Keir Starmer'ın en sevdiği sözlerden biri, ne zaman bir sorun görse "etrafından dolaşmak" değil, onu düzeltmek istemesi. Fakat bugün, Avam Kamarası'nda İsrail-Hamas çatışmasıyla ilgili sorular sırasında liderliğine yönelik ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya kaldığında, kesinlikle yürüyüş botlarını giymişti.
Başbakan'a Sorular oturumu sırasında Keir Starmer, Başbakan'a yönelttiği 6 sorunun tamamını, Tamworth ara seçiminde mağlup olan Muhafazakar adayın, çocuklarını besleyemeyen ailelere "defolup gitmelerini" söylerken sadece hükümet politikasını ifade ettiği tezine ayırdı. Diğer parlamenterler, Rishi Sunak'ın İsrail'in yanında yer alma politikasına karşı çıkmaya daha istekliydi.
İskoç Ulusal Partisi adına Stuart McDonald ve Mhairi Black ateşkes çağrısında bulundu. Kuzey İrlanda Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nden Colum Eastwood da İsrail'i Gazze halkına "toplu cezalandırma" uygulamakla suçlayarak, Muhafazakar Parti ve İşçi Partisi'nin en kıdemli isimlerinin ortak tutumuna karşı yükselen muhalefete bir başka üstü kapalı ifade ekledi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Fakat Starmer için daha da önemlisi, İşçi Partisi'nin gölge bakanı Yasmin Qureshi'den gelen oturumun son sorusuydu. Hem ateşkes çağrısını hem de toplu cezalandırma suçlamasını kullandı. Sorusu başbakana yöneltilmişti fakat umursamazca uzaklara bakan ve önünde oturan muhalefet liderine ya da birkaç parlamenterin açıkça düşündüğü gibi sözde muhalefetin liderine yönelikti.
Qureshi'nin sözleri, liderinin politikasına doğrudan bir meydan okumaydı. Pazartesi günü bir başka gölge bakan Florence Eshalomi, Avam Kamarası'nda "ateşkes" kelimesini kullandı, daha sonra onun yerine "insani koridor" demek için resmi kayıt olan parlamento zaptını değiştirdi. Öte yandan Qureshi, Starmer'a meydan okuma niyetindeydi ve sözünün arkasında durmaya kararlıydı.
İşçi Partisi liderinin politikası kendi adına Sunak tarafından belirlendi: "Ateşkesten farklı olarak belirli duraklamalardan" yana ve İsrail politikasını savaş suçu olabilecek toplu cezalandırma olarak tanımlamayı reddediyor. Başbakan, "İsrail'in kan donduracak derecede vahşi bir terör saldırısına maruz kaldığını unutmamalıyız" dedi. Rehinelerin iade edilmesi gerektiğini söyledi ve hem ateşkes çağrısı yapıp hem de İsrail'in kendini savunma hakkı olduğunun söylenemeyeceğine işaret etti.
Starmer bu konuşmalar boyunca sessizce oturdu. Daha sonra Starmer'ın sözcüsü, Qureshi'nin ön sıralarda kalmasına izin verilip verilmeyeceğine ilişkin de aynı şekilde cevapsız kaldı ki bu da cevabı evet olan bir soru gibi görünüyordu.
Starmer daha sonra gölge kabine odasındaki bir toplantıda Müslüman İşçi Partisi milletvekilleri ve grup üyelerinin huzursuzluğuyla yüzleşmek zorunda kaldı. Yanında başkan yardımcısı ve solcu kalkanı Angela Rayner'ı da getirdi.
Starmer, partisiyle ve seçmenlerinin çoğuyla bir sorunu olduğunu biliyor fakat bu konuda Sunak'la arasında bir uçurum oluşmasına izin veremez. İsrail'e karşı daha eleştirel olmaya çalışırsa, Muhafazakarların, kendisini Hamas'a karşı yumuşak, terörizme karşı yumuşak ve Yahudi düşmanlığına karşı yumuşak olarak göstermesine izin vermiş olur. Starmer, Filistin davasına yönelik iyi niyetli destek kaynağını Jeremy Corbyn'in ne kadar zehirlediğini herkesten daha iyi biliyor.
Yani bu açıdan, diğer pek çok konuda olduğu gibi, kendisini Tony Blair'ın kendi partisiyle mücadelelerini yeniden yaşarken buldu.
Blair'ın İsrail'i desteklemesi, İşçi Partisi parlamenterlerinin ona desteğini kesmesinde bardağı taşıran son damlaydı. Başbakanlık görevinden istifası, 12 Temmuz 2006'da, Hizbullah'ın Lübnan'dan gerçekleştirdiği sınır ötesi baskınla iki askeri kaçırmasına İsrail'in misilleme yapmasıyla tetiklenmişti. Anı kitabında yazdığı gibi Blair, İsrail'i kınamayı ya da ateşkes çağrısında bulunmayı reddetmişti:
O zamana kadar bu konuda taviz vermekten gerçekten rahatsızlık duyuyordum. İsrail'i kınasaydım, bu sahtekarlıktan öte bir şey olurdu; tutkuyla bağlandığım dünya görüşünü baltalardı. Ben de bunu yapmadım ama PLP'nin [Parlamento İşçi Partisi] aşağı yukarı toplu halde huzursuz bir pozisyona geçtiğini hissedebiliyordum.
İşçi Partili parlamenterler yine "huzursuz bir pozisyonda". Geçen haftaki gölge kabine toplantısında, her ikisi de partisine sadık olan Wes Streeting ve Shabana Mahmood'un, partinin Gazze konusundaki tutumunun "duyarsız" görünmemesi gerektiği uyarısını yaptıkları söyleniyor.
Fakat günümüzdeki huzursuzla o dönemki huzursuz arasında fark var. O dönem Blair 9 yıldır başbakandı ve İşçi Partisi parlamenterlerinin çoğunun içgüdülerine karşı çıkarak ABD'nin Irak istilasına katılmıştı. Günümüzde Starmer iktidarın eşiğinde duruyor ve İşçi Partisi milletvekilleri 13 yıllık muhalefetin ardından bakanlık ofisine girmeye o kadar yakınlar ki kırmızı kutuların ağırlığını neredeyse hissediyorlar.
Müslüman parlamenterler ve geniş Müslüman nüfusa sahip yerlerin parlamenterleri Gazze'deki çatışmaların seçime olası etkileri hakkında endişeli fakat İşçi Partisi kamuoyu anketlerinde bu kadar öndeyken George Galloway tehdidinin yeniden canlanması pek gerçekçi görünmüyor. Galloway bile Bethnal Green and Bow (2005-10) ve Bradford West (2012-15) bölgelerinde sadece birer parlamenter çıkarabilmişti.
Şimdiye kadar, Starmer'ın Gazze konusundaki tutumunu protesto etmek için İşçi Partisi'nden istifa eden 30 kadar yerel meclis üyesi sadece zayıflıklarını ortaya koydu ve birçok durumda sadece Corbyn destekçilerinin muhteşem şekilde kendi kendilerini temizlemelerinin son örnekleri oldular.
Starmer, Gazze konusunda bir sınavla karşı karşıya ve inandığı şeyleri savunurken Blair'ın cesaretini hiç göstermiyor. Partisinin huzursuzluğuyla baş etmek için tercih ettiği yol, hükümet çizgisine sıkı sıkıya bağlı kalmak ve mümkün olduğunca az şey söylemek.
Fakat İşçi Partisi'nde çok güçlü bir konumda olduğu için sınavı geçecektir.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Gökçe Uçak
© The Independent