Halk deprem yardımlarının yetersizliğinden dolayı Erdoğan'a öfkeli: "Nerede bu devlet?"

Cumhurbaşkanı, yıkılan bölgelere yardımların ulaşma hızıyla ilgili bazı sorunlar olduğunu kabul etse de bu durum sevdiklerini ve evlerini kaybeden depremzedeleri sakinleştirmeye yetmiyor

Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş'taki ölümcül depremin ardından halkla buluştu (Reuters)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin, ülkede 16 binden fazla kişinin ölümüne ve onbinlerce kişinin evsiz kalmasına yol açan yıkıcı depremler ve artçı sarsıntılara yönelik müdahaleyi yönetme biçimine duyulan öfke, Türkiye genelinde giderek artıyor.

Türkiye ve binlerce kişinin daha öldüğü Suriye'de kurtarma görevlileri ve halk, her iki ülkenin de yoğun nüfuslu bölgelerini vuran depremlerde hayatta kalanları aramaya devam ediyor. Ancak cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin (en azından şimdilik) 14 Mayıs'ta yapılması planlanmışken, karşılıklı siyasi suçlamalar çoktan başladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ülkenin 85 milyonluk nüfusunun 13 milyondan fazlasının, yani yüzde 15'inin yaşadığı 10 şehir felaketten etkilenirken Erdoğan'la Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) depremden kurtulanların, özellikle muhalefet partilerini destekleyenlerin yaşadığı bölgelerde resmi müdahalenin yavaş ve adaletsiz olduğu yönündeki suçlamalarıyla karşı karşıya. Karar gazetesi "Nerede bu devlet?" manşetiyle çıktı.

Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu bir videoda "İktidar 20 yıldır depreme hazırlanmıyor" dedi.

Bu sürecin başlıca bir sorumlusu varsa o da Erdoğan'dır.

Erdoğan, AKP'li belediye yetkililerini bilgilendirip deprem bölgesindeki yerel yönetimlerin çoğunun kontrolünü elinde bulunduran Kürt ve merkez sol muhalefet partilerinin temsilcilerini görmezden gelmekle suçlanıyor. Cumhurbaşkanı depremle ilgili siyasi amaçlı "yalan haberlerden" şikayet etmek için kamera karşına geçti.

Cumhurbaşkanı önceki günlerde yaptığı açıklamada, "Yalan haberler ve çarpıtmalarla insanımızı birbirine düşürmeye niyetlenenleri yakından takip ediyoruz" dedi.

Gün onlarla tartışma günü değildir. Günü geldiğinde şu anda tuttuğumuz defteri de açacağız.

Telekomünikasyon sağlayıcılarına, net bir tanımı olmayan "yanlış bilgiyi" yayma amacıyla kullanılabileceği korkusuyla Twitter'a erişimi engelleme talimatı da veren Erdoğan hükümeti, daha sonra şirketin yöneticilerine danışarak perşembe günü yeniden erişimi sağladı. Yardım çağrılarıyla destek tekliflerinin iletilmesinde kullanılan bir platformun kesintiye uğraması, siyasi muhaliflerden de olmak üzere öfkeli bir tepki aldı.

Muhalefet lideri Meral Akşener, Twitter kesintisi karşısında "Bu nasıl bir kötülüktür?" dedi.

Siz kimden, neden korkuyorsunuz? Yazıklar olsun!

Erdoğan'ın endişelenmek için geçerli sebepleri olabilir. O zamanki Türkiye hükümetinin ülkenin kuzeybatısında 1999'da meydana gelen ve 17 binden fazla kişinin ölümüne yol açan depreme düzgün yanıt verememesi, onun ve AKP'nin iktidara yükselmesini sağladı. Mayıs seçimleri, Erdoğan'ın 20 yıllık iktidarı boyunca karşılaştığı en zorlu seçim olacaktı.
 

Enkaz
Kurtarma ekipleri hayatta kalanları arıyor (Reuters)​​​​​​​


Yardım çalışmalarına destek olmak üzere Erdoğan 9 bin kadar asker görevlendirdi. Ayrıca depremden etkilenen illerde üç aylık olağanüstü hal ilan ederek hükümetine, etnik çoğunluğu Kürtlerin oluşturduğu ve kendisine karşı çıkan bölgelerdeki siyasi faaliyetleri kısıtlamasına imkan tanıyabilecek özel yetkiler verdi.

Kürtlerin başı çektiği Halkların Demokratik Partisi (HDP) yaptığı açıklamada "İktidar müdahale ve yardımları organize etmek yerine kendini korumaya almaya çalışıyor" diye belirtti.

Yapılması gereken OHAL ilanı değil toplumsal seferberliktir.

Depreme verilen yanıt Erdoğan'ın sorun çözücü imajını zedeledi. Yıllarca krizlerde başarılı olan Erdoğan, sık sık yardım çabalarını denetlemek üzere olay yerine gitmişti.

Kopenhag'da yaşayan akademisyen ve Türkiye odaklı güvenlik uzmanı Hetav Rojan, "Eskiden Erdoğan'ın enkaz bölgelerine ilk gidenlerden biri olduğunu görürdünüz" dedi.

Ön saflarda çalışanlarla konuşur, bölgedeki camidekilerle görüşürdü. Toplumu organize ederdi. Ancak bu depremin ilk günlerinde gördüğümüz Erdoğan, eski Erdoğan değildi. Geride durmuş, savunmaya geçmişti.

Halkın öfkesi tırmanıyor. Hayatta kalanlar hükümetin müdahalesi hakkında ağır hakaretler savururken sıkı kontrol altındaki yayın organları bile canlı yayınları kesiyor. Türkiye'nin Adıyaman ilinde, her ikisini de Erdoğan'ın atadığı Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu ve Vali Mahmut Çuhadar, bir ziyaretin ardından öfkeli vatandaşların araçlarını tekmelemeye başlamasıyla arabalarına binip bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.

Erdoğan, hükümetin müdahalesinde eksiklikler olduğunu kabul etse de bu tür sıkıntıların kaçınılmaz olduğunu söylüyor. İktidar destekçileri, ABD'nin bile 2005'teki Katrina Kasırgası gibi doğal afetlere müdahaleyi düzgün yönetemediğini belirtiyor. Erdoğan çarşamba günü depremin merkez üssü yakınlarında yerlerinden olan depremzedelerin kaldığı bir çadır kampını ziyaret ettiğinde "Böylesi büyük felakete hazırlıklı olabilmek mümkün değildir" dedi.

Cumhurbaşkanı, afet bölgelerine yardım ulaştırırken Türkleri bir araya gelmeye ve siyasi suçlamalardan kaçınmaya çağırdı. Erdoğan'ın ötesinde, felaketin Türkiye ve dünyanın dört bir yanındaki kişileri dondurucu kış havasında toplanan depremzedelere para, gönüllü ve malzeme ulaştırmak için bir araya getirdiği açık.

Ancak Erdoğan'ı eleştirenler, yardımlar üzerinden siyaset yapanın kendisi olduğunu söylüyor. Türklerin dile getirdiği en önemli sorunlardan biri, Türkiye'nin yardım çabalarının yanı sıra yurtdışından ve ülkenin geri kalanından gelen katkıların, Erdoğan'ın fikir babası olduğu devlet kuruluşu Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) aracılığıyla merkezileştirilmesi. Bunu eleştirenler AFAD'ın yapısının hükümeti güçlü göstermeyi amaçlarken hem uluslararası kuruluşların hem de yerel belediyelerin hızlıca yardım sağlamasını engellediğini söylüyor. Hükümet bu tür önerileri reddediyor.

Erdoğan'ın yaklaşan seçimlerdeki muhtemel rakibi Kılıçdaroğlu, "Bu ülkeyi ne zaman batırsa 'yanımda olun' çağrıları yapıyor" dedi.

Benim Erdoğan ve sarayıyla dayanışmama gerek yoktur.

Kılıçdaroğlu yetkililerden, çoğunlukla Erdoğan'ın siyasi görünümünü iyileştirmekle ilgilendikleri gerekçesiyle suçladığı merkezi makamlarla koordinasyon kurmadan erzak dağıtmalarını istediğini söyledi. Belediye yetkililerini, protokolü ihlal ettikleri için tutuklanacak olsalar da bunu yapmaya çağırdı.

Muhalefet lideri, "Gerekli yardımları en çok ihtiyaç duyulan yerlere olabildiğince hızlı taşıyacağız" dedi.
 


Deprem beraberinde Erdoğan'a başka sıkıntılar da getiriyor. Ülke halihazırda, kendisini eleştirenlerin Erdoğan'ın istikrarsız yönetimi ve faiz oranlarını düşük tutma ısrarı olarak tanımladığı enflasyon sarmalını şiddetlendirerek hayat pahalılığını artırıp birikimlerin değerini düşüren ciddi bir ekonomik krizden mustarip. Depremin yarattığı hasar, Türkiye'ye milyarlarca dolara mal olarak ülkenin 2023 büyüme tahminlerini büyük oranda aşağı çekecek.

Türkiye'deki düşük faiz oranlarının amacı, kısmen Erdoğan'ın siyasi tabanını desteklemek amacıyla konut ve imar patlamasının önünü açarak müteahhitlerin gözüne girmekti. Ancak şehir planlamacıları, mimarlar ve sismologlar, Türkiye'nin dünyanın en dengesiz fay hatlarından birkaçının üzerinde yer alması nedeniyle inşaat projelerindeki potansiyel tehlikelerle ilgili uzun süredir uyarıda bulunuyor.

Erdoğan'ın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kalitesiz işçilikleriyle ölü sayısının artmasında payı olabilecek inşaatçı ve müteahhitler hakkında dava açma sözü verdi. Ancak Erdoğan ve AKP'nin müteahhitlerle ilişkisi çoktan mercek altına alınmaya başlandı bile.

Ancak depremin belki de en büyük siyasi etkisi Türk ulusal kimliği üzerinde olabilir. Ya da en azından Erdoğan'ın 20 yıllık iktidarının ikinci yarısında destekçilerine sunduğu şekliyle Türk ulusal kimliği üzerinde. Yıllar geçtikçe Erdoğan katı Türk milliyetçiliğini giderek artırdı. Kendi yönetimi altında yükselen köprülere, camilere, havalimanlarına ve apartman kulelerine dünyanın, özellikle de Avrupa Birliği (AB) ve Batı'nın gıpta ettiğini savundu.

Son aylarda, tarihi rakibi Yunanistan'ı defalarca askeri harekatla tehdit ederek ve İsveç'le (çok daha az ölçüde) Finlandiya'nın NATO'ya katılmasına izin vermeyi yüksek sesle reddederek Türkiye'yle gövde gösterisi yaptı.

Ancak depremden sonra Erdoğan kendisini, karşısında durduklarının yardımına muhtaç halde buldu. Erdoğan ve destekçilerinin sık sık hedefi olan İsrail, depremden etkilenen Adana'ya 150 kişilik bir arama kurtarma ekibi gönderdi. Yunan kurtarma ekipleri de hızla olay yerine ulaşarak hayatta kalanların enkazdan çıkarılmasına yardımcı oldu. Ankara'yla gergin ilişkileri olan ve resmi diplomatik bağı bulunmayan Ermenistan bile düzinelerce kurtarma görevlisi gönderdi. Erdoğan'ın sık sık işgüzar müdahaleciler diyerek küçümsediği AB yetkilileri perşembe günü Türkiye'ye yüklü yardım teklifleriyle Ankara'daydı.

Rojan, "Erdoğan, Türkiye'nin stratejik özerkliğiyle ilgili bu kadar katı davranarak kendini köşeye sıkıştırdı" diyor.

Şimdi dışarıdan gelecek yardıma aşırı derecede ihtiyacı var. Erdoğan'ın yıllarca başarılarını, standartlarını ve sanayisini Avrupa'nın kıskandığını söylemesini dinleyen Türkiye'deki bir seçmen için bunu hazmetmek zor.



https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: İpek Uyar

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU