Miriam Makeba: Afrika'da müzikal bir isyan ve özgürlüğün sesi

Sare Şanlı Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Tarihi fetheden yazar. Geldiler, fethettiler ve yazdılar. Topraklarımızı işgal etmeye gelen insanların hakkımızda gerçekleri söylemesini bekleyemezsiniz.  Elbette hakkımızda hep negatif şeyler yazacaklar, böyle yapmalılar ki diğer ülkelerdeki işgallerini de meşrulaştırabilsinler. Gelip yanımıza oturup yan yana birlikte yaşamayı seçebilirlerdi, sorun etmezdik. Ama geldiler, oturdular ve bize 'Gidin!' dediler.


Güney Afrikalı özgürlük şarkıcısı, "Afrika Ana" (Mama Africa) Miriam Makeba kendi ülkesinde ve Afrika'da yaşananları işte böyle özetlemişti. 

Afrika'nın geleneksel müziğini modern unsurlarla harmanlayıp eşsiz bir müzik ortaya koyan Makeba, yalnız şarkılarıyla değil dönemin en güçlü insan hakları aktivistlerinden biri olmasıyla da hafızalarda yer alıyor.
 


Çocuk yaşta başlayan sorumluluk

Miriam Makeba, 4 Mart 1932'de Güney Afrika'nın Johannesburg şehrinde doğdu.

Henüz bebekken, beyaz bir ailenin yanında işçi olarak çalışan annesinin hapse girmesiyle birlikte o da 6 ay demir parmaklıklar arkasında kaldı.

Müzikle erken yaşlarda tanıştı, çocukluğunda yerel kilise korolarında şarkı söylemeye başladı ve yeteneği hızla fark edildi.

Babasını çok küçük yaşta kaybeden Miriam, annesiyle birlikte çalışarak evi geçindirmek zorundaydı.

Çeşitli müzik gruplarıyla sahne aldı ve kısa sürede popülerlik kazandı.

Ancak, Miriam Makeba'nın hayatı ve kariyeri, sadece bir sanatçı olmanın ötesine geçti.
 

Miriam Makeba.jpg
Miriam Makeba

 

Makeba, ırkçılığa ve Güney Afrika'da uygulanan ve ırksal ayrımcılığı savunan apartheid politikalarına karşı aktif bir şekilde mücadele etti. 

Apartheid rejiminin zulmüne bizzat tanık olan müzisyen, özgürlük ve eşitlik mücadelesinde yer almak için müziğini ve şöhretini bir araç olarak kullanmaya karar verdi.

1960 yılında çıktığı dünya turundan sonra "apartheid rejimine karşı geldiği" gerekçesiyle Güney Afrika kendisini vatandaşlıktan çıkardı. Makeba'nın plakları tüm ülkede yasaklandı.

Aynı yıl Güney Afrikalı güvenlik güçlerinin silahsız siyahi protestoculardan oluşan bir gruba ateş açması sonucu 69 kişinin ölümü ile sonuçlanan Sharpeville Katliamı'ndan sonra Makeba'nın ırkçılık karşıtı söylemleri ve şarkıları tüm dünyada yankı uyandırdı.

Güney Afrika'ya dönemeyen Makeba, sürgündeyken dünya çapında tanınan bir müzisyen ve insan hakları savunucusu haline geldi.

Dünyanın dört bir yanında verdiği konserlerinde, Güney Afrika'da yaşanan zulmü ve apartheid rejimini kınayan şarkılar söyledi.

Ayrıca, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda da konuşma yaparak dünya liderlerini apartheide karşı tavır almaya çağırdı.

1962 yılında John F. Kennedy'nin doğum günü partisinde, Güney Afrikalı müzisyen eşi Hugh Masekela ve Nijeryalı ünlü şarkıcı Fela Kuti ile birlikte şarkılar söyleyerek Afrika müziğini tüm dünyaya tanıttı. 

Ancak sonra ilk eşinden ayrılan Makeba'nın, Amerikalı siyahların hak ve özgürlükleri için mücadele eden Siyah Panter Partisi lideri Stokely Carmichael ile yaptığı evlilik Amerika'da da kendisini sıkıntıya soktu.

Sanatçının ülkedeki tüm konserleri iptal edildi ve sonunda Makeba Gine'ye sürüldü.  

Miriam Makeba, yıllarca hasretini çektiği vatanına dönebilmek için Nelson Mandela'nın 1990 yılında serbest bırakılmasını beklemek zorunda kaldı. Kendi ülkesinde hayranıyla buluşup sayısız konser verdi. 

Miriam Makeba'nın müziği, Afrika kültürünü ve güzelliklerini tüm dünyaya taşırken, geleneksel Afrika müziği ile caz ve pop unsurlarını birleştirerek benzersiz bir tarz yarattı.  
 

 

Grammy Ödülü

1966 yılında Grammy ödülüne layık görülen şarkıcı bu ödülü alan ilk Afrikalı şarkıcı oldu. 

Güçlü sesi ve etkileyici performanslarıyla dinleyicileri coşturan Makeba'nın en fazla ses getiren şarkıları "Pata Pata", "Malaika" ve "The Click Song" bugün hâlâ geniş kitleler tarafından dinleniyor ve yeniden yorumlanıyor.   

Makeba'nın eylemleri ve fikirleri, sadece müziğiyle sınırlı kalmayıp insan hakları mücadelesini desteklemeyi amaçladığı için büyük bir etki yarattı.

Sanatçı ırklar arası eşitliği teşvik etmek ve toplumsal adaleti sağlamak için müzik, sanat ve aktivizmi bir araya getiren bir öncü olarak kabul edildi.

"Bir karıncaya baktığımda kendimi görüyorum: Doğanın ruhumu ezen ırkçılıkla başa çıkabilmem için bana cüssemden daha büyük bir güç bahşettiği yerli bir Güney Afrikalı" sözleriyle hafızlara kazınan Miriam Makeba, silahla mücadele eden nice Afrikalı erkekten çok daha fazlasını aslında sahnede şarkılarıyla yaptı.

Kendi yerel dilinde seslendirdiği şarkılarla sömürgeciliğe kafa tutarken Afrika kökenli Amerikalı şarkıcıları da etkiledi.

Mali'nin Salif Keita'sı, Nijerya'nın Fela Kuti'si, Benin'in Angelique Kidjo'su başta olmak üzere hem Afrika hem de Amerika'da nice şarkıcı Makeba ile birlikte, Afrika'nın yerel dillerinde şarkılar söylediler. 

"Bu dünyaya üç şeyle doğdum ve ölünceye kadar da üç şeye sahip olacağım: umut, azim ve şarkı" diyen Miriam Makeba, 2008 yılında İtalya'da sahne aldığı bir konser sonrasında hayata veda edene kadar şarkı söylemekten hiç vazgeçmedi.

Bugün onun mirası ve ilham veren eylemleri hâlâ yaşıyor, yaşatılıyor. Makeba, cesareti, mücadelesi ve müziğiyle dünyaya umut aşılayan bir figür olarak hatırlanıyor. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU