Görevi devretmesine 90 gün gibi kısa bir süre kalan Başkan Joe Biden'ın Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'e yazdığı 21 Ekim tarihli mektupta dikkatleri öncelikle şu cümle çekiyor:
COP 29 çerçevesinde dünyanın ilgisinin Bakü'ye yöneldiği sırada küresel kamuoyuna barışa sadakatinizi sergilemek gibi eşsiz bir fırsata sahipsiniz.
"Barışa sadakat" ibaresiyle ABD Başkanı Biden, Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasının imzalanması gerektiğine atıfta bulunuyor.
Yani, mektubun lafzından şunu anlıyoruz:
Kasım 2023'te BAE'nin Dubai kentinde Azerbaycan COP 29'a talip olunca bu işin önündeki Ermenistan engelinin kaldırılmasını bizden rica etti.
Washington olarak biz, Ermenistan yönetimini ikna ettik; engel kalktıktan sonra Azerbaycan hazırlıklara başladı.
Ancak COP 29'un önündeki Ermenistan engelinin kalkmasına rağmen Azerbaycan bugüne kadar barış anlaşması imzalamaya yanaşmadı.
Azerbaycan, enine boyuna COP propagandası yaparken Washington'la perde arkasında vardığı "barış anlaşması"nı unutmuş olabilir mi ki ABD yönetimi bunu kendisine Başkan Biden'ın mektubuyla hatırlatma zorunluluğu hissetti?
Açılış törenine yirmi günden daha az bir süre kalmışken Azerbaycan, ABD'ye verdiği sözü yerine getirmeyi düşünür mü?
Düşünmezse, sadece COP 29 değil, genel olarak Azerbaycan-ABD ilişkilerinde hangi yeni pürüzler ortaya çıkabilir?
Bu soruları Azerbaycan Namına Demokrasi Örgütü'nün Washington temsilcisi Murat Guliyev, Independent Türkçe için yanıtladı.
"COP 29'a atıfı, Bakü için ciddi bir uyarı sayılabilir"
ABD Başkanı Joe Biden'ın İlham Aliyev'e yazdığı mektubun tek nedeninin, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki görüşmeler sürecinin hızlandırılması ve barış anlaşmasının bir an önce imzalanması olacağı görüşünü savunan Murat Guliyev, "Fakat mektupta vurgu yapılan bazı detaylar, Güney Kafkasya'daki barışla ilgili ABD'nin daha önce perde arkasında bir dizi alışverişin içinde bulunduğunu ortaya koyuyor" dedi.
Murat Guliyev, sözlerine şöyle açıklık getirdi:
COP 29'un Bakü'de gerçekleşmesi, ABD'nin Ermenistan'ı ikna etmesi bunun örneklerinden biridir. Daha önce Cumhurbaşkanı Aliyev'in 'Ver COP'u, al barış anlaşmasını' koşuluyla ABD ile anlaşmaya vardığı konuşuluyordu. Ermenistan'ın ikna edilememesi durumunda COP 29'un Bakü'de gerçekleşmesinin imkansız olacağını herkes biliyordu. Biden'ın mektubunda 'barış anlaşması' imzalanmasının önemi bir daha hatırlatılırken COP 29'a atıfta bulunması Bakü için ciddi bir uyarı sayılabilir.
"Retorik sertleşirse, görüşmeler üzerindeki gizlilik perdesinin kalkması uzun sürmeyecektir"
Mektubunda Joe Biden, Avrupa Genel Müdürü ve danışmanı Michael Carpentier'in Cumhurbaşkanı Aliyev'i bilgilendireceğini ifade ettiğini vurgulayan Guliyev, "Burada dikkati çeken hassas nokta, Washington'un bugüne kadar bu konularda görüşmeleri Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın üzerinden yürütmesine rağmen bu kez bir memurunu görevlendirmesidir. Yaklaşık 2 hafta önce ABD'nin yaptırım uyarılarına karşı vatandaşların önünde konuşan İlham Aliyev, '60 Kongre üyesinin imzaladığı mektubun aslında dışişleri bakanlığında kaleme alınmasından emin olduğunu' belirtmişti. Şimdi bizzat Başkan Biden'ın Bakü'ye bir memuru göndereceğini ifade etmesi, herhangi bir diplomatik baskı aracından ziyade taahhütlere sadık kalınması gerektiğine ve sadık kalınmaması durumunda koşulların sertleşebileceğine işaret ediyor. Bu bağlamda Aliyev'in COP 29'un karşılığında daha farklı ve ciddi taahhütlerin altına girip girmediğini şimdilik bilmiyoruz. Ancak bilinen husus şudur ki, retoriğin sertleşmesi durumunda görüşmeler üzerindeki gizlilik perdesinin kalkmasının uzun süre almayacağıdır" şeklinde konuştu.
Evet, Başkan Biden'ın giderayak Devlet Başkanı Aliyev'e ünvanladığı 21 Ekim tarihli mektup, Azerbaycan yönetiminin çok büyük önem verdiği COP 29 Zirvesi öncesinde moralleri bozmuş olabilir mi?
Bozduysa Bakü nasıl bir tepki verir?
Her tür tepkiyi verebilir...
Azerbaycan yönetimi bu arkadaş...
İşte Azerbaycan-ABD Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanlığı'na atandığı gün Samed Seyidov, Washington'u yerle bir etmedi mi?
Veya hem Cumhurbaşkanlığı Sosyal Araştırmalar Merkezi Başkanı (Cumhurbaşkanının göreve atadığı bir memur), hem milletvekili ve hem de geçtiğimiz 7 Şubat'ta Cumhurbaşkanlığına aday olmuş Zahid Oruç "ABD'nin 51. eyaleti olmayacağız" demedi mi arkadaş?
Onun için her tür seçeneğe hazır olun;
Daş da düşebülü, ayı da çıkabülü..
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish
