Futbol, milliyet, haysiyet...

Hakan Gülseven, Independent Türkçe için yazdı

Danimarkalı ve Finlandiyalı futbolcular, kalp krizi geçiren Eriksen'in etrafında / Fotoğraf: Reuters

Popçu Kıraç’ın futbol milli takımı için yapmış olduğu “marş” dikkatinizi çekmiştir. Kıraç “Mehteran” geleneğini canlandırıyor, yüksek şuur, milli hissiyat ve manevi dürtüler bakımından yepyeni bir ekol haline geliyor…

Gerçi yüksek şuur ile şuursuzluk arasında çok ince bir çizgi vardır. Misal, futbol maçlarına Mehteran hissiyatıyla yaklaştığınız takdirde ince çizgi aşılıyor ve ortaya kara mizah bakımından çok zengin malzemeler çıkıyor, olabilir…

Çok üzülüyorum… İzah edeyim…

Bundan 200 yıl sonra gezegen hâlâ varlığını sürdürüyor olacaksa bu ancak insanlığın yüksek medeniyet seviyesine ulaşarak doğa ile uyum içinde yaşaması halinde gerçekleşecek.

Ve o dönemin insanlığı, torunlarımız yani, bizim yaşadığımız şu saçma çağı bir mizah malzemesi olarak değerlendirecek. “Deli dedelerimiz ve ninelerimiz” olarak anılacağız.

Bir mizah konusu olması bakımından futbol müsabakasını savaşla özdeşleştirip futbolcuları asker yapan popçu Kıraç’ın halini geçiyoruz…

Kıraç teferruat. Demirören Grubu ise fiiliyat.

Demirören, bir ara, biliyorsunuz Beşiktaş’ın başındaydı. Yetmedi, genel olarak futbolun, Futbol Federasyonu’nun başına geçti. Sonra futbolla ilgili, daha sonra genel olarak vatandaşla ilgili tüm talih oyunları Demirören’e verildi…

Yıldırım Demirören’in yüksek takdirleri talih oyunları ile federasyon işlerini birlikte götürmenin doğru olamayacağına hükmettiği için sonradan federasyonu bıraktı.

Netice olarak, “Ne bıraktı?” diye sorarsanız, geride bir yıkıntı bıraktı. Tepeden tırnağa borç içinde kulüpler, transfer yasakları, dünya milletlerinin kafa yaptığı bir futbol alemi, sporcunun hantal-ağır-ahlaksız olanlarının yer tuttuğu takımlar…

Her bir büyük kulübün milyarlarca dolarlık batıkları var. Utanç verici teferruatlar…

Dünyaya rezil olmuş haldeyiz…

Neyse işte, sonra milli takım şampiyonaya gidiyor, Kıraç kardeşimiz mehteran ruhuyla harekete geçiyor, bir kahramanlık destanı yazılıyor…

Pardon… Kazayla şampiyon olsak ne olacak? Bütün bu işler düzelecek mi? Futbol alemimizin kepazeliği ortadan mı kalkacak? Memleketin iktisadi durumu mu düzelecek? Kıraç’ın nota bilgisi gelişip sesi mi güzelleşecek?..

Yoo…

Medya patronu olurken aldığı 750 milyon dolarlık krediyi hepimizin üzerine bırakmış olan, Türkiye’deki futbol alemini batabilecek en dip noktaya batıran Yıldırım Demirören’in mirası bir futbol dünyası olsa olsa ne olabilir ki? Malzeme neyse o…

Halbuki futbol dünyada başka bir şey…

Finlandiyalılar ve Danimarkalılar Cristian Eriksen kalp krizi geçirince futbolun ne olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Futbolu da değil aslında, insanlığı gösterdiler…

Kendi oyuncusunu asker, rakibi düşman gibi görüp marş besteleyen Kıraç bunu anlamış mıdır bilemiyorum.

Ne oldu Finlandiya-Danimarka maçında?

Sahada kalp krizi geçiren Cristian Eriksen’e takım kaptanı Simon Kjaer ilk müdahaleyi yaptı. Arkadaşını hayata döndürdü. Sağlık ekipleri gelene kadar Eriksen’i doğru pozisyonda tuttu. Bu sırada görüntü alınmasını ve böyle hatırlanmasını engellemek için etrafında etten duvar ördürdü. Bu arada eşini teselli etti.

Kahramanlık böyle bir şeydir. Küçük gibi görünen insani hallerdir kahramanlık…

Kaç gol atsa, kaç kupa kazansa, yine de unutacaktık biz bu Kjaer’i. Ama o insaniyetiyle artık bizim hafızamıza kazındı. Konumuz tam olarak budur, insaniyettir.

Sonra, Finlandiya ve Danimarka taraftarlarının karşılıklı Cristian-Eriksen tezahüratı da ayrı bir konudur. Belki de onlar yaşattı genç sporcuyu, bilmiyoruz…

Her tarafı dökülen bir spor alemimiz, yolsuzluktan yıkılan bir ülkemiz, haysiyeti sorgulanır yöneticilerimiz, rezil bir sosyal dünyamız var… Bize kupaların en büyüğünü verseler ne olacak? En önce kendimiz inanmayacağız.

İnsaniyet standardında buluşarak en baştan başlamalıyız, belki toparlayabiliriz…

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU