Cumhur iktidarı tarafından Dersim Merkez Belediyesi DEM Parti Eş Başkanı Sayın Cevdet Konak ve Ovacık Belediyesi CHP'li Belediye Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül görevden alındı ve yerlerine Vali ve Kaymakam kayyum olarak atandı.
Sayın Cevdet Konak'ın görevden alınması ve kayyum atanmasının nedeni, 2022 yılının ekim-kasım aylarında Dersim'de barajlara ve maden şirketlerine hayır demekten başka, halkın ekonomik, sosyal, kültürel sorunlarıyla ilgilenme, halkla doğa gezileri yapma, Sakine Cansız adlı devrimci kadının mezar ziyaretini gerçekleştirme gibi etkinliklerden dolayı hakkında açılan 6 yıl 3 aylık dava... Sayın Mustafa Sarıgül ile ilgili açılan dava da benzer nedenlerle, aynı zaman dilimindeki etkinliklerden dolayı açılmış ve kendisi de görevden alınarak yerine kayyum atandı.
Davalar hâlâ sonuçlanmadı…
"Masumiyet Karinesi" diye bir şey var. Mahkeme süreci devam ediyorsa, ortada verilmiş bir ceza yoksa, ki yok, başkanlar masumdur.
Şimdiye kadar kayyum oyunu HDP-Demokrat Parti üzerinde oynanıyordu. CHP oyun dışıydı.
Esenyurt ve Ovacık Belediyelerine kayyum atanması, CHP'nin de risk alanına girdiğinin işareti olmuştur.
Ölçü: Demokrat Parti ateşten gömlek, yakın durma, yakar!
Cumhur iktidarının kayyum politikası üzerinden bu uygulama, Dersim halkının ortak iradesine darbedir!
Seçme ve seçilme hakkına, sandığa darbedir!
Temel hak ve özgürlüklere darbedir!
Kürtlerin temel yurttaşlık haklarına darbedir!
Halk direniyor!
Kalbinde ve ruhunda taşıdığı yüzyıllık "büyük acı" ile bugünlere gelen Dersim halkı direniyor.
Yalnız da değil. Türkiye halkının en duyarlı kesimleri, aydınlar, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, kadın hareketleri, sendikalar vb. üzerinden kayyum oyununa karşı adım adım bir direniş tavrı büyüme eğilimi gösteriyor.
Hava hafifliyor...
Direnç var çünkü...
Görünen o ki halkın direnci, direnişe; cumhur iktidarının baş aşağı gidişatı ise çöküşe dönüşüyor!
Kayyum bir meşruiyet krizi kaynağıdır!
Türkiye Cumhuriyeti devleti başından itibaren antidemokratikti; demokratik hak ve özgürlükler bağlamında sorunluydu.
12 Eylül darbesi ve sonrasında yapılan anayasa ve siyasi partiler kanununun demokratik değerlerden uzak olduğu, Türkiye'nin son 44 yıldır darbe anayasası, darbe yasaları ve yönetmelikleriyle yönetildiği göz önüne alındığında, bunun demokrasi açısından vahameti çok daha iyi anlaşılır.
15 Temmuz 2016'da gerçekleşen FETÖ'cü darbe girişiminin hemen sonrasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın darbe girişimiyle ilgili “Allah'ın bir lütfu” açıklamasını hatırlayalım…
Darbe girişimi ile ilan edilen Olağanüstü Hal döneminde 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Cumhur iktidarı tarafından yerel yönetimlere kayyum atanması uygulaması getirildi.
Türkiye'de ilk kez yerel yönetimlere bu denli geniş çaplı kayyum atamaları, tam da o dönemde ve bu açıklama sonrası başladı.
Yerellerdeki siyasi/toplumsal halk iradesine karşın, seçmen iradesi önemsenmedi.
Bölge dahil, Türkiye'nin bütün yerellerinde halkı dışlama üzerinden yerel yönetim kaynakları sınır tanımaz biçimde kullanıldı, istismar edildi…
HDP'nin seçilmiş büyükşehir belediye başkanları dahil, hemen hemen bütün belediye başkanları görevden alındı, yargılandı, çoğu cezaevine atıldı.
Kısacası, haksız ve hukuksuz biçimde belediyelerden Kürt demokratik temsiliyeti tasfiye edildi.
Bu tip operasyonlar kayyum kararlarını ve "temizlik" politikalarını, yaşayan ve gören halkın nezdinde “bölücü” niteliğini faş etmiş oluyordu.
Halk, kayyum politikasını kesinlikle onaylamadığını, ilk andan itibaren yükselttiği itirazlarla ortaya koydu.
Halkın nezdinde kayyum sistemi hiçbir zaman meşru olmayacaktı.
Halk kayyum sistemiyle tesis edilen iradeyi tanımayacağını, sözüyle ve davranışıyla gösteriyordu.
Nitekim Cumhur iktidarı, kayyum siyasetinde hiçbir zaman meşruiyet zemini yakalayamadı, anlaşılan yakalayamayacak da.
Aksine, artan ölçüde meşruiyet krizi yaşayacak; Cumhur iktidarının yönetim krizi her alanda derinleşecektir.
Dersim halkının tepkilerini durdurmak için en son 10 gün etkinlikler yasaklandı.
Yasak çare mi?
YSK'nın işlevi fiilen cumhur iktidarına (mı)
Kayyum atanan illerle ilgili Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 2019 seçimleri öncesinde söylediği şu sözler hiç ama hiç unutulmamalı:
Bu seçimlerde teröre bulaşmış olanlar sandıktan çıkarsa, kayyum tayinleriyle yolumuza devam ederiz.
Anlaşılan Cumhur İktidarı açısından meselenin özü, hak hukuk meselesi değil, güç ve iktidar meselesidir.
Meseleye tek kelimeyle nasıl açıklama getirirsiniz derseniz, pek uygun bir kavram olmadığından dolayı özürlerimle birlikte "yersen" derim.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish