Muhammed Mursi'nin ölümü son derece öngörülebilir, gerçekten çirkin ve bence muhtemelen bir cinayetti.
Bana göre, bir diktatörün hapishanesinde öldüğünüz zaman -Mısır'ın seçilmiş tek cumhurbaşkanı olmasanız dahi- bir anlamda öldürülmüşsünüz demektir. Hücre hapsi, tıbbi tedavi eksikliği veya izolasyon olup olmadığı önemli değil. Mahkemenin adaletsiz, suçlamaların boş, cezanın küçük düşürücü olmasının da ehemmiyeti yok. Bu ve benzer koşullar altındaki bir mahkum kapılar açılana kadar her gün ölümü bekler. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi için kapı hiçbir zaman açmayacaktı.
Resmi unvanını kullanıyorum, çünkü askeri darbeyle devrilen bir cumhurbaşkanı, seçilmiş cumhurbaşkanı sıfatını muhafaza eder. Tıpkı darbeyi düzenleyen adamın şimdi Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi olarak adlandırılması gerektiği gibi. İlkinin unvanı onuru temsil ediyor. İkincisinin unvanıysa gerçeği.
Mursi, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunu yüzde 51'in biraz üzerinde bir oy oranıyla kazanmıştı. Sisi geçen sene yüzde 97'nin biraz üzerinde oy aldı. Sayılar her şeyi ortaya koyuyor, değil mi? Birincisi demokrasiyi temsil ediyor. İkincisiyse sadece, Mısır'a çocuk muamelesi yapılmasını temsil ediyor.
Bir anlamda, Mısır demokrasisi sonunda Kahire’deki o kafeste öldü. Mursi'nin hızlıca ve büyük ölçüde gizlice defnedilmesine şaşmamalı.
Zavallı yaşlı Mursi'nin kendisi romantik bir figür değildi. Bir yıldan az süren seçilmiş cumhurbaşkanlığı karman çorman, bozuk, artan derecede acımasız ve çok fazla kibirliydi. Müslüman Kardeşler her zaman gösterişin acısını çekti. Bu yüzden Mübarek'in düşüşü kesinleşene kadar 2011 Mısır Devrimi'nden uzak durdu. Ve Mursi şiddetin sona ermesinden önce orduyla (gelecekteki baş düşmanı) bizzat görüşmeye başladı.
Ancak, bir ülkenin seçilmiş son cumhurbaşkanı kendi yargıçlarının önünde, azılı suçlular için kullanılan bir kafeste ölmüş -ve oğluna göre- halka açık cenaze törenine bile izin verilmemişse, o zaman sembolizm göz önünde tutulur.
Ailesinin talebine verilen tepkiyi tahayyül edebiliriz: Mursi, Hamas'la irtibatı dolayısıyla casuslukla suçlanıyor ve idamla yargılanıyordu. Gazze'de Hamas ve İsrail arasında ateşkes sağlamanın -selefinin de sorumlulukla yerine getirdiği bir fonksiyon- Mursi'nin cumhurbaşkanlığı görevlerinden biri olduğu gerçeğine hiçbir yerde rastlanmıyor. Mareşal Cumhurbaşkanı Sisi (iki yasal unvanını da kullanırsak), askeri politikalarının İsrail'in güney sınırının güvenliğini de içermesi nedeniyle casusluktan dolayı yargılanmayacak.
Mursi'nin son duruşmasında, 2012’nin seçilmiş cumhurbaşkanının aniden yere yığılması üzerine yargıçların tepkisini ancak tahmin edebiliriz. Adamı darağacına yollamaya hazırlanırken, Tanrı'ya planlanandan daha erken ulaşması, yargıçların konsantrasyonunu bozmuş olmalı
Peki şaşırmışlar mıdır? Mursi'nin ailesi, uzun zamandır tıbbi tedavi eksikliğini protesto ediyordu. İnsan hakları grupları da aynı şeyi yapmıştı. Mursi günde 23 saat hücre hapsinde tutuluyordu.
Öte yandan, dünya medyası ve devlet başkanları, bu ithamları büyük ölçüde görmezden geldi. Mursi popülerliğini yitirmişti, tekrarlanan duruşmaları sıkıcıydı. Şaşırtıcı olan şeyse, yargıçların yetki alanını sonsuza kadar terk etmeden 5 dakika evvel, onlarla konuşmayı başarması -ya da konuşmaya çalışmasıydı.
Neredeyse 6 yıllık tecrit boyunca üç aile ziyareti yapıldı, avukatlarına, hatta doktora dahi erişim yasağı geldi -bu kanıt, kendisini hapsedenlerin, yargıçların ve Mısır'ın karşı çıkılmaz tek adamının Mursi'nin ölmesini umduğunu gösteriyor.
Sisi uzun zamandır, Hristiyan kiliselerine ve Hristiyan yaşamlarına yönelik saldırılar üzerinden Müslüman Kardeşleri El-Kaide ve IŞİD ile bağdaştırmaya çalışıyor. Eğer IŞİD, Hamas ve Kardeşlik, Sina'daki İslamcı ayaklanma ve Kahire'deki mezalimler için şimdilerde beraber suçlanıyorsa, o takdirde 67 yaşındaki diyabet hastasının hükümeti cellat masrafından kurtardığını söyleyen haber geldiğinde Sisi'nin maiyetinin herhangi bir pişmanlık ibaresi göstermiş olabileceğini gerçekten düşünüyor muyuz?
Ve elbette halka açık bir cenaze töreni yapılmadı. Kardeşlik için "terörist" ibaresini kullanmak başka bir şey, bir cenazedeki yenilmiş her erkek ve kadına terörist demekse bambaşka bir şey.
Mısır'da bile, bir sınır olmalı. Yoksa yok mu?
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik
© The Independent