Sudan, modern tarihinde yeni bir sayfa açtı. Ömer Beşir'in 30 yıllık saltanatına son verilmesine öncülük eden askeri generaller ve sivil aktivistler, yeni bir geçiş dönemi başlatacak anayasal deklarasyon üzerinde sonunda uzlaştı. Anlaşma aynı zamanda üç yönetici kurum yaratacak: Yasama organı, sivil bir hükümet ve bir egemenlik konseyi.
İdeolojik bakımdan birbirleriyle uyuşmayan partilerle sendikalardan müteşekkil Özgürlük ve Değişim Güçleri (ÖDG) koalisyonu, hükümeti oluşturup geçiş dönemi meclisinde sandalyelerin yüzde 67'sine sahip olurken, egemenlik konseyinin de yarısını kontrol edecek, diğer yarısınaysa generaller hakim olacak.
Yeni düzenleme, Beşir'in geçen nisanda devrilmesinden bu yana orduya karşı hararetli bir güç gösterisinde bulunan siviller için tarihi bir an gibi görünüyor. Ancak anlaşmanın detaylarına daha yakından bakıldığında Sudan'ın geleceğine dair belirsiz ayrıntılar açığa çıkıyor. Generallerin gerçek planını çevreleyen çıplak gerçeklerin bir kısmı gözler önüne seriliyor: Esasen geriye doğru bir adım atarak sivilleri ortaya itmek.
Eylülden itibaren siviller kendi başlarına kalacak. Orduyla yapılan yeni anlaşma uyarınca Sudan halkına, demokratik bir yönetim, barış, ekonomik refah, güvenlik ve istikrar sağlamaları gerekiyor. Böylece birden bire Sudan'ın dümenine geçiyorlar.
Sudan'ın önde gelen siyasetçilerinin çoğu devlet yönetimine dair kelimenin tam anlamıyla sıfır tecrübe sahibi. Onlarca yıllık süren otoriter yönetim süresinde, Beşir'in çarpık rejiminin bir parçası olarak muhalif liderler, üst düzey makamlardan tamamıyla dışlandı. Sudan'ın sürekli dalgalanan ve son 30 yıldır düşüşte olan kırılgan ekonomisiyle hiçbir doğrudan temasları olmadı.
Son 5 yıl içinde Sudan poundu değer kaybetti, enflasyon oranları fırladı, döviz rezervi 1,44 milyar dolara geriledi ve ulusal borç rekor seviyeye ulaştı. Tüm bunlar halkın öfkesini körükledi ve halk geçen aralıkta rejim değişikliği talebiyle sokaklara çıktı.
Şimdi yeni sivil patronların öfkeli kitleleri yatıştıracak bir B planı bulması gerekiyor. Sudan için başarılı olacak herhangi bir vizyonun köhne yasama sistemini yeniden yapılandırması, eski kurumları yeniden inşa edecek ve kimliklerini yeniden şekillendirecek açık bir yol haritası ortaya koyması lazım.
Eski rejimin yerleşik çıkarlar ağı, "derin devlet" ile ekonomik ve siyasi ittifaklarını sürdürmek için direnç mekanizmaları yaratacaktır. Bu vizyon, halihazırda fraksiyonlara ayrılmaya başlamış sivil siyaset alanında harmoniye ihtiyaç duyacak. Yeni doğan siyaset kurumundaki disiplin ve uyum eksikliği, gerçek bir değişim görmeye istekli milyonlarca Sudanlının hayallerine ölümcül bir darbe vurarak ÖDG'nin dağılmasıyla sonuçlanabilir.
Cumartesi günü, Darfur ve Güney Kordofan'da Beşir'e karşı uzun süredir devam eden iç savaşa dahil olmuş ve sonrasında sivil ayaklanmaya katılmış silahlı hiziplerden oluşan bir grup, ÖDG liderlerini anlaşmayı imzalarken kendilerini dışlamakla suçladı. Silahlı muhalefetin yabancılaştırılması, barış sürecinin baltalanması ve süregelen iç savaşa can suyu taşıma riskini barındırıyor.
Sonuçta barış, protestolarda ortaya çıkan temel taleplerden biriydi. Sudan halkı, ülkesinde sonu gelmez biçimde kan dökülmesinden bıktı. Protestoların liderleri, düzinelerce etnisite, din ve kimlik karmaşasından oluşmuş bir ulusa barış ve adalet vaat etmişti. Silahlı hizipleri, yeni siyasi ve sosyal dokunun bir parçası halinde bütünleştirmekteki başarısızlık, Sudan'ın uzun zamandır marjinalleşmiş bölgelerini soğutacak ve sivillerin iktidar üzerindeki hakimiyetini gevşetecektir.
Ortadoğu'da demokratik bir iktidar kurma sözünü vermek kolaydır ama bu sözün yerine getirilmesi bir hükümetin karşılaşılabileceği en zorlu sınavdır.
Anlaşma kapsamında uzlaşılan üç yıllık geçişte, yeni hükümet çılgınlık derecesinde zor bir görevle uğraşacak: insanların sabrını korumak. Bunu başaramaması halinde, ordunun mutlak iktidarı ele geçirmesi için kapı aralanacak.
O anı bekleyen bazı gayretkeş generallerle birlikte, demokrasinin galip gelme ihtimali hala bıçak sırtında.
Bu generallerden biri de Hemedti olarak bilinen Muhammed Hamdan Daglo. Daha çok kişisel bir ticari girişim gibi duran paramiliter bir gücü, Hızlı Destek Kuvvetleri'ni kumanda ediyor. Hemedti'nin milisleri veya başkan olma hayalleri üzerinde üst düzey askeri komutanların neredeyse hiçbir kontrolü yok.
Yeni sivil yöneticilerin Sudan'da iktidarın bir macera olmadığını anlamaya ihtiyacı var. Yeni rejimi, sürecin herhangi bir noktasında potansiyel bir askeri darbeden korumak için, birliklerini ve iktidarlarının tek ve yegane kaynağı olan halkın onların otoritesini kabulünü korumalılar. Halkın desteğini yitirmek ordu anlamına gelir ve dışarıda bırakılan İslamcılar da bu fırsatı değerlendirecektir.
Generallerle anlaşma imzalamak sadece bir başlangıç. Halihazırdaki devrimci görevlerle insanların günlük yaşamlarının nispeten sıradan idaresi arasındaki geçiş, Sudan'daki sivil yönetimin geleceği için en büyük sınavı oluşturuyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik
© The Independent