Bu, kadınların ve hatta genç kızların meydan okurcasına başörtülerini çıkardıkları ve İslam Cumhuriyeti'nin simgelerini yırtıp attıkları, ülkede doğan müthiş bir protesto hareketi. Onlara genç erkekler, anneler, babalar ve işçiler de katılıyor ve bu bir halk protestosu dalgası gibi görünüyor.
Fakat İran'ın üst düzey yetkilileri, ülkeyi tehlikeye atacak şekilde bu durumu küçümsüyor, hatta yok sayıyor ve herhangi bir taviz vermeyi reddediyor. Aslında protestocuların mantıklı bir şikayeti olduğuna inanmıyorlar. Bu tehlikeli bir durum ama Tahran'ın başındaki tarikat benzeri grubun ideolojisine de uygun.
Protestolar, ülkenin ahlak polisi tarafından alıkonduktan sonra komaya giren Mahsa Amini'nin 16 Eylül'deki ölümünden bu yana bir aydır şiddetle devam ediyor. İranlı insan hakları aktivistlerinden oluşan bir ağ olan Hrana'ya göre, haftalardır süren kargaşa sırasında en az 112 İran kent ve kasabasına ulaşan ve en az 233 kişinin ölümüne yol açan en az 428 protesto düzenlendi. Durum yalnızca daha kötüye gidebilir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Cumartesi günü ülkenin pek çok köşesinde patlak veren protestolar, kentleri ateşli çatışmalara sürükledi. Yetkililer Amini'nin ölümünün 40. günü olan 25 Ekim'den çekiniyor. 40. gün Müslüman ve Doğu Ortodoks Hıristiyanlığı inançlarında ruhun dünyadan öbür dünyaya geçtiği gün.
Protestolar, İran'ın nükleer anlaşmasının yeniden tesis edilmesine yönelik görüşmeleri olumsuz etkileyerek rejimi milyarlarca dolarlık potansiyel dondurulmuş varlıktan ve yeni iş anlaşmalarından mahrum bıraktı. Ellerinde sopalar bulunan haydutların yarı boylarındaki genç kadınları acımasızca dövdüğü görüntüler, Tahran rejiminin zaten lekeli olan imajını daha da lekeledi.
Ancak İran yönetiminin üst düzey yetkililerine göre, rejimin kendi güvenlik birimlerinin 26 üyesi öldürülmüş olsa da, ülkenin en ünlü hapishanesinde çıkan devasa ölümcül yangın ülkeyi sarsıp dünya manşetlerine taşınsa da, protestolar can sıkıcı bir durum olmaktan öteye geçmiyor.
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi başkentte, tamamı kadınlardan oluşan Al-Zahra Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada protestocuları "sineklere" benzetti. Dini lider Ali Hamaney ise protestoları boşa çıkacak dış bir komplo olarak değerlendirdi.
Hamaney, 12 Ekim'de yaptığı konuşmada "Bu ayaklanmalar planlıydı" dedi.
Genç kızla ilgili olay yaşanmamış olsaydı, ülkede güvensizlik ve isyan yaratmak için başka bir bahane bulacaklardı. Bu planları kim tasarladı?
Bu planların ABD, gaspçı, sahte, Siyonist rejim ve onların paralı askerleri tarafından tasarlandığını açıkça ifade ediyorum. Oturdular ve plan yaptılar. Bu planları onlar tasarladı. Çalışanları, paralı askerleri, işçileri ve yurtdışındaki bazı hain İranlılar da onlara yardım etti.
Hamaney'in bu kadar esip gürlemesinin bir nedeni var. Buna gerçekten inanıyor. Rejimin ideolojisinin kozasına girmiş durumda ve bu kozadan çıkması onun için çok zor olacak. İslam Cumhuriyeti'nin doğruluğuna, amaçlarına ve başarılarına tamamen inanmış durumda. Şikayet ya da protesto edenler problemdir ve düzeltilmeleri ya da tasfiye edilmeleri gerekir.
Stalin'in 1930'lardaki kıtlıklar sırasında, kötü tarım politikaları nedeniyle Ukrayna'da açlıktan ölenlerin Sovyetler Birliği'nin adını kötüye çıkarmaya çalışan "karşı devrimciler" olduğu sonucuna varmasını düşünün.
Hamaney hakkında bir kitap yazan ve Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı olan Mehdi Khalaji, "Bu totaliter liderler için tipik bir durum" diyor.
Ne söylüyorsa onu düşünüyor. Yalan söylemiyor. Kendi sözlerine gerçekten inanıyor.
Haftalardır devam eden gösterilerde düzenli olarak Hamaney'in portrelerini parçalayan protestocular, onun devrilmesi ya da ölmesi çağrısını yapıyor. Ülkenin dört bir yanında duvarlara "Hamaney'e ölüm!" yazıları yazıldı. Önceki protestoların aksine, şu ya da bu yetkilinin istifa etmesi, fiyatların düşmesi ya da ücretlerin artması gibi talepler yok. Bunun yerine protestocular İslami sistemin sona ermesi çağrısında bulunuyor.
Ancak kendisi de Hamaney ve diğer İranlı din adamlarını yetiştiren ilahiyat fakültesinin eski bir öğrencisi olan Khalaji, rejimin bunu pek de umursamadığını söylüyor. Hamaney, bu tür insanları yanlış yönlendirilmiş bir azınlık ya da dış istihbarat servisleri tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak kontrol edilen kandırılmışlar olarak görüyor.
Khalaji "Hamaney, mutlu olmayan bazı insanlar olduğunu kabul ediyor" diyor.
Ama onların çoğunun sorunlarından İslam Cumhuriyeti'ni sorumlu tutmakta haksız olduklarına inanıyor. Gerçekten de her şeyin dış bir komplo olduğuna inanıyor. Bu krizin arkasında George Soros ya da onun gibi birinin olduğuna inandığını ifade ederken yalan söylemiyor.
Hamaney, protestoların arkasındaki dinamikleri bütünüyle anlamamış olabilir. Yıllardır İran'dan etnik ve sosyoekonomik ayrılıklarla bölünmüş bir toplum olarak bahsediyor. Fakat kuşaklar arası bölünmelerden hiç bahsetmiyor. Mevcut ayaklanmaya öncülük eden protestocular zengin ve fakir, Fars, Azeri, Kürt ve Beluç ama ezici bir çoğunluğu gençlerden oluşuyor. Bu kez ülkenin kendi çocukları ayaklanıyor.
Yetkililer bunun ne anlama geldiğini kavrayamamış olabilir: Siyasi ve sosyal görüşlerde İslam Cumhuriyeti'yle temelden uyumsuz olabilecek çarpıcı bir değişim söz konusu.
Rejimin protesto hareketini hafife alması, muhtemelen rejim muhaliflerinin işine yarıyor ve onlara sürekli yetkilileri alt etme ve şaşırtma fırsatı veriyor.
Ancak böylesi temel bir yanlış anlama tehlikelidir. Rejim, protestoların kutsal ve haklı amaçlarına karşı bir başka dış komplo olduğu fikrine sadık kalırsa, çocukları yeniden eğitim kamplarına zorlamak gibi en aşırı ve şiddetli güvenlik önlemlerini kullanmaya devam edecektir.
Khalaji, "Gerçeklikten ve sağduyudan kopmuş durumdalar" diyor.
Teorilerine ya da ideolojilerine karşı kanıt olarak alınabilecek hiçbir deneyim yok. Onların fikirleri kutsaldır ve karşısındaki gerçeklerin hiçbir önemi yoktur. Bunun ideolojiyle ilgili bir sorun olduğunu düşünmüyorlar. Teoriyi gerçeğe uydurmak yerine gerçeği teoriye uydurmaya çalışıyorlar.
12 Ekim'de yaptığı konuşmada Hamaney, seçkin kesim içindeki bazı seslerin protesto hareketine karşı sadece güvenlik güçleri ve hapishanelerin kullanılmasına karşı çıktığını ancak kendisinin aynı fikirde olmadığını kabul etti. İran rejimi, zorunlu başörtüsüyle başlayan ve yolsuzluk, kötü yönetim ve siyasi özgürlük eksikliğini de içeren çok sayıda toplumsal şikayeti ele almak için güvenlik güçlerini kullanma stratejisinde daha inatçı hale geliyor.
Bu strateji ülkeyi ve bölgeyi tehlikeye sokacak, sayısız yaşamı riske atacak, daha fazla ölüm ve sefalete yol açacak ve hatta muhtemelen daha geniş çaplı bir iç savaşın fitilini ateşleyecektir.
https://www.independent.co.uk/independentpremium
Independent Türkçe için çeviren: İpek Uyar
© The Independent