Hayatımda hiçbir zaman bir rapor okuduktan sonra çocuklarını seven her ebeveynin o raporu okuması gerektiğini iliklerime kadar hissetmemiştim. Ayrıca ilk defa bir köşe yazısını aşağıda yazılanların duygusal olarak rahatsız edici olabileceğine dair bir akıl sağlığı uyarısıyla açıyorum. Ancak 24 Eylül'de Chatham House İklim Değişikliği Risk Değerlendirmesi raporunu okuduğumda, durumumuzun ne kadar umutsuz olduğunu görünce yıkıldım.
Raporun temel ve ürkütücü mesajını en iyi nasıl ileteceğimi düşünürken, sadece yalın gerçekleri ortaya koymam ve onların ruhunuza ulaşmasını beklemem gerektiğine karar verdim.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Medeniyet için en yıkıcı iki gerçek bunlardır. Birincisi, mevcut küresel yönetimin Paris İklim Anlaşması'nda belirtildiği gibi karbon salımlarını azaltma taahhütleriyle, 1,5 santigrat derecelik küresel sıcaklık yükselişi sınırını ihlal etmeme şansımız sadece yüzde 1. Bu, The British Medical Journal da dahil dünya çapında 200 akademik sağlık dergisini, eylülde eşzamanlı olarak hükümetlere bu 1,5 santigrat derecelik artışın insan sağlığına şimdiye kadarki en yıkıcı ve geri döndürülemez tehdidi oluşturacağını belirten bir başyazı yayımlamaya iten sıcaklıktır.
İkinci gerçekse 2 santigrat derecelik bir yükselişten bile kaçınma şansımızın sadece yüzde 5 oluşu. Aslında yazarlar, mevcut taahhütlere uymakta başarısız olur ve bunun yerine karbon salımlarını artırmaya devam edersek, 7 santigrat derecelik kavurucu bir sıcaklık artışına erişme olasılığına işaret ediyor. Dünyanın giderek daha fazla kısmı, insanların dışarıda güvenle çalışabileceği sıcaklıkları aşacaktır. Böyle sıcaklıklar, klimasız kişiler için kelimenin tam anlamıyla ölümcül olacaktır.
Rapor, 2050 yılına kadar Birleşik Krallık ve Batı Avrupa'nın her yıl yaklaşık 35 günlük sıcak hava dalgası yaşayacağını tahmin ediyor. Ekili alanların yüzde 40'ı şiddetli kuraklığa maruz kalacak ve bu oran en kötü senaryoda yüzde 50'ye yükselecek. 1980 ila 2010'daki ortalama yüzde 9'dan bu orana yükselmiş olacak. 2 santigrat derecelik bir artış, dünya çapında orman yangınlarında yüzde 800'lük bir artışa yol açacaktır. Orman yangınlarının şimdiden yüzde 500 arttığı Kaliforniya, insanlığa yeni normalin olağanüstü bir olasılıkla nasıl olacağına dair kesin bir fikir veriyor.
Kuraklıktan etkilenen topraklar 2020 itibarıyla tüm tarihi referans noktalarını halihazırda ikiye katladı, Afrika'daki Sahel bölgesindeyse 13 milyon kişi gıda yardımına muhtaç. 2040'larda dünyanın üç ana tahıl ambarında küresel çapta feci bir eşzamanlı mahsul kıtlığı yaşanma olasılığı yüzde 50. Bu yıl doğan bir çocuk, bu felaket gerçekleşirken 20'li yaşlarının başında olacak. Fakat böyle bir eşzamanlı tahıl ambarı çöküşü riski olmasa bile rapor, nüfus patlaması nedeniyle yüzde 50 oranında daha fazla gıdaya ihtiyaç duyulacak bir dünyada, hektar başına mahsul veriminin 2050'ye kadar yüzde 30 düşebileceğini belirtiyor.
Bu tür gıda yetmezlikleri yalnızca açlığa ve kıtlığa değil, gıda kaynakları üzerinde savaşlara, insanlık tarihinde daha önce hiç görülmemiş bir ölçekte kitlesel göçe ve hükümetler aç çeteler tarafından devrilebileceği için geniş ölçekli siyasi çöküşe de dönüşecektir.
Şu anda 230 milyon kişi deniz seviyesinden 1 metreden daha az ve 1 milyar kişi deniz seviyesinden 10 metreden daha az yükseklikte yaşıyor. Fakat rapor, mucizevi şekilde şanslı olsak ve 2 santigrat derecelik yükselişin altında kalmaya dair yüzde 5'lik şansımız gerçekleşse bile deniz seviyesinde 12 metrelik bir yükselme göreceğimizi söylüyor. Rapor, Antarktika'daki buzul kayıplarının 2012'den bu yana halihazırda üç katına çıktığını da ekliyor.
2020'de 30 milyondan fazla kişi ekstrem hava olayları nedeniyle yerinden oldu ve tahminler Afrika, Asya ve Latin Amerika'da 140 milyondan fazla kişinin iklim felaketi nedeniyle evlerinden tahliye edileceği yönünde.
Yazarlar, tüm bu tahminlerin bir dizi merkezi beklentiye dayandığını belirtiyor. Hükümetlerin karbon salımlarında devam eden yükselişleri dizginlemekte başarısız olmasından doğan en kötü senaryolar, yukarıdaki tahminleri gölgede bırakacaktır.
Bu raporun ardından Birleşmiş Milletler'den, hükümetlerin Paris Anlaşması kapsamındaki en son taahhütlerinin yıllık salımları 2030'a kadar azaltmayacağını, aksine yüzde 16 artıracağını belirten ve potansiyel olarak en kötü senaryoya doğru ilerlediğimize işaret eden bir rapor geldi.
Tıpkı Truva Kralı Priamos'un, şehre yaklaşan kıyameti önceden haber veren kızı Kassandra'nın korkunç uyarılarını dinlemeyi reddederek halkını yüzüstü bırakması gibi liderlerimiz de insanlığı yüzüstü bırakıyor. Ve böylece Priamos, kibir içinde kapıların Truva Atı'na açılmasını emretmişti; tıpkı liderlerimizin bu fosil yakıtlı çılgınlığa cehennemin kapılarını açması gibi.
Lütfen Chatham House raporunu okuyun. Lütfen, sonrasında kendinize karşı duygusal olarak nazik olun. Lütfen, tüm arkadaşlarınızın ve tanıdığınız tüm ebeveynlerin bu raporu okuması için ısrarcı olun. Ve sonunda Greta Thunberg, Gail Bradbrook, Roger Hallam, Vandana Shiva, Gelecek için Cumalar (Fridays for Future), Yokoluş İsyanı (Extinction Rebellion), Britanya'yı Koru (Insulate Britain) ve çatılardan haykırarak uyarıda bulunmak isteyen biz Kassandralara katılın.
Kim bilir, belki milyonlarca Kassandra'mız olursa, Priamos benzeri liderlerimizi harekete geçmeye zorlayabiliriz. Yüzde 1 şans, hiç şans olmamasından iyidir.
https://www.independent.co.uk/climate-change/opinion
Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken
© The Independent