16'ncı yüzyılın başlarında İtalya beş ayrı ülkenin yönetiminde parçalanmış durumdadır. Floransa'da yaşayan ünlü düşünür Machiavelli ülkenin kaotik ortamında fikirleri ile fark edilmeye çalışmaktadır.
Yerel iktidarı elinde tutan Medici ailesinden itibar gören Machiavelli burjuvaların demokratik iktidar rejimlerinde işsiz kalır.
Ünlü "Prens" adlı eserini yazarken günümüz siyaset dünyasının kabulü olan Makyavelizm'in kurucusu olacağının farkında değildir.
Onun kişisel ve ulusal olmak üzere iki amacı vardır. İktidarı elinde tutanlara kendini ispatlayıp kariyerini artırmak, alacağı bir görevle geçimini sağlamak, öte taraftan yetkililere yol gösterip çok arzuladığı İtalya birliğine hizmet etmekti.
58 yılık hayatı içinde iki amacına ulaşamadan sefalet içinde ölmüştür. İtalya yarım adasının birliği ise onun ölümünden 344 yıl sonra gerçekleşmiştir.
Machiavelli'nin "Prens" adlı eserinde topladığı fikirler; çoğunlukla bağlamından koparılarak, yapılan yorum ve eklemeler ile Makyavelizm düşüncesi oluşmuştur.
Devlet yönetiminde amaca ulaşmak için her yol ve yöntemin mubah sayıldığı bu fikir; günümüzde monarşik, oligarşik, teokratik ve de demokratik tüm yönetimlere rehberlik etmektedir.
Machiavelli farkında olmadan tüm yönetimlerin özde siyasal çalışmalarını birbirine yakınlaştırmıştır. Farklı isimler ile anılan tüm yönetimler giydikleri gömlek ve taktıkları maske dışında uygulama tarzları benzeşmiştir.
Tebaada yaşatılan hayat mücadelesi sahte bir yoğunluk sağlamaktadır. Bu hengâmenin toplumları, tercih ettikleri yönetimlerin örtülü Makyavelist politikalarını yorumlayamamaktadır.
Öte taraftan yenilenen yaşamın dinamikleri, sağladığı gözlem ve kıyas ortamları ile düşünsel alt yapıya muazzam inceleme ve muhakeme laboratuarı sunmaktadır.
Tarihe sığmayan emeklerin oluşturduğu ideolojiler, idealizmi yakalamadan ilkelerinden uzaklaştı; ne dinler tarihinde ne de ideolojilerin serüveninde global saadet hayatı kayda geçti.
Bir ülkenin refahı başka bir toplumun sömürülmesi üzerine kuruldu. Kendi evi dışında haydutlaşanlara karşı inanç ve ideal fikirlere sahip tüm yönetimler Makyavelizm'e sarılmak zorunda bırakıldı.
Teknoloji ve enformasyon doyumsuz bir yönetim anlayışını yaygınlaştırmıştır. Her yerden her şeyden beslenme hakkını kendinde görenler, ötekileri tehdit ve tehlike alanları olarak tanımlamıştır.
Şiddet ile birlikte gaspın mağdurlarını yumuşatmak için dil ve davranış karakterleri değişti. Davranışın şiddete dönüştüğü yerde okşayan dil gerçekleri manipüle etmektedir.
Her müdahale ve kullanılan dil kendi dönemin koşullarında gerekçeleri, neden ve sonuçları ile açıklanabilir.
Telafisi olmayan tahribat, intikam duygularını besleyecektir. Yakın tarihe kadar güç merkezleri yüzlerce yıl el değiştirmemiş olabilir.
Teknokentlere doğru yürüyen insanlar yüzlerce yıl beklemeden yeni, ani güç merkezleri oluşturabileceği ön görülmelidir.
Makyavelist düşünceye göre çoğunluğun menfaati için azınlıktan vazgeçilebilir. Machiavelli'nin İtalya'nın birliği için ortaya koyduğu bu fikirler günümüzde uluslar arası politikanın temelini oluşturmuştur.
Az sayıda gelişmiş ülkenin keyfi için geriye kalan dünya acımasızca tüketilmektedir.
Metropoliten şehirler, doyumsuz dürtüler, yeni nesil savaş teknolojisi denklemine Machiavelli'nin cevabı ne olurdu?
Demokrasi dâhil tüm yönetim anlayışlarının içi boşaltılırken İslam coğrafyasının konumladığı yer algılanmalıdır.
Farklı zenginliklerinden yoksun bırakılmış, parçalanmış bu coğrafya; ümmet bilincini kaybederek her ülke tek başına orantısız saldırılara karşı yığılmıştır.
Bu coğrafyanın yönetimleri; İslam bedenine cemaat, asabiyet, milliyet ve mezhep gömleklerini giydirerek ona ideolojik bir konum sağlamıştır.
Yöneticileri ise Makyavelist politikalar ile İslam'ın kodları ile oynadı. Adalet zemini üzerine kurulu olan İslam; birliği vadederek huzurun garantisini sunar.
Adil düzenden uzak; cemaat, asabiyet, ırk ve mezhebe göre işleyen yönetim çatışmaya ve zayıflamaya mahkûmdur.
İslam coğrafyasına hayati tehdit eş zamanlı içeriden ve dışarıdan başlamıştır. Adil olmayan paylaşım içeride bölünmeler yaratarak tehditler doğurmuştur.
Birliğini kaybeden ülkeler dış güçlerin paylaşımlarına karşı çaresiz kalmıştır. Birliğin sağlanması için kullanılan "İslami dilin" teoride kalması sonuç vermemiştir.
Machiavelli'ye göre;
Devletin yönetimini elinde tutanlar iyi, erdemli, dürüst, ahlaki ve dindar değillerse bile dindar görünerek tüm bu meziyetlere sahipmiş gibi halkı inandırmak zorundalar.
Müslüman toplumun temel kodları olan bu meziyetleri, ikiyüzlü uygulayan liderlerin sahte yüzleri halkın gözünden
kaçmamıştır.
Machiavelli 1513 tarihinde Floransa yönetimine atfen hazırlamış olduğu "Prens" adlı kitabında şöyle der:
Yöneticiler; en güçlü dönemlerinde en doğru kararları alıp uygulamalıdır. Bu yaklaşım zayıf dönemde yapılan yanlışların örtülmesi için önemli bir malzemedir.
1513'te İtalya'da kabul görmüş bu yaklaşım kendi dönem koşullarında gerekçeleri, neden-sonuç ilişkileri tereddütlü sorulara cevap vermiş olabilir.
İslam tarihinde ise bu yaklaşım hiçbir zaman kabul görmedi. En zayıf dönemlerde doğrulara daha fazla ihtiyaç duyulmuştur. Yanlışlar, sadece yıkımı hızlandırmıştır.
Yöneticilerin en güçlü oldukları dönemde "güç zehirlenmesine" uğramaları aslında sonlarını hızlandırıştır. Her yönetimin yıkılışı devletin yapısında ciddi sarsılmalara neden olmuştur.
Ülkedeki her yeteneğe açık olan devlet imkânlarının sadece hükümetin hinterlandına bağlanması ayrı bir hezeyandır.
Geniş bir coğrafyada, farklı kültürlerde hayat bulan tek İslam anlayışını idame etmek mümkün olmayacaktır.
Paydaşı İslam olan coğrafyaların özelleri ve öncelikleri elbette ayrışacaktır. Doğal farklılıklar üzerinde geliştirilen çatışmalar İslam'dan ziyade Makyavelist düşünceye yakındır.
İslam kültürüne eklemlenen ideolojiler kendi içinde düşman üretmektedir. Yüzlerce yıldır İslam coğrafyası debelenip durduğu bataklığın içinden kurtulmalıdır.
Geleceğin görünür olması, endişeler içinde düne sırt çevirmeleri artırmıştır. Gerçek bağlamından koparılmış inanç merkezli bir dünya yerine daha reel insan merkezli bir dünya geliştirilmelidir.
Tanrılaştırılan kimlikler ve insanlar veya tanrının insanlaştırılması kalınan bataklığı beslemektedir. Çürüme ve yozlaşmanın sokaklarda akması tüm insanlığın sorunudur.
Machiavelli yazdıklarından kendini sorumlu tutmaz. O gördüklerini göstermeye çalıştığını söyler. Kendi görüşlerinden yararlanarak uygulamalardan doğan sonuçlar uygulayıcısına aittir der.
Böylece Machiavelli olası tüm sonuçları uygulayıcılarına atfetmiştir. Zaten tarih boyunca hiç kimse Machiavelli'yi suçlamamıştır.
O, tarihin akan ritmine yeni bir akort eklemiştir. Yüzlerce yıl sonra da kariyerini kazanarak her yönetime efekte olmuştur.
Teknokentlere yerleşen hayat yeni bir akort için yüzlerce yıl beklemeyecektir. İslam ve coğrafyasını kendi içindeki hastalıklardan kurtarma çağrısı henüz gelmedi. Doğan ihtiyaç, şartlar hızla olgunlaştırmaktadır.
Kovid-19 pandemisi global tek sorun değildir. Bu pandemi, küresel düzeydeki ekonomik krizi, terör ve şiddeti, yaklaşan dünya savaşını olumsuz yönde körüklemektedir.
Adil paylaşılmayan dünyanın açlığa terk edilen insanları, refah içinde yaşayanlar için tehdittir.
Marjinal gruplardan ziyade, devlet yapılarının terör ve şiddeti kullanmaları kültür ve medeniyetler arası gerilimi artırmıştır.
Doğu Akdeniz, Karadeniz, Ortadoğu ve Kafkaslarda dünya güçlerinin boy ölçüşmesi olası dünya savaş alanını belirlemiştir.
Bizim Machiavelli'ye ihtiyacımız yok, adalet içinde birliğe mecburuz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish