78'lilerin "yarı köylülüğü"

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

78'li yılların öğrenci gençliği kazandıkları bir direnişten sonra okullarının  bahçesinde sarmaş dolaş coşku ve neşe içinde halay çekiyor, İstanbul

78'lilerin birbirine "bacı", "dayı", "kirve" diye hitap etmesi yaygındı.

Beyoğlu barlarının müdavimi kimi "ün" sahibi "allemeleri", kuşağımızın bu türden "kan bağını" çağrıştıran jargonuyla öylesine amansızca alay ederlerdi ki, bizim 78'liler bunları duyunca, kendisini, adeta kolej öğrencilerinin arasında kalmış bir köylü çocuğu gibi hisseder olmuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Birçoğumuz bu alaycı takılmalar karşısında tıpkı o köylü çocuğunun duyduğu bir tür eziklik duygusu ile ne edeceğimizi şaşırmışızdır.

Gerçekten 78 Kuşağı'nın saygı duydukları erkeklere "dayı", "kirve" vb, kadın arkadaşlarına "bacı" diye hitap etmesi bugünün Türkiye'sinde insana anakronik bir davranış olarak gelebilir.

78 Kuşağı'nın sosyolojik kaynaklarını incelemeden, onun kültürel yapısı hakkında bilimsel bir analiz zahmetine girişmeden bir kuşağa böylesine tepeden bakış son derece haksız ve adaletsiz olacaktır.

 
Tarihsel/sosyolojik koşulları içinde 78'liler…

Gençlik sınıfsal bakımdan her zaman heterojen bir sosyolojik olgudur. Devrimci Gençlik Hareketi de öyledir. Bu heterojen yapıda belli tarihsel dönemlere özgü olarak, belli bir sınıfsal katmanın gençliği ağırlık kazanır.

1960'lı yıllar, özellikle 27 Mayıs darbesinin etkisi ile devrimci gençliğin saflarına çok sayıda subay, öğretmen vb. ailelerinden gelme gençlerin katıldığı bir dönemdir.

Bunlar genellikle çekirdek ailelerden geliyorlardı ve oradan oraya atanan ana ve babalarıyla, en fazla nine ve dedeleriyle sınırlı bir ortamda, ailenin büyük bölümünden uzakta ve kent kültürüyle yetişmişlerdi.

Gerçi o dönemlerde bu kentli gençlerin, alevi toplumuna özenerek birbirlerine "dost" diye hitap ettiklerini de geçerken kaydedelim.

Bu dönemin gençliğinin kendilerinden bir iki yaş büyük ve devrimci harekette biraz daha deneyimli kişilere "abi" demediği, kadın arkadaşlarına erkeklerin "bacı" diye hitap etmediği doğrudur. Doğaldır da.

O dönemde devrimci hareketin saflarına katılan genç kızların arasında köy kökenlilerin istisna olduğu da bir gerçektir.

Arnavutköy Koleji mezunu birisine "bacı" diye hitap etmenin o dönemde çok tuhaf karşılanacağını bilmek gerekir. 78 Kuşağı farklı tarihsel koşulların ürünüdür.

Kapitalist mülksüzleştirme muazzam bir göç dalgasına yol açmıştır. Büyük kentlerde birinci kuşaktan köylü gençlik sayıca artmış, üniversiteler yaygınlaştıkça "taşralı" genç, bu "taşralı" kimliğinden hiçbir şey yitirmeden üniversiteli olmuştur.

ODTÜ'lü kent kökenli gençliğe, Elazığ'ın, Erzincan'ın, Konya'nın, Diyarbakır'ın, Fatsa'nın "taşralı", "kasabalı", "köylü" gençliği eklenmiştir.

Bu büyük sosyolojik değişim gençliğin tüm kültürel yaşamını etkilemiştir. "Feodal" denilen üst yapıya özgü düşünme ve davranma normları devrimci gençliğin saflarına taşınmıştır.
 

 
Devrimci/sosyolojik gelişme içinde 78'liler…

Bütün bunlar, ilk bakışta 1960'lara göre adeta bir "gerileme" gibi görülmüştür. Daha düne kadar aşiret, hısım akraba sınırlarını aşamayan köy kökenli milyonlarca genç gözlerini kapitalist topluma açmıştı.

Aşiret, mezhep, aile bağları kırılmıştı. Gençler özgürleşmiş ve bağımsız örgütleriyle siyasal mücadeleye atılmışlardı. İşte 78 kuşağı bu devrimci değişimin ürünüydü.

Elbette kendi ataerkil temellerini yıkarak mücadeleye atılan 78'liler, devrimci harekete kendi kültürel özelliklerini de taşıdılar.

Kan bağına dayalı hitap biçimleri, kadın-erkek ilişkilerine özgü mesafeli davranışlar ve daha sayılabilecek nice kültürel özellikler böyle bir sosyolojik değişimin yan ürünleriydi.

78 Kuşağı'nın eleştiricileri, bizlerin "yarı-köylü" konuşma, davranma biçimlerimizle alay ederken, bütün bu biçimlerin yatağından taşmış sel sularının taşıdığı kalıntılar olduğunu asla anlamamışlardır.

Bu "yarı-köylülüğün" altındaki devrimci sosyolojik gelişmeyi görmemişlerdir.

 
Sözün özü:

Bir kuşağın kısa bir tarihsel dönemde, kan davalarının, kız kaçırmalarının, büyükler önünde el pençe divan duruşların ortamından emperyalizme, oligarşiye, kapitalizme başkaldırı konumuna gelişini anlamayanların, 78'linin "tarzıyla" uğraşması ne acı bir yanılgıdır.

Yanılgılarla yüzleşmek geliştiricidir…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU