekonomik ve sosyal sistemlerin de bir ürünü olduğunu ortaya koyan bir etik ve eşitlik krizi. Büyükbabamın karşı çıktığı apartheid rejimiyle paralellik çok açık: Sistemik ırk adaletsizliği nasıl eşitsizliği desteklediyse, iklim apartheid'ı da zenginlerin, yoksulları ve ötekileştirilenleri orantısız bir şekilde sarsan etkilerden kendilerini izole ettiği bölünmeyi sürdürüyor.

İşte bu nedenle, bu COP öncesinde ve sırasında, dünyanın sadece eşiğinde olduğuna değil, aynı zamanda derin bir şekilde onun tarafından şekillendirildiğine inandığım iklim apartheid'ı durumu hakkında açık sözlüydüm.

COP28'de iklim apartheid'ının yapısal etmenlerine karşı herhangi bir direniş başlatmak her zaman zor bir iş olacaktı.

BM iklim zirvesinin dümenindeki enerji sektörü ismi, COP Başkanı Dr. Sultan el-Cabir'i büyük ölçüde gözden çıkarmış olan Batı dünyasındaki pek çok kişi gibi benim de kesinlikle şüphelerim vardı.

Ancak el-Cabir kendisinden şüphe duyanları haksız çıkardı. COP28'de nihayet sadece tartışmadan daha fazlasını gördük. El-Cebir, şüphecilere meydan okuyarak, zirvenin daha önce 27 yıl boyunca hiçbir COP'un yapamadığını yapmasını sağladı: Dünyanın çok ihtiyaç duyduğu kolektif uyanışı başlattı.

Evet, daha yapılacak çok şey var ama zirvenin fosil yakıtlardan uzaklaşmakta sağladığı benzeri görülmemiş fikir birliği, yerleşik enerji sistemlerinde gerekli dönüşümün başlangıcına işaret ediyor. Bu sadece bir politika evrimi değil; büyük bir dönüşümü temsil ediyor. Tüm dünya ilk kez enerji mimarimizi fosil yakıt çıkarlarına öncelik veren bir yapıdan, gezegen sağlığı ve eşitliğine öncelik veren bir yapıya dönüştürmenin acil gerekliliği konusunda hemfikir.

Açıklanan mali girişimler (BAE'nin 30 milyar dolarlık iklim fonu ve düşük gelirli ülkeler için 700 milyon dolar da dahil) mali tedbirlerin ötesine geçiyor. Bu taahhütler önemli fakat başarıları, şeffaflık, hesap verebilirlik ve etkilenen topluluklarla gerçek bir ortaklığa öncelik veren uygulama stratejilerine bağlı. Bunlar eşitlikçi iklim finansmanına doğru atılmış bir adım ancak gerçek değerleri sahada, iklim değişikliğine karşı en savunmasız olanların hayatlarında yaratacakları etkiyle ölçülecek.

COP28'de sürdürülebilir tarıma odaklanılması ve 130'dan fazla ülkenin iklim planlarına tarım kaynaklı salımları dahil etmesi, bir başka dönüşümsel değişime işaret ediyor. Çiftçiliğin sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir hayata tutunma aracı olduğu Afrika'da, tarımı iklim stratejilerine dahil etmek sadece mantıklı değil; aynı zamanda bir hayatta kalma ve adalet meselesi.

Bu COP'ta delegeler nihayet tarımın sadece düzenlenmesi gereken bir sektör değil, gıda güvenliği, toplum direnci ve ekolojik yönetimin hayati bir bağı olduğunu kabul etti. Bu da söz konusu tedbirleri sadece çevreye duyarlı olmaktan öte, aynı zamanda iklim kırılganlığının ön saflarında yer alanları korumak ve güçlendirmek için bir araç haline getiriyor.

Yenilenebilir enerjiyi genişletme taahhüdü ve petrol ve gaz şirketlerinin sıfıra yakın metan salımına ulaşma sözü, sektörün iklim krizindeki rolünün giderek artan bir şekilde kabul edildiğini yansıtıyor.

Ancak bu taahhütlerin sağlam ve doğrulanabilir eylemlerle karşılanması gerek. Yenilenebilir enerjilere geçiş ekonomik fırsatlar sunmakla birlikte, fosil yakıt endüstrilerine bağımlı toplulukların daha yeşil bir ekonomiye geçişte geride kalmamalarını sağlamak için işgücü geçişlerinin de dikkatle değerlendirilmesini gerektiriyor.

COP28 üzerine düşündüğümde, büyükbabamın umuda ve kolektif eyleme olan inancını hatırlıyorum. Aynı zamanda önümüzdeki görevin muazzamlığı da beni şaşırtıyor. İklim apartheid'ıyla mücadele etmek çevresel eylemden daha fazlasını, sosyo-ekonomik yapılarımızın köklü bir şekilde elden geçirilmesini gerektiriyor. Tetikte oluşumuz, politika uygulamasının ötesine geçerek iklim müdahalemizin eşitliğini ve kapsayıcılığını sağlamalı.

COP28'de varılan "BAE mutabakatı" benzeri görülmemiş, dönüşümsel bir başlangıç noktası ancak asıl sınav bunun uygulanması ve somut, adil ve sürdürülebilir eylemlere dönüştürülmesinde yatıyor. Varlıklı uluslar ve bireyler sadece taahhütlerde değil, aynı zamanda küresel topluluğumuzun birbirine bağlı doğasını tanıyan, hesap verebilir, anlayışlı eylemlerde de öncülük etmeli.

Nelson Mandela'nın ruhuyla, bu anı bir zafer turu değil, çabalarımızı yoğunlaştırmak için bir eylem çağrısı olarak değerlendirelim. Sosyo-ekonomik statülerine bakılmaksızın herkesin güvenli, sağlıklı ve sürdürülebilir bir geleceğe sahip olduğu, iklim apartheid'ının olmadığı bir dünya için çaba göstermeliyiz.

Ndileka Mandela bir yazar, sosyal aktivist ve Thembekile Mandela Vakfı'nın başkanıdır



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU