Uygur halkı neden Çin'in baskısına maruz kalıyor?

Pekin yönetimi, azınlık gruba yönelik insan hakları ihlalleriyle ilgili iddialar nedeniyle giderek artan bir baskıyla karşı karşıya

 Çin'deki Uygur azınlığa destek vermek amacıyla Hong Kong'da mitinge katılan protestocular (AFP)

Çin zorla çalıştırma kampları ve kitlesel çapta kısırlaştırma iddiaları da dahil olmak üzere Sincan bölgesindeki Uygur halkına yönelik tutumu nedeniyle küresel çapta artan eleştirilerle karşı karşıya.

Boris Johnson hükümeti Pekin'i azınlık gruba karşı "korkunç" insan hakları ihlalleri işlemekle suçlarken, Donald Trump yönetimi de iddia edilen baskıyla ilişkilendirilen Çinli yetkililere yaptırım uyguluyor.

Peki Uygurlar kimdir? Ve bu iddialar ne gibi kanıtlarla destekleniyor? The Independent son haftalara gelinceye kadar dünyanın büyük ölçüde unutmuş olduğu grubu mercek altına aldı.

Uygur halkı kimdir?

Uygurlar Çin'in kuzeybatısındaki Sincan bölgesinde yaşayan ve Müslümanlardan oluşan bir etnik azınlık grubu. Bölgede toplam nüfusun neredeyse yarısını oluşturan Uygur sayısının 11 milyonu bulduğu tahmin ediliyor.

Uygur Müslümanları yüzlerce yıldır bu bölgede yaşıyor ve Türkçeyle akraba bir dil konuşuyor. Bu halkın atalarının Türklerin Orta Asya'nın kuzeyindeki eski anavatanından gelmiş olabileceği düşünülüyor.

Atalarının Çinli Han ve Tang hanedanlarının bölgede hakimiyet kurmasından önce burada yaşadığına dair kanıtlardan bahseden bazı Uygurlar, resmi olarak "özerk bölge" sayılan Sincan'ı Çin'in parçası kabul etmiyor.

Bölgede nasıl bir zulmün yaşandığı düşünülüyor?

Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi'nin hazırladığı bir rapor, Sincan'da Uygur ve diğer Müslüman azınlıklara mensup yaklaşık 1 milyon kişinin "yeniden eğitim" gözaltı merkezlerinde tutulduğuna dair güvenilir kanıtlar olduğunu belirtiyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Pekin ise bu kampların insanlara yeni beceriler kazandırmanın yanı sıra İslamcı ayrılıkçıların neden olduğu aşırılıkçılığın yok edilmesine de yardım eden "mesleki eğitim merkezleri" olduğunu öne sürerek kötü muamele iddialarını reddediyor.

Fakat Uluslararası Af Örgütü'nün 2018 tarihli bir raporu, bölge genelinde Uygur Müslümanlarının keyfi biçimde gözaltına alınmasının yaygın olduğunu gösteriyor. Sürgündeki Uygurların oluşturduğu Dünya Uygur Kongresi (WUC) de gözaltına alınan kişilerin herhangi bir suçlama yöneltilmeksizin bu merkezlerde tutulduğunu ve Çin Komünist Partisi (ÇKP) sloganları atarak beyin yıkama teşebbüslerine maruz bırakıldığını ileri sürüyor.

Çin'in Birleşik Krallık (BK) Büyükelçisi, kısa süre önce gözleri bağlı erkeklerin diz çökmüş halde Sincan'daki trenlere bindirilmeyi beklediğini gösteren rahatsız edici videoyla ilgili BBC'ye yaptığı açıklamada bu kayıtların "sahte" olabileceğini söylemişti. Avustralyalı güvenlik birimleriyse videonun gerçekliğini doğrulanmıştı.

"Kitlesel kısırlaştırma" iddialarının arkasında ne var?

Çin hükümetinin Müslüman nüfusu kontrol altında tutma amacıyla yürüttüğü geniş çaplı kampanyanın parçası olarak Uygurlar arasındaki doğum oranlarını büyük ölçüde azaltmak için acımasız önlemler aldığını gösteren kanıtlar bulunuyor.

Çin uzmanı Adrian Zenz'in haziran ayında yayımladığı raporda, Çinli yetkililerin Sincan genelinde Uygur kadınlarını kısırlaştırmaya veya gebelik önleyici cihaz kullanmaya zorladığı iddia edilmişti.

Kısa süre önce Associated Press'in yaptığı araştırmada da bölgedeki kadınların sahip oldukları çocuk sayısının belli bir sınırı geçmesi halinde para cezası ve gözaltı tehdidiyle karşılaştığı tespit edilmişti. Araştırma, yetkililerin Uygur kadınlarını rahim içi araç (RİA) kullanmaya, kısırlaştırmaya, hatta kürtaj olmaya zorladığını da ortaya koymuştu.
 

afp.jpg
Sincan'ın Aksu şehrindeki Uygur mahallesinde araç süren bir adam (AFP)​​​​​​​


Hangi siyasi adımlar atıldı?

ABD, Çin'in Sincan bölgesindeki Uygurlara muamelesiyle bağlantılı Çinli yetkililer, şirketler ve kurumlara yaptırım uyguluyor. ABD Ticaret Bakanlığı 20 Temmuz'da 11 Çinli şirketi daha ABD'nin ekonomiyle ilgili kara listesine aldı.

BK Dışişleri Bakanı Dominic Raab geçen hafta yaptığı açıklamada, Çinli yetkilileri Sincan'da "iğrenç ve korkunç" insan hakları ihlallerinde bulunmakla suçlamış olsa da Britanya hükümeti işi Uygurlara zulmetmekle suçlanan yetkililere yaptırım uygulamaya kadar götürmedi.

Fransa da bu etnik gruba yönelik muameleyi kınadı. Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, bahsi geçen muamelenin "mide bulandırıcı ve kabul edilemez" olduğunu söyledi ve "bağımsız uluslararası gözlemcilerin" Sincan'daki şartları incelemesine izin verilmesi çağrısında bulundu.

Peki ya Uygurların emeğini kullanan özel şirketler?

180'den fazla insan hakları grubu, Adidas'tan Amazon'a çeşitli markaları Sincan bölgesinden pamuk ve giysi tedariğine son vermeye ve Çin'de "zorla çalıştırmadan" yararlandığı iddia edilen tedarikçilerle ilişkilerini kesmeye çağırıyor.

Farklı kuruluşlardan oluşan bir koalisyonun kaleme aldığı ortak mektupta, moda markalarının çoğu Sincan'daki fabrikalardan ürün temin etmiyor olsa da bu şirketlerin tedarik zincirlerinin birçoğunun, Uygurlar tarafından toplanıp Çin genelinde ihraç edilen ve başka tedarikçiler tarafından kullanılan pamuk nedeniyle isimlerini lekelemiş olabileceği belirtildi.

Çin'de pamuğun yüzde 80'den fazlası Sincan'da üretiliyor. ABD merkezli İşçi Hakları Konsorsiyumu'nun (WRC) Direktörü Scott Nova, “Markalar ve perakendeciler, bölgede muazzam boyutta bir sorun olduğunu ve tedarik zincirlerinin ciddi bir zorla çalıştırma riskiyle karşı karşıya olduğunu kabul ediyor" dedi.

 

 

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU