Adam gibi beslenme

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pixabay

Son senelerde katlanarak artan obezite, diyabet, kanser, kalp krizi, felç, astım, alerji, depresyon, tiroidit, Alzheimer, osteoporoz, depresyon, dikkat eksikliği gibi kronik hastalıkların tümünün altında yatan sebep hayat tarzımızdaki değişikliklerdir.

Bu artışta, insanların giderek hareketsizleşmesi, çevre ve hava kirliliği, radyasyon, stres, kimyasal maddeler başta olmak üzere birçok etkenin rolü olmakla beraber en önemlisi gıdalarımızın bozulması ve geleneksel beslenme modelinden uzaklaşılmasıdır.

Evet, esas sebep budur.

İnsanlar bundan 50 sene öncesine kadar binlerce seneden beri yaşadıkları memleketlerde ne varsa, ne yetişiyorsa, neyi bulabiliyorlarsa sadece onları yiyip içiyorlardı.

Eskimoların, Afrikalıların, Asyalıların, Avustralyalıların yiyecekleri ve yedikleri miktarlar birbirinden tamamen farklıydı ama bu hastalıkların hiçbiri de hiçbir yerde bu derecede yaygın değildi.

Günümüzde, endüstri tarafından işlenen gıdaların girdiği, geleneksel beslenmeden uzaklaşılan en gelişmişinden en geri kalmışına kadar dünyanın tüm ülkeleri kronik hastalık salgını ile boğuşuyor.

Binlerce senedir vitamin, mineral, omega 3, antioksidan, besin destekleri, protein, yağ ve şekerden bîhaber; bulduğunu, istediği kadar yiyen insanoğlunun sağlığı modern tıp ve beslenme biliminin araştırmaları ve tavsiyeleri sonucunda bozuldu.

Yumurta, tereyağı, yağlı yoğurt, yağlı peynir, sakatat zehir kategorisine sokulurken, işlenmiş şeker ve un, nişasta, trans yağlar ve katkı maddeleriyle dolu hazır gıdalar, layt ürünler göklere çıkarıldı. 

Tıpta yeni bir dönem başladı

Hazır gıdaların yaygınlaşması ve geleneksel beslenmeden uzaklaşma tıpta yeni bir devrin başlangıcıdır, bir milattır.

İleride tıp ve özellikle de beslenme bilimi Hazır Gıdalardan Önce (HGÖ) ve Hazır Gıdalardan Sonra (HGS) diye iki bölümde değerlendirilecektir.

Tüm kronik enflamatuar hastalıklar HGS’den sonra hızla artmıştır ve ivmesi azalmadan artmaya da devam etmektedir.

HGS’den sonra küçük üretici, esnaf ve pazarların yerini hızla fabrikalar ve süpermarketler almaya başlamıştır.

Hastalıklardaki bu artışa paralel olarak beslenme araştırmaları, beslenme ve metabolizma uzmanları, gıda mühendisleri, diyetisyenlerin sayısının artması da bir tesadüf değildir.

Tüm dünyayı ciddi şekilde sarsan ve daha çok sarsacağı da aşikâr olan bu hastalık salgının önlenmesinin tek yolu tekrar HGÖ döneme dönmektir.

Ben HGÖ dönemdeki beslenmeyi "adam gibi beslenme", HGS beslenmeyi ise "madam gibi beslenme" olarak adlandırıyorum.

Şimdi gelin bunların neler olduklarına bakalım.

Adam gibi beslenme

Adam gibi beslenme endüstrinin elinin değmediği tarım ve hayvansal ürünlerin yenip içildiği, hiçbir hazır gıdanın bulunmadığı, günde 2 öğün yenilen, her gıdanın aşırıya kaçmadan tüketildiği beslenme modelidir.

Adam gibi beslenme benim bir icat veya keşfim değildir; atalarımızın binlerce senelik geçmişi olan geleneksel beslenmesinin ta kendisidir; ben isim babasıyım.

Adam gibi beslenme kısaca hazır yani işlenmiş, paketlenmiş gıdaların olmadığı atalarımızın geleneksel beslenme modeli olarak da tarif edilebilir.

Adam gibi beslenme kısaca doğru beslenme, sağlıklı beslenme demektir, bunun cinsiyetle hiçbir alâkası yoktur.

Adam gibi beslenme erişkinler ve büyük çocuklar için geçerlidir, bebeklerin bebek, çocukların çocuk gibi beslenmeleri gerekir.

Adam gibi beslenme pahalı bir beslenme değildir, aklını kullanan sağlıklı gıdalara kolayca da ulaşabilir.

Adam gibi beslenme için doktora, diyetisyene, diyet kitaplarına, diyet listelerine gerek yoktur.

Adam gibi beslenme herhangi bir ciddi hastalığı olmayan kadın, erkek, yaşlı, genç, güzel, çirkin, herkes için geçerlidir.

Adam gibi beslenmede kilo hedefi diye bir şey yoktur, sağlıklı olmanın icaplarını yerine getirenlerin kilosu kendi ideal kilo ve vücut kitle endeksleridir.

Adam gibi beslenme tüm kronik enflamatuar hastalıkların önlenmesini ve ilerlememiş olanların da ilaçsız tamamen düzelmesini sağlar.

Adam gibi beslenme tüm organlar ve hastalıklar için aynıdır, dalak için ayrı kulak için ayrı, kemik için ayrı bir liste yoktur.

Adam gibi beslenme ürünleri, pazarda, kasapta, küçük esnafta satılır.

Adam gibi beslenme bilim dışı bir beslenmedir.

Adam gibi beslenenler hangi besinleri, ne kadar ve nasıl yiyip içerler

BİR: İnsanlar hem et hem ot oburdur. Yani hem tarım hem hayvansal yiyeceklerin yenmesi gerekir. 

İKİ: Hayvansal veya bitkisel gıdalar “emniyetli” olmalıdır; bunlarda GDO, tarım ilacı, antibiyotik, hormon vb zerresi bile bulunmamalıdır.

ÜÇ: Her gün mutlaka mevsim sebzeleri ve salata yenmelidir, sebzelerin zeytinyağlı olması veya tencerede pişirilmesi makbuldür. 

DÖRT: Haftada birkaç gün kırmızı et, iki gün de taze balık (istavrit, hamsi gibi küçük balıklar tercih edilmeli) ve ayda birkaç defa köy tavuğu, Kayseri usulü sucuk pastırma, sakatat, kelle-paça, işkembe yenmelidir.

BEŞ: İşlenmemiş, tam tahıl unlarından yapılan yiyecekler (börek, pasta, makarna, kek, kurabiye gibi) haftada bir iki gün aşırıya kaçmadan yenebilir. Tahılların atalık tohumdan üretilenleri tercih edilmelidir.

ALTI: Tüm yenip içilenler “mâkûl miktarda” olmalıdır. En faydalı olan bir gıdanın bile “tıka basa” veya “istendiği kadar yenmesi” doğru değildir. 

YEDİ: Temel pişirme yöntemi, haşlama, buğulama, ızgara ve tencere olmalıdır. Kemik suyundan mutlaka faydalanılmalıdır.

SEKİZ: Günde “iki öğün” beslenilmelidir. Sabahları yumurta, peynir, zeytin, tereyağı ile mevsime göre domates, maydanoz, biber, tere, roka gibi yeşillikler ve bir miktar kuruyemiş yenmelidir. Akşam yemeği olabildiği kadar erken saatte tamamlanmalıdır. Her gün 12 saati aşan açlık dönemleri çok yararlıdır, arada sadece su, şekersiz çay, kahve gibi içeceklere müsaade vardır.

DOKUZ: Mutfağın temel iki yağı köy tereyağı ve soğuk sıkma zeytinyağıdır.

ON: Mayalı gıdalar (yoğurt, turşu, sirke gibi), lifli besinler ve bakliyat (fasulye, nohut, mercimek, bezelye gibi) sofrada eksik olmamalıdır. 

ON BİR: Aşırı tuzdan da az tuzdan kaçınmalı, makul miktardan şaşmamalı, kaya tuzu tercih edilmelidir. Acısından ekşisine, tatlısından kekresine tüm baharatlar da mâkûl miktarlarda kullanılmalıdır.

ON İKİ: Her gün mutlaka bir porsiyon (bir kâse) mevsim meyvesi yenmelidir, uygun olanları soyulmadan tüketilmelidir. Kurutulmuş meyvelere (kayısı, erik, dut, hurma vb) sınırlı müsaade vardır.

ON BİR: Temel içecek su olmalıdır, her gün bir şişe saf maden suyu da tavsiyeye şayandır. Diğer içecekler, ayran, kefir, şalgam suyudur. 

ON ÜÇ: Her gün şekersiz olmak kaydıyla 5-6 bardak çay, 1-2 fincan sade kahve veya filtre kahve içilebilir.

ON DÖRT: Her türlü kabuklu kuru yemiş (fındık, fıstık, badem gibi), kabak veya ay çekirdeği her gün bir fincan yenmelidir.

ON BEŞ: Hamur ve sütlü tatlılar, pasta ayda bir iki defadan fazla yenmemelidir.

ON ALTI: Yeterli miktar su içilmelidir; göstergesi idrarın renginin açık sarı olmasıdır, su ihtiyacınızı buna göre belirleyin.

ON YEDİ: Bu sağlıklı gıdalardan hangilerini ne kadar yiyip içeceğiniz tamamen size bağlıdır ama olabildiğince az yemeniz menfaatiniz icabıdır.

ON SEKİZ: Yemekler tamamen evde ortamında hazırlanır ve yenir, dışarıda yemek istisnadır.

ON DOKUZ: Mutfakta yemek yapmak ve muhafaza etmek için geleneksel mutfak eşyaları kullanılır.

YİRMİ: Adam gibi beslenme yerli ve milli beslenme modelidir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU