Arsene Wenger'in ayrılmasından iki yıl sonra Arsenal devrimi nihayet başladı

Zorlu ve çalkantılı bir yeniden yapılanma döneminin ardından Mikel Arteta, Arsenal'i günümüze taşıyacak bir vizyon getirdi

Mikel Arteta 2011'de futbolcu olarak geldiği kulüpteki kariyerini 2019'den beri teknik direktör olarak sürdürüyor (Arsenal FC) 

Ağır basan duygu bıkkınlıktı. Arsene Wenger'in imparatorluğu bayatlayalı çok olmuştu, Emirates Stadı çatlaklar ve iniltilerin etkisi altındaydı, isyancılar bile kendi seslerinden bıkmıştı. Bir futbol kulübü neredeyse her duygu için araç olabilir; sevinç ve öfke, sevgi ve nefret... Fakat Arsenal'de her şey uyuşmuş, bir umut ve hayal kırıklığı döngüsünde sıkışmıştı.

Bir zamanlar Raymond Chandler'ın dediği gibi, veda etmek biraz da ölmek demektir. Ancak Wenger'ın ayrılışı iki yıl önce bu hafta duyurulduğunda, Arsenal de yeniden doğmuş bir kulüptü artık. Yıllar boyunca, modern futbolda antik bir yapı yalnızca bir adamın suretinde kendini göstermişti. Aniden, yeni bir ruha ve kimliğe sahip olmak için eşsiz bir fırsat ortaya çıktı. Tüm finansal gücüne ve altyapısına rağmen kulübü sadece daha da geride bırakan modası geçmiş geleneklere karşı bir devrim.

Bunun yerine Arsenal, Wenger'in temellerini sarstı ve kulübün her seviyesini doğrayıp yeniden şekillendirerek sorunlarının boyutunu apaçık gördü: Kurumsal boşluk, yabancılaşmış bir sahip, oyuncular ve taraftarlar arasında derin bir uçurum. Wenger'in saltanatı çok uzun sürmüş olabilir ancak onun varlığı her zaman geçmişe bir köprüydü: Highbury ve Yenilmezler, Şampiyonlar Ligi ve "Arsenal DNA'sı". Nostaljinin bu güvenli ağı olmadan, çatlakları maskeleyecek çok az şey kaldı.

O zamandan bu yana yaşanan değişiklikler sert oldu. Personel açısından, kulüp neredeyse tanınmaz halde. Revizyona öncülük etmekle görevli Ivan Gazidis, sadece 5 ay sonra ardında açık yara izleri bırakarak AC Milan'a kaçtı. Gazidis, kulübün 'Elmas Göz' lakaplı yetenek avcısı Sven Mislintat'a idari direktörlük vaat etmişti. Ancak Raul Sanllehi, yakın ilişkiler ve önemli menajerler tarafından dikte edilen bir transfer politikasına geri dönünce Mislintat görevinden uzaklaştırıldı ve nihayetinde yerine Edu getirildi.
 

 

Ayrılmalar, işten çıkarmalar ve genel iktidar çekişmeleri neredeyse her departmanına uzandı; aşağı yukarı yarısı Wenger'in son as kadrosundaki oyunculardan oluşan saha içine bile.

Bu tür acımasız ve geniş kapsamlı değişikliklere rağmen Arsenal yine de aynı asırlık kusurlardan muzdarip. Savunma zaafiyeti, vahşi istikrarsızlık nöbetleri, liderlik boşluğu, iç çekişmeler ve tanıdık bir anlatı oluşturan sözleşmelere rehin düşme (yüklü sözleşmeler nedeniyle oyuncuların gönderilememesi ed.n.) senaryoları. Liglerin durdurulmasından önce Mikel Arteta'nın vizyonunun ilk ışıltıları parlamaya başlamıştı ama ligler yeniden başladığında Arsenal kendini yine Avrupa kupalarının dışında kalmaya ramak kalmış halde bulacak.

Unai Emery'nin görev süresi tarihe zaman israfı olarak geçebilir. Arsenal'in radikal bir yenilikçiye hasret olduğu bir zamanda akla yatkın, deneyimli bir seçenekti. Ama gerçekten de Emery, eskiyle yeni arasında gerekli bir tampondu. Kulüp bir bütün olarak yeni halini alırken dönüşecek ve uyum sağlayacak bir antrenör. Emery'nin sonu rahatsız edici ve acımasızdı, seri zaferler kazanırken artık aforoz edilmişti. Ancak bu 18 ay, Arsenal içindeki bölünmenin iyileştirilmesine pek yaramasa da bir kulüp çalışanının belirttiği gibi kulübün “başarısızlığa mahkum bir sistemi” söküp atmasını ve sonunda yeni yapıyı yerine oturtmasını sağladı.

Arteta, kaotik koşullar altında da olsa, standartları yeniden tanımlama, kötü alışkanlıklardan kurtarma ve Wenger'ın yıllar önce yaptığı gibi yeni fikirler aşılama vaadiyle geldi. Tecrit, bu fikirlerin uygulanmasını durdurmuş olabilir ancak Arteta'nın antrenman disiplini, soyunma odasını yeniden bir araya getirme becerisi ve Guardiola'dan esinlenen yaklaşımı saha dışında çoktan gerçekleşene at başı giden bir rejim değişikliğini başlattı.

İki yıldan sonra Arsenal'in daha iyi olduğunu iddia etmek zor. Ama şimdi, Arsenal'i yeni bir döneme ve bilinmezin tüm o heyecanına taşıyacak yeni bir figürle, kulübün yeni bir şeylerin başında olduğu hissi var. Bu, ufukta göründüğü gibi kolayca kaybolabilecek bir umut. Ama geleceğin ne olursa olsun sıkıcı olmayacağı kesin.

 

https://www.independent.co.uk/sport/football/premier-league

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU