Geçen pazar günü, 22 Eylül'de, dünyanın önde gelen sol düşünürlerinden ve edebiyat eleştirmenlerinden biri olan Fredric Jameson'u 90 yaşında kaybettik.
Kitapları dilimize farklı yayınevleri tarafından çevrilmiş bu ismin vefatı yalnızca sol çevrelerin yahut edebiyat eleştirileriyle haşır neşir kimselerin bir kaybı olmaktan ziyade, başta postmodernizme, kapitalizme, neoliberalizme, Marksistlere ve daha birçok gruba getirdiği eleştirileriyle dünya kültür hayatının büyük bir kaybıdır.
Ömrü boyunca indirgemeci Marksist anlayışlara eleştiriler getirip onların kültürü ve siyaseti genellemeci okumalarının önüne geçmeye çalışmış, postmodernizmin aslında olumlanmaması gereken, geç kapitalizmin ta kendisinin kültürel mantığının tecellisi olduğunu gözler önüne sermiş önemli bir entelektüeldir Fredric Jameson.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Dönemin orta sınıfı bir ailesinde doğup büyümüş olan Jameson, Wayne C. Booth, Erich Auerbach gibi dünyaca ünlü edebiyat teorisyenlerinin öğrencisidir.
Eğitiminden sonra bir süreliğine Harvard Üniversitesi'nde Fransız Edebiyatı ve Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünde dersler vermiştir.
Ancak asıl önemli eserlerini kaleme alacağı dönem 1985'te geçtiği ve sonrasında uzun yıllar hizmet ettiği Duke Üniversitesi'ndeki hocalık yıllarıdır.
Türkçeye de çevrilmiş bilim kurgu yazarı Kim Stanley Robinson'un doktora danışmanlığını da bu yıllarda yapacaktır.
1984'te New Left Review'de yayımlanan "Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı" makalesinin 1991'de kitaplaşarak basılması Jameson'un isminin gerçek anlamıyla dünyaya duyurmasını sağlamıştır.
Bu eserde Jameson, postmodernizmin modernizmden kopuk bir yapıya sahip olmadığını ileri sürmüş ve postmodernizmin kültürün aslında sömürgeleştirilmesinin bir sonucu olduğunu dile getirmiştir.
Bu açıdan Adorno ve Horkheimer'in kültür endüstrisi kavramını yenileyerek postmodernizmin aslında kapitalizmin kitlesel kültür hareketi olduğunu iddia etmiş ve tüm hayatımızın postmodernizmin kitle kültürü tarafından tehdit edildiğini belirtmiştir.
Bunun ardından "Dil Hapishanesi", "Hegel Varyasyonları", "Diyalektiğin Birleştirici Güçleri" gibi önemli yapıtlar kaleme almışsa da burada Jameson'a bir saygı duruşu olarak değinmek istediğim iki farklı eser var.
Bu iki eser aslında Jameson'un bu yılki ürünleri.
İlki, geçen mayıs ayında Jameson'un yayınladığı ve henüz dilimize (bildiğim kadarıyla) çevrilmemiş "Küreselleşme Krizinde Roman: Bir Şimdinin İcatları" (Inventions of A Present: The Novel in Its Crisis of Globalization) eseri;
Diğeriyse 8 Ekim'de yayımlanması öngörülen "Teorinin Yılları: İkinci Dünya Savaşı Sonrasından Günümüze Fransız Düşüncesi" (The Years of Theory: Postwar French Thought to the Present).
Inventions of A Present'te Jameson, 1972'den 2022'ye kadar London Review of Books ve New Left Review gibi dergilerde yayımlanmış denemelerini toparlıyor.
Bu 50 yıllık birikime atılarak Jameson'un fikri hayatının da nasıl evrimleştiğini ve değiştiğini sezebiliyoruz.
Kitapta toplanmış 19 denemenin ana noktası romanın tarihsel bir eser olduğudur. Ancak bu tarihsellik romanın tümüyle geçmiş, şimdi ve gelecek diye üç parçaya bölünmüş zaman algımıza dayandığı anlamına gelmez.
Roman tarihseldir, çünkü roman kahramanı romanın şimdisinde geçmişin izlerini ve geleceğin imalarını taşır.
Böylelikle aslında romanda şimdi genişler, genişler ve geçmişle geleceği kapsayan yekpare bir akışa dönüşür.
Şimdi hem gelmekte olan ama asla gelmeyen geleceği hem geçmişte kalan ve asla burada (present kelimesinin çift anlamlılığı unutulmamalıdır) olmayan geçmişi kapsar.
Hatta bu açıdan roman bilim kurgulaşmak zorunda dahi kalır. İşte, Jameson, Invention of A Presenent'te romanın tarihselliği üzerine fikirlerini 50 yıllık bir süreç içerisinde ortaya serer (her ne kadar makalelerin çoğu 2000'li yıllara ait olsa da).
Henüz yayımlanmamış, ancak 8 Ekim tarihinde yayımlanacak "Years of Theory"de ise Jameson anglo-amerikan çevrede French Theory olarak bilinen fransız varoluşçuluğu, yapısalcılık ve postyapısalcılık, göstergebilim, feminizm, psikanaliz, Marksizm gibi konuları Fransız Direnişi, Cezayir Savaşı, 68 Hareketi, Avrupa Birliği'nin kuruluşu üzerinden tartışıyor.
Zaten dünyanın metni yakın okumayı benimsediği bir çağda metinlerin tekrardan tarihselcilik üzerinden uzak okumasını kuran Jameson, kendi eleştirel teorisi ışığında French Theory'ye son bakışını atıyor.
Ancak bizim bir şimdimizde Jameson ne yazık ki artık geçmişin bir izi olarak var oluyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish