Bu makalede cumhurcu iktidarın ve altılı masanın, bilim adına cümle kurduklarını söyleyen 'iktisatçıların' enflasyon konusundaki görüşlerini değerlendirmeye çalışacağız.
Cumhurcu iktidar enflasyonu sorununu nasıl çözecek?
Cumhurcu iktidarın sözcüleri önceleri 'enflasyon sorununu faizi indirerek çözeceğiz' dediler.
Faizi aşamalı olarak indirmeye başladılar ama enflasyon daha bir arttı.
İlerleyen süreçte enflasyon oranı yükseldiği halde, 'Enflasyonu düşüreceğiz, faizleri düşürmeye devam edeceğiz' demeye devam ettiler.
Ancak şimdilerde enflasyonla faiz arasında olduğunu iddia ettikleri 'sebep-sonuç' ilişkisini eskisi kadar vurgulamıyorlar.
Hatta mecbur kalmadıkça enflasyonun düşürmenin lafını pek etmemeye çalışıyorlar.
İhtiyaç halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, "enflasyonun sadece ülkemize mahsus durum olmadığı, gelişmiş ülkelerinde aynı sıkıntılarla boğuştuğu", "fiyat artışlarının küresel düzeyde dengesiz olduğu", "fiyatlaması küresel düzeyde yapılan ürünlerin yol açtığı dengesizliklerden" hareketle "fiyat artışlarının kolay kolay durmayacağı" minvalinde ifadelerle enflasyonun düşürülememesini bir yanıyla dış etkenlere bağlayan açıklamalarla yetiniyor.
'Türkiye Ekonomi Modeli' adı altında yeni bir ekonomik model vurgusu yapıyorlar ama bu modelin nasıl bir şey olduğu ve dünyada benzeri bir model olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklık olmadığını da belirtelim.
İktisatçılar ne diyor?
Ülkemiz iktisatçıları iktidarın enflasyonu faiz indirimi ile düşürme iddiasını biraz alay ederek ve küçümseyerek karşıladılar.
Onlara göre "iktisat bilimi enflasyonun düşürülmesinin faiz oranının yükseltilmesi ile mümkün olduğunu söylüyordu."
Öte yandan onların bilim dedikleri şeyler esas olarak Amerikalı 'iktisatçıların' ortaya attığı çözüm önerileriydi.
Amerikalı iktisatçılar bunu kuzey ülkelerinin sorunlarından hareketle öne sürüyorlardı ve kuzey ülkelerinin genel de cari açık sorunu yoktu.
Bir kuzey ülkesi olan ABD için dolar 'dünya parası' olduğundan cari açığın pek bir önemi yoktu.
Bunu şu nedenle söylüyoruz: Hepsinde olmasa da genel olarak güney ülkelerinin, özel olarak da Türkiye'nin, cari açık sorunu var.
Enflasyonu düşürmek için faiz oranı yükseltildiği takdirde yerli para faiz üzerinden değer kazanır, dolar, avro gibi yabancı paralar değer kaybeder ki, bu durum karşısında cari açık kaçınılmaz olarak daha bir artar.
Dolayısıyla ülkemizin sorunu hem enflasyonu hem de cari açık sorununu birlikte giderebilecek çözümü bulabilmektir.
İktisatçılar bilim adına konuşacaklarsa bu çerçeveyi veri alarak konuşmalıdırlar.
Altılı masanın ağırlıklı partisi CHP enflasyon konusunda ne diyor?
Bir süre önce yapılan basın toplantılarından birinde CHP sözcüsü Faik Öztrak'a 'enflasyonu nasıl düşürecekleri' soruldu.
Öztrak 'demokrasiyi ve hukuk devletini geri getirerek' diye cevap verdi.
Bunun enflasyonu nasıl düşüreceğini CHP'nin somut olarak açıklaması gerekiyor.
Genel soyutlamalara doğru gidildikçe daha alt düzeyde ama o oranda somut gerçekliği ifade eden soyutlamaları atlama riskini her daim taşırlar.
Tamam 'demokrasi ve hukuk devleti' de ama nasıl?
Kâr oranlarındaki artış
Türkiye'deki enflasyonun bir kaynağının enerji fiyatlarındaki artış olduğu biliniyor.
Buna iktidarın yanlış politikalarından kaynaklanan kur artışlarının etkisini de eklemeliyiz.
Bunlarla birlikte enflasyonun hiç sözü edilmeyen bir nedeni daha var: kâr oranlarındaki artışlar.
Dünyadaki enflasyonun önemli bir nedeninin kâr oranlarındaki artış olduğunu savunan birçok iktisatçı var.
Biz bu durumun ülkemizde de geçerli olduğu kanısındayız.
Kısaca şöyle oluyor: Şirketler enerji fiyatlarından ve kur değişmelerinden kaynaklanan maliyet artışlarını fiyatlarına yansıtmakla kalmıyorlar, bu fırsattan istifade ederek bu maliyet artışlarını üzerine ekliyorlar.
Peki, bu ekleme talep azalışına neden olmaz mı?
Türkiye dünyada gelir dağılımı en bozuk ülkelerden biri ve büyük sermayedarlarla orta üst ve orta sınıflardan oluşan bir kesim gelirin önemli bir kısmını elde ediyor.
Ekonomi de büyük ölçüde bu kesimler için üretiyor ve onlar bu fiyat artışlarına rağmen taleplerini kısmıyorlar.
Olan toplumun geri kalan geniş halk kesimlerine, asgari ücretlilere, yani işçilere ve emekçilere oluyor.
Orta sınıfın alt kesimlerine, küçük memurlara, öğretmenlere, küçük esnafa, küçük üreticilere oluyor.
Çok daha ağırı işsizlere, kır ve kent yoksullarına oluyor.
Burada sorunun çözümü olarak kar oranı artan kesimlerden daha da yoksullaşan kesimlere devlet kanalıyla (vergi) kaynak transferi gözüküyor ama bu tek veya birkaç ülkede uygulanırsa sermaye kaçışı durumu da var.
Dolayısıyla bunun çözümü söz konusu kaynak aktarımının dünya ölçüsünde yapılmasıdır.
Cumhurcu iktidar ve altılı masa bu durumu teşhir eder mi, ülke ve dünya çapında uygulanmasına destek olur mu, hatta bu noktada olabildiğince bir destek verir mi, bu beklenir ama pek sanmıyorum...
Bu politikayı ancak HDP ve Emek ve Özgürlük İttifakı'nı oluşturan sol ve sosyalist güçler uygulayabilir...
Seçime giderken bu halka iyi de gelir.
Seçime giderken
Cumhurcu iktidar seçimlere giderken bu kesimlerin gelirinin asıl gövdesini oluşturan asgari ücretlileri ve memurları korumak amacıyla nispi tedbirler alıyor.
Örneğin, yeni yıla girerken ya da yeni yılda asgari ücretlerin 8-10 bin TL civarında bir rakama yükseltileceğinden bahsediliyor.
Biliyoruz ki seçimlere kadar buna devam edecek ama yetmiyor.
Bu zamlarla halk bir süre rahatlayacak ama bunun bir de sonrası var, enflasyon artışı daha bir katlanacak...
Çünkü bu kesimlerin parasal gelirlerindeki artış oranı, enflasyon oranının altında kalıyor.
Sonuç olarak;
Amerikalı iktisatçıların kitaplarında çözümü getirecek bir formül yok.
Formülleri faiz oranlarını yükseltmek ile sınırlı.
Tamam faizi yükseltilsin de ama bu ekonomik istikrarı getirecek mi?
Olacağı şu:
Yabancı para gelir, Türk lirası değer kazanır...
3-5 aylık belki daha kısa, belki daha uzun bir rahatlama dönemi yaşanır...
Ya sonra?...
Sonra... Türk Lirası değer kazanınca ihracat geriler, ithalat patlar, mevcut cari açık tavan yapar...
Sonuç kriz ve enflasyonist süreç...
Farzedelim ki altılı masa seçimleri kazandı, ne yapacak?
Mesela DEVA ne önerecek? Amerika ve IMF ne diyorsa onu...
Seçim süreci sonuçları itibarıyla, kriz ve enflasyonist süreci daha bir ağırlaştıracak gibi görünüyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish