Kasım Süleymani’nin ABD’nin düzenlediği hava saldırısıyla öldürülmesinden sonra Latin Amerika’da İran ve Lübnan Hizbullah'ı dikkat çekiyor.
Latin Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika gibi uzak yerlerde varlığı bilinen bu iki yapı; Süleymani gibi gelecekte "İran’ın Putin’i" olması beklenen komutanlarının intikamını almak için yemin etti.
Latin Amerika, Ortadoğu'dan uzak bir coğrafya olsa bile, İran’ın yayılmacı siyasetinin etkisi hissediliyor.
1979 İran İslam devriminden sonra yayılmacı siyaset; ABD’nin İran ambargosuyla birleşince, anti-Amerikacı bir hüviyet kazandı.
İran bundan ötürü, Latin Amerikalı solcu hükümetlerinden destek gördü.
Özellikle 2002-2016 yılları arasında, solcu hükümetlerin egemen olduğu yıllarda, İran’ın bir Latin Amerika açılımı oldu.
Cumhurbaşkanı Ahmedinejad döneminde de, ikili ilişkiler zirve yaptı. İran, bölge ülkeleriyle birçok ekonomik anlaşma gerçekleştirdi.
Ancak 2015 yılında Arjantin’de başlayan ve 2019’un sonuna kadar tüm Latin Amerika’da etkisi devam eden, sağcı hükümetlerin egemenliği gerçekleşti.
Bu dönemde Latin Amerika ülkeleri, sağ siyasetten ötürü siyasal anlamda bir dönüşüm yaşadığı için İran’a karşı mesafeli yaklaştı.
Elbette Latin Amerika, ABD'nin arka bahçesi oldu; bölge, Amerikan müdahaleciliğinin uzun bir geçmişine tanıklık etti.
Dolayısıyla ABD karşıtlığının uzun toplumsal, siyasal, finansal ve kültürel bir karşılığı tüm ülkelerde olageldi.
ABD’nin anti-demokratik müdahaleleri eleştirilmekle birlikte, aynı zamanda Latin Amerika'da giderek artan antipatik bir etkiye dönüştü.
İran, Süleymani’nin intikamına istinaden, ABD’nin Irak’taki 2 üssünü vurdu. Ancak İran, geleneksel olarak açık bir savaştan ziyade asimetrik bir savaşı yeğliyor.
Hem rejime sağlayacak motivasyon açısından, hem daha ucuz olması hasebiyle, hem askeri imkan ve kabiliyet kolaylığından, hem de ABD ile yaşanacak gerilimin İran’a bölge ve dünyada, uzun soluklu, PR kazandıracağından; İran asimetrik savaş stratejisini uyguluyor/uygulayacak.
Nitekim Suriye, Irak ve Yemen örnekleri de bunu gösteriyor. Ancak, bu sefer karşısında ABD var ve mukayese edilmeyecek kadar ABD’nin İran’a karşı net bir üstünlüğü var.
İran’ın bölgedeki partneri Venezuela görünüyor. Küba ve Nikaragua bile, Ortadoğu meseleleriyle başlarına daha fazla bir dert açma niyetinde değil.
Arjantin’de yeni seçilen Fernandez, radikal eğilimlere mesafeli. Eski Cumhurbaşkanı Kirchner ise; eskisi gibi agresif bir ABD karşıtlığına girmek niyetinde değil. Çünkü enerjisini Latin Amerika solcularına saklıyor.
Dolayısıyla İran’ın ABD’ye karşı bir misilleme niyetinde olması; ABD dış temsilciliklerini hedef haline getiriyor.
Bu bağlamda ABD’nin yakın müttefiki İsrail’in de İran’ın hedefinde olacağı aşikar.
İran’ın misilleme tehdidi; Latin Amerika’yı korkutuyor
İranlı yetkililer, ABD'nin misilleme yapacağına dikkat çekiyor; ama bunun ne zaman, nerede ve ne zaman olacağını söylemiyor.
Latin Amerika, Ortadoğu’daki şiddetten payını aldı. 1990'larda Arjantin'e yapılan iki saldırıda 100'den fazla insan öldürüldü.
1992'de, Buenos Aires'teki İsrail Büyükelçiliği'ne yapılan saldırıda 29 kişi öldü.
1994 yılında, Buenos Aires'teki bir İsrail Arjantin Yahudi Birliği (AMIA) kültür merkezinin dışında, patlayıcı yüklü bir kamyon patladı ve 85 kişi öldü, 300 kişi yaralandı.
Arjantin mahkemeleri, İran'ı saldırıyla suçladı. Ancak, her iki olayda da hiç kimse yargılanmadı. İran, her iki saldırıdaki sorumluluğu da reddetti.
Néstor Kirchner, Arjantin Başkanı olduğunda stratejiyi değiştirdi ve İran'la yeni bir anlaşmaya vardı. Arjantinli müfettişler, İran'a gidecek ve şüphelileri doğrudan sorgulayacaklardı.
Yıllar sonra, Cumhuriyet Savcısı Alberto Nisman bu anlaşmayı araştırdı. Nisman, 2015'te gizemli bir şekilde kafasına kurşun sıkılarak öldü(rüldü).
Brezilya
İran hükümeti, Süleymani'yi öldüren saldırının ardından Brezilya Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan “terörizme karşı mücadele” konusunda ABD'yi destekleyen resmi açıklamayı protesto etmek için Brezilya’nın Tahran'daki Maslahatgüzarı Maria Cristina Lopes'i İran Dişleri Bakanlığı'na çağırdı.
Brezilya Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasından duyulan rahatsızlık iletildi. Brezilya Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro, salı günü “dünyanın herhangi bir yerinde her türlü terörizmi” reddettiğini söyledi.
Bolsonaro, daha sonra ‘Brezilya hükümetinin İranlı generalin ölümü hakkında yorum yapmayacağını’ açıkladı.
Cumhurbaşkanı Bolsonaro ayrıca, ABD’nin askeri eyleminin ardından uluslararası durumu değerlendirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Kurumsal Güvenlik Ofisi Başkanı Augusto Heleno ile bir araya geldiğini söyledi ve ekledi:
Bizi en çok endişelendiren şey, şu anda petrolde yaşanan yüzde 5 civarındaki artış.
Bolsonaro, öğleden sonra TV Bandeirantes'e telefon ile bağlandı ve İran'ın, ABD'ye karşı misilleme yapabileceğine inanıp inanmadığı sorulduğunda, bunun "neredeyse intihar operasyonu" olabileceğini söyledi:
İran'ın savaş ve askeri potansiyelini görmek zorundasınız, (missilleme saldırısını) çok zor buluyorum, olabilir, ama neredeyse intihar operasyonu olurdu.
Bolsonaro'nun Trump ve ABD'ye yakınlaşma çabaları, 2019'un başından beri dış politikasının temel taşı oldu.
Ayrıca İsrail ile daha sıkı bir ilişki kurdu. Seçim kampanyasında Brezilya Büyükelçiliği'nin Tel Aviv'den Kudüs'e taşınmasından bahsetti.
Ancak Arap ülkelerinin Brezilya'nın tarım ihracatını boykot etme tehdidiyle karşı karşıya kalmasıyla Bolsonaro, büyükelçiliği taşımak yerine Kudüs'te ticari bir ofis açmaya karar verdi.
Meksika
Meksika Cumhurbaşkanı Andres Manuel Lopez Obrador (AMLO), ABD'nin İranlı komutanının öldürülmesi hakkında yorum yapmayacağını söyledi.
Basın toplantısında Lopez Obrador, "Ben, buna girmeyeceğim, bu dış politika ile ilgili bir konu" dedi.
ABD Başkan Yardımcısı Pence, Süleymani’nin Washington’daki Suudi Arabistan büyükelçisine yönelik suikast girişimini ve işlediğini iddia ettiği diğer suçları tweetledi.
FBI raporlarına göre, Washington’daki Suudi Arabistan büyükelçisine yönelik suikast girişimini Meksikalı uyuşturucu karteli Los Zetas düzenledi.
Süleymani’nin adamlarından Mansur Arbabsiar, Los Zetas karteline büyükelçiyi öldürmek için 1 milyon euro teklif etti.
Washington Post’a göre; Mansur Arbabsiar, New York Kennedy Havalimanı’nda yakalandı. 2012 yılında cinayet girişimi ve iki suçtan daha suçlu bulunup 25 yıla mahkum edildi.
İran suçlamaları kabul etmedi; 'Obama’nın hikaye uydurduğunu' söyledi.
Meksika, bu olaydan ötürü İran-ABD gerilimin Meksika’ya sıçramaması için ‘açıklama’ dahi yapmayı tercih etmedi.
Venezuela
Venezuela, Kasım Süleymani suikastini kesin bir şekilde kınandığını ifade etti ve bunun "uluslararası hukuka dayanmadan, bölgede gerginliği açıkça artıran bir eylem" olduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanı Jorge Arreaza tarafından yayınlanan açıklamada, Venezuela, cuma günü, Irak'taki yerel saatte, Bağdat Uluslararası Havalimanı'na yakın bir füze saldırısının kaydedildiği olayın kesin olarak kınandığını ifade etti.
İran ve Hizbullah, İran devriminin başlangıcından beri Latin Amerika'da; 2005'te Bolivarcı ittifaka (ALBA) katıldılar (Küba, Venezuela, Bolivya, Nikarugua vb toplam 8 ülke) ve ALBA büyüdükçe İran ve Hizbullah'ın varlığı büyüdü.
Süleymani'nin öldürülmesi ile İran'ın ABD'ye saldırmak için Venezuela'yı kullanmaya karar vermesi yönünde güçlü bir tehdit söz konusu.
Esta imagen se ha hecho viral en #AméricaLatina, usted ¿qué piensa sobre este foto?#QasemSoleimani #Irán pic.twitter.com/N64whuH4oX
— HispanTV (@Hispantv) January 8, 2020
Latin Amerika, özellikle Venezuela topraklarında İranlıların mevcudiyeti var.
ABD’nin yaklaşık 80 üssü Latin Amerika’da; bunun 30 civarı Kolombiya, Panama gibi Venezuela’ya komşu ülkelerde; dolayısıyla ABD ile karşı karşıya olan Venezuela’nın bölgesinde İran’a hareket kazandırması yüksek bir ihtimal.
İran’ın ABD'ye saldırmak için Venezuela'yı kullanması durumunda Maduro'nun İran'a her türlü iyilik ve destek vereceği kuşkusuzdur.
İslam Devrim Muhafızları, Latin Amerika'daki en az 16 ülkede ağları var. Bolivya'nın üçlü sınırı, Kolombiya'nın Venezuela sınırı, Paraguay-Arjantin-Brezilya üçlü sınırı İranlıların güçlü olduğu ve lojistik bir destek alabileceği (neredeyse) kesin.
Venezuela'da yüzlerce İran şirketi var, büyük bir kısmı da Süleymani tarafından kontrol ediliyordu.
ABD-İran çatışması arttıkça, Arjantin güvenliği artırıyor
1992 ve 1994 yıllarında iki saldırıya uğrayan Arjantin, küresel misilleme saldırıları korkusunu duyduktan sonra uyarı seviyesini artırmaya karar verdi.
Arjantin Savunma Bakanı Agustin Rossi, ABD ve İran arasındaki gerginlik nedeniyle Arjantin hükümetinin havaalanlarında, sınırlarında ve ABD'nin Buenos Aires Büyükelçiliği'nde güvenliği artırdığını söyledi.
Rossi, verdiği bir demeçte, “Geçmişteki iki saldırı nedeniyle, Arjantin, dünya çapında yaşanabilecek bu tür bir çatışmaya karşı tetikte olmalı” dedi.
Latin Amerika'daki en büyük Yahudi cemaatinin evi ve İsrail Büyükelçiliği’ne yönelik saldırıların kurbanı olan Arjantin, güvenlik tedbirleri almak için birçok nedene sahip.
Kasım Süleymani’nin Buenos Aires'teki AMIA Yahudi merkezine yönelik 1994 bombalı saldırısının arkasında olduğu iddia edildi.
Çünkü bombalamanın Hizbullah Lideri Şeyh Abbas El-Müsavi ve ailesinin 1992 yılında İsrail tarafından öldürülmesine karşı bir cevap olduğu iddia edildi.
Lübnan kökenli Güney Amerikalıların ataları, bölgeye 1930'dan önce gelmeye başladı ve çoğunlukla Hristiyan’dı.
Bugün, kabaca 10 milyon Lübnanlı göçmenin ve soyundan gelenlerin sadece iki ülkede (Brezilya ve Arjantin) yaşadığı gerçeği, istihbarat ağlarını geliştirmeye çalışan Hizbullah için belirgin bir avantaj sağladı.
Güney Amerika hükümetleri Hizbullah'a yüksek derecede operasyonel özgürlük verdi. Ancak bölgenin siyasi havasının sağa doğru kaymasının bir sonucu olarak, Eylül 2018'de Amerikalıların Hizbullah’ın kilit bir finansör olarak kabul ettiği Esad Ahmad Barakat'ı tutukladı. New York'ta Hizbullah ajanı olduğu iddia edilen Ali Hassan Saab’ı da tutukladı.
Açıkçası, İran’ın ve Şii paramiliter unsurların, Süleymani'nin intikamını almak için Güney Amerika'da misilleme yapması durumunda; İran, önümüzdeki günlerde Latin Amerika ve ötesine ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturabilir.
Süleymani'nin ölümü, Ortadoğu’daki gerilimleri keskin bir şekilde artırıyor. Sadece birkaç gün önce protestocular Bağdat'taki ABD büyükelçiliğinin duvarlarını yaktı, ABD’nin Irak’taki askeri üsleri vuruluyor.
Elbette İran’ın ABD’ye savaş açacak gücü yok; ABD’nin niyeti yok. Ancak İran’ın kurtarması gereken bir karizması, askerlerine vermesi gereken bir motivasyon, halkına verdiği bir intikam sözü var.
Dolayısıyla Süleymani’nin cenazesi, Usama bin Ladin veya El-Bağdadi'den daha fazla ediyor, çünkü onun intikamını almak için bir devleti var.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish