Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) bir yandan bütçe görüşmeleri sürerken bir yandan da önemli kanun değişiklikleri tartışılıyor.
Bu hafta meclis genel kuruluna gelen ve onaylanan bir kanun değişikliği, geleceğimize dair endişeleri arttıran nitelikte…
Özelleştirilen kömürlü termik santrallere çevre mevzuatına uyum sağlamaları için tanınan sürenin uzatılmasına yönelik 2019’un başında #Madde45 olarak gündeme gelen ve vazgeçilen düzenleme, dün #Madde50 olarak vücut bulan kanun değişikliği ile TBMM’de kabul edildi.
Kanun görüşülürken TBMM Genel Kurulu'nda 203 AK Parti, 14 MHP, 24 CHP, 4 HDP, 7 İYİ Parti vekili bulunuyordu.
Bu partilerin mevcutta vekil sayıları ise sırasıyla; 290 AK Parti, 49 MHP, 139 CHP, 62 HDP, 39 İYİ Parti.
Saadet Partisi’nin TBMM’de bulunan iki vekili, Türkiye İşçi Partisi’nin iki vekili, Büyük Birlik Partisi’nin bir vekili, Demokrat Parti’nin bir vekili ve dört bağımsız vekil de oylamaya katılmamış.
Ne olmuştu?
2013 yılında Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen geçici sekizinci madde ile devletin bünyesinde olan ve özelleştirilen santraller, çevre mevzuatından 2021 yılına kadar muaf tutulmuştu.
Yani Çevre Kanunu ve ilgili mevzuat kapsamında termik santrallere ceza, yaptırım v.b. uygulanması ertelenmişti.
Sekiz yıl boyunca bu tesislerin çevre yatırımları yapmaları, bacalarına filtre takmaları, atık sahalarını çevreye zarar vermeyecek hale getirilmeleri istenmişti.
Çünkü devletin elinde, fiilen denetimden muaf yıllarca işletilen bu tesislerde herhangi bir çevresel yatırım bulunmuyordu.
Atık sahaları vahşi, düzensiz, doğayı kirleten nitelikte, bacalarında zehirli gazları engelleyen filtreler yok, atıksuları arıtılmadan doğaya veriliyor, oluşturdukları sera gazı iklim değişikliğini körüklüyor…
Hâl böyleyken, satın alacak firmalara, satışı cazip de kılmak için “Bu tesisleri satın almaktan çekinmeyin, çevresel yatırımlar yapmanız için size süre tanıyacağız” denilerek bu kanun düzenlemesi yapılmıştı.
Ana muhalefet partisi CHP, konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıyarak iptal edilmesini talep etti.
Mahkeme düzenlemeye dair bir yıl sonra iptal kararı verdi, fakat ne hikmetse gerekçeli kararı bir yıl sonra yazabildi.
Bu arada Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı açıklamadan, iptal kararı yürürlüğe girmiyor. Yani iptal edilen kanun 2 yıl fiilen uygulandı.
Hemen ardından, sanki Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 56'ncı maddesi olan herkesin sağlıklı çevrede yaşama hakkına atıf yapmadan kanunu iptal etmiş gibi, kanun tekrar meclise geldi ve yasalaştı.
İşte en sonra düzenleme ile santrallere 2019 yılı sonuna kadar kirletme hakkı tanındı.
Daha naif bir ifadeyle, çevresel etkilerini en aza indirmeleri, çevre mevzuatına uyum sağlamaları, atık sahalarını rehabilite etmeleri, atıksularını arıtmaları, filtre sistemleri takmaları için süre tanındı…
Konu hakkında 2014 ve 2017 tarihli Anayasa Mahkemesi kararları ise şöyle:
Anayasa Mahkemesi’nin kararları çok açık… Ek süre verilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Süre yeterli olmamış olacak ki, Madde 45 adından kanun değişikliği ile bu sürenin uzatılması 2019 başında planlandı.
Ancak mecliste grubu olan 4 siyasi partinin ortak imzası ile bu düzenlemeden vazgeçildi.
Mart 2019’daki yerel yönetim seçimlerinden önce geri çekilmiş olduğunu da hatırlatmakta gerekiyor.
Siyasetçilerin ne söylediğini hatırlamakta fayda var;
AK Parti Milletvekili ve Grup Başkanvekili Mehmet Muş, 17 Temmuz 2019 tarihinde Meclis Genel Kurulu’nda şöyle demişti:
O şirketlere tanıdığımız süre bu yıl sonu itibarıyla bitiyor, o süre zarfında buradaki standartlara uygun şekilde filtreleme yapılacaktır; uzatma süresi verilmemiştir, verilmeyecektir.
AK Parti Kayseri Milletvekili ve Sanayı̇, Tı̇caret, Enerjı̇, Tabı̇ı̇ Kaynaklar, Bı̇lgı̇ Ve Teknolojı̇ Komı̇syonu Başkanı Mustafa Elı̇taş (Kayseri) ise şu ifaleri kullanmıştı:
Sayın Başkan, tüm siyasi parti gruplarının anlaştığı 45'inci maddedeki önerge maddenin metinden çıkarılmasıyla ilgili.
Ülkemizde 13 adet termik santralimiz var, kömürle çalışan termik santralimiz var. Bunlardan büyük kısmının çevre izni ve elektrofiltresi olmasına rağmen birkaç tane santralde böyle bir problem var.
2019 yılının sonuna kadar verilmiş sürenin uzatılmasının uygun olmadığını -Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundaki siyasi partiler tarafından böyle ifade edilmiş- Komisyon olarak biz de uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi Manisa Milletvekili ve Grup Başkanvekili Özgür Özel de 2019 sonuna doğru maddenin yeniden gündeme getirilebileceğini hatırlarak şu şekilde konuşmuştu:
Bu şirketler, 2019'un sonuna doğru buraya bir tane daha önerge getirilip iki yıl daha uzatılması gibi bir şeyi beklemesinler.
Böyle bir şey getirilirse getirenler de bu sözlerimiz karşısında mahcup olsun.
Milliyetçi Hareket Partisi Manisa Milletvekili ve Grup Başkanvekili Erkan Akçay ise 14 Şubat 2019 tarihli Meclis Genel Kurulu’nda şöyle demişti:
Teklif metninde 45'inci maddede yer alan düzenlemenin tüm parti gruplarının ortak mutabakatıyla teklif metninden çıkarılmış olması oldukça sevindiricidir.
Çünkü, çevre hassasiyetini daima muhafaza etmemiz ve bu konuda bir kararlılık sergileme ihtiyacımız vardır.
İYİ Parti Milletvekili Tuba Vural Çokal konu ile ilgili şu açıklamayı yapmıştı:
Bu sürenin uzatılmasıyla üretim tesislerinin uzun yıllar faaliyette bulunması çevreye duyarlı anlayıştan tamamen uzaktır.
Ayrıca bu sürenin 2021 yılından sonra tekrar uzatılıp uzatılmayacağı da belirsizdir.
Kesin bir kararla üretim tesislerinin faaliyet sürelerinin uzatılmasının önüne geçilmelidir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni ise şu ifadeleri kullanmıştı:
Son haliyle termik santrallerde filtre zorunluluğunun iki sene daha uzatılmasından vazgeçilmesini olumlu buluyoruz, çünkü bu düzenleme kitlesel ölümler vadediyordu.
Fosil yakıtlar kullanan termik santral yatırımlarından tümden vazgeçilmelidir ve bunun yerine, halkın ve ekolojik sistemin zarar görmeyeceği bir enerji politikasına dönülmelidir.
Üç-beş tane şirketin yararına değil, halkın yararına bir politika hayata geçirilmelidir.
Yeni kanun değişikliğinin içeriği ne?
Değişiklik maddesini, değişiklik yapılacak maddeye ekleyerek durumu daha net görebiliyoruz;
GEÇİCİ MADDE 8 – (1)
EÜAŞ veya bağlı ortaklık, iştirak, işletme ve işletme birimleri ile varlıklarına ve 4046 sayılı Kanun kapsamında oluşturulacak kamu üretim şirketlerine ve kamu üretim şirketlerine ait üretim tesislerine, bunlardan bu maddede yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce özelleştirilmiş olanlarla, yürürlük tarihinden sonra özelleştirilecek olanlar için de geçerli olmak üzere, çevre mevzuatına uyumuna yönelik yatırımların gerçekleştirilmesi ve çevre mevzuatı açısından gerekli izinlerin tamamlanması amacıyla 30/06/2022 tarihine kadar süre tanınır.
Bu süre zarfında ve önceki dönemlere ilişkin olarak bu gerekçeyle, EÜAŞ veya bağlı ortaklık, iştirak, işletme ve işletme birimleri ile varlıklarında ve 4046 sayılı Kanun kapsamında oluşturulacak kamu üretim şirketlerinde ve kamu üretim şirketlerine ait üretim tesislerinde, bunlardan bu maddede yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce özelleştirilmiş olanlarla, yürürlük tarihinden sonra özelleştirilecek olanlar için de geçerli olmak üzere, elektrik üretim faaliyeti durdurulamaz ve çevre mevzuatına uyuma yönelik yatırımların gerçekleştirilmemesi ve çevre mevzuatı açısından gerekli izinlerin tamamlanmaması nedeniyle idari para cezası uygulanmaz.
Ancak çevre mevzuatına uyuma yönelik yatırımlara dair yapım sözleşmesi ile iş termin planını 30.6.2020 tarihine kadar Bakanlığa sunmayan üretim tesisleri bu haklardan yararlanamaz. İş termin planı sunulan üretim tesisleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bu iş termin planına uyum açısından 1.7.2020 tarihinden itibaren 4 ayda bir denetlenir. Yapılan her bir denetimde bu iş termin planına uygun olmadığı tespit edilen tesislere 9.8.1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununda yer alan ilgili idari para cezaları yirmi kat artırılarak uygulanır.
İş termin planındaki herhangi bir işin yapımının belirtildiği süreye göre bir yıl geciktiğinin tespiti halinde üretim tesisinin faaliyeti durdurulur. Bu madde kapsamında verilen idari para cezalarına karşı dava açılması cezanın tahsil işlemlerini durdurmaz.
Çevre mevzuatına uyuma yönelik yatırımların gerçekleştirilmesi ve çevre mevzuatı açısından gerekli izinlerin tamamlanmasına ilişkin usul ve esaslar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Bakanlık tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Özetle, özelleştirilen termik santral sahiplerine, 30 Haziran 2022 tarihine kadar kirletme hakkı tanınıyor.
Bu süreçte 30 Haziran 2020 tarihine kadar iş termin planı vermeleri bekleniyor, iş termin planına uygun hareket etmeyenlere de dört aylık periyotlarla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından denetlenerek Çevre Kanunu'ndaki ilgili madde üzerinden 20 kat arttırılmış ceza kesileceği vurgulanıyor.
Ön görülen düzenlemeye dair ciddi soru işaretleri var.
Örneğin, 20 kat arttırılmış ceza uygulaması Çevre Kanunu’nun hangi maddesi üzerinden değerlendirilecek.
Bilgi belge eksikliğinden mi?
Tehlikeli atıklardan mı?
Hava kirliliği üzerinden mi?
İzin olmaması üzerinden mi?
Her birinin ceza miktarı farklı.
Diğer soru işareti ise iş termin planına dair...
Termin planında belirtilen işlerin ne zamana kadar yapacağı konusunda bir netlik yok.
Yani fiilen 2 buçuk yıl ek sürenin tamamı kullanılabilir.
Sekiz yıldır bacasına filtre takmak için kılını kıpırdatmayan, tehlikeli atıklarla dolmuş atık sahalarını rehabilite etmeyen firmalarla, yatırım yapan firmalar arasında böylece bir fark kalmamış oluyor.
Özelleştirilen termik santrallerinde bacagazı filtre sistemleri kullanmamaları nedeniyle, partikül madde, kükürtdioksit ve binbir çeşit kimyasal maddenin havayı kirletmesi, insanları, doğayı zehirlemesi büyük sorun ancak tek sorun da bu değil.
Susuzlaştırılmış termik santral küllerinde yapılan analizlerde, özellikle TÜBİTAK tarafından yapılan analizlerde, termik santrallerden çıkan atıkların pek masum olmadığı, toksik ve tehlikeli atık olduğu tespit ediliyor.
Ve bu atıklar şu an bile çevre mühendisliği terminolojisinde “vahşi” depolanarak, toprağımızı, yer altı ve yüzey sularımızı, tarım alanlarımızı kirletiyor.
8 su havzasında (Susurluk, Meriç-Ergene, Konya Kapalı, Büyük ve Küçük Menderes, Gediz, Kuzey Ege ve Burdur) toplam 750 yüzey suyunun 743 tanesi kirlenmiş durumdadır.
Özetle, sekiz su havzasındaki suyun yüzde 99’u kirli…
Büyük menderes su havzasında yer altı sularının yarısı, küçük mendereste yer altı sularının üçte ikisi kirlenmiş durumda.
Ne yazık ki her havzanın verisine ulaşılamıyor ancak yıllardır kontrolsüz bir şekilde atıklarını depolayan, havayı kirleten bu termik santrallerin bulundukları bölgeleri kirlettiklerini gözlerimizle de net bir şekilde görüyoruz.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Zonguldak Çatalağzı’nda yaptığı hava kalitesi ölçümlerinde de TMMOB Çevre Mühendisleri Odası'nın yaptığı çalışmalarda da bu durum açıkça ortaya kondu (Bakınız: Çevre Mühendisleri Odası’nın Raporu )
Özelleştirilen ve çevresel yatırım yapmaları için çevre mevzuatından 2 buçuk yıl daha muaf tutulan termik santrallerin listesi ise şu şekilde:
- Çanakkale / 18 Mart Çanakkale Termik Santrali
- Şırnak / Silopi Elektrik Termik Santrali
- Kahramanmaraş / Afşin Elbistan A Termik Santrali
- Karabük / Kardemir Karabük Demir Çelik Termik Santrali
- Kütahya / Tunçbilek Termik Santrali
- Kütahya / Seyitömer Termik Santrali
- Manisa / Soma A Termik Santrali
- Manisa / Soma B Termik Santrali
- Sivas / Kangal Termik Santrali (1. ve 2. üniteler)
- Zonguldak / Çatalağzı Termik Santrali
- Ankara / Çayırhan Termik Santrali
- Muğla / Yeniköy Termik Santrali
- Muğla / Kemerköy Termik Santrali
- Bursa / Orhaneli Termik Santrali
- Kahramanmaraş / Afşin Elbistan B Termik Santrali
- Muğla / Yatağan Termik Santrali
Şimdi ne olacak?
CHP Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel, kanun meclisten geçer geçmez önemli bir açıklama yaptı ve kanun değişikliğini Anayasa Mahkemesi’ne taşıyarak iptalini sağlayacaklarını belirtti.
Bu önemli hamlenin sonuç verdiğini geçmişte gördük. Dolayısıyla, 2 buçuk yıl tanınan ek süre Anayasa Mahkemesi’nin hızlı hareket etmesi ile kaldırılabilir.
Geçmişte Anayasa Mahkemesi maddeyi iptal etmişti, ancak bir yıl sonra iptal kararı verdi ve kararından bir yıl sonra gerekçeyi açıklayarak fiilen iki yıl süre tanınmasına olanak sağladı.
Anayasa Mahkemesi’nin tarihi bir sorumluluğu var;
Çevreyi, doğayı, ekolojiyi etkileyen konuları öncelikle ele alması heralde her vatandaşımızın beklentisidir, çocuklarımızın geleceği, vatan toprağının kirlenmemesi için…
Sonuç ve öneri
Anayasa Mahkemesi kanun değişikliğini iptal eder veya etmez. Ancak zaman kaybetmemek ve sürecin çevreyi en az kirletecek şekilde yönetilmesini sağlamak gerekiyor.
Bu hem biz vatandaşların, teknik insanların, sivil toplum kuruluşlarının, kamu kurumlarının, firmaların hem de siyasetçilerin görevi olmalı.
Artık kanun geçti, bir şey yapılamaz dememek lazım.
Bu nedenle öneri sunmaktan geri durmamalıyız;
- Özelleştirilen termik santralleri yöneten firmalar tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunulan iş termin planlarının onaylanma süreci mutlaka sivil toplum kuruluşları, termik santralin bulunduğu bölgedeki milletvekilleri, meslek odaları ve bürokratlardan oluşan bir komisyon tarafından değerlendirilmelidir.
- Söz konusu iş termin planları onaylandıktan sonra mutlaka ama mutlaka kamuoyunu duyurulmalı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın internet sitesinde bulundurulmalıdır.
Bu termik santralden doğrudan etkilenen vatandaşların da gelişmeleri takibini sağlayacak, vatandaşın bilgiye erişiminin önünü açacaktır.
- İş termin planları üzerinden termik santralleri denetleyecek olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve taşra teşkilatları denetim raporlarını, tutanakları şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşmalıdır. Bu paylaşım, iş termin planlarının olduğu internet sitesinde yapılabilir.
- 16 termik santralin sadece üçünde Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği kapsamında Geçici Faaliyet Belgesi (GFB) bulunduğu TBMM Plan Bütçe Komisyonunda tutanak altına alınmıştır.
Bir ek bilgi vermekte yarar var. GFB alan termik santraller kısmen yatırım yapmış ve izin sürecine girmiş termik santrallerdir. Bu kapsamda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği’nin uygulanmasına yönelik, özelleştirilen termik santrallerin 2020 yılı sonuna kadar Geçici Faaliyet Belgesi alabilecek hale gelmeleri için zorlayıcı önlemler almalı ve iş termin planlarını bu hedefe doğru yönlendirmelidir.
GFB alan termik santrallerin de en geç 2021 yılının haziran ayına kadar Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği Kapsamında izinlerini almaları için zorlayıcı yöntemler belirlenebilir.
Böylece uygulanabilir, hesap verilebilir bir iş termin planı oluşturulabilecektir.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish