Görev süresinin ilk birkaç ayında Başkan Biden'ın Rusya'ya karşı duruşu büyük ölçüde düşmancaydı. Mart'taki bir söyleşide Devlet Başkanı Vladimir Putin'i "katil" olarak nitelendirirken, dijital etki kampanyaları ve daha doğrudan siber güvenlik ihlallerine karşı hoşnutsuz fakat muğlak sesler çıkarmıştı. Moskova tepki olarak ABD'deki büyükelçisini geri çekmiş, sonrasında Washington da büyükelçimizi yurda çağırmıştı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu arada Biden, ABD'nin Rusya'ya karşı zaten çok sayıda olan yaptırımlarına (hedef ülkelerin davranışını anlamlı biçimde değiştirme hususunda yaptırımların son derece zayıf siciline rağmen) yenilerini eklemişti. Hepsi bir araya getirildiğinde, Putin'in geçen hafta bir NBC söyleşisinde dile getirdiği üzere, ABD ve Rusya "son yıllarda en düşük noktaya kadar kötüleşen ikili ilişkiye sahip".
Fakat çarşamba günü Cenevre'deki ilk yüz yüze görüşmelerinde, Biden ve Putin temkinli bir iyimserlik için neden sundu. Şimdi, ABD-Rusya ilişkilerinin, paylaşılan ulusal değerler yönündeki gerçek dışı mevcut söylevi bir kenara bırakan, bunun yerine dünyanın en büyük iki nükleer gücü arasında gereksiz, pervasız çatışmalardan güvenli biçimde uzak duran daha istikrarlı ve pragmatik bir dinamiğe girebilmesi mümkün görünüyor.
Biden yönetimi salı günü Cenevre yolunda, kendisini takip eden basın topluluğuna yeni bir yönelime duyduğu ilginin belirtilerini vermişti. Yönetimden üst düzey bir yetkili, "Bu toplantıdan çok fazla somut sonuç beklemiyoruz" dedi ve şöyle açıkladı:
Üç temel şey hedefliyoruz: Birincisi, birlikte çalışmanın ulusal çıkarlarımızı ilerletebileceği ve dünyayı daha güvenli kılabileceği alanlarda net bir görevler dizisi. İkincisi, Rus faaliyetlerinin Amerika'nın çıkarı aleyhine işlediği yerlerde karşılık bulacağı, ABD'nin hayati ulusal çıkar alanlarının net biçimde belirlenmesi. Üçüncüsü, Başkan'ın Amerikan değerleri ve ulusal önceliklerimiz hususundaki vizyonunun net bir açıklaması.
Putin'in çarşamba günkü zirve sonrası yaptığı yorumlarda da kabul ettiği üzere ilk iki madde mantıklı ve yapıcı. Karşılıklı yarar için işbirliği (özellikle Biden yönetiminin önemli ilerleme kaydettiği fakat daha fazlasını yapabileceği silah kontrolü hususunda) ABD-Rusya ilişkilerinin ilk önceliği olmalı. İki başkanın çarşamba günü kendi büyükelçilerini görevlerine geri döndürme yönünde anlaşması bu yönde atılan (önemli ölçüde sembolik olsa da) akıllı bir adım oldu. Çalışma seviyesinde diplomatik iletişim hatlarını işler tutmak sorumlu büyük güç ilişkileri açısından asgari düzeydir ve bundan taviz verilmemesi gerekir.
Biden, zirveden kısa süre önce öne sürdüğü gibi çatışmadan uzak durma hususunda ciddiyse, yönetimin hayati ABD çıkarlarını vurgulama anlayışı da ihtiyatlı bir çağrı niteliği taşıyor. Buradaki can alıcı nokta, çıkarlar listesini kısa tutmaktan geçiyor.
Gerçekten hayati olmayan (yani varoluşsal ihtiyaçlar ve tehditler içermeyen) geniş kapsamlı bir ulusal çıkarlar anlayışı stratejik zayıflıktır. Sınırlı kaynakları ve dikkati gerçek güvenlik kaygılarından uzaklaştırırken, uzak durabileceğimiz ve uzak durmamız gereken çatışma riski taşır. Rusya'nın da askeri bakımdan müdahil olduğu Suriye'deki mevcut ABD varlığı ne yazık ki bu tür aşırı geniş tanıma uygun bir örnek teşkil ediyor. Görünür hayati bir amaç olmaksızın Moskova birliklerine bu kadar yakın bir mesafede süresiz faaliyet göstermek bizi, hatta belki kazara büyük güçler savaşına sürükleyebilecek tehlikeli bir basit hatadır.
Basın topluluğuna zikredilen üçüncü hedef, "Başkan'ın Amerikan değerleri ve ulusal önceliklerimiz hususundaki vizyonunun net bir açıklaması", daha az kesin bir şey. ABD-Rusya ilişkilerinde Amerikan değerlerinin oynaması beklenen rolün ne olduğu sorusunu açıkta bırakıyor.
Biden yönetiminin niyeti, Rus devletinin etik dışı bulduğu davranışlarını görmezden gelmeyi reddetmekse, bu iyi ve güzel. Bunlardan çok fazla olacak. Fakat buradaki fikir, Putin'in (hatalı biçimde) Rusya'nın hayati ulusal çıkarları olarak değerlendirdiği şeylere zarar vermesine zorlanmasıysa bu saçma bir iş olur ve ABD güvenliği için tehlike arz eder. Putin de ülkesinin çıkarlarını "net biçimde belirlemekte" aynı derecede istekli ve "bu çıkarlar aleyhine işleyen" Amerikan faaliyetlerine yanıt vermekte bir o kadar emin. 11 Eylül sonrası dönemin tekrar tekrar gösterdiği üzere, Washington diğer ülkeleri (özellikle de geniş nükleer cephane sahibi olanları) zorla kendi tahayyülüne çeviremiyor.
Zirvenin başlamasına az zaman kala Biden, "ortak çıkarımız olan yerleri, işbirliği yapabileceğimiz ve yapamayacağımız yerleri belirlemeyi, iki büyük güç olarak aynı fikirde olmadığımızda öngörülebilir ve rasyonel bir yol oluşturmayı" hedeflediğini söyledi. Basit olmasına karşın bu güçlü bir gündem ve Biden'ın görev süresinin başındaki dilinin Moskova'ya yönelik eylemsel düşmanlığından hoş karşılanan bir ayrılma (ABD-Rusya ilişkilerinin son birkaç yılı etrafında dönen aşırı duygusal yerel tartışmalara hiç girmiyorum bile). Büyükelçiler görevlerine geri dönüp, bir silah kontrol anlaşması yeniden devreye girdiğinde ve muhtemelen daha fazlası geldiğinde ve bu uygun biçimde ölçülmüş zirveyle beraber, Biden'ın ikili angajmana yönelik bu daha pragmatik vizyonda devam etmesi gerekiyor.
Bonnie Kristian, Defense Priorities düşünce kuruluşu üyesi olup, The Week dergisinde serbest editör ve Christianity Today'de köşe yazarıdır. Kristian'ın yazıları CNN, NBC, USA Today, the Los Angeles Times ve Defense One gibi birçok mecrada da yayımlanmıştır.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik
© The Independent