Pax Americana'nın geleceği ve Elonizm-Trumpizm'in yargı ve reel politikayla imtihanı

Umut Berhan Şen Independent Türkçe için yazdı

Geçen haftalarda bitirim ikili Elon ve Donald'ın hezeyanlarını ve yol haritasını değerlendirmeye çalışmıştım. Bu arada bitirim ikilinin maceraları tam gaz devam ediyor.

Ancak aldıkları kararlar Amerikan yargıçları tarafından engelleniyor. Çünkü Amerikan yargı sistemi, "checks and balances" yani denge ve denetleme ilkesine dayanıyor.

Bu sistemde, yürütme (başkan), yasama (Kongre) ve yargı birbirini denetleyebiliyor.

Özellikle federal yargıçlar ve Anayasa Mahkemesi, başkanlık kararnamelerinin anayasaya uygunluğunu denetleme yetkisine sahipler. 

Peki, son günlerde Trump'ın aldığı bazı kararların yargıçlar tarafından durdurulmasının gerekçeleri neler? 

Kısaca özetleyelim:

  • Anayasal sınırlar: Trump'ın kararnameleri, bazen anayasal haklar (örneğin, eşitlik ilkesi veya ifade özgürlüğü) veya federal yasalarla çeliştiği gerekçesiyle durduruldu.
     
  • Yargının bağımsızlığı: Amerikan yargı sistemi, siyasi baskılardan bağımsız hareket etme ilkesine dayanıyor. Dolayısıyla, Trump'ın popülist ve müdahaleci tarzı, yargıçlarla sıklıkla gerilime yol açıyor.
     
  • Hukuki süreç: Yargıçlar, bir kararnameyi durdurduklarında, genellikle geçici veya kalıcı bir yürütmeyi durdurma emri verebiliyor. Ancak bu kararların uygulanması, yürütme organının (Trump yönetimi) iş birliğine bağlı. Trump'ın bazı durumlarda bu kararlara uymadığı veya yavaş hareket ettiği yönünde eleştiriler söz konusu.

Nihayetinde Trump ve yargıçlar arasında ciddi bir gerilim yaşandığı bir gerçek.

Tabii, bu gerilimler, Amerikan siyasi sisteminin işleyişi ve denge-denetleme mekanizmalarının bir yansıması. Yargıçların Trump'ın kararlarını durdurması, hukukun üstünlüğü ilkesinin bir gereği olarak görülebilir; ancak Trump'ın bu kararlara direnç göstermesi, anayasal bir kriz potansiyelini de beraberinde getiriyor.

Dolayısıyla bu durum, Amerikan demokrasisinin dayanıklılığını test eden bir turnusol kâğıdı.

Ayrıca bu gerilim süreci devam ederse, yargı ile yürütme arasındaki çatışma, Amerikan siyasetinde daha derin bir kutuplaşmaya yol açabilir.

Peki tüm bunlar yaşanırken Pax Americana kavramı nereye gidiyor? 

Pax Americana, üçüncü dünya savaşı sonrası ABD'nin küresel hegemonyasını ifade eden bir kavramdı.

Bu dönem, ABD'nin ekonomik, askeri ve kültürel üstünlüğüyle şekillenmiş ve ABD uluslararası düzeni belirleyen bir güç olarak ortaya çıkmıştır.

Mesela günümüzde, Elon Musk, 21'inciyüzyılın en etkili girişimcilerinden biri olarak, SpaceX, Tesla ve Neuralink gibi şirketleriyle teknoloji ve inovasyon alanında çığır açmıştır.

Dolayısıyla bu iki olgu, farklı dönemlerde ve bağlamlarda olsalar da, küresel etki ve liderlik açısından karşılaştırılabilir.

Yani Pax Americana açısından Elon Musk, yeni ve biraz da radikal bir figür. 

Esasen, Elon Musk ise bireysel bir aktör olarak, teknoloji ve inovasyon aracılığıyla küresel etki yaratıyor. SpaceX ile uzay keşfini ticarileştirerek Mars kolonizasyonu gibi iddialı hedefler koyarken, Tesla ile elektrikli araçları yaygınlaştırarak otomotiv sektörünü dönüştürmeyi amaçlıyor.

Hem Elon Musk'ın vizyonu, devletlerin değil, özel sektörün liderliğinde bir gelecek inşa etme fikrine dayanıyor.

İşte bu, Pax Americana'nın devlet odaklı geleneksel hegemonyasından farklı bir yaklaşımı temsil ediyor.

Yani, Elon Musk, bireysel girişimcilik ve teknolojik yenilik üzerinden bir tür "özel sektör hegemonyası" yaratmayı hedefliyor. Bunun biraz ürkütücü olduğu kesin. 

Esas itibarıla, Pax Americana, devletlerin ve kolektif yapıların liderliğinde bir düzen kurarken, Elon Musk bireysel bir figür olarak özel sektörün gücünü ön plana çıkarıyor.

Pax Americana'nın temelinde askeri ve ekonomik güç yatarken, Musk'ın etkisi teknolojik inovasyon ve vizyoner liderlik üzerine kurulu.

Ayrıca, her iki olgu da eleştirilere maruz kalmış durumda; Pax Americana, emperyalist politikalarla suçlanırken, Musk da işçi hakları, çevre etkileri ve kişisel tutumları nedeniyle çeşitli ithamlara maruz kalıyor. 

Aslına bakılırsa hem Elon Musk hem de Pax Americana global etki yaratma ve dünyayı şekillendirme konusunda benzer bir hırsa sahip.

Pax Americana'nın mirası, şu meşhur müesses nizamın temelini oluştururken, Musk'ın global etkisi, geleceğin teknolojik ve ekonomik yapısını belirleme potansiyeline sahip.

Doğrusu bu tarz bir karşılaştırma, liderlik ve hegemonyanın çağlar boyunca nasıl evrildiğini gözler önüne seriyor.

Bu noktada aklıma takılan soru şu: Elonizm-Trumpizm diye bir politik akım, bir ideoloji mi doğuyor?

Açıkçası, Elon Musk ve Donald Trump gibi figürlerin politik ve toplumsal etkileri üzerinden "Elonizm-Trumpizm" gibi bir politik akım veya ideolojinin ortaya çıkıp çıkamayacağını değerlendirmek oldukça ilginç bir düşünce deneyi olur diye düşünüyorum. 

Elon Musk, teknolojik inovasyon, girişimcilik ve geleceğe yönelik vizyoner projelerle tanınıyor ve SpaceX, Tesla ve Neuralink gibi şirketleriyle, bireysel özgürlük, serbest piyasa ve teknolojik determinizm gibi kavramları ön plana çıkarıyor.

Musk'ın söylemleri genellikle devlet müdahalesine karşı özel sektörün üstünlüğünü savunur ve bu, bir tür "teknokratik libertenyenizm" olarak yorumlanabilir.

Donald Trump ise popülist bir lider olarak, "Önce Amerika" (America First) sloganıyla milliyetçilik, korumacılık ve geleneksel değerleri savunan bir söylem benimsedi.

Trump'ın politik tarzı, elitlere karşı halkın sesi olma iddiası üzerine kuruludur ve bu genellikle otoriter popülizmle ilişkilendirilebilir.

Doğrusu her iki isim de karizmatik liderlik, medya manipülasyonu ve güçlü bir kişisel marka oluşturma konusunda benzerlik gösterse de ideolojik temelleri oldukça farklı.

Zira Musk, teknolojik ve bilimsel ilerlemeye odaklanırken, Trump daha çok ekonomik korumacılık ve kültürel muhafazakârlık üzerine yoğunlaşıyor.

Ama şu da var ki, hem Trump ve hem Musk, düzen karşıtı (anti-establishment) söylemlerde ısrarcı.

İki ismin de devlet bürokrasisine ve geleneksel siyaset anlayışına karşı eleştirel duruşları, potansiyel bir ortak zemin buluşturabilir.

Ayrıca, her ikisi de sosyal medyayı etkili bir şekilde kullanarak geniş kitlelere ulaşma konusunda başarılılar.

Sonuçta bir Elonizm-Trumpizm doktrini oluşacak olursa, şu 3 unsura dayanabilir: 

  • Teknolojik popülizm: Teknolojik ilerlemeyi halkın refahı için kullanma vaadi.  Bu ilerlemenin belirli bir ulusal çerçeveye ("Önce Amerika" gibi) uyarlanması söz konusu olacaktır.
     
  • Anti-bürokratik liberalizm: Devlet müdahalesine karşı özel sektörün üstünlüğünü savunan, ancak bu özgürlüğün belirli bir ulusal çıkar doğrultusunda yönlendirildiği bir yaklaşım.
     
  • Kültürel ve teknolojik milliyetçilik: Teknolojik üstünlüğün ulusal gücün bir göstergesi olarak sunulması ve bu gücün geleneksel değerlerle sentezlenmesi. Zaten Musk'ın teknokratik fikirleri, Trump'ın popülist söylemleriyle birleşerek yeni bir hibrit liderlik modeli yaratabilir. Fakat bu, tamamen yeni bir ideoloji olmaktan ziyade mevcut akımların bir sentezi olabilir.

Peki Elonizm-Trumpizm'e karşı özgürlükçü bir Amerikan sosyalizm mümkün mü? Neden olmasın?

Malum, Amerikan siyasi kültürü, bireysel özgürlüklere ve piyasa ekonomisine güçlü bir vurgu yapar.

Ancak tarih boyunca, özellikle 19'uncu yüzyıldaki işçi hareketleri, 20'nci yüzyıldaki sivil haklar mücadelesi ve son yıllarda Bernie Sanders gibi figürlerin öncülüğündeki demokratik sosyalizm hareketi, sosyalist fikirlerin Amerikan toplumunda kök salabileceğini gösterdi.

Bununla beraber, Amerikan sosyalizmi genellikle devletçi bir yaklaşımdan ziyade, yerel ve taban odaklı bir karakter taşıyarak bugünlere geldi.

Lakin Elonizm-Trumpizm gibi bir ideoloji, teknolojik milliyetçilik, anti-bürokratik liberalizm ve popülist unsurları birleştiriyorsa, buna karşı özgürlükçü bir Amerikan sosyalizmi şu 3 unsura dayanarak teorik bir çerçeveye oturtulabilir: 

Teknolojik İlerlemeye Eleştirel Yaklaşım: Elon Musk'ın teknokratik vizyonuna karşı, teknolojinin halkın hizmetinde ve demokratik kontrol altında olması gerektiği savunulabilir.

Mesela, yapay zeka, otomasyon ve yenilenebilir enerji gibi alanlarda, teknolojinin yalnızca elitlerin değil, tüm toplumun yararına kullanılması gerektiği vurgulanabilir.

Bu, özgürlükçü sosyalizmin "üretim araçlarının demokratikleştirilmesi" ilkesiyle uyumludur.

Popülizme karşı taban odaklı hareketler: Trump'ın popülist söylemine karşı, özgürlükçü sosyalizm, yerel toplulukların ve işçi kooperatiflerinin güçlendirilmesine odaklanabilir. Bu, hiyerarşik olmayan, doğrudan demokrasiye dayalı bir siyasi ve ekonomik model sunarak, popülizmin elit karşıtı söylemini daha yapıcı bir şekilde ele alabilir.

Kapitalizme ve otoriterliğe karşı duruş: Elonizm-Trumpizm'in potansiyel otoriter eğilimlerine (mesela, teknolojik gözetim veya milliyetçi politikalar) karşı, özgürlükçü sosyalizm, bireysel özgürlükleri korurken ekonomik eşitliği sağlama hedefini öne çıkarabilir.

Bu, özellikle Amerikan toplumunda bireysel özgürlüklere verilen değerle uyumlu bir söylem olabilir.

Nihayetinde, daha özgürlükçü bir Amerikan sosyalizminin oluşması, teorik olarak mümkün ve mevcut toplumsal hareketler, teknolojik gelişmeler ve ekonomik eşitsizlikler bu fikrin filizlenebileceği bir  düşünsel iklimi yaratıyor.

Fakat bu, Amerikan toplumunun bireycilik ve piyasa ekonomisine olan güçlü bağlılığı nedeniyle ciddi zorluklarla karşılaşacaktır.

Yine de, Elonizm-Trumpizm gibi bir ideolojiye karşı, özgürlükçü sosyalizm, teknolojik ilerlemenin demokratikleştirilmesi, yerel taban hareketleri ve bireysel özgürlüklerin korunması gibi unsurları vurgulayarak bir alternatif sunabilir.

Son olarak asıl can alıcı soruya gelelim: Pax Americana'dan, Elonizm-Trumpizm'e dönüşüm mü var?

Hiç kuşkusuz,  Pax Americana'nın 20'nci yüzyıldaki hegemonyası, devlet odaklı bir dünya düzenini yansıtırken, 21'inci yüzyılın birey ve teknoloji odaklı dünyasında Elonizm-Trumpizm gibi bir ideolojinin yükselişi, liderlik ve hegemonya anlayışındaki dönüşümü işaret edebilir.

Pax Americana, uluslararası kurumlar ve ittifaklar üzerinden kolektif bir düzen kurmayı hedeflerken, Elonizm-Trumpizm bireysel liderlik ve teknolojik üstünlük üzerinden bir tür "özel sektör hegemonyası" yaratmayı amaçlayabilir.

Tabii bu dönüşüm, ideolojik çelişkiler (globalizm ile milliyetçilik arasındaki gerilim) ve pratik zorluklarla karşılaşabilir.

Öte yandan, Pax Americana, 20'nci yüzyılın devlet odaklı dünyasında bir hegemonya modeli sunarken, Elonizm-Trumpizm 21'inci yüzyılın birey ve teknoloji odaklı dünyasında yeni bir liderlik paradigması oluşturma potansiyeline sahip.

Ancak bu iki olgu, küresel etki yaratma ve dünyayı şekillendirme konusunda benzer bir hırs taşırken, ideolojik temelleri ve uygulama biçimleri açısından önemli farklılıklar içeriyor.

Pax Americana'nın mirası, uluslararası düzenin temelini oluştururken, Elonizm-Trumpizm'in etkisi, geleceğin teknolojik ve ekonomik yapısını belirleme potansiyeline sahip.

Ama görünen o ki, öncelikle yargı ve reel politika karşısında verilen bu zorlu imtihandan iyi not alınması gerekiyor.

Politik fantezilerden, hırslardan ve hezeyanlardan uzak olmaları Elon-Donald ikilisi açısından en makul tavır olabilir. Yoksa Pax Americana olgusu da yakın gelecekte tehlikeye düşebilir. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU