10 yıl önce Suriye'deki ayaklanma patlak verdiğinde henüz ergenlik çağında olan Ahmed'in* 2020'de kendini Libya'da bir başkasının savaşında çarpışırken bulmasının nedeni inançları ya da siyasi eğilimleri değildi. Suriyeli genç adam kiminle savaştığını bile gerçekten anlamadığını itiraf ediyor.
Libya'nın onaylanmış hükümetini savunmak için Trablus'a gönderilen Türkiye destekli askeri birliklere üye oldu çünkü yoksuldu ve oradan Avrupa'ya giden bir göçmen botuna binmesinin daha kolay olacağını düşünmüştü.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ahmed'le neredeyse bir yıldır konuşuyoruz. Kendisi, Türkiye'nin Libya'daki Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni muhalif komutan Halife Hafter'e karşı savunması için para ödediği iddia edilen binlerce Suriyeli paralı askerden biri. Hikayesini 2011'deki ayaklanmanın başından itibaren takip ettik.
Arap Baharı'nın ilk günlerinde o zaman 16 yaşında olan Ahmed, Suriye'deki protestolara katılmıştı. Ülke hızla savaşa sürüklenirken daha iyi bir gelecek için mücadele etmenin en iyi yolunun bu olduğuna inanarak bir isyancı gruba, yani "Özgür Suriye Ordusu"na üye olmuştu.
10 yıl sonrasına gidelim. Birçok kez yerinden edilen, hiçbir vasfı ya da parası olmayan Ahmed, en iyi seçeneğinin paralı asker olarak biraz para kazanmak ve ardından Libya'dan kalkan bir göçmen teknesine binmek olduğuna karar verdi. Asla Avrupa'ya gidemedi ve şimdi Suriye'ye geri döndü. Fakat hikayesi, Suriye'de süregelen krizin son tekerrürüne ışık tutuyor.
Milyonlarca yoksul Suriyeli, sadece çatışma nedeniyle değil 10 yıllık savaşın ardından ülkeyi olumsuz etkileyen ve giderek kötüleşen ekonomik kriz nedeniyle de hayatta kalmak için mücadele ediyor. Aslında savaş, yerinden edilmenin bir numaralı itici gücü olsa da, uluslararası yardım kuruluşu Norveç Mülteci Konseyi (NRC) ekonomik yoksulluğun giderek artan bir şekilde insanları ülke içinde veya yurtdışına kaçmaya zorlayan önemli bir faktör haline geldiğini söylüyor.
En az 6 milyon insan Suriye'den kaçtı; bu çağımızın en büyük sığınmacı krizlerinden biri. Ülke içinde yaklaşık 6,5 milyon kişi yerinden oldu; bunların neredeyse 4'te biri en az 4 defa yerinden edildi. Fakat NRC'nin yeni bir raporuna göre; ocakta yakın zamanda yerinden edilen 23 bin 100 kişinin üçte biri bunun temel hizmetlere erişememelerinden, yüzde 28'iyse ekonomik gerilemeden kaynaklandığını söyledi.
Ve bu yüzden NRC, finansal ve altyapısal çöküş nedeniyle daha fazla Suriyelinin taşınmaya zorlanmasını bekliyor; özellikle de ülkenin artan insani ihtiyaçlarına rağmen Suriye'ye yönelik uluslararası yardım daha fazla kesintiyle karşılaşabileceği için. Güvensizlik ve ekonomik gerileme devam ederken, bir 10 yıl daha sürecek çatışma sırasında yerinden edilmiş 6 milyon insan daha olabileceği konusunda uyarıyorlar.
NRC Genel Sekreteri Jan Egeland, "Bu kriz ne kadar uzun süre çözümsüz bırakılırsa, ekonomik yoksulluğun daha fazla yerinden edilmenin ardındaki en önemli itici faktör olmasını o kadar çok bekliyoruz" ifadelerini kullandı ve son 10 yılı "insanlık için 10 yıllık utanç" diye niteledi.
Şöyle devam etti:
Buna rağmen, nüfuz sahibi daha fazla ülkenin Suriye'ye sırtını döndüğünü biliyoruz. Hayati önem taşıyan yardımlara güvenen ve çatışmanın sona ermesi için haykıran milyonlarca Suriyeliyi desteklemek amacıyla kayıtsızlıklarından sıyrılıp yapıcı bir şekilde adım atmaları gerekiyor.
Geçen Suriye lirası bir doların 4 bin lirayı geçtiği tüm zamanların en düşük seviyesine geriledi, bu sadece geçen yıla göre yüzde 40'lık bir düşüş. Ekonominin ayrılmaz bir şekilde Suriye ekonomisine bağlı olduğu komşu Lübnan'da yerel para birimi, bir doların 12 bin Lübnan lirasına denk geldiği afallatıcı bir düşüş yaşadı.
Suriye uzmanı Elizabeth Tsurkov'un açıkladığı gibi, ülkedeki iç savaşlar sırasında yerel sanayileri yerle bir olurken her iki ülke de büyük ölçüde ithalata bağımlı olduğu için bu bir felaket. Tsurkov paylaştığı bir tweet'te "Kıtlık uzakta beliriyor" ifadelerini kullandı. Şubat ayında yayımlanan kapsamlı bir yazısında, devletin Suriyelilerin giderek daha fazla güvendiği sübvanse edilmiş ekmeği bile sağlayamadığını açıklıyordu.
Dünya Gıda Programı (WFP), Suriye'ye daha fazla yardım parası sağlanmadığı takdirde kitlesel açlık ve yeni bir kitlesel göç olabileceği konusunda defalarca uyarıda bulundu. Daha önceki hafta WFP Başkanı David Beasley, Suriye'de 12,4 milyon kişinin kriz seviyelerinde veya daha fazla gıda güvensizliği yaşadığını söyledi. Bu tüm zamanların en yüksek rakamı ve zaten rekor yüksekliğin görüldüğü geçen yıla göre 4,5 milyonluk bir artışa işaret ediyor.
Fakat fon yetersizliği, özellikle de pandeminin neden olduğu küresel durgunluk sırasında bazı programlarını kapatmak zorunda kalmaları anlamına geldi.
Ülke ekonomisi çökmeye devam ettikçe açlık çekenlerin sayısı sadece artacak.
Bu nedenle ayaklanmanın 10. yıldönümünün son 10 yılda yaşanan yıkımın değerlendirileceği bir an olması kaçınılmaz olsa da, ülkenin yakın geleceğinin de acilen gözden geçirilmesi gerekiyor.
Yalnızca bombalamalar ve katliamlar Suriye'deki insani krize neden olmuyor, ekonomik yıkım da nüfusu yıkıma uğratıyor ve uğratmaya devam edecek. Dünya çok geç olmadan yardım etmek için adım atmalı.
* isim kimliğin korunması amacıyla değiştirildi
Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk
© The Independent