Kedileri neden sevdiğimi kendime sormak aklıma geldiğinde hayatımın dördüncü on yılındaydım. Sanırım onlara yönelik sevgimi o kadar kanıksamıştım ki daha önce sormaya değer bir soru gibi gelmemişti. Kediler, başka pek çok kişi için de olduğu gibi, varlığımın dayanaklarından biri: Hastaneden eve dönüp annemin kollarında dolgun suratımla sızlanırken oradaydılar; şimdi her sabah alarmımın çalacağını 10 dakika önceden sezip gözlerini bana dikerken de oradalar.
Her neyse, şu soru beni usandırdı: Kedileri neden seviyordum? Ve sonunda bu soruyu cevaplama girişimlerim, kaderi artık yayıncıların ellerinde olan, Catlike (Kedi Gibi) adında bir kitaba dönüştü.
Gerçeğe yaklaşma çabasıyla soruyu ihale ettim ve kedigilleri seven tüm tanıdıklarıma sordum: Kedileri neden seviyorsunuz? Ve herkesin farklı bir cevabı vardı. "Kedilere güvenebilirim", "Kediler köpekler kadar muhtaç değil", "Kediler beni güldürüyor", "Kediler bağımsız". (Sen kedileri neden seviyorsun, okuyucu? Öğrenmek için can atıyorum. Gerçekten.)
Kedilerimi sadece gözlemleyerek, (tüm güçlü sezgiler gibi zihnin o gizemli derinliklerinden gelerek) ortaya çıkacak sorulara her türlü yanıtı bulabileceğimi çok geçmeden fark ettim. Kedilerin bedensel özerkliği var, hassasiyetlerini kendilerine acımadan ifade ederler; kendileri için en önemli olanı savunurlar; gerekli yüzleşmelerden kaçmazlar ve yaygara veya dram yaratmadan ihmalkar sahiplerini terk ederler.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bir kedide varlığını algıladığım her bir erdeme karşılık (trajik ama şaşırtıcı olmayan bir şekilde benim de muaf olmadığım) insani bir zaaf kendini gösterdi. Biz kırılganlıklarımızı saklamaya alışığızdır; sınırlarımızı korumayı beceremeyiz; yapılması gereken tartışmaları erteleriz, yaparken de şikayetlerimizi kapalı bir dille gizleriz.
Kediler kesinlikle meraklı, dikkatli, ürkek ve alanlarını sahiplenicidir, bunu hepimiz biliyoruz. Fakat kedilerin kendilerini daha inceden inceye ifade ettikleri pek çok başka özellikleri var: Cesaret, rutine düşkünlük, şefkat, maceraperestlik ve kökünden değişen koşullara bile uyum sağlayıp devam etme kapasitesi.
Öte yandan, cevap aradığım aylar boyunca neredeyse diğer tüm özelliklere ayrılmaz şekilde bağlı olan merkezi bir kedi niteliği etrafında dönüp durduğumu sezdim. Her bir kedi özelliği, tuval üzerindeki bir fırça darbesi gibiydi, diğerleriyle yavaşça bir araya gelerek net bir görüntü oluşturuyordu. Ve bu cevap, kediler genellikle birbirine benzese de bireysel kişiliklerinin her zaman kendilerini belli etmesi hakkında kafa yorarken kendini gösterdi. Neden? Çünkü kediler kesinlikle, acımasızca ve yoğun bir şekilde nevi şahsına münhasırdırlar.
Kediler ne düşündüğümüzü kesinlikle umursamıyor. Nasıl yorumlayabileceğimizi umursamadan istedikleri her şeyi yaparlar. Bu yüzden onlara güveniyoruz; onların her zaman göründüğü gibi olduklarını kabul edebiliriz. Bizse onların aksine, başkalarının hakkımızda ne düşündüğünü o kadar kafaya takarız ki, Proteus'a döneriz, sürekli şekil değiştiririz: Kendimizi sansürleriz ve hayatımızı sulandırırız; sanal dünyayı kullanarak yeni kimlikler oluştururuz. Ve kendimizle olan bağımızı kaybederiz. Gerçekte kim olduğumuzu bilmediğimizi fark ederiz. O kadar uzun süre maske takmışızdır ki arkasındaki yüzün neye benzediğini unutmuşuzdur.
Tabii ki, kendimiz olmak en kolay işlerden değil. Ve işin aslı, kimse bize nasıl kendimiz olacağımızı öğretemez. Kendimizi sürekli başkalarıyla kıyaslamaya zorlayan, konformizmin güvenli alanına çekilmemiz için bas bas bağıran dünyada kendimiz olmak o kadar zordur ki, kendimiz olmak yıllar süren sessiz meditasyonunun veya yüce hakikat kavramını bulmak için kendimizi teslim etmenin sonucunda erişilebilecek spiritüel bir erdem gibi görülür. Thomas Merton "Benim için aziz olmak, kendim olmak demektir" der.
Belki de bunun nedeni, kendini gerçekten ve yürekten ifade eden herkesin ortak faydaya katkı sunması ve ortak varlığımızı zenginleştirmesidir; bundan kesinlikle eminim. Ve kediler bize bunu öğretebilir. Olduğumuzdan farklı olmaya çalışmaktan vazgeçtiğimizde en iyi halimize büründüğümüzü bize gösterirler. Her zaman benim ilham perilerim olarak göreceğim kediler, aynı zamanda da rol modellerim olacak: Zarif ama aptal, temkinli ama aşırı hevesli, çevik ama sakar; Simone Weil'in "gerçekliğin kriteri" ifadesiyle belirttiği gibi harika çelişkilerle dolu. Kediler tava gelmeyen bir kişilik gösterir.
Kediler hakkındaki naçizane düşüncelerimi belirttiğim bu yazıyı şahsi kahramanlarımdan yazar Pablo d'Ors'un bir alıntısıyla bitireceğim: "İçimdeki hayvanı besleyecek bir hayvan istiyorum." Bunu fark etmem tüm hayatımı aldı.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Aylin Şener
© The Independent