Sisli iklim zirvesi

Mayis Alizade Independent Türkçe için Turan Ajansı imtiyaz sahibi Mehman Aliyev ile konuştu

Fotoğraf: Reuters

Kesin bilmesem de tahmin hakkımı kullanarak, BM İklim Zirveleri COP'un tarihinde bu kadar tartışmalı bir toplantının yer aldığını sanmıyorum.

Kasım 2023'te Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Dubai kentinde gerçekleşen COP 28'in ardından, bir sonraki zirvenin Azerbaycan'da yapılacağının duyurulması, gündemi insan hakları ihlallerinden siyasi tutuklulara, bilim insanlarından gazetecilere, yorumculara ve siyasi aktivistlere kadar bir dizi Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşının durumu ile işgal etti.

COP 29 öncesinde Batı'dan gelen ve siyasi tutukluların derhal ve koşulsuz salıverilmesinin talep edildiği çağrılara Azerbaycan'ın olumlu yanıt vermesini bekleyenler, bu ülkenin gerçeklerinin, dünyanın 180 derece tersine olduğunu nereden bileceklerdi?

Mart 2020'den bu yana sınırların kapalı olduğu bu tartışmalar arasında, COP 29'un 11 Kasım'da yapılması beklenen açılış töreni öncesinde olduğu gibi, sonrasında da siyasi tutuklu sorununun çözüleceğine inananlar yanılıyor.

Bakü'den Turan Ajansı imtiyaz sahibi Mehman Aliyev, COP'un Azerbaycan'da yapılmasına verilen onaydan, hazırlık çalışmalarının son durumuna ilişkin gelişmeleri Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
 

 

Küresel kamuoyu COP 29'a hazırlanırken dikkatlerin, belki de bu zirve toplantısının organizasyonunu beklenmedik şekilde üstlenen Azerbaycan'a yöneldiğine işaret eden Mehman Aliyev, "Geçen yüzyılın başlarından bu yana petrol ve doğalgaz ihracatıyla ünlü Azerbaycan'ın, BM İklim Zirvesi COP 29'a ev sahipliği yapacak olması, bir dizi istek ve beklentiyi de gündemin üst sıralarına taşıdı. O zaman bu kararın ardında nelerin durduğunu ve COP 29 Zirvesi öncesinde dünyanın Azerbaycan'dan neleri bekleyebileceğini irdelemek gerekir. Burada öncelikli olarak dikkat çeken husus, geleneksel olarak petrol ve doğalgaz üzerine inşa edilen bir ekonominin olduğu yerde iklim toplantısı yapılmasının potansiyel yararlarına ve oluşabilecek sıkıntılara göz atmamızdır" dedi.

1995 yılında kurulan COP Zirve toplantılarında, Kyoto Protokolü ve Paris İklim Zirvesi'nde ortaya konmuş ilkeler çerçevesinde iklim ve çevre sorunları masaya yatırıldığını hatırlatan Mehman Aliyev, "11-22 Kasım tarihleri arasında Bakü'de yapılacak COP 29 Zirvesi'nde bu konuların günümüz koşullarında tartışılması bekleniyor. Ancak şimdiye kadar Azerbaycan'da yapılacak COP 29 ile ilgili belirli tepkilerin ortaya konduğunu da görüyoruz. Bunun esas nedeni, ekonomisinin uzun süredir sadece petrol ve doğalgaz ihracatı üzerine ayakta duran bir ülkenin nasıl olur da iklim ve çevre zirvesine ev sahipliği yapabileceği sorusunun gündeme gelmesidir" şeklinde konuştu.

Geçen yıl BAE'nin Dubai kentinde yapılan COP 28 Zirvesi'nden sonra bu işe talip olan Azerbaycan'ın, ekonomisinde çeşitlendirmeler yapacağını duyurduğunu anımsatan Mehman Aliyev, bu alanda Azerbaycan'ın uluslararası finans kurumlarından beklediği farklı niteliklerdeki destekler de söz konusu olduğunu söyledi:

Örneğin Azerbaycan Uluslararası Finans Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Aliya Azimova, kısa süre önce yaptığı açıklamada 'Az ve orta düzeyde gelişmiş ülkelere iklim ve çevre konusunda verilen senelik desteğin 425 milyar doların altında olmaması gerektiğine' dikkat çekti; zirve toplantılarının daha kaliteli ve nitelikli düzeye yükseltilmesi için finansal desteklerin artırılması gerektiğini belirtti.

Gelecek olan mali desteği düzgün biçimde kullanmak için Azerbaycan İklim Maliyeleştirilmesi Çalışma Vakfı'nı kurmayı kararlaştırdı. Bu çerçevede, COP 29'a ev sahipliği yapan Azerbaycan'ın çevre ve iklim konularında alternatif projeler üretme gayretinde olduğunu ve bunları zirve sırasında çeşitli ülkelerden gelen delegelerle paylaşmayı planladığını görüyoruz.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Mehman Aliyev, "Gelebilecek finansal destekleri bir yana koyduğumuzda, Azerbaycan COP 29'un uluslararası alanda kendi imajını kullanma niyetinde. Bunun başında, Avrupa Birliği ülkeleriyle ve ABD ile ilişkilerin yeniden rayına oturtulması girişimlerinin gelmesi sürpriz olmayacaktır. Ancak bu ilişkilerin güllük-gülistanlık alanlar olmamasından dolayı süreçlerin sıkıntılara gebe olduğunu da şimdiden söylemek yanlış olmaz. COP 29'un Azerbaycan'da yapılmasına çevre örgütleri ve bazı ülkelerin tepki koyacağı kuşku doğurmazken, eleştiriler fosil yakıtları üreten bir ülkenin bu tür toplantılara ev sahipliği yapması üzerine yoğunlaşıyor" ifadelerini kullandı.

Eleştirilerin başka bir yanın da Azerbaycan'ın bu toplantıyı kendi siyasi çıkarları için kullanma eğiliminde olabileceği yönünde olduğunu belirten Mehman Aliyev, bu sepele kimi ülke ve uluslararası çevre örgütlerinden COP 29'u boykot çağrıları da yükseldiğini hatırlattı.

Mehman Aliyev, Bakü'de gerçekleşecek COP 29'a yönelik eleştirilere dair, ayrıca şunları söyledi:

Eleştirilerin bir boyutu da insan hakları alanıyla ilintili olup, Azerbaycan'ın bu alandaki karnesi, karşı tarafların eline ciddi kozlar vermektedir. İfade özgürlüğü ve muhalif güçlere karşı uygulanan acımasız baskı ve infazlar, COP 29 kürsüsünden sorunların dile getirilmesinin engelleneceği endişesini doğurmaktadır. Bu bakımdan uluslararası çapta gelebilecek tepkilerin önlenemeyeceği görünüyor.


"Tüm bunların yanı sıra, uluslararası kamuoyu COP 29'dan gerçekçi hedefler, plan ve projeler bekliyor" diye vurguşahyan Mehman Aliyev, "Aynı zamanda, iklim konularındaki çalışmaların finanse edilmesi, fosil yakıtlarının ekonomilerin güçlendirilmesi yönünde kullanılması ve iklim sorunları yüzünden maruz kalınacak zararların minimize edilmesi esas hedefler arasında yer alıyor. COP 29'un derinliği olmayan sembolik bir olaya dönüşme riski de olduğu için, uluslararası kamuoyu, bir iklim zirvesinin ev sahibi ülkenin kendi reel politik çıkarlarına hizmet etmek değil, gerçek bir tartışma toplantısı olmasını bekliyor" şeklinde konuştu.

COP 29 öncesinde Azerbaycan'a yöneltilen suçlamaların başında, siyasi tutukluların koşulsuz salıverilmesi talepleri geliyor.

Üllkenin kara sınırlarının Mart 2020'den bu yana kapalı tutulması ise diğer bir eleştiri konusu.

Yaklaşık 2 hafta önce Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev, "Ülke güvenliğine tehdit oluşturmasından dolayı" 4 buçuk yıldan bu yana kara sınırlarını kapalı tuttuklarını belirtirken, farklı bir açıklama yapan Başbakan Ali Esadov, sınırların "pandemiden dolayı kapalı kaldığını" ifade etti.

Türk basınının usta kalemlerinden biri, merhum Selahattin Duman ağabeyimizin sözünü azıcık değiştirdiğimde, "Bu COP kaç para, nerede satılıyor, yiyince insanın karnını ağrıtır mı?" şeklinde suallar akla geliyor.

Azerbaycan, kendinden emin adımlarla 11 Kasım'a yaklaşırken, Batı'dan gelen baskıların hiçbir alanda belirleyici olamayacağına ilişkin tartışmaların dozasını aşağı çekmekte fayda var.

Yani ne COP 29 öncesinde ne de sonrasında Azerbaycan iktidarının Batı baskılarını asla dikkate almayacağı aşikarken, zirveden sonra oluşacak ortamın ipuçlarını, işte Bakü'nün bu meydan okumalarından görebiliriz.

Yani:

  1. Azerbaycan iktidarı, COP 29 öncesinde de sonrasında da kara sınırlarını açmayacaktır;
  2. Siyasi tutukluların derhal ve koşulsuz serbest bırakılmasına ilişkin Batı'dan gelen talep ve uyarıların dikkate alınacağını düşünenlerin, hayal kırıklığına uğrama ihtimali oldukça yüksek.

Şahsen, gerçekten COP 29'dan sonra Azerbaycan ile Batı arasındaki ilişkilerin nerelere evrileceğini merak ediyorum.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU