İki çaresizlikten bir çare çıkartmak

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Pinterest

İtiraf etmek gerekirse 'İki çaresizlikten bir çare çıkartmak' kulağa hoş gelen ancak ifade bütünlüğü açısından doğru bir ibare değil.

Olsun!

Türkçeye yerleşmiş onlarca 'Galatı meşhur' var. 

Bunu da henüz pek meşhur olmasa da benim bir 'galatı meşhurum' olarak kabul edin.

'İki çaresizlikten' kastettiğim iktidar ve muhalefet.

Birbirleriyle 'ölümüne' bir zıtlık ve çatışma içinde olanlar konu Kürt meselesi olduğunda aynı 'sessizlikte' birleşiyorlar, 'Devletin MGK'nın' sınırlarının dışına çıkamıyorlar.

Ne de olsa 'Devlet adamları!'

Bu 'sessizlik', ileriye dönük işaret fişekleri atılmaya başladıkça yavaş yavaş da olsa çözülüyor.

Son günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İmralı-Edirne polemiği ile ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu'nun 'Demokrasinin yolu Diyarbakır'dan geçer' çıkışı üzerinden fırtınalar koparılıyor.

İmralı-Edirne arasında gerçekten bir fay hattı var mı? 

Ankara Garı'ndan henüz daha hareket bile etmemiş 'Demokrasi Treni' ne zaman Diyarbakır'a varır, varır da oradan öteye nereye gider, gider de nasıl gider, hangi yolcuları alır da gider; henüz belli değil.

Ancak açık olan bir durum var ki;

Kıran kırana geçeceği anlaşılan cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabilmek için iktidar da muhalefet de bir şeyler yapmak zorunda olduklarının bilincinde gibi. 

Bu 'bilinç' taraflar arasında hangi seviyede bir siyaset değişikliğine yol açar henüz belli değil.

Sizin anlayacağınız Kürtler tekrar kıymete bindi.

Kıymete bindi de Kürt siyasetçilerin bundan ne kadar haberleri var, haberleri olanların ne gibi bir hazırlıkları var; orası da bir hayli karışık.

Seçimler yaklaştıkça iktidarın da, muhalefetin de bu konuda 'el yükseltecekleri' anlaşılıyor.

Ancak bugünkü durum hiç de iç açıcı değil.

Yarın ise neler olur, Allah bilir!

İktidar MHP ile girdiği çıkmaz sokakta manevra kabiliyetini kendi eliyle bir hayli sınırlandırmış durumda.

Bir yandan HDP-PKK-İYİ Parti zıtlaşmasını kurcalayarak Millet İttifakı'nı çatlatmaya, öte yandan da İmralı-Edirne makası üzerinden HDP'nin içini karıştırmaya çalışıyor.

Özetle elinden geldiğince yeni bir şey 'vermeden' salt çelişkileri kaşıyarak sonuç almak istiyor.

Allah var çok zekice bir strateji! 

Kürt sorununun çözümü ile ilgili kısmi bile olsa bazı adımlar atmadan, yine yetersiz de olsa bazı düzenlemeler yapmadan, son kullanma tarihleri geçeli bir hayli olmuş yetersiz ve yeteneksiz kadrolarını yenilemeden bir netice alması mümkün değil.

Bunun farkındalar mı, o da belli meçhul. 

Ne yazık ki İQ seviyesi yüksek projeler hala çok uzaklarda.

Çözüm sürecini yüzlerine gözlerine bulaştıranlar yine 'Gel seni öpeyim de geçsin' modundalar.

Muhalefete gelince 'HDP'nin yeri PKK'nın yanıdır' diyen bir İYİ Parti ve belirttiğim gibi Milli Güvenlik Kurulu'nun Kürt sorununda belirlediği 'devlet' sınırlarını aşmamaya dikkat eden CHP, Gelecek, Deva ve Saadet Partilerinin altına imza koydukları AK Parti'den ileri bir ortak program maalesef ortada yok.

"Kürtler AK parti ile 'kanlı bıçaklılar' Erdoğan'ın karşısına kim çıkarsa çıksın fark etmez, kayıtsız şartsız ona oy vermek mecburiyetindeler. Bunun için bizim ayrıca bir şey yapmamıza gerek yok!" havasındalar.

Bu 'iki çaresizlik' arasında dertlerine 'bir çare' aramakta olan Kürtler ne yapmalı?

Ellerini hangi taşın altına koymalı; 

Sırtlarını hangi duvara yaslamalılar?

İki çaresizlikten bir çare çıkarabilecek bir siyaset için öncelikle kumaşları kaliteli siyasetçiler lazım.

Bu konuda çok yazıp çizdim, sadece son bir haftada 5 TV programında fikirlerimi ortaya koydum.

Tekrarlayarak sabrınızı taşırmak istemiyorum.

Bu seçimin iki önemli belirleyeni olacağında hemen herkes müttefik.

Birincisi; patlıcan, biber, elektrik ve doğalgaz kardeşler!

İkincisi ise oranları yüzde 15-16 civarında olan politik Kürtler. 

Patlıcan, biber, elektrik ve doğalgaz kardeşler ittifak halinde ve istikrarlı bir şekilde doludizgin koşuyorlar.

Kürt siyasetçilerin de en az patlıcan, biber, elektrik ve doğalgaz kardeşler kadar bir performans ortaya koymaları gerekiyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU