Tecritte başarısız olan Britanya koronavirüste "sürü bağışıklığını" kovalayacak

İşleyişteki kronik beceriksizlik yani hiçbir şeyde başarıya ulaşamama durumu, Boris Johnson hükümetinin Kovid-19'a müdahalesini felce uğratıyor

Boris Johnson, geçen haftaki konuşmasında salgınla mücadelede yeni önlemler almak zorunda olduklarını söyledi (AFP)

Ebeveynlerim 1956'da Londra'dan İrlanda'ya dönmeye karar verdiğinde ben 6 yaşındaydım, oysa yaşadığımız yerden 50 kilometre mesafedeki Cork şehrinde çocuk felci salgını tüm hızıyla devam ediyordu. Kırsal bölgenin derinliklerindeki evimizde güvende olacağımızı düşünmüşlerdi ve en yakın kasabada hiçbir vaka görülmemesi onları cesaretlendirmişti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Koronavirüs gibi çocuk felci virüsü de asemptomatik bir şekilde yayılıyor ki bu da bir sonraki saldırının tam olarak nereden geleceğini anlamayı zorlaştırıyor. Tecrite girdik ama bu tam bir tecrit değildi çünkü babam işi için Cork'la Londra arasında gidip geliyordu.

Ebeveynlerim eve dönmenin riskini yerel doktorlara sormuş olsaydı, muhtemelen virüse yakalananların yüzde 98 ila 99'unun boğaz ağrısı, yorgunluk, baş ağrısı, kabızlık ve bazı durumlarda da ensedeki ağrıdan başka sorun yaşamadığı söylenirdi. Ömür boyu sakat kalacak ya da ölecek olanlar, çoğunlukla küçük çocuklardan oluşan ufak, şanssız bir azınlıktı sadece.

Ne yazık ki erkek kardeşim Andrew ve ben bu şanssız azınlığa dahildik. Bana teşhis kondu, hastaneye yatırıldım ve neredeyse ölüyordum. Nihayetinde iyileşmiş olsam da bacaklarımdaki kaslar kalıcı olarak zayıfladı ve belirgin bir şekilde topallıyorum.

Cork şehrindeki halk sağlığı yetkilileri, salgının kendi kendini bitirmesini beklemekten başka bir alternatif olmadığını defalarca söyleyerek şimdilerde "sürü bağışıklığı" diye anılan kavramı tanıtmış oldu. Becerikli ve deneyimli doktorlar, Cork'un ülkenin geri kalanıyla demir ve karayolu bağlantılarını keserek şehir sakinlerini izole etmek isteyenleri ciddiye almıyordu. Spor müsabakalarını iptal etmeyi ve okulların yeniden açılmasını engellemeyi anlamlı bulmuyorlardı çünkü bunun virüsü durdurmayacağına ikna olmuşlardı.

İdari bölgenin sağlık yetkilisi Dr. Gerald McCarthy şunları söylemişti:

Eğer kendi yöntemimi uygulasaydım, erken aşamalarda tespit edilen her vakayı hastanede izole etmek dışında detaylı önlemler almazdım. 

Ebeveynler çocuklarının hiç zarar görmeden kurtulma ihtimali yüksek olsa da halk sağlığı görevlilerinin onların hayatlarıyla Rus ruleti oynuyor gibi göründüğüne dair öfkelerini dile getirince, salgınla mücadeleden sorumlu olan diğer kişilerle birlikte o da şaşırmıştı.

Bu soğukkanlı halk sağlığı görevlilerinin anlayamadığı, çocuk felci gibi hayati tehlike oluşturan bir salgının, salgını yöneten herkesin hesaba katması gereken katıksız bir korku yarattığıydı. Cork kırsalındaki halk, hasta birinin olduğu bilinen bir evin önündeki yoldan geçmektense tarlalarda yürürdü. Polis, hastalığa yakalananların bazılarının kapısına yiyecek götürmek zorundaydı çünkü aksi takdirde açlıktan öleceklerdi.
 


Cork'taki doktorlar tıbben haklı olabilirdi ancak enikonu korkmuş halkın hiçbir şey yapmadan duracağını ve yetkililerin salgının ilerleyişini durdurmak için gereken ne varsa yapmasını talep etmeden salgının üzerlerine çökmesine izin vereceğini varsayarken naiflerdi. Yakın aile bireyleri için duydukları korku kaçınılmaz olarak "sürünün" ya da daha geniş topluluğun iyiliğine dair endişeleri gölgede bıraktı.

Cork'taki salgından yarım asır sonra Britanya hükümeti ve tıbbi danışmanları kendilerini aynı ikilemin içinde buldu. "Sürü bağışıklığını" ve İsveç'le aynı yoldan gitmeyi ayan beyan göz önünde bulundurmuşsalar da halkın verdiği şiddetli olumsuz tepkiyle karşılaşınca bu fikirden uzaklaştılar. Tecritten 10 gün önce, 13 Mart'ta Baş Bilim Yetkilisi Sir Patrick Valance, "Amacımız bir yandan en savunmasız olanları korurken diğer yandan da bir nebze sürü bağışıklığı oluşturmak" dedi.

Kuşkusuz, bakım evlerindeki toplu ölümlerin de gösterdiği üzere en savunmasızları korumanın tam olarak hükümetin yapmadığı şey olduğu ortaya çıktı. "Sürü bağışıklığı" ifadesi devlet destekli ötanaziyle eşanlamlı hale gelince dünyanın dört bir yanındaki ülkeler de çok geçmeden buna ulaşmaya çalıştıklarını inkar etti. Bakım evlerindeki kurbanlar bir yana, eleştirmenler yaşamını yitirenlere ilaveten birçok kişinin de kalıcı olarak engelli kalacağına ve kitlesel enfeksiyonun uzun vadeli bağışıklık sağlamaya dair her halükarda herhangi bir garanti sunmadığına dikkat çekti.

Salgınların dinamikleri, ölümlerdeki azalış ve artışlar, hastalığa yakalanan kişilerin sabit oranından fazlasını içerdiği için tahmin edilemez ve karmaşıktır.

Gelgelelim, "sürü bağışıklığının" dünya çapında asılsız bilginin eşdeğeri olarak rezil edilmesinden 6 ay sonra, Britanya gizlice ya da hükmen tam da bu politikayı benimsiyor olabilir.

Yüz seksen derecelik bu ürpertici dönüş, "sürü bağışıklığı" elde edilebilir olsun ya da olmasın, salgını geçici olarak geriletirken ekonomik yıkıma yol açan alternatif tecrit politikasının giderek daha kötü bir anlaşma gibi görünmesinden kaynaklanıyor. Bu sadece başlıca örneklerinin Çin ve Almanya olduğu, büyük ölçüde normale dönerken aynı zamanda yeni salgınları da bastırabilecek kadar organize bir devlet ve toplumun bulunduğu ülkelerde gerçekten işe yarıyor. Yeni Zelanda ve Tayvan gibi adalarda fayda sağlıyor ama bu avantaj tüm seyahat bağlantıları tekrar kurulunca sönüp gidiyor.

Virüsün zapt edilmesi, sadece tamamen ortadan kaldırılması yakınsa ve yeni vakaları tespit, test ve izole edecek etkili bir sistem uygulanıyorsa işe yarıyor. Şurası açık ki Britanya bunu başarılı bir şekilde gerçekleştirebilen ülkeler arasında değil; hatta ekonomiyi mahvetmeye yetecek kadar tecrit uygulamasına rağmen virüsü yine de kontrol altına alamamış olmasına bakılırsa kendine mümkün olan en kötü senaryoyu yaşattı.

Bu felaketin ciddiyeti Britanya'da henüz tam anlamıyla etkisini göstermedi ama başarısızlığın boyutu su götürmez olmaya başladı. Hükümet olağanüstü önlemler ve düzenlemelerle ilgili büyük bir yapı inşa ettiyse de bunlar giderek daha fazla görmezden geliniyor. Sağlık Bakanlığı'nın 32 bin kişiyle yaptığı ankete göre koronavirüs semptomları gösterenlerin sadece yüzde 18'i gönüllü tecrit uygularken, temasları takip edenlerin evde kalmasını söylediği kişilerinse sadece yüzde 11'i talimatlara uyuyor.

Başka bir deyişle Britanya, halkın resmi kurallara yalnızca usulen uyduğu, benim de haberlerini yaptığım Ortadoğu ve eski Sovyetler Birliği ülkelerine benzedi. Boris Johnson'ın bar ve restoranların açılış saatlerini düzenleyerek ve yüz maskesi takma kurallarını sıkılaştırarak yeniden dirilen salgınla mücadele ediyormuş gibi yaptığı pazartesi günkü ulusa hitap konuşmasını izlemek hem acıklı hem de korkutucuydu.

Gerçekten yanlış (ve artık bu aşamada düzeltilmesi muhtemelen imkansız) olan şey, hükümetin işleyişteki kronik beceriksizlikten mustarip olması ve genel seçimi kazanan sloganının aksine işleri nasıl halledeceğini bilmemesi: Ne Brexit'i ne de başka herhangi bir şeyi.

Eski Kabine Sekreteri Gus O'Donnell, bu hafta bir konferansta, ilgili tüm endekslerin Johnson hükümetinin salgınla başa çıkmakta AB'deki diğer ülkelere kıyasla çok daha kötü durumda olduğunu gösterdiğine dikkat çekti. Bu yıl Britanya'daki 65 bin 700 fazladan ölü sayısı Almanya'dakinin 4 katı, Fransa'dakininse iki buçuk katı ve İtalya'daki can kaybını da İspanya'dakileri de aşıyor. O'Donnell hükümetin çok uzun zamandır "itfaiyeci modunda" olduğunu söylüyor.

İşin aslı, hükümet "panik modunda" ve acemice beceriksizliği yüzünden paniğe kapılacak fazlasıyla şey mevcut.



 

* Patrick Cockburn'un makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Tecritteki başarısızlık yüzünden Britanya gizlice ya da hükmen koronavirüste "sürü bağışıklığını" kovalayacak

independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU