Et hâlâ beslenmemizde önemli yere sahip: Yediğimiz miktarı gitgide azaltmamız gerek

Janet Street-Porter, gezegen için daha merhametli ve sağlığımız için iyi olan sürdürülebilir gıdanın bir dizi faktörü dengelemesi gerektiğini yazıyor

Et ve süt ürünü ikameleri asıllarından daha pahalı olabilir (Reuters)

Gıda ve beslenme son derece politikleşti ve hâlâ et yediğinizi kabul etme cüreti göstermek (en azından bazı kişilerin yanında) kedi yavrusu dövmenin Olimpiyat sporu olması gerektiğini düşündüğünüzü itiraf etmeye benziyor. Ya da çocuklarınıza tokat atmanın.

Et bir silah haline geldi: Artık izin verilmeyen, anlam yüklü bir besin ve et tüketmek bazı veganlar tarafından saldırganlığın ve cehaletin nihai ifadesi olarak görülüyor. Akla hakaret.

Ve veganlar kalplerimiz ve zihinlerimiz için verilen savaşı kazanıyor. Süt ürünleriyle birlikte et tüketimi de giderek azalıyor. Londra'nın ve büyük şehirlerimizin gözde mahallelerinde yerlerini sahte et dükkanlarına bırakan kasaplar iflas ediyor. Bu et savaşında orta nokta yok.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Çiftçiler öfkeli, Avrupa'nın gördüğü en katı hayvancılık standartlarından bazılarına uymak zorunda kalınca kendilerini mağdur hissediyorlar. Vegan ve vejetaryen lobisi o kadar örgütlü, gürültülü ve nüfusun yüzde 100'ünü kendi görüşlerine çevirmeye çalışmakla o kadar meşgul ki, haftada bir ya da iki kez et yemekten hoşlanan herkes bu günahkar zevki hakkında sesini çıkarmasa iyi olur.

Bu yıl Britanyalı çiftçiler et ve süt ürünlerinin faydalarını tanıtmak için bir televizyon kampanyası başlattı. (Sektörün finanse ettiği, hükümet destekli Tarım ve Bahçecilik Geliştirme Kurulu tarafından tasarlanan) reklamlarda şu iddia yer alıyordu: "Kırmızı et ve süt ürünleri B12 ve protein kaynağıdır. B12, yorgunluğun ve bitkinliğin giderilmesine yardım eder. Protein, normal kemiklerin korunmasına katkı sağlar." Pek de tartışmalı olmayan ve olgusal bakımdan doğru şeyler.

Çiftçilerin çevrimiçi kampanyası daha da ileri gidip B12'nin "vegan beslenme düzeninde doğal olarak bulunmadığını" belirtti. Akabinde gelen hiddeti hayal edebilirsiniz. Reklam Standartları Kurumu'na, çoğu reklamların kullandığı çayırda otlayan sığır görüntülerine odaklanan 500 şikayet geldi. Şikayetçiler bu görüntülerin yanıltıcı olduğunu söyleyerek Birleşik Krallık'ta (BK) satılan etlerin çoğunun hayatlarının çoğunu kapalı mekanlarda geçiren ve çevreye zarar veren sığırlardan geldiğini öne sürdü.

Vegan Derneği (The Vegan Society), Hayvanlara Etik Muamele İçin Mücadele Edenler (People for the Ethical Treatment of Animals, PETA) ve Dünya Çiftçiliğinde Şefkat (Compassion in World Farming) gibi kuruluşların da kusur bulduğu başka örnekler vardı. Fakat bu hafta ASA, reklamların yanıltıcı olmadığına ve gösterilmeye devam edebileceğine hükmetti.

Şikayetçilerin bu kadar öfkelenmesinin nedeni, çiftçilerin televizyon reklamının ürünlerini "gökyüzünden yağmuru ve biz insanların yiyemediği bitkileri alıp harika bir şeye dönüştüren doğallıkta bir gıda" diye tanımlama cüretini göstermesi miydi? 50 yıl önce kuzu pirzolanın veya bir bardak sütün "doğal" olduğunu söylemenin kimilerinin sinir krizi geçirmesine ve yasal işlem başlatmayı düşünmesine neden olacağı kimin aklına gelirdi?

ASA, çiftçiler lehine verdiği kararda Britanya sığır ve koyunlarının beslenme düzeninin resmi verilere göre ağırlıklı olarak otlardan oluştuğunu söylüyor. Domuz yeminin insanların yiyemediği şeyler barındırdığını dile getiriyor. 10 çiftlikten 9'unun yılın bir bölümünde sığırlarının dışarıda otlamasına izin verdiğini ve çoğu koyunun açık alanda tutulduğunu ifade ediyor. B12'ye gelince reklamlar bunun sağlıklı bir beslenme için şart olduğunu iddia etmediğinden B12'yi hangi biçimde tüketeceği kişiye kalmış.

Peki, iyi bir sağlık ve uzun yaşam için en iyi gıda seçenekleri nelerdir? Britanya Beslenme Vakfı (British Nutrition Foundation, BNF) geniş kapsamlı bir beslenme düzeni yelpazesini ve bunların kişisel sağlık ve çevre üzerindeki etkilerini inceliyor. BNF, son 10 yılda yürütülen 29 bilimsel çalışmayı inceledi ve İngiltere Kamu Sağlığı Kurumu'nun (Public Health England, PHE) yönergelerinin en iyi tavsiyeleri sunduğu sonucuna vardı. PHE'nin İyi Beslen kılavuzunda bir miktar et, yumurta, süt ürünü ve balık bulunuyor. Kılavuz günde 5 porsiyon meyve ve sebze, 30 gramdan fazla lif ve hafta bir kez de bir porsiyon yağlı balık (ve bir porsiyon yağsız balık) tüketilmesini öneriyor.

BNF, bu beslenme düzeninin sadece uygun fiyatlı olmakla kalmayıp takip edilmesinin de nispeten kolay olduğunu belirtiyor. Et ve hayvansal gıdalar önemli miktarda demir, A vitamini, kalsiyum, iyot ve riboflavin sağlıyor ki bunlar sağlıklı bir beslenme düzeninin olmazsa olmazlarından. BNF çevre sorunlarının temel gıdaların tedarikiyle dengelenmesi gerektiğini düşünüyor.

BK'deki her 10 genç kızdan biri (vejetaryen beslenme düzenini benimseme olasılığı en yüksek olan ve çevre konusunda epey endişeli olması muhtemel yaş grubu) potansiyel olarak anemi ve demir eksikliğinden mustarip, dolayısıyla beslenme düzenlerinde bu gıdaları nasıl temin edecekleri endişe konusu.

Gezegen için daha merhametli ve sağlığımız için iyi olan sürdürülebilir gıdanın bir dizi faktörü dengelemesi gerek. BNF, daha fazla sebze ve bakliyat destekleyecek şekilde yavaş yavaş daha az et, süt ürünü ve balık tüketilmesini ve kademeli olarak daha az tuz ve doymuş yağ içeren bitki bazlı et ikamelerine geçilmesini savunuyor.

Şu anda nüfusun yüzde 1'inden daha azı İyi Beslen önerilerine fiilen bağlı kalıyor ki bu da her yaş grubunda obezitede büyük bir artış yaşanmasını açıklıyor. Dolayısıyla bir sonraki "daha az et yeme" seviyesine geçme konusunda katedilecek uzun bir yol var. Bunun yerine, gezegeni kurtarmak istiyorsak sağlıkla ilgili sonuçlarını düşünmeden geleceğin vegan olması gerektiğini düşünmeye itiliyor gibiyiz.

Et ve süt ürünlerini şeytanlaştırmak ve tamamen vegan ya da vejetaryen bir beslenme düzenini teşvik etmek yerine, PETA gibi kampanyacıların bizi yavaş yavaş kendi savundukları yönde ilerlemeye teşvik etmek için daha gerçekçi bir yaklaşım benimsemesi gerek. Düşük gelirliler için vegan beslenme düzeni ille de dengeli, besleyici veya sürdürülebilir olmuyor. Sıkıcı olabiliyor ve et ve süt ürünü ikameleri asıllarından daha pahalı olabiliyor.

Toskana ve Yunanistan'ın tepelerindeki o muhteşem kasabalarda yulaf sütü, badem yoğurdu veya soya yağına erişemedikleri için ağlayan pek fazla seksenlik köylü görmedim. Şaşırtıcı şekilde daha az et yiyorlar çünkü et bir lüks olarak görülüyor. Aşırıya kaçmadan peynir tüketiyorlar ve yemeklerini yerel sebzeleri kullanarak sıfırdan yapıyorlar. Benim sloganım bu, ayrıca geyik eti ve yerel av. Eğer bir şey açık alanda yetişiyorsa ve ölüyse bari birileri bundan zevk alsın.

Yediğimiz her şey iyi bir yaşam sürmeli ve saygıyla muamele görmeli. Yulaf sütü buna dahil değil.



https://www.independent.co.uk/independentpremium/voices

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU