"Yeni" Dışişleri Bakanı David Cameron'a birkaç sorum var

Geleceğimizi Avrupa Birliği'nin kalbinde oynadığı kumarda kaybeden eski başbakanı yeniden diriltmek bir uzlaşma eylemi değil çaresizliktir ve son derece antidemokratiktir

(Reuters)

Ülke tam da Suella Braverman'ın nihayet İçişleri Bakanlığı görevinden alınmasını kutlarken, David Cameron yeni Dışişleri Bakanımız olarak birdenbire ortaya çıktı. Bir eliyle verip diğer eliyle almak diye buna denir.

Britanya siyaset sahnesinde eski içişleri bakanından daha fazla sevilmeyen çok az kişiden biri olan Cameron'ı geri getirmek kesinlikle çılgınca bir hareket.

Eğer ikna olmadıysanız, kendinize şu soruları sorun.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Cameron, AB'yle ilişkimizi referanduma götürdü mü? Bu referandumun şartlarını "AB üyeliği" ya da "diğer herhangi bir AB-Birleşik Krallık (BK) ilişkisi" olarak bilfiil tanımladı mı? Daha sonra BK, bu yeni ilişkinin ne olması gerektiği hakkında kendisiyle ve AB'yle tartışarak birkaç yıl geçirmek zorunda kaldı mı? Yedi yıl sonra, bu soru yanıtlandı mı yoksa Brexit yanlısı Demokratik Birlik Partisi (DUP) yeni ilişkiyi reddettiği için Kuzey İrlanda'da yaklaşık iki yıldır hükümet yok mu?

Cameron istifa ederek Boris Johnson gibilerine yeni BK-AB ilişkimize ve dolayısıyla dünyadaki yerimize karar vermeleri için açık çek verdi mi? Johnson, BK'ye çok daha popülist, Trump benzeri bir siyaset tarzı getirdi mi? Braverman bunda kilit bir rol oynadı mı?

Şimdiye kadar Braverman'ın hayranı olup olmadığınızı anlamışsınızdır. Bir avuç kararsız için birkaç sorum daha var.

Eski içişleri bakanı, çoğu kişi için sokaklarda yaşamak bir "yaşam tarzı seçimi" olduğundan yakın zamanda evsizlere çadır veren hayır kurumlarını cezalandırma planlarını açıkladı mı?

Sığınmacılardan "istila" olarak bahsettiği için kendisini eleştiren, Holokost'tan kurtulan birinden özür dilemeyi reddetti mi?

Peki, Braverman'ın kovulması ve Cameron'ın geri dönmesi Muhafazakarların sorunu çözdüğü hissini mi yoksa sorunu, en başta sorunu yaratan şeyle değiştirdikleri hissini mi uyandırıyor? Kısacası YouGov'un anketine göre, Britanyalılar 2'ye 1 oranında Rishi Sunak'ın Braverman'ı görevden almasını istiyordu.

Tüm bunlar Muhafazakarların nasıl düşündüğü hakkında çok şey söylüyor. Muhafazakarlar son iki yılda ikinci kez kaos yaşıyor ve 2015'teki yönetimde bulunan ve önde gelen bir AB'de kalma savunucusunun gemiyi yürütmesi için yardım istiyor.

Jeremy Hunt, 2016'da attığı bir tweet'te Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi'nin (NHS)  "Brexit'in ardından ortadan kalkacak vergi gelirleriyle finanse edildiği" ve bunun bedelinin "en yoksul ve en savunmasızlar tarafından ödeneceği" uyarısında bulunmuştu. Geçen yıl Liz Truss ve Brexitçi maliye bakanının sterlini çökertmesinin ardından maliye bakanı olması için ona gittiler.

Hiç şüpheniz olmasın, Hunt'ın Brexit hakkındaki görüşleri değişmedi: Hâlâ ekonominin AB ortak pazarında daha hızlı büyüyeceğini söylüyor.

Braverman'ın Anma Günü (I. Dünya Savaşı'nda hayatını kaybeden BK askerlerinin anıldığı gün) hafta sonunda yüzlerce radikal sağcı haydutu bir tür 6 Ocak anma eylemi gibi kışkırtmasının ardından, AB'de Kalma kampanyasının baş amigosunu Dışişleri Bakanlığı'nın başına geri getirdiler. Bu, yıllardır katlandığımız "Brexit'i Gerçekleştirin" yönetimlerinin, gündemlerinin BK'te iyi gelmediğini bildiklerinin ve işleri düzeltmek için AB'de Kalma yanlılarının yardımına ihtiyaç duyduklarının bir başka itirafı.

Brexit, Muhafazakar Parti için bir dönüm noktasıydı. 2018'de hükümet uzmanları, Brexit'in hangi versiyonunu müzakere ederlerse etsinler, bunun halkı daha da yoksullaştıracağını söylemişti. Dolayısıyla Muhafazakar Parti Brexit'in (herhangi bir Brexit'in) peşinden giderek "ekonomide mantıklı olma" imajını terk etti. Bunun yerine bilerek zarar veriyorlar. Belki de Cameron'ın dönüşü ve Hunt'ın Hazine'de kalması geleneksel muhafazakarlığa kademeli bir dönüşün sinyallerini veriyordur ancak parti Brexit'e sırtını dönene kadar buna inanmakta zorlanacağım.

Motivasyon ne olursa olsun, Cameron bir parlamenter değil. Seçilmedi. Halka karşı hiçbir sorumluluğu yok. Ayrıca Brexit ve Johnson'ı pervasızca BK'nin üzerine salma sabıkası var. Yine de iki büyük uluslararası çatışmada aktif olarak yer alırken BK'nin dış ilişkilerinin başına getiriliyor. Sunak, Cameron'ı (sırf yasal olarak kabinede yer alabilsin diye) Lordlar Kamarası'na yükselterek halkın bakanların seçimle işbaşına gelmesi beklentisini bertaraf ediyor.

Tüm bunlar, kimsenin oy vermediği ve başlangıçta kendi partisinin üyeleri tarafından bile reddedilen bir başbakanın emriyle, azınlık oyuna sahip bir parti tarafından yapılıyor.

İşte size son sorum. BK'de demokrasinin hâlâ sağ salim olduğunu düşünüyor musunuz?

Femi Oluwole, Brexit'e karşı tutkulu bir kampanya yürütüyor ve Avrupa Birliği yanlısı Our Future Our Choice (Bizim Geleceğimiz Bizim Seçimimiz) hak savunma grubunun kurucularından biri


https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU