Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşerek bir ilke imza attı.
Türkiye-İsrail ilişkilerinin bilhassa gerildiği 2018-2020 döneminin aksine, iki liderin görüşmesi oldukça olumlu bir havada gerçekleşti.
Şimdi ise, Erdoğan'ın yaptığı açıklamalara göre, Netanyahu'nun önümüzdeki aylarda Türkiye'yi ziyaret etmesi muhtemel.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İsrail ve Türkiye ilişkileri uzun bir aradan sonra stratejik bir sektör olan enerji işbirliği meselesi ile şekillenme yoluna girmiş gözüküyor.
İsrailli kaynaklar Netanyahu'nun Türkiye'ye olası enerji transferine dair fizibilite çalışmalarının yapılması talimatını verdiğini belirtiyor.
İlk olarak dönemin enerji bakanı Berat Albayrak'ın o zamanki İsrailli mevkidaşı ile görüşerek gündeme taşıdığı enerji transferi konusu İsrail'in Leviathan gaz sahasından Türkiye'nin Ceyhan limanına uzanan bir boru hattı öngörüyor.
Türkiye ve İsrail ilişiklerinin genel örüntüsü düşünüldüğünde ilişkiler ekseriyetle Filistin meselesine dair olumlu bir ivme yakalandığı dönemlerde gelişmiş; Kudüs, Gazze ve Batı Şeria'da gerginlik artınca kopma noktasına gelmişti.
Nitekim, 90'lı yıllarda sıkça güvenlik çevrelerinde övülen Türkiye-İsrail ortaklığı da Oslo görüşmelerinin yarattığı olumlu ortamda ortaya çıkmıştı.
Erdoğan dönemindeki İsrail ilişkileri de esasında bu genel örüntüden çok da farklı şekilde işlemeyerek hem ortaklık hem de krizlerle dolu bir dönemi kapsıyor.
Bu genel örüntünün artık değişme emareleri gösterdiğini söylememiz mümkün. Türkiye de artık diğer bölge ülkeleri gibi İsrail ile ilişkileri Filistin meselesinden ayrı, münhasır bir dış politika konusu olarak değerlendirmeye başlamış gözüküyor.
Bu gelişme Türkiye'nin son dönemde değişen dış politika hedeflerinden ziyade Orta Doğu siyasetinde yaşanan temel bir dönüşümün ürünü.
İbrahim Anlaşmaları'nın yarattığı ortamla beraber Arap devletleri İsrail ile diplomatik ilişkiler kurma yoluna gitti.
Bugüne kadar Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Fas ve Sudan'ın imzaladığı anlaşmalara kısa ve orta vadede başka ülkeler de eklenebilir.
Suudi Arabistan da Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın son açıklamalarına göre İsrail ile diplomatik ilişkilerin tesisi için ciddi bir görüşme trafiği içerisinde.
Türkiye'nin politika değişikliği Ortadoğu'da yaşanan genel trendi yansıtıyor. Bundan hareketle İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkilerin ilerleyen dönemde daha az kırılgan olacağını da söylememiz mümkün.
Krizlerin çoğu zaman çözmek için seneler aldığını da düşünürsek, ilişkilere katılan bu direnç enerji gibi stratejik sektörlerde işbirliğini de daha muhtemel kılıyor.
Her ne kadar Doğu Akdeniz'deki jeopolitik hizalanmada İsrail, Güney Kıbrıs, Yunanistan ve Mısır bir blok olarak gözükse de enerji transferine dair görüşmelerin yapılacağının İsrailli kaynakların da doğrulaması Türkiye için önemli bir kazanım.
İsrail ile ilişkiler Türkiye'nin Libya'daki hidrokarbon imtiyazları ve Irak üzerinden planlanan Kalkınma Yolu Projesi ile tamamlayıcı nitelikte ilerleme ihtimalini barındırıyor.
Daha öncelerde güvenlik ve istihbarat paylaşımı beklentileriyle şekillenen Türkiye-İsrail ilişkilerinde bu seferki rotanın reel politik çerçevesinde daha belirgin ekonomik işbirliği olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye üzerinden İsrail gazının taşınması, Ankara'nın enerji jeopolitiğinde "üs ülke" olma iddiasını da kuvvetlendirecektir.
Türkiye ve İsrail'in yakınlaşması Washington ile ilişkileri de ilgilendiren bir konu. Türkiye halen Suriye politikası, F-16 satışı ve F-35 programına dönüş gibi kilit meselelerde ABD ile görüş birliğinde değil.
Biden yönetimi ise her ne kadar Türkiye'deki genel seçimlerden sonra Ankara ile temasların niteliğini arttırmış gözükse de bu halen gerçek bir kazanıma dönüşmemiş durumda.
İsrail ile ilişkiler ABD'ye dair beklentilerin karşılanması için kısa ve ortada vadede bir araca dönebilir. Erdoğan'ın ABD ziyaretlerinin rutinlerinden biri olan Yahudi ve İsrail'i destekleyen gruplarla görüşmeleri yetkililerin de bu ihtimalin değerlendirdiğini gösteriyor.
Bu bağlamdaki görüşme trafiğinin önümüzdeki aylarda artacağı öngörüsünü de bu şekilde yapabiliriz.
Trump gibi Cumhuriyetçi bir başkanın 2024'te seçildiği bir senaryoda, Netanyahu ve genel itibarıyla İsrail sağının ABD'deki etkinliği artacağından, Türkiye bu durumdan faydalanma yoluna girebilir.
Halen Türkiye'ye büyük ölçüde şüpheci yaklaşan ABD Kongresi üyelerinin pozisyonu bu durumda Ankara lehine değişebileceği gibi ABD'den yapılacak savunma sanayi alımları da kolaylaşacaktır.
Türkiye-İsrail ilişkileri yeni bir krizle sarsılmadığı müddetçe önemli fırsatları beraberinde taşımaya devam edecek gözüküyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish