28 Ağustos Pazar (dün) Independent Türkçe gazetesinde yayımlanan "Üç devrin aristokrat ailesi ve efsane reis Eleşref Beg hakkında yeni bilgiler" başlıklı yazıyla ilgili olarak; kendimce önemli gördüğüm hata, yanlış bilgi veya tahrifatı dikkatinize sunmak isterim.
Her ne kadar yazıyı araştırmacı yazar Tazebey Çakas'a mâl ederek kaleme almış olsanız da şahsi görüşüm odur ki yanlış bilgilerin kamuoyuna bu şekilde sunulması şahsınıza tarihi bir sorumluluk yüklemektedir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Makale geneli hakkında bütün olarak bir görüş belirtmek yerine, görüşlerimi maddeler halinde sıralamayı daha uygun buluyorum:
- Eleşref Bey, Rus ordusu tarafından görevden el çektirilmemiş, kendisi, kardeşi Eyüp Bey'in 1877-78 Savaşı'nda yaptığı gibi, Osmanlı'ya sığınmıştır.
- Eleşref Bey, Kazım Karabekir Paşa'yla Sarıkamış'taki komuta merkezinde görüşme yapar. Paltosunu çıkardığında üzerinde Rus general üniforması vardır.
- Eleşref Bey, 1915 yılında "Torun Ailesi"nin tarihi görevinin sona erdiğine karar verir, halef tayin etmez. Hamit Bey, ticaret ve diplomasi yeteneği olan bir şahsiyetti. Askeri bir konumu yoktu.
- Eleşref Bey, Osmanlı Devleti sınırları içindeki Kürt Hamidiye Alayı beylerini, ağalarını ve şeyhlerini dikkate almamış, onlarla iş birliği yapmamış; hatta bir anlamda onların yaşam tarzını küçümsemiştir.
- Makalede şöyle bir ifade var: "Keza Kürtlerin aşiret alayı olarak örgütlenmeleri, onları kontrol edilemez bir güce dönüştürecektir."
Bu ifade yerini bulmuyor; çünkü Hamidiye Alayları'nı yeniden canlandıran Kazım Karabekir Paşa'dır. Başına bela olacak bir gücü niçin ortaya çıkarsın ki?
- Makalede şöyle bir ifade var: "Iğdır ve çevresinin Türkiye'ye katılması, Kars'ın kurtarılmasından bir yıl sonrasına (14 Kasım 1921) denk düşer."
Bu ifade de yanlıştır. Iğdır, 14 Kasım 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisi sınırlarına dahil olmuştur.
- Makalede şöyle bir ifade var: "Iğdır yöresinde Müslümanları temsilen bir komite oluşmuştur. Komite Hamit Bey (Eleşref Bey'in yeğeni) ile önde gelen Kürt şahsiyetlerinden Ali Mirze Bey, Haso Ağa, Yusuf Bey ve bir Azeri temsilciden oluşmuştur."
Bu da külliyen yanlış bir ifadedir. Haso Ağa, tam ismiyle Ahmet Hasso Ağa'dır. Doğubayazıt'ta Kotan Aşireti lideri Merhum Hüsrev Konyar'ın dedesi, İsa Bey'in babasıdır.
Iğdır ve Doğubayazıt Kürtleri bir araya gelip, Ermeni Baron Haçador Ağa'ya mektup yazdıklarında bu mektubu dört Kürt lideri imzalar: Hamit (Güneş) Bey, Ali Mirze (Yiğit) Bey, Ahmet Hasso (Konyar) Bey ve Gur Hasso'nun kardeşi Şemkan aşiretinden Yusuf Ağa. Azeri ismi yoktur.
- Makalede şöyle bir ifade var: "Bu kontrolsüzlüğün bir başka nedeni de şudur: İngilizler, Bolşevik Devrimi'ne karşı direnen Çarlık yanlısı Beyaz Rus Ordusu komutanlarından Anton İ. Denikin birliklerine destek için Sürmeli çukurundaki (Iğdır ve çevresi) güçlerini göndermişlerdir. Dolayısıyla 1920 ile 1921 yılları arasında ciddi bir denetim, askeri ve idari boşluk doğmuştur."
Bu ifadede külliyen yanlıştır. İngiliz askerleri asla Sürmeli Çukuruna (Iğdır'a) gelmemişlerdir. Iğdır, 14 Kasım 1920'de Büyük Millet Meclisi sınırları içine katıldığından iddia edildiği gibi 1920-21 arasında herhangi bir otorite boşluğu yoktur.
- Makalede şöyle bir ifade var: "1925 yılı yazında Goruxan (Koruxan-Korhan) yaylasında bir dostuna misafir olan Eleşref Bey, oraya ziyarete giden jandarma hudut tabur komutanından şöyle bir bilgi edinmiştir vs vs."
Korhan köyü ve yaylası benim de mensubu olduğum Geloylu (Gêloî) Aşireti liderlerinden ve önde gelen isimlerinden Mihê Kazak dedemizin kontrolündeydi. İddia edildiği gibi bir durum gelişmemiştir.
- Makalede şöyle bir ifade var: "1926'da unvanların yasaklanması ve soyadı kanunu çıkarılmıştır."
Doğrusunu isterseniz bu ifade tek başına büyük bir faciadır. Soyadı Kanunu 1934 yılında çıkmıştır.
- Makalede şöyle bir ifade var: "Gelgelim onun şahsıyla ilgili ciddi bir olay, adeta sır gibi saklanmıştır. 1925 yılında yürürlüğe giren Takrir-i Sükûn Kanunu (mecburi ikamet) kendisine 1926 senesinde tebliğ edilmiştir. Ancak o, bu tebliği almamış ve kaçak duruma düşmüştür. Aynı yıl yörede Ağrı isyanı patlak vermiştir. Bu münasebetle benzer tebligatı almayı kabul etmeyen birçok aşiret ileri geleni dağa çıkmıştır."
Yazarın Ağrı Dağı İsyanı'nın niçin ortaya çıktığından haberi yok! 1926 Ağa ve Beyleri Sürgün Kanunu çıkarıldığında ismi listede olup da affedilen tek isim Eleşref Bey'dir.
Bunun nedeni de yaşının 90'nın üzerinde olmasıdır. 1851 doğumlu olduğunu kabul etsek 1926'da Ali Mirze Bey gibi 75 yaşında olması gerekirdi.
Halbuki Ali Mirze Bey sürgüne gönderilmek istenmiş, İran'a kaçmıştır. Bu da gösteriyor ki Eleşref Bey 1851'den önce dünyaya gelmiştir.
- Makalede şöyle bir ifade var: "Torunlar ailesinin bu isyana destek vermesi konusunda Eleşref Bey'in sağa sola haber gönderdiği hep anlatılır."
Yanlış bilgidir. Eleşref Bey ve Hamit Bey, Ağrı Dağı İsyanına destek vermemişlerdir. Sadece Kerem Bey, lojistik destek vermiştir.
Daha önce söylediğim gibi, Eleşref Bey, şeyh, ağa takımından ve Hamidiye Alayları'ndan uzak duruyordu.
- Makalede şöyle bir ifade var: "Adilcevaz doğumlu akademisyen Sedat Ulugana kaleme aldığı 'Ağrı Kürt Direnişi ve Zilan Katliamı: 1926-1931' başlıklı kitabında Ağrı ayaklanmasına katılan aşiretleri yazarken, Torunları, üçüncü sırada göstermiştir!"
Bu ifadede yanlıştır. Iğdır'daki Torunlar fiziksel olarak Ağrı Dağı İsyanında yer almamışlardır. Sadece Kerem Bey, gıda, ayakkabı gibi lojistik destek sunmuştur.
- Makalede şöyle bir ifade var: "Van'daki Brukan aşiretinden Eliyê Evdirehman ise Şêx Zahar hakkında bir roman yazmıştır: 'Şerê li Çiya û Şêx Zahır' (Dağdaki Savaş ve Şeyh Zahir) isimli romanda anlatılanlara bakılırsa; Yakın akrabası olan Şêx Zahar, Karahacılar köyünde doğmuştur. İsyan sırasında Eleşref Bey'in desteği sayesinde yörede epey silah ve adam sağlanmıştır."
Bu ifade çelişkilerle doludur. Eliyê Ebdilrehman 29.11. 1920 yılında Van'a bağlı Bayrike köyünde dünyaya gelir.
1926'da mensubu olduğu 4500 kişilik Brukî Aşiretiyle Sovyetlere göç eder. Şêx Zahar, Brukan aşireti mensubu değildir.
- Makalede şöyle bir ifade var: "Anlaşıldığı üzere Eleşref Bey, ömrünün son yıllarında sadece varlıklı bir aşiret reisi ve devlet nezdinde şüpheli biri değil; hakkında sürgün kanunu çıktığı ve Ağrı isyanına destek verdiği için aranır duruma düşmüştür."
Tamamen yanlış bir ifade! Eleşref Bey ne Ağrı Dağı İsyanına destek vermiştir ne de Sürgün Kanunu nedeniyle kaçak durumunda olmuştur. Yaşından dolayı sürgüne gönderilmemiştir.
- Makalede şöyle bir ifade var: "Şêx Zahar'ın HOYBUN merkez komitesine yazdığı raporlar…" Şêx Zahar, Xoybûn Cemiyetine rapor göndermemiştir. Yazışma işleri Numan Efendi'nin uhdesindeydi.
Eliyê Ebdilrehman 6 yaşında, 1926'da aşiretiyle Nahcivan'a gider. 1926'da Ağrı Dağı İsyanı henüz başlamıştır.
İnanın, yazacak daha çok şey var ama yoruldum.
Saygılarımla…
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish