Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki son depremde zarar gören 11 ilin yeniden imarı ve özellikle İstanbul'un kentsel dönüşümüyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Tabii hükümetin acilen bu konuya eğilmesi; ciddi uygulanabilir ve sonuç alıcı çözümler ortaya koyması herkesin beklentisi.
Ancak burada önemli bir nokta var ki İstanbul'un kentsel dönüşümü. Şu an Türkiye'de en büyük sorun bu.
11 ilde zamanında kentsel dönüşüm yapılmadığı ve bu binaların sıhhatli olup olmadığı tespit edilmediği, edilemediği için hem çok büyük bir can kaybı ve yıkım meydana geldi hem de normalinde yapılması gerekenin 9-10 misli bir maddi külfet ortaya çıktı.
Bizzat Bakan Özhaseki'nin ifadesiyle, eğer zamanında bu işler yapılsaydı 10 milyar dolarla bu konu halledilecekti; bugün ortaya çıkan rakam iseyüz 104-105 milyar dolar.
Ve gerçek rakamın nereye kadar çıkacağını da kesin olarak bizzat bakanın da kendi ifadesiyle henüz bilen yok.
Üstelik 50 binin üzerinde bir can kaybı yaşandı.
Onun için İstanbul'la ilgili yıllardır söylediğim bir şey var, feryat ediyorum ve diyorum ki;
Acilen bir İstanbul Bakanlığı kurulmalı.
Önce İstanbul boşaltılmalı.
Tabii boşaltılmalı derken, bazı aklı evveller zannediyorlar ki "silah, tabanca, tüfek alıp vatandaşı zorla İstanbul'dan çıkaracağız."
Hayır, bunu kastetmiyorum. İstanbul'un seyreltilmesinden söz ediyorum.
Şu an resmi nüfusu 15 milyon 209 bin olan İstanbul'da 1 buçuk milyona yakın öğrenci, 2 milyona yakın yabancı göçmen, ve ayrıca günlük gelip giden yerli ve yabancı turist sayısıyla kabaca 20 milyonluk bir İstanbul var karşımızda.
Ve bunun nüfusu her geçen gün artıyor. Bu şekilde gitmesi mümkün değil.
Su bulunması mümkün değil, kanalizasyon sorununun halledilmesi mümkün değil, ulaşımın doğru düzgün olması mümkün değil ki ulaşımda Marmaray, Avrasya Tüneli, üçüncü köprü gibi dev projeler yapılmasına rağmen trafik berbat.
Onun için birinci konu, acilen İstanbul'un seyreltilmesi.
Peki nasıl olacak bu?
Anadolu'da cazibe merkezleri kurulacak.
İstanbul'da asgari ücretle, çok kötü şartlarda çalışan yüz binlerce, milyonlarca insan var.
Birkaç milyon insan ve ailesi ilk etapta Anadolu'da kurulacak cazibe merkezlerine götürülecek.
Cazibe merkezi derken de illa "köyüne dönsün", Ecevit'in döneminde CHP'nin geri bir proje olarak sunduğu, "köyüne dön, köy-kent kur" demek istemiyoruz.
Hayır, artık insanlar şehirleşti, sanayileşti.
Kırsal kesime ne yaparsanız yapın -ki büyük tarım işletmeleri kurmanız lazım. Orada da ancak belli sayıda insanı istihdam edebilirsiniz.
Sanayinin, ticaretin, limanların, eğitimin finans merkezlerinin planlanması lazım.
Mesela Almanya'da Hamburg bütün ihracatın yapıldığı, ithalatın yapıldığı liman şehridir.
Frankfurt finans şehridir. Stuttgart otomobil fabrikalarının olduğu bir şehirdir ve Almanya'nın toprakları yaklaşık olarak Türkiye'nin üçte biri ve nüfusu da Türkiye'ye kadarken Almanya'da 3 milyondan, 4 milyondan büyük şehir yok.
3 milyon, 4 milyon nüfuslu şehir ise sadece iki tane var: Bir Hamburg var, bir de Berlin var.
Diğer şehirler ise birer milyon. Nüfus o kadar güzel dağıtılmış ki.
Türkiye'de de Konya, Denizli, Samsun, Trabzon, Erzurum, Van, Diyarbakır, Urfa, Mersin, Konya, Aydın, Balıkesir… Anadolu'da nüfusu bir ile iki milyon arasında sanayinin, ticaretin, turizmin, limanların
üniversitelerin doğru düzgün planlandığı bir cazibe merkezleri projesinin acilen gündeme gelmesi lazım.
Ve ilk etapta emek yoğun, en yoğun sektör her ne ise, mesela başta tekstilin İstanbul'dan çıkarılması lazım.
İstanbul'un önce bir nefes alması lazım.
Kısmen yaşanılabilir bir şehir haline gelmesi lazım.
Aynı süreçte de kentsel dönüşümün başlaması lazım.
Kentsel dönüşüm için rezerv alanlardan bahsediyor; tamam rezerv alan lazım, eğer birilerinin evini yıkacaksanız, onu bir yere taşıyıp sonra oraları düzenlemeniz lazım.
Ama burada da acilen yapılması gereken birkaç şey var.
Bir, bu yeni kentsel dönüşüm alanları bir rant alanına dönüşmeyecek.
Yüksek imar verilmeyecek. Arsa spekülasyonuna fırsat verilmeyecek çok hızlı bir şekilde devlet buraları planlayacak, yapacak.
Sonra şehrin o yıkılması gereken Kağıthane'den, Sarı Gazi'den, Gaziosmanpaşa'dan Avcılar'dan Bağcılar'a kadar yoğun iç içe olan trafiğini boşaltacak.
Boşaltırken de aynı şekilde yerinde yapmayacak. Oraları seyreltecek. Daha yaşanılır hale gelecek.
Özetle işte 1 milyon yeni bina yapacağız diyorlar, dörtten çarparsanız 4 milyon yeni nüfus ilave edilmeyecek. Yıkılan yerler aynen yapılmayacak, seyreltilecek.
Oradaki imar ve mülkiyet hakları korunarak ya naklen karşılanacak veya yeni imar sahalarından karşılanacak.
Bu şekilde bir İstanbul planlaması olacak.
Ha eğer bunu yapamazsak, buna bir çözüm getiremezsek, Allah korusun, 6 Şubat depreminden çok daha büyük bir felaket önümüzde.
İnanın, İstanbul'da Allah korusun öyle bir şey olursa, yardım ekiplerinin sokaklara girmesi bile mümkün değil.
Bir eli, kolu, ayağı kırılan bile olduğu yerde kalacak, Allah korusun.
Yardım gelemeyecek.
Binalar birbirlerinin üzerine çökecek.
Kurtuluş'ta, Feriköy'de, İstiklal Caddesi'nde 100 yıllık binalar var… Kendiliğinden yıkılıyor zaten binalar.
Onun için bu kentsel dönüşüm hamlesini ciddiye almak lazım.
Kanunları doğru düzgün çıkarmak lazım.
Ve İstanbul'un acilen seyreltilerek, boşaltılarak, Anadolu'daki cazibe merkezlerine en az il 5 yılda 5-6 milyon insan taşınması lazım.
10 milyon diyeceğim ama öyle bir realite yok.
Öyle güçlü bir irade de yok.
Onun için en azından 5 milyon insanın 5 yıl içerisinde Anadolu'ya taşınması lazım.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish