Johnson yaşayan en şanslı siyasetçi ama beterin beteri var

Vahşi savaşlar üzerine yazılmış kitaplar işlerin çok daha acımasız olabileceğini hatırlatıyor

Seçim sonunda Johnson'ın liderliğindeki Muhafazakar Parti Avam Kamarası'nda 650 sandalyeden 365'ini elde etti (Reuters)

Genel seçimlerin ilan edildiği andan itibaren sonucunun büyük bir Muhafazakar Parti çoğunluğu, İşçi Partisi açısından vahim bir yenilgi ve Brexit için kesin bir zafer olacağını tahmin etmiştim. Bu acımasız öngörü sebebiyle gereğinden çok depresyona girmeme engel olmak için çok daha korkunç krizleri anlatan iki kitap seçip okudum: Biri 15. yüzyıl İngilteresi'ndeki Güller Savaşı, diğeri ise Birinci Dünya Savaşı'nın muhtemelen en dehşetli savaşı olan 1916 tarihli Verdun üzerineydi.

Kanaatim, bu vahşi çatışmalara yoğunlaşırsam, Brexit ve sonuçlarına dair düşüncelerimde biraz avuntu bulacağım yönündeydi. Aynı zamanda AB'den ayrılışın sebebiyet verdiği karmaşanın koşullarını, genelde tecrübe ettiğimden daha hafif bir kıyamet olarak görmeme yardımcı olacaktı. Acaba, Birleşik Krallık'ın (BK) Muhafazakarlar, İskoç Ulusal Partisi (SNP), Sinn Fein ve Demokratik Birlik Partisi (DUP) gibi milliyetçi partiler arasında bölünüşü ve farklı topluluklar üzerinde hakimiyet tesisiyle mi karşı karşıyayız? Brexit üzerindeki tüm tartışmalar bakımından, aşırı sağ bir hükümet tarafından yönetilen Britanya'nın nereye kadar AB normlarından ayrılacağı ve ABD modelini izleyeceği halen belirsiz.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu iki kitabı, Alistair Horne'un 'The Price of Glory: Verdun 1916'sını (Zaferin Bedeli: Verdun 1916) ve Thomas Penn'in 'The Brothers York: An English Tragedy'sini (York Kardeşler: Bir İngiliz Trajedisi) okumam rahatsız edici bir diğer düşünceden sıyrılmamı da sağladı: Bu, Boris Johnson'ın yaşayan en şanslı siyasetçi olabileceğiydi. Jo Swinson'un, Liberal Demokratlar'ın ezileceği bir genel seçimi öne alması ve muallakta kalmış bir parlamentoda küçük parti olmanın getirdiği avantajlardan vazgeçmesi hiçbir anlam ifade etmiyordu. Tony Blair'in uyardığı gibi, Jeremy Corbyn'in İşçi Partisi'nin uzak durması gereken tek şeyi görmesi gerekirdi: AB'den ayrılışa dair kararsız politikanın batmaya ve AB kapılarını kapatmaya mahkum ettiği bir Brexit seçimi.

Seçim öncesi ve sonrasında yorumcular Boris Johnson'ın Brexit'i tamamlayacağı iddiasına, daha ayrılma şartlarının müzakere edilmesi gerektiği sebebiyle karşı çıkmak ve aldatmaca suçlamasında bulunmak için sıraya girdi. Ancak daha gerçekçi olursak, Rubicon nehri çoktan geçildi ve kati suretle yakın zamanda bir tür Brexit gerçekleşecek.

Johnson daha uzlaşmacı bir üslup benimseyebilir miydi, şüpheliyim. Neredeyse aynı şeyler seçildiği zaman Başkan Donald Trump için de söylenmişti. Johnson'ın da aralarında bulunduğu popülist milliyetçi siyasetçiler, kendilerini ilk etapta iktidara taşıyan aynı siyasi kumarları tekrarlama eğilimindedir.

Şimdi Brexit'in mevcut versiyonu seçmenin onayını aldığına göre, ne kadar garip bir proje olageldiğini unutmak artık kolay. Destekçilerinin söylediği şeylerin çoğu ya fantezi ya da en basit deyişle gerçekleştirilemez nitelikte. Britanya ihracatının yüzde 15'i ABD'ye gerçekleşirken yüzde 45'nin AB'ye gerçekleştiği ve İrlanda'ya yapılan ihracatın Çin'e yapılan ihracatı kolayca geçtiği düşünüldüğünde, Britanya ekonomisini AB haricinde çeşitlendirebilmek için yapılabilecek fazla bir şey yok. Britanyalı müzakereciler bir kez daha Theresa May dönemindeki aynı ekonomik ve siyasi gerçeklere çarpacak.

Brexit, BK'yı olabileceğinden daha zayıf ve yoksul bir ülke halinde bırakmaya mahkum, üstelik bu zarar kısmen verildi bile. Fakat AB'den ayrılma taraftarları için Brexit her zaman ekonomik bir projeden ziyade siyasi bir proje olageldi. Her ne kadar kalma taraftarları AB'den ayrılmanın ekonomik aptallık olacağına dair kendilerini tatmin eden ispatlar sunduysa da bunun Brexit'e verilen destek seviyesi üzerinde asla fazla bir etkisi olmadı.

Bu yıl içinde, çok sayıda insanın neden görünürde kendi çıkarları aleyhine oy verdiğini keşfetmek için BK'nın farklı bölgelerini ziyaret ettim. Örneğin Brüksel, Galler Vadileri'ndeki projelere yoğun finansman sağlarken, sanayisizleştirilmiş bu bölgenin insanı neden AB'den ayrılmak istiyordu? Galler ve Britanya'nın geride kalan diğer bölgelerindeki cevap, her ne kadar gerilemenin tersine çevirebilecek bir şeyin olup olmadığı belirsizse de, AB finansmanının hiçbir zaman buna yeterli olmayışıydı.

AB büyük bir günah keçisi haline gelmişti. Galler'de bağımsız yerel meclis üyesi Graham Simmonds bana, Londra'daki hükümetten Galler Meclisi'ne kadar herkesin Galler'i başarısız kılmış olabileceğini, ancak "insanların AB'ye tepki vermeyi tercih ettiğini" söyledi. Ulusal GSYİH'yi kendi GSYİH'leri olarak görmedikleri için, Brexit'in GSYİH'ye vereceği zarara dair tartışmalara kulak asmadılar.

Bahse konu yabancılaşma 2016 referandumunda da vardı ancak takip eden üç yıl boyunca daha da güçlendi. Bu durum İşçi Partisi'nin eski işçi sınıfı kalelerinde perşembe günü uğradığı bozgunu açıklamaya yardımcı oluyor. Newcastle'dan radikal aktivist Alex Snowden bana, insanların temel kimlik duygusunun 2019'dan bu yana AB taraftarlığı veya karşıtlığı çevresinde daha da güçlendiğini anlattı. Snowden Brexit için "artık insanların AB'ye dair görüşlerine dair bir şey değil, daha geniş bir yabancılaşma ve yerinden olma hissiyle ilgili" diyor. Bu hafta konuştuğum Canterbury seçim bölgesinden bir anket görevlisi de aynı noktaya değinerek, görüştüğü AB'den ayrılma yanlısı seçmenlerde "Brexit'i desteklemenin kendi kimliklerinin bir parçası gibi" gördüğünü belirtti. "Brexit'i tartışmak istemiyorlar." Birçokları açısından, Brexit ve İngiliz ulusal kimliği bütünleşerek İşçi Partisi'ne olan geleneksel bağlılığın üstüne çıktı. Bunu tersine çevirmek zor olacak.

 Milliyetçiliğin zaferi başından beri seçimin muhtemel sonucuydu. Seçim sonrası en çok kutlama yapacak üç parti öncelikle tek bir ulusal topluluğa hitap ediyor: Kuzey İrlanda'da Sinn Fein, İskoçya'da SNP ve İngiltere ile istisnai olarak ufak çapta Galler'de Muhafazakarlar.

İskoçya bir Katalonya olmasa da, SNP ve Sinn Fein'in tekrar eden başarıları BK'yı bir arada tutan bağları zayıflatacaktır. Kuzey İngiltere'deki (yazar burada endüstrisi eskiden canlı ama şu an çöküşteki bölgeleri niteleyen "rust belt" (pas kuşağı) terimini kullanıyor ed.n) insanların Muhafazakarlara oy vermenin kendilerine pek bir yarar sağlamadığını fark edecekleri bir zaman gelecek. Ufukta yeni krizler var. İSanırım tekrardan Verdun veya Güller Savaşı üzerine kitaplar okuyup işlerin geçmişteki kadar kötü olmadığını düşünerek teselli arayacağım günler çok da uzak değil.

 

 

Cockburn'nün tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Johnson yaşayan en şanslı siyasetçi, son haftalarda tarihin en kötü krizleri üzerine yaptığım okumalar bana teselli verdi

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU