Tip 2 diyabet gibi, reflü de ilaçsız tamamen düzelebilir

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta anlatıyor

Obezite, Tip 2 diyabet, kalp damar hastalıkları ve kanserler gibi kronik hastalıkların hemen hemen tamamının hayat tarzımızdaki yanlışlardan kaynaklandığını çok iyi biliyoruz.

Dolayısıyla bu tür hastalıkların önlenmesi ve tedavisi de bu yanlışların düzeltilmesinden geçiyor. 

Yani bir kişinin Tip 2 diyabet olmaması için hayat tarzındaki özellikle beslenmeyle ilgili yanlışları mutlaka düzeltmesi lazım. 

Bu yanlışları düzeltmeden o kişiye hemen bir şeker düşürücü ilaç vermek, evet o kişinin şekerini düşürebilir, ama bu o kişide Tip 2 diyabet hastalığının ortadan kalktığı manasına gelmez. 

Oysa bu kişinin adam gibi beslenmesini temin edebilirsek, Tip 2 diyabetin tamamen düzeldiğini görebiliriz. 

Bunu ortaya koyan birçok çalışma var. 
 


Bugün size bu vesileyle gene son derece yanlış bir şekilde ve yaygın olarak gereksiz ilaç kullanımına yol açan bir hastalıktan bahsediyorum: Reflü. 

Bu hastalık günümüzde o kadar çok arttı ki adeta reflüsü olmayan kalmadı denebilir. 

Reflü demek mide asidinin yemek borusuna kaçması demek.

Bu, esasında fizyolojik bir olaydır. Yani siz yemek yer yemez hemen yatar duruma geçerseniz, mide ile yemek borusu arasındaki Sfinkter adını verdiğimiz kasın gevşemesinden dolayı mide asidi yemek borusuna geçer ve siz de mide yanması, göğüs kemiği arkasında batma ağrı, geğirme gibi ileri durumlarda mide asidinin ağzınıza gelmesi, ağızda acılı hissi gibi birtakım belirtilere sebep olur. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu hastalığın tedavisinde kullanmanın son derece etkili ilaçlar var mıdır? 

Evet, vardır.

Bunlar şikayetlerinizi giderir mi? 

Evet, giderir. 

Peki bunlar sizdeki hastaları tedavi eder mi? 

Hayır. Tedavi etmez.

Siz reflüye sebep olabilecek unsurları ortadan kaldırmadıktan sonra, sadece o ilaca ömür boyu abone edilmiş olursunuz. 

Peki reflüden kurtulmak için neler yapmak lazım? 

Başta da söylediğim gibi esas olan hayat tarzındaki yanlışların düzeltilmesidir. 

Bunun başında da reflü mevzunun da esas olan beslenmedir.

Beslenmede en önemli olan şey gıdaların, yiyeceklerin birdenbire değil yavaş yavaş yenmesi ve iyice çiğnenmesidir.

Reflüyü artırdığı bilinen bazı yiyecekler vardır: Kızartmalar, baharatlı, çok acılı, ekşili yiyecekler gibi…

Veya bazı kişiler belirli bir yiyeceğin de reflülerinin arttığını, farkına varabilirler. 

İşte bunlardan uzak durmak gerekir.

Çok önemli bir husus ise; yemek yedikten dört saat geçmedikten sonra yatar duruma geçmemektir. 

Eğer yemekten sonra biraz hareket edersek, yürürsek bu da reflünün azalmasını sağlayabilir ama yemekten sonra kesinlikle ağır eforlar yapılmamalıdır.

Yattığımız zaman, şikayeti olan hastalarda yemekten sonra dört saat geçmiş olsa bile başımızı biraz yüksekte tutmakta fayda vardır. 

Sigara ve alkolü söylemeye gerek yok, zaten bunlar zehir. Bunlardan kesinlikle uzak durmak gerekir. 

Çay ve kahve içilebilir ama bunlarda da aşırıya kaçmamak şarttır. 

Tabii ki bu kola, gazoz gibi asitli içecekler şeyler veya paketlenmiş, içinde katkı maddeleri bulunan gıdalar, fastfood bilinen işte restoranlarda da satılan menüleri olan gıdalardan da tabii ki yenmemesi lazım. 

Eğer reflünüz varsa belinizi, karnınızı sıkan, çok sıkan kemer, korse, kuşak gibi şeylerden uzak durmanız da gerekir. 

Reflüyü stres de artırabilir. Onun için rahat olmakta, her şeyi kafaya kaplamakta da fayda var.

Bir de yemekten hemen sonra öne doğru eğilmekte reflüyü artırabilir. 

Bunları yerine getirdikten sonra reflünüz mutlaka yoluna gelecektir. 

Bunları her zaman yaparsanız reflüye yakalanma riskiniz bir anatomik sebep yoksa kesinlikle olmayacaktır.

Reflü örneğinde de gördüğümüz gibi, kronik hastalıklardan korunmada ve bu hastalıkların tedavisinde esas olay hayat tarzınızdaki yanlışların düzeltilmesidir.

Bu yanlışlara hiç bakmadan insanlara hemen ilaç tedavisi vermek, bu hastalıkları düzeltmediği gibi, insanların ömür boyu bu ilaçlara bağımlı olmalarına da sebep olur.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU