Başkan Joe Biden'ın yönetimi, Washington'daki siyasi baskıya boyun eğerek selefinin terk ettiği İran nükleer anlaşmasına dönme konusunda ayak diriyor ve ABD yaptırımları kaldırmadan önce ilk olarak Tahran'ın fisyon madde stoğunu geri çekmesi gerektiğini vurguluyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price çarşamba günü (10 Şubat) Barack Obama yönetimi döneminde imzalanan nükleer anlaşmanın resmi adına atıfta bulunarak "Uyumluluğa karşı uyumluluk formülüyle neyin mümkün olduğuna inandığımız konusunda çok net olduk: İran, 2015 tarihli Kapsamlı Ortak Eylem Planı'na (KOEP) tamamen uymayı sürdürürse ABD de aynısını yapacak" dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Fakat uzmanlar Tahran'daki unsurların da anlaşmaya dönme konusunda pek aceleci olmayabileceği uyarısında bulunuyor. Washington'daki birçok kişi İran'ın sarsılmış ekonomisindeki sıkıntıyı azaltmak için yaptırımların hafifletilmesine muhtaç olduğuna inansa da bu tümüyle doğru olmayabilir.
İslam Cumhuriyeti bu hafta (geçen hafta) devriminin 42. yıldönümünü kutladı. Eski Başkan Donald Trump'ın azami baskı kampanyasının en kötü etkilerinin yanı sıra Barack Obama yönetiminin 10 yıl önce İran'a yönelik artırdığı yaptırımların devam eden sonuçlarının sıkıntısını çektikten sonra yıpranmış durumda fakat hâlâ canlı.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani perşembe günü (11 Şubat) yaptığı konuşmada "İran halkına karşı uygulanan 'azami baskının' başarısız olduğu ve bu ulusa karşı verilen ekonomik savaşın başarısız olduğu konusunda dünyada kimsenin şüphesi yok" açıklamasında bulundu.
İran aynı zamanda üçüncü dalgasıyla ülkeyi vurmaya devam eden Ortadoğu'daki en kötü koronavirüs salgınının yanı sıra şu anda yavaş yavaş yükselen petrol fiyatlarında rekor düzeydeki düşüşleri yaşadı. Uzmanlar ülkenin ekonomik açıdan sıkıntı çekmeye devam etse de büyük ölçüde düzene girdiğini söylüyor.
Trump'ın yaptırımlarının hasar verici ilk şoku etkisini kaybetti ve İran, ABD yaptırımlarından kaçınmak için eski yöntemlere başvurdu ve onları duruma uyarladı. Bunlar arasında petrolünü Malezya gibi aracılar üzerinden satmak, Venezuela ve Suriye gibi yaptırım uygulanan diğer ülkelerle iş yapmak da var.
Küresel ekonomiye odaklanan Alman düşünce kuruluşu Kiel Enstitüsü'nde ekonomist ve siyaset bilimci olan Katrin Kamin "2020'de bir şekilde hayatta kalmayı başardı" dedi.
Kamin, çelik ve petrokimya ihracatındaki artıştan, yerli üretim ve tüketimin yanı sıra bölgesel ticaretin artmasından çöküşü engelleyen ekonomik önlemler olarak bahsetti.
"Bütün bunlar yaptırımlar, petrol fiyatları ve koronavirüsten oluşan üçlü krizde ayakta durmasını sağladı" diye konuştu.
Yaptırımlar kaldırılsa da kaldırılmasa da ülkenin zenginleşeceğini düşünen az kişi var. Kamin, İran'ın dondurulan varlıklarına erişememesi halinde olası bir ödemeler dengesi krizi konusunda uyardı. "Yaptırım rejimi nedeniyle devlet geliri olmadan veya yalnızca fazlasıyla kısıtlanmış bir devlet geliriyle İran, en azından uzun vadede ekonomik olarak sürekli düşüşte" ifadelerini kullandı.
Fakat giderek daha fazla akademik çalışma, güçsüz ekonomik büyümenin, İran'ın zorluk çeken ve öfkeli alt-orta sınıfının çıkarlarını ABD'yle bir anlaşmaya varılmasıyla en az ilgilenen muhafazakar siyasetçilerle uyumlu hale getirebileceğini ortaya koyuyor. Ekonomik durgunluğun sağcı ve yabancı düşmanı siyasette yükselişe yol açtığı olgusu batıda olduğu gibi Rusya'da ve Latin Amerika'da da ortaya çıktı.
İran ekonomisine odaklanan internet sitesi Bourse & Bazaar'dan İsfendiyar Batmangeliç, "Sıradan insanların ekonomik durumu daha istikrarsız hale geldikçe birçok siyasi lider bu istikrarsızlıktan yararlanmanın yollarını buluyor" dedi:
Sadece ekonomi çökmüyor, yaptırımların getirdiği durgunluk koşulları fiilen yurt içinde ve yurt dışında ortaya çıkan daha sert politikaların baskın bir itici gücü oluyor.
Ortaya çıkan böylesi bir politik birleşim İran'ın şahin isimlerinin hevesle yeni bir anlaşma kovalamasını daha az olası hale getirebilir. Onlar için devlete sadık fakir bir ulusu yönetmek, orta sınıf hedefleriyle dolup taşan kısmen müreffeh bir halktan daha iyi olacaktır.
Washington'daki kaynaklar, Biden yönetiminin rejimin çöküşün eşiğinde olmadığını anladığını söyledi. ABD'li yetkililer, İran'la olası müzakereleri yönetmesi için deneyimli diplomatik arabulucu Robert Malley'in önderlik ettiği bir müzakereciler ekibi oluşturuyor. Ayrıca diğer hamleleri tasarlarken müttefiklere ve partnerlere danışmakla meşgul olduklarını söylediler. ABD, İran'ın füze programını ve Suudi Arabistan'a saldırılar düzenleyen Husi milisler de dahil olmak üzere Ortadoğu'daki silahlı gruplara verdiği desteği ele almak için görüşmelerin devam etmesini istiyor.
Salı günü gazetecilere konuşan Price, "Diplomatik ayak işlerini yapmamız çok önemli, böylece herhangi bir yaklaşım benimsemeden önce stratejik hedeflerimizin ne olduğunu biliriz ve aynı öneme sahip bir başka nokta ortaklarımız ve müttefiklerimizin de stratejik hedeflerimizin ne olduğunu bilmesi" dedi.
Birleşik Krallık, Avrupa Birliği, Rusya ve Çin dahil olmak üzere diğer KOEP paydaşları, her iki ülkeyi yeniden uyumlu hale getirmeye istekli. Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Sergey Ryabkov, perşembe günü yaptığı açıklamada "Bunu mümkün kılmak için harekete geçmesi gereken taraf Washington. Fakat bu adımların düzenlenmesi ve planlanması ayrı bir konu" ifadelerini kullandı.
Biden ekibi üzerindeki baskının farkında. İran Meclisi, ülkenin Atom Enerjisi Kurumu'nun KOEP kapsamında kabul ettiği bir dizi gönüllü ve müdahaleci denetimden 21 Şubat'a kadar çekilmesini gerektiren bir yasayı aralıkta kabul etmişti. İran, silah üretmeye başlamak için yeterli fisyon maddesi elde etmekte gereken, nükleer silahları önleme uzmanlarının tabiriyle "eşik süresini" şimdiden bir yıldan birkaç aya düşürmüş durumda.
Ayrıca haziranda yapılacak İran cumhurbaşkanlığı seçimleri ülkenin yakın zamanda gürültülü ve dikkat dağıtan bir iç siyaset dönemine saplanabileceği ve bir sonraki hükümetin anlaşmaya anayasal olarak aday olması yasak olan mevcut Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'den daha az yatkın olabileceği anlamına geliyor.
Batmangeliç, "Ekonomi, bir kişinin seçimler sırasında diplomasiyi takip etme konusunda tarafsız kalmasının siyasi bir sorumluluk olarak görülmeyeceği kadar iyi olacak" dedi.
İran, ABD'nin şartlarıyla müzakerelere geri dönme konusunda herhangi bir istek emaresi göstermiş değil. Bu hafta (geçen hafta) İran'ın İstihbarat Bakanı Mahmud Alevi, bir televizyon röportajında ülkenin tehdit edildiğini hissetmesi halinde antlaşma yükümlülüklerinden çekilip nükleer silah geliştirmeyi seçebileceği konusunda uyardı.
Pazartesi günü (8 Şubat'ta) dünya genelinde manşetlere taşınan açıklamasında "Nükleer endüstrimiz barışçıldır ve dini lider fetvasında nükleer silah geliştirmenin şeriata aykırı olduğunu açıkça belirtmişti. Ama bir kediyi köşeye sıkıştırdığınızda, özgür olduğu koşullarda yapmayacağı şekilde hareket edebilir. İran'ı bu yöne zorlarlarsa, bu İran'ın hatası olmayacaktır" demişti.
Alevi'nin yorumları, ülkenin güçlü Devrim Muhafızları'na yakın başka isimler tarafından kendisinin kişisel görüşleri olarak reddedilmişti. Fakat diğer İranlı liderler, ülkenin nükleer malzeme üretimini ve stokunu KOEP tarafından belirlenen seviyelere düşürmesini kapsayan ancak geçen yıl Trump yönetiminin ekonomik yaptırımları artırmasıyla ihlal edilen ABD'nin koşullarını karşılama havasında olmadığı konusunda uyardı.
İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney, pazartesi günü (8 Şubat'ta) yaptığı açıklamada "İran'ın taahhütlerine geri dönmesini istiyorlarsa, Amerika tüm yaptırımlarını kaldırmalıdır. Değerlendireceğiz ve bu konuda bağlılıkla hareket ettiklerini görürsek, taahhüdümüze geri döneceğiz" dedi.
Fırsat penceresine dair çağrısını yineledi ve ABD'nin bunu "diyaloğu kabul edip İran halkına karşı güttüğü verimsiz düşmanlığı sona erdirmek için" kullanabileceğini söyledi.
* Borzou Daragahi'nin makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: ABD duraksarken İran yola devam edebilir: Tahran neden nükleer anlaşmadan çekilme kararı alabilir?
Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk
© The Independent