Ondokuzuncu yüzyılın en büyük emperyalistlerinden Güney Afrikalı İngiliz Cecil Rhodes, son yıllarda Güney Afrika'dan başlayan ve kısa zamanda dünya geneline yayılan sömürgesizleştirme hareketi bağlamında görebileceğimiz odak isimlerden biridir.
2015 yılında Güney Afrika'daki üniversitelerde başlayan RhodesMustFall [Rhodes Yıkılmalı] hareketini herkes anımsar. Bu hareket bir yönüyle üniversitelerdeki müfredatın yenilenmesine dönük de okunabilir.
Bugün sömürgecilerin hatıraları olarak kalan yol ve yer isimlerinin değişmesi yönünde adımlar da atılıyor. Ancak bütün kıtanın sömürge isimleriyle çağrıldığı bir dönemde bu süreç ne kadar başarılı olur, bilemeyiz.
Yine de gerek akademide gerek siyasette ve gerekse yerel bağlamda Afrika'nın kendi sahih pratiklerini hatırlatan her çalışma, kıtanın tarihyazımına bir katkı olarak okunmalıdır.
Adekeye Adebajo'nun geçtiğimiz yıl yayımlanan The Trial Of Cecil John Rhodes [Cecil John Rhodes'un Duruşması] adlı romanı büyük İngiliz emperyalistle bir hesaplaşmayı gündeme getiriyor.
Adebajo, romanı yazarken Ali Mazrui'nin Christopher Okigbo üzerine yazdığı The Trial Of Christopher Okigbo ve Necip Mahfuz'un The Seventh Heaven kurmaca eserlerinden ilham aldığını söyler.
Roman "Afrika Sonrası" denilen Afrikalıların öldükten sonra toplandığı 'Afrika Ahireti', başka deyişle 'Öte Dünyadaki Afrika'da geçer. Beş güne yayılan yargılama, Rhodes'un Afrika Arafı'nda 120 yıl süren uykusundan uyanışıyla başlar.
Rhodes, duruşma öncesinde Ganalı önemli kadın oyun yazarlarından Efua Sutherland eşliğinde Afrika'nın kültür ve medeniyet tarihini yansıtan beş cennet katmanında gezdirilir.
Mr. Rhodes, sanırım? Afrika Sonrası Hayata hoş geldiniz. Burası Afrika ve diasporalarından ayrılan ruhların geldiği yer. Burada sıkça 'Ölüm bir Pan-Afrikanizm pratiğidir" denir. Kenyalı siyaset bilimci Ali Mazrui'nin belirttiği gibi, ölüm Pan-Afrikanizmin en yatay formudur.
Birinci cennet, ataların tarihsel bahçesi adını taşır. Burada Sundiata ile tanışır Rhodes.
Günaydın. Ben Sundiata, özünde Maliliyim. Bizler halkımızın tarihini sonraki kuşaklara iletmekle görevli olan meşhur griotlarız [ozan].
Sundiata Afrika'nın antik tarihini ve ataların tarihi cennet bahçelerini anlatır.
Bildiğin üzere, Afrika insanlığın doğduğu yerdir. Doğu Afrika'da bulunan Rift vadisinin berisindeki Aden cennetinin asıl mekanıdır.
Kuzey Afrika'daki medeniyetleri tanıttıktan sonra Batı Afrika'daki imparatorlukları tanıtır Sundiata.
Sekizinci yüzyıldaki Gana İmparatorluğu'nun replikasının hemen yanında on üçüncü yüzyıldaki Mali İmparatorluğu ve Mansa Musa'nın altın taşıyan yüzlerce kölesiyle yaptığı Hac yolculuğu da resmedilir.
Bunun yanı sıra Avrupa'dan yüzyıllar öncesinde Timbuktu ve Djenne'de kurulan İslami eğitim kurumları da replikalarda görülür.
Sonrasında şehir devlet sistemleri kuran Yoruba-Oyo imparatorluğu ve Benin İmparatorluğuyla tanışır Rhodes.
İkinci cennet kapısı ise Nobel Sahipleri Loncasına açılır. İlk Nobel sahibi Ralph Bunche ile tanıştırılır Rhodes.
Öte Afrika'da "Siyah Musa" olarak bilinen Chief Albert Luthuli'nin yanı sıra Enver Sedat, Martin Luther King Jr., Nelson Mandela, Kwame Nkrumah, Artur Lewis, Ahmed Zewail, Toni Morrison, Nadine Gordimer ve Desmund Tutu bu katta yer alan isimler…
Üçüncü Cennet ise Ölü Ozanlar Derneği adını taşır. Cecil Rhodes burada da Afrika edebiyatının gerek kıtada gerekse diasporadaki önemli isimleri tanır.
Burada da Chinua Achebe, Thomas Mofolo, C. L. R. James, Amos Tutuola, Sol Plaatji, James Baldwin, Fatima Meer, Christopher Okigbo ve Dambudzo Marechera gibi isimlerin kültüre katkıları vurgulanmak istenir.
Daha sonra Afrikalı sanatçıları ve müzisyenleriyle tanıştırıldıktan sonra Rhodes Beşinci Cennet katmanında duruşmaya katılır.
Cennetin altıncı ve yedinci katmanları da melekler ve Afrika tanrılara ayrılmıştır romanda.
Dante'nin İlahi Komedyası'nı anımsatan kurgusuyla roman bir Pan-Afrikanist epik gösterisi olarak okunabilir.
Yüce Divanın jüri başkanlığını Nijeryalı Yargıç Taslim Olawale Elias yapar. Hatırlayacağımız üzere, Elias Uluslararası Adalet Divanının da ilk siyah başkanıydı.
Diğer yargıçlar ise Ruth First, Wangari Maathai, Boutros Boutros-Ghali, Patrice Lumumba, Maya Angelou ve Tossaint l'Ouverture.
Rhodes'un mahkûm edilmesini isteyen divan avukatları Olive Schreiner ve Stanlake Samkange. Bağışlanmasını isteyenler ise Harry Oppenheimer ve Nelson Mandela.
Duruşma sonunda yargıçlar Cecil Rhodes'u şu beş insanlık suçundan mahkûm eder. Toplu katliam, ırkçılık, Afrikalı işçileri sömürmek ve köleleştirmek, Afrika'nın doğal kaynakları ve topraklarının büyük hırsızlığı, ve ölümsüzlük arayışı için bencillik ve kibir…
Romanda sembolik bir duruşmada Cecil Rhodes'un Afrika halklarına yaptığı zulümler anlatılır.
Romanda Olive Schriener Rhodes'un yargılanmasını isterken Mandela bağışlanmasını şöyle savunur:
[Cecil Rhodes'a atfedilen] suçları inkâr edecek değilim, ki bunu yapmak tarihsel ve ampirik olarak zor olacaktır. Bunun yerine, sanığın yaptığı diğer büyük işlerine binaen bağışlanmasını istiyorum. Hatta Cecil Rhodes ve ortakları Güney Afrika'nın kaynaklarını sömürüp kendilerini bu yolla zenginleştirseler de şüphesiz onlar Güney Afrika ekonomisinin omurgası olmaya devam eden birinci sınıf madencilik sektörünün öncüleriydiler.
Romanda Mandela'yı bu şekilde Cecil Rhodes'u savunmaya düşürmek pek çok açıdan anlaşılabilir. Ancak Olive Schriener gibi sömürgeci beyaz liberal ve de ırkçı bir ismi özgürlükçü diye sunmak, romanın ana temasına ters düşmektedir.
Afrika tanrılarının yüce divanında yargılanan Cecil Rhodes'un Öte Dünya Afrika'sında mahkûm edilmesi sembolik de olsa bir sorgulama çabasıdır.
Cecil John Rhodes'un Duruşması romanı, bugün Afrika'da ve dünyada başlatılan yeni sömürgesizleştirme projesine önemli bir katkıdır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish