Tüm gazetecilerin arzuladığını Assange yaptı

Assange onu itibarsızlaştırmaya çalışan ya da en azından, tamamen ifade özgürlüğüyle ilgili olması gereken bir davayı bulandırmayı amaçlayan birçok resmi çabanın hedefi oldu

Londra'da Assange'ın özgürlüğüne kavuşması için eylemler yapılıyor (Reuters)

2010'da Julian Assange ve WikiLeaks, ABD hükümetine ait belgelerden oluşan devasa arşivi yayımlayıp Washington'ın dünyada olan şeylere dair gerçekte neler bildiğini ortaya koyduğunda Kabil'deydim. Gün yüzüne çıkarılanlardan özellikle biriyle, Pentagon'un Bilgi Edinme Hakkı talebine rağmen yayımlamayı reddettiği bir videoyla ilgileniyordum.

WikiLeaks videoyu yayımladığında, ABD'li generallerin videoyu neden gizli tutmak istediği açığa çıktı. Üç yıl önce bir Amerikan helikopteri pilotlarının silahlı militanlar olduğunu iddia ettiği bir grup sivile makineli tüfekle ateş açıp roketler atarak bir çoğunu öldürmüş ya da yaralamıştı; o sırada ben de Bağdat'taydım.

Irak'taki gazeteciler ABD ordusunun iddialarına inanmıyorlardı çünkü ölüler arasında Reuters haber ajansından iki gazeteci de vardı. ABD'ye ait bir Apache helikopteri havadayken militanların açık alanda silahlarıyla beraber yürümeleri de muhtemel değildi.

WikiLeaks Apache'den kaydedilen görüntüleri kamuoyuyla paylaşana kadar hiçbir şey kanıtlayamazdık. Görüntüler hala şok edici gücünü koruyor: Yaralılara yardımcı olmak için duran bir aracın da dahil olduğu avlarını kovalayan pilotlar zevkten dört köşe vaziyette, "Oh evet, şu ölü piçlere bakın" ve "Haha, vurdum onları" ifadelerini kullanıyor. ABD'nin Irak'ta neden başarısız olduğuyla ilgilenen herkes görüntülere bir göz atmalı.

WikiLeaks'in 2010 ve 2016'daki açıklamaları, 1971'de Daniel Ellsberg'in açığa çıkardığı ve ABD'nin Vietnam Savaşı'na dahiliyetinin gerçek tarihini gün yüzüne çıkaran Pentagon Papers'ın günümüzdeki eşdeğeri. Aslında, daha geniş kapsamlı olduğuna ve dünyayı ABD yönetiminin gözünden göreceğiniz bir bakış açısı sunmasına bakılırsa daha da önemliler.  

Açıklamalar muhtemelen tarihin en büyük haber atlatmasıydı ve The New York Times gibi gazeteler bunu fark etti ki gün yüzüne çıkarılan bilgilere geniş yer verdi. Ne kadar önemli oldukları ABD güvenlik kurumlarının ve yurt dışındaki müttefiklerinin öfkesiyle ve WikiLeaks'in kurucu ortağı Assange'ı öfkeden deliye dönmüş şekilde kovalamalarıyla tekrar kanıtlandı.

 

 

Daniel Ellsberg haklı olarak Vietnam hakkındaki gerçekleri açıklayan bir kahraman olarak görülüyor ancak eylemleri Ellsberg'e çok benzeyen Assange, Belmarsh yüksek güvenlikli hapishanesinde tutuluyor. Bu hafta Londra'da casusluk suçlamalarıyla İngiltere'den ABD'ye iade edilip edilmeyeceğine karar verileceği bir duruşmayla karşı karşıya. İadesi halinde, 1917 tarihli Casusluk Yasası uyarınca ABD cezaevi sisteminde 175 yıl hapis cezasına çarptırılma ihtimali hayli yüksek.

Assange, WikiLeaks aracılığıyla belgeleri kamuoyuna yaydığından beri, onu itibarsızlaştırmaya çalışan ya da en azından, tamamen ifade özgürlüğüyle ilgili olması gereken bir davayı bulandırmayı amaçlayan birçok resmi çabanın hedefi oldu.

Assange'ı şeytanlaştırmaya yönelik ilk girişim belgelerin yayımlanmasından hemen sonra gerçekleşti, belgelerin ismi verilen kişilerin hayatına mal olacağı iddia edildi. ABD hükümeti hala WikiLeaks tarafından birden fazla hayatın riske atıldığını savunuyor, ne var ki hiçbir zaman buna yönelik kanıt göstermedi.  

Aksine, Pentagon'un WikiLeaks açıklamalarının etkisine ilişkin soruşturmasından sorumlu ABD karşı-istihbarat yetkilisi, 2013'te WikiLeaks'in yaptıkları nedeniye düşman kuvvetler tarafından öldürülen tek bir kişi dahi olmadığını söylemiş ve bu resmi kayıtlara geçmişti.  

Pentagon'un Bilgi Değerlendirme Görev Gücü Başkanı Tuğgeneral Robert Carr, Chelsea Manning'in karar duruşmasında WikiLeaks tarafından adı verilen bir kişinin Afganistan'da Taliban tarafından öldürüldüğüne dair ilk iddialarını geri çekmişti. Carr “Şahsın adı açıklamalarda yoktu” diye itiraf etmişti.

WikiLeaks açıklamalarının kamuoyuna yayımlandığı gün Kabil'de ABD'li bir yetkiliyle önceden ayarlanmış bir toplantım vardı, bana sızdırılan belgelerin altında kimin parmağı olduğunu sordu. Anlattığımda, ABD devletinin derin sırlarının ne ölçüde açığa çıktığı konusunda ilgisiz davrandı.

Daha sonra bu rahat tutumunun nedenini öğrendim. Manning'in eriştiği veritabanı SIPRNet (Gizli İnternet Protokolü Yönlendiricisi, Secret Internet Protocol Router) adı verilen ABD askeri internet sistemiydi. 11 Eylül'den sonra ABD yönetiminin bir kısmının erişebildiği gizli bilgilerin diğerleri için de erişilebilir olmasını sağlamak için kullanıldı. Teorik olarak SIPRNet'e erişim sağlayabilecek doğru güvenlik iznine sahip insan sayısı yaklaşık 3 milyondu fakat doğru şifreyi bilenlerin sayısı, hala kayda değer miktarda olsa da, muhtemelen çok daha azdı.

ABD yönetimi, aralarında Chelsea Manning gibi düşük rütbeli bir çavuşun da dahil olduğu birçok insanın erişebilmesi amacıyla kullanılan bir sisteme gerçek sırlarını koyacak kadar saf değil. Savunma ateşeleri ve benzerlerinden gelen hassas bilgiler alternatif, daha güvenli kanallar yoluyla gönderiliyordu. ABD güvenlik kurumları, eğer kimlikleri ifşa edilirse hayatları tehlikeye girecek isimleri göndermek için SIPRNet kadar güvensiz bir sistem kullanıyor olsaydı, yakın zamanda iş başvurusu alamaz hale gelirdi.

WikiLeaks yüzünden insanların hayatını kaybettiği ya da kaybedebileceği yönündeki haksız suçlamalar Assange'a zarar verdi. Açık ara en büyük zararı veren şeyse 2010'da İsveç'te iki kadının tecavüz ve cinsel taciz suçlamalarıyla karşı karşıya kalması oldu. Reddettiği iddialar birçoğunun gözünde onu toplum dışı bırakacak kalıcı bir statüye mahkum etti. İsveçli savcı geçen yıl zaman aşımı nedeniyle tecavüz soruşturmasını sonlandırdı fakat bu Assange'ın söylediği veya yaptığı her şeyin kalıcı olarak lekelendiğini ve WikiLeaks açıklamalarının alakasız bir konu olduğunu düşünenler için hiçbir fark yaratmıyor. Benzer şekilde, medyanın büyük bölümü ele alınmaya değer tek hikaye olarak Assange'ın karakterini ve iddia edilen davranışlarını görüyor. SIPRNet ve General Carr'ın kanıtları hakkındaki bilgiler uzun zaman önce yayımlanmış olsa da, yalnızca birkaç gazeteci bunun farkında gibi görünüyor.

Fakat Assange'ın ABD'ye iade edilip Casusluk Yasası uyarınca yargılanmakla tehdit edilmesi, İsveç'te yaşanmış olabilecek herhangi bir şey yüzünden değil. Suçlamaların hepsi tüm gazetecilerin yapmak istediği bir şeyle, birçoğunun Britanya ve ABD'de yapıp resmi yaptırımlarla karşılaşmadığı bir şeyle, devlet sırlarının açıklanmasıyla ilgili.

Britanya hükümetinin Assange'ı gözaltına alma hevesini, geçen yıl Britanya'nın ABD Büyükelçisi Kim Darroch'un gizli mesajlarını Mail on Sunday'a her kim sızdırdıysa onu takip etme konusundaki ilgisizliğiyle karşılaştırın. Donald Trump hakkındaki olumsuz yorumları, ABD Başkanı'nın Darroch'u istifaya zorlayan öfkeli tepkisine neden olmuştu.

Assange, ABD yönetiminin Pentagon Belgeleri'nde açıklananlardan çok daha önemli faaliyetleriyle ilgili bilgileri gün yüzüne çıkardı. Bu yüzden bugüne değin peşine düştüler ve hala peşindeler, cezasıysa Daniel Ellsberg'e uygulanan her şeyden çok daha ağır.


Cockburn'ün tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Julian Assange, WikiLeaks'le tüm gazetecilerin arzulayıp peşine düşmesi gereken şeyi yaptı

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU